CHP’li Evrim Rızvanoğlu’ndan Kum Ocağı Projesine Tepki

CHP İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Çatalca’da yer alan ve tamamı ormanlık alan olan 99 hektarlık bir bölgede yapılması planlanan kum ocağı kapasite artışı projesine verilen “ÇED olumlu” kararına tepki gösterdi.

CHP’li Evrim Rızvanoğlu’ndan Kum Ocağı Projesine Tepki
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Çatalca’da yer alan ve tamamı ormanlık alan olan 99 hektarlık bir bölgede yapılması planlanan kum ocağı kapasite artışı projesine verilen “ÇED olumlu” kararını Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı.

Proje kapsamında yaklaşık 41.751 meşe ve gürgen ağacının kesileceği belirtilirken, Rızvanoğlu, bu durumun hem İstanbul’un ekolojik dengesi hem de içme suyu kaynakları açısından ciddi tehdit oluşturduğunu ifade etti.

SORU ÖNERGESİ VERDİ

Rızvanoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, İstanbul’un kuzeyinde yer alan ormanlık alanların iklimsel rolüne dikkat çekerek, projenin geri dönülmez çevresel zararlar doğuracağını vurguladı. Söz konusu kapasite artışıyla ilgili şunları söyledi:

“İstanbul’un kuzeyinde, Karadeniz kıyısında yer alan Çatalca bölgesinde, tamamı orman vasfındaki 99,08 hektarlık bir alanda yürütülmesi planlanan bir kum ocağı kapasite artışı projesine, nihai ÇED raporu doğrultusunda Bakanlığınız tarafından "ÇED olumlu" kararı verilmiştir. Nihai ÇED raporuna göre, bu alanda yaklaşık 41.751 meşe ve gürgen ağacının kesileceği hesaplanmıştır. Bu alan yalnızca orman değil, aynı zamanda İstanbul’un iklimsel denge kapasitesi açısından hayati önem taşıyan karbon yutak alanlarından biridir. Bu projeyle birlikte İstanbul’un kalan son doğal orman parçalarından biri daha parçalanacak, su kaynakları baskı altına alınacak ve yutak alan kaybı nedeniyle sera gazı salımı artacaktır.”

İSKİ'DEN ÇOK NET UYARI

Projenin, Terkos Barajı’nı besleyen kritik su yolları üzerinde yer aldığına işaret eden Rızvanoğlu, İSKİ’nin resmi görüşünü hatırlattı. İSKİ, Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve çok sayıda vadi tabanının proje sahasından geçtiğini belirterek, su güvenliğini tehdit eden bir girişim olduğunu vurgulamıştı. Rızvanoğlu, İSKİ’nin görüşünü şöyle aktardı: “Proje sahası, Türkiye genelinde belirlenen su havzaları içerisinde yer almakta olup, Marmara Havzası içinde kalmaktadır. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından verilen resmi görüşte, bu alanın kısmen Terkos Barajı’nın uzun (2000–5000 m) ve çok uzun (5000 m–havza sınırı) mesafeli koruma alanlarında yer aldığı, ayrıca Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve bunlara bağlı çok sayıda vadi tabanının bu sahadan geçtiği belirtilmiştir. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) açıkça şu uyarıda bulunmaktadır: ‘Söz konusu alanlar 23.01.2011 tarihli İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmelik Esaslarına göre; ÇED talep alanı; kısmen Terkos Barajı uzun (2000 m. ­ 5000 m.) mesafeli koruma alanında, kısmen Terkos Barajı uzun (5000 m.­H.Sınırı) mesafeli koruma alanında kalmakta olup, imar planı sahası dışında bulunmaktadır. Ayrıca söz konusu ÇED talep alanı içerisinden Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve bu derelere bağlanan çok sayıda vadi tabanı geçmektedir. Söz konusu ruhsat alanı; kısmen Terkos Barajı uzun (2000 m. ­ 5000 m.) mesafeli koruma alanında, kısmen Terkos Barajı uzun (5000 m.­H.Sınırı) mesafeli koruma alanında, kısmen de yüzeysel su kaynaklarımızın su toplama havzaları dışında kalmakta olup, imar planı sahası dışında bulunmaktadır. Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve talep sahası içerisinde bulunan çok sayıda vadi tabanları Terkos havzaları kapsamında içmesuyu temin edilen ve baraja su taşıyan çok önemli fonksiyona sahip derelerdir. Havza içinde yapılacak madencilik faaliyeti söz konusu dereler açısından risk oluşturmaktadır.’”

RIZVANOĞLU’NDAN BAKANLIĞA 8 SORU

Milletvekili Rızvanoğlu, projenin kamu yararıyla bağdaşıp bağdaşmadığını sorguladığı önergesinde Bakanlığa şu soruları yöneltti:

1. İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açık uyarıya rağmen, Terkos Barajı’nın uzun mesafeli koruma alanı içinde kalan ve içme suyu taşıyan dereleri barındıran bu projeye neden “ÇED olumlu” kararı verilmiştir? Bu karar kamu yararı ve halk sağlığı yönünden nasıl açıklanmaktadır?

2. İSKİ’nin açıkça “risk oluşturur” dediği Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve bağlı vadilerin geçtiği proje sahasında, yeraltı ve yüzeysel suların kirlenme, yön değiştirme veya kuruma riskine karşı Bakanlığınızca hangi bilimsel inceleme ve denetim süreçleri yürütülmüştür?

3. Nihai ÇED raporuna göre yaklaşık 41.751 ağacın kesileceği hesaplanmıştır. Bu durum, Anayasa’nın 169. maddesinde açıkça belirtilen “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” hükmüyle nasıl bağdaştırılmaktadır?

4. ÇED alanı hem orman arazisi, hem de imar planı dışında kalan bir alandır. Bu durum Orman Kanunu, Su Kanunu, İSKİ Yönetmeliği ve İmar Kanunu açısından hangi gerekçelerle uygun görülmüştür?

5. Söz konusu proje sahası, İstanbul’un Marmara Havzası içindeki en hassas bölgelerden biri olmasına rağmen, neden kümülatif etki analizi yapılmamıştır?

6. Proje dosyasında, kesilecek ağaçların “döner sermaye bedeli” karşılığında kesileceği ve gerekirse taşınacağı belirtilmiştir. Ormanların ekonomik karşılığı ödenince doğa tahribatı meşru sayılmakta mıdır? Bu anlayış, Anayasa’nın 56. maddesinde güvence altına alınan sağlıklı çevrede yaşama hakkı ile nasıl bağdaştırılmaktadır?

7. İstanbul’un yaklaşık üçte birine içme suyu sağlayan Terkos Gölü, zaten Kanal İstanbul ve diğer altyapı projeleri nedeniyle kuruma ve tuzlanma riskiyle karşı karşıyadır. Bakanlığınız bu riskleri önleme, izleme veya azaltma yönünde herhangi bir havza temelli planlama çalışması yürütmekte midir?

8. ÇED olumlu kararının verildiği bu proje, iklim değişikliğiyle mücadele, su güvenliği, korunan alanların bütünlüğü, biyolojik çeşitlilik ve halk sağlığı politikalarınız ile örtüşmekte midir? Bu projeye onay verilirken Bakanlığınız hangi strateji belgelerini esas almıştır?

Etiketler
CHP