CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'den 1 yıl raporu

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel son bir yılda yapılan çalışmalar ve gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'den 1 yıl raporu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanlığı görevinde ikinci döneminin ilk senesini geride bırakan Deniz Yücel son 1 yılı değerlendirdi.

İz Gazete'den Gizem Taban'ın haberine göre; CHP İzmir İl Başkanı Yücel, bu süreçte yaptıkları çalışmaları anlatırken yeni il binasının açılışıyla ilgili de tarih verdi. Urla’da yaşanan Burak Oğuz süreci, Menemen’de yaşanan fire krizi, Gaziemir özelindeki tartışmalar ve disiplin eleştirilerine de yanıt veren Yücel, Muharrem İnce’nin istifasının ve yeni parti kurmasının İzmir’de nasıl bir etki yaratacağına dair de değerlendirmelerde bulundu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile aralarında problem olduğu iddialarına açıklık getiren Deniz Yücel, erken seçim olasılığına ilişkin de çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yücel, milletvekili adaylığı sorusunu da yanıtladı.

‘CHP ADINA BAŞARILI BİR DÖNEM GEÇİRDİK’

İl başkanlığında ikinci döneminizin ilk yılı geride kaldı. Bu 1 yılda ilk dönemden farklı olarak neler yaptınız/ neyi başarmaya çalıştınız? Son 1 yılda İzmir’de de çok fazla felaket yaşandı. Bu 1 yılın Z raporunu çıkarsanız, neler söylersiniz?

İlk dönemden farklı olarak daha fazla tecrübe kazandığımız bir dönem oldu. Geçen dönemde Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri, yerel seçimleri yaşadık. Bu dönem seçimsiz bir dönem… Dolayısıyla daha fazla çalışıp, üretip insanlara daha fazla dokunabileceğimiz bir dönem olarak düşündük. Bunun için de elimizden gelen gayreti sarf ettik. Ama tüm dünyayı kasıp kavuran ülkemizde de ciddi bir şekilde etkisini gösteren pandemi nedeniyle sahadaki çalışmalarımız istediğimiz/planladığımız şekilde olmadı. Bu dönem bizim insanlara ulaşmamız, insanlara dokunmamız ve ihtiyaçlarını giderme konusunda önemli bir sınavdı. Özellikle hükümetin bu noktada gözle görülür bir şekilde eksik kaldığı bir süreç yaşadık. Biz CHP örgütleri olarak yerel yönetimlerimizle birlikte pandemi sürecinin insanlarda yarattığı olumsuzlukları giderme konusunda özveriyle çalıştık. İlçe örgütlerimiz, belediye başkanlarımız, yöneticilerimizle birlikte CHP adına başarılı bir dönem geçirdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Pandemiden dolayı, danışma kurulları, toplantılar, etkinlikler gibi birçok rutin çalışmamızı yapamadık ama bu bizim insanlara ulaşmamızı, asli görevlerimizi yerine getirmemizi engellemedi. 2019’da bir yerel seçim yaşadık ve seçilen belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin başarılı olması için gerekli tüm inisiyatifleri alıp, gerekli her türlü çalışmayı yapıyoruz. İzmir’de bir deprem yaşadık, gerçekten büyük bir felaketti. Başta İzmir Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere Bayraklı Belediyemiz ve ilçe belediyelerimiz çok hızlı bir şekilde bu afeti ve krizi yönetebilecek organizasyonu kurdular. Biz de örgütler olarak gerekli destekleri verdik, genel merkez yöneticilerimiz hep buradaydı, 100 civarında Milletvekilimiz buradaydı. Depremin yarattığı yaraları sarma konusunda üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Bir taraftan da ekonomik kriz ve bunun etkileri her geçen gün artıyor. Pandemi nedeniyle yapılan kısıtlamalardan dolayı birçok esnafımız şu an dükkanını açamıyor, onların yanında çalışanlar, aileleri de bu durumdan ciddi bir şekilde etkileniyor. Ekonomik krizin etkisi pandemiden dolayı daha da arttı. Burada yerel yönetimlerimizle bu hasarların giderilmesi noktasında gerekli çalışmaları yaptık. Birçok vatandaşımıza ulaştık, erzak yardımı, nakdi yardım, depremde yakınını kaybeden ailelere, depremde hem evini hem işini kaybeden apartman görevlilerine istihdam sağlanması konusunda çalışmalar yaptık. Yerel yönetimlerimiz başta Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere bu konuda kucaklayıcı oldular. Yakın zamanda bir sel felaketi yaşadık, birçok esnafımız vatandaşımız mağdur oldu. 2020 yılı gerçekten afetler ve felaketler yılı olarak geçti, 2021’de aynı şekilde devam ediyor. Urla ilçemiz, Yarımada bölgemizde çok ciddi dolu yağışı oldu, maddi hasar var, yaralı olanlar var. Alaçatı’da hortum ve fırtına yaşandı. Daha büyük bir şey yaşanmamasını diliyoruz.

İL BİNASI KILIÇDAROĞLU’NUN KATILIMIYLA AÇILACAK

Partiye yeni bir il binası kazandırma süreciniz var. Son durum nedir? İl binasının açılış tarihi netleşti mi?

İl binamızı satın aldık ancak pandemi nedeniyle tadilat çalışmalarında aksamalar oldu. Ama önümüzde 2 ay gibi bir zaman kaldı. Nisan ayında Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla yeni il binamızın açılışını yapıp, oraya taşınmayı planlıyoruz.

‘CHP’Yİ KORUYAMAZSAK TÜRKİYE’Yİ KORUYAMAYIZ’

Geçen dönemde olduğu gibi bu dönemde de parti içi disiplin mekanizması yoğun çalıştı. Disiplin dosyaları çok sık gündeme geliyor, bu noktada da eleştiriler oluyor. Neler söylersiniz?

Bu bir parti terbiyesi meselesi… Disiplin olmazsa başarılı olmanız mümkün değil. CHP bir siyasi parti, birtakım kuralları var, bir tüzüğü var, partinin politikaları ve bir çizgisi var. CHP’de görev yapan birini; bu genel başkan, genel başkan yardımcısı, milletvekili, belediye başkanı, il başkanı olabilir, bunları beğenmeyebilirsiniz, yaptıkları icraatları ya da açıklamaları doğru bulmayabilirsiniz ama disiplin kuralları nedeniyle, her ortamda bunları eleştirmek doğru değil. Eleştiri sınırlarını aşarak, hakarete varacak şekilde toplum veya örgüt nezdinde itibarsızlaştıracak/itibarsızlaştırmaya çalışacak şekilde eleştirirseniz o zaman disiplin müessesi devreye girer ve disiplin işlemi yapılır. Bu çok doğal. Biz hiçbir zaman öncelikle disiplin süreci başlatmayı tercih etmeyiz ancak alenen en sade üyeden tutun en tepeye kadar CHP üyesine, hatta üye olması da gerekmez herhangi bir vatandaşımıza herhangi bir mecrada eleştiri sınırlarını aşacak şekilde hakaret etmek, küfür etmek, hedef göstermek gibi davranışlarda bulunmanın tüzükte bir karşılığı var. Eğer burada biz disiplin mekanizmasını çalıştırmazsak, bu partiyi yönetemeyiz. CHP, Türkiye’yi yönetme iddiasında olan bir parti, biz CHP’yi korumak ve yönetmek zorundayız. CHP’yi koruyamazsak Türkiye’yi koruyamayız, CHP’yi yönetemezsek Türkiye’yi yönetemeyiz. O yüzden disiplin müessesi önemlidir. Ama biz hiçbir zaman ‘partiden adam atalım, birini disipline verelim’ bakış açısıyla bakmadık. Zaman zaman şikayetler olur veya ilçeler disiplin dosyası hazırlayıp bize gönderir, zaman zaman da kamuoyunda veya parti tabanında infial uyandıracak ciddiyette bir konu olur, o zaman il başkanlığı resen disiplin soruşturması başlatabilir. Ama bu soruşturma veya bir kişinin disipline sevk edilmesi o kişinin cezalandırılması anlamına gelmiyor, o işin tahkikat kısmıdır. Neticede bu konuda karar veren organ İl Disiplin Kurulu’dur. Onun denetimi de Yüksek Disiplin Kurulu’nda söz konusudur. Yani bu birkaç kez denetimden, süzgeçten geçen bir süreçtir.

‘HATIRLI AĞABEYLERİ OLMADIĞI İÇİN BÖYLE BİR CEZA VERİLDİ’

Son 1 yılda özellikle Urla, Menemen ve Gaziemir’de parti açısından ciddi sıkıntılar yaşandı. Önce Urla’dan başlamak istiyorum. Urla’da CHP’nin adayı olarak Belediye Başkanı seçilen Burak Oğuz’un, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanarak görevden uzaklaştırılması ve ardından ceza alması, iyi hal nedeniyle de tahliye edilmesi süreci yaşandı. Bu süreç Urla’da partiye ne kadar zarar verdi? Bu olayın bir sonraki seçimde Urla’da CHP’ye nasıl bir etkisi olur? Yaşanan süreçle ilgili genel olarak değerlendirmeleriniz neler?

Urla süreci elbette partimize ve partimizin kamuoyundaki algısına zarar vermiştir, bunu inkâr etmiyorum. Urla Belediye Başkanımız hüküm giydi ama hakkındaki hüküm henüz kesinleşmedi. Belediye Başkanımız, belediye başkanı olmadan önceki dönemde hem iş hem ticari hayatında hem de STK ve dernekler anlamında aktif bir arkadaşımız. Birtakım kişisel ilişkileri nedeniyle belediye başkanı seçildikten sonra bu konu gündeme geldi. Bizce haksız bir karar. Neticede ceza verilmesini gerektirecek kadar somut ve kesin deliller yok. Benzer/örnek davalarda beraat eden kişiler var ama o beraat eden kişilerin iktidara yakın hatırlı ağabeyleri var. Burak Oğuz’un hatırlı ağabeyleri olmadığı için kendisiyle ilgili böyle bir ceza verildi. Dosyası şu anda istinaf mahkemesinde, ardından temyiz süreci var. Avukatları gerekli itirazları yapıyorlar. Ama biz tabi ki böyle bir şey yaşanmasını istemezdik. Biz burada hem meclis üyelerimizle hem ilçe örgütümüzle bu olayı gerekli şekilde kamuoyuna, Urlalı hemşerilerimize anlatıyoruz. Bir kere, CHP’de FETÖ’cü barınamaz! Partimizden FETÖ ile bağı olan biri çıkmaz! Bu davanın bir yerde siyasi bir yönü var. Çünkü belki 10 sene önce yapılan telefon görüşmeleri Burak Oğuz belediye başkanı olduktan sonra gündeme getiriliyor. Urla seçmeninden tarihin en yüksek oyunu alarak seçilmiş bir kişi, hakkında soruşturma başlatılıyor, davet ediliyor, ifade veriyor ancak ardından kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutuklanıyor. Bu siyasi bir algı yaratan bir operasyon. İşin elbette hukuki bir boyutu var, buna bir itirazım yok, biri hakkında birtakım iddialar varsa soruşturma da açılır yargılaması da yapılır, eğer somut ve kesin deliller varsa ceza da verilir. Ama bu işin yöntemi bu şekilde olmamalıydı. Hem ilçe örgütümüz hem İl Başkanlığı olarak bunları anlatıyoruz. Ben, CHP’nin önümüzdeki süreçte daha yüksek oy alarak Urla’da yine seçimi kazanacağına inanıyorum. Burak Oğuz’un ama İstinaf Mahkemesi’nde ama Yargıtay’da, temyiz sürecinde hakkındaki suçlamadan beraat edeceğine inanıyorum.

FİRE VERENLER TESPİT EDİLİNCE NE OLACAK?

Menemen’de Serdar Aksoy’un tutuklanarak cezaevine gönderilmesi ve görevinden uzaklaştırılmasının ardından gerçekleşen başkanvekili seçimi sürecinde belediye meclisinde Millet İttifakı olarak çoğunluğunuz bulunmasına rağmen oylamada 3 fire verdiniz. Fire konusuyla ilgili parti olarak bir tespit çalışması yapıyorsunuz. Tespit çalışması ne durumda, fire veren isimler tespit edilirse bu kişilerle ilgili parti olarak nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Fire veren kişilerle ilgili çalışmalar sürüyor. Elimizde kesine yakın veriler var ama kesinleşmeden bunu kamuoyuna duyurmak doğru değil. Hukukta olan masumiyet karinesi burada da geçerli. Kesinleşmeden bir yaptırım uygulanması söz konusu değil. Şu anda bizim önceliğimiz orada işçilere yapılan zulüm ve işçilerin mağduriyeti. Belediyenin kasasında para var ama yeni seçilen belediye başkanvekili tamamen keyfi davranarak maaşları ödemiyor. Ayrıca İş Kanunu’nun üzerlerine yüklediği yükümlülüğü yerine getiren işçilerin işyerlerine alınmaması suçtur. Burada işçiler üzerinden bir siyaset devşirilmeye çalışıyor. Bunun uzlaşılarak diplomasi yoluyla çözülmesi konusunda adım attık, CHP olarak işçilerin mağdur olmasını asla ve asla istemeyiz. Şu anda Menemen’de yaşanan tablo CHP’nin tercihi değildir. Bizim önceliğimiz bu krizin çözülmesi. Diğer konuya gelirsek CHP’nin adayı Deniz Karakurt’a oy vermeyen kişileri kesin olarak tespit ettiğimizde öncelikle onları çağırırız, ‘Neden bu hareketi yaptınız’ diye sorar bir açıklama isteriz. Ondan sonra da tabi ki bir disiplin işlemi olur. Partinin adayına oy vermemek bir disiplin suçudur. Ama öncelikle bu isimlerin kesin olarak tespit edilmesi gerekiyor.

‘MENEMEN’DE SÜREÇ DÖRT DÖRTLÜK YÜRÜTÜLDÜ!’

Sonuç olarak Menemen’de gelinen noktada belediye yönetimi AKP’li bir isme geçti. Bu noktada İl Başkanlığı olarak bir özeleştiriniz oldu mu? ‘Burada bir hata yaptık ya da biz süreci iyi yönettik ama bu yüzden böyle oldu’ şeklinde bir özeleştiri yaptınız mı?

Yalnızca Menemen değil ben her zaman her konuda özeleştiri yaparım. Bu noktada bir çekincem yok. Ama Menemen sürecine bakıldığında bu süreç olması gerektiği gibi yürütüldü. Dört dörtlük yürütüldü mü? Evet, bize göre dört dörtlük yürütüldü. Yapılması gereken her şey yapıldı. Belediye meclis üyeleriyle tek tek görüşüldü, onların görüşleri alındı. İki genel başkan yardımcımız ve genel sekreterimiz bu sürecin başından sonuna kadar bu işi bizimle birlikte yönettiler, genel başkanımıza adım adım bilgi verildi, Büyükşehir Belediye Başkanımızla, Milletvekillerimizle istişareler yapıldı. Ama biri sandığa girdiğinde paravanın arkasına geçtiğinde ne yaptığını bir Allah bir de kendisi bilir. Biz gerekli uyarıları yaptık, dürüst, samimi ve şeffaf bir şekilde, olması gerektiği gibi arkadaşlarımızla toplu olarak defalarca toplantılar yaptık, özel olarak da tek tek görüşüldü ama neticede ihanet edecek ihanetini yapıyor. CHP’nin adayına oy vermeyenler kendi vicdanlarıyla herhalde ömür boyu bunun hesaplaşmasını yaşayacaktır. Oy vermeyebilir ama istifa eder CHP gömleğini üzerinden çıkarır sonra ne yaparsa yapar. Ama hem CHP gömleğini üzerine giyip hem CHP oylarıyla meclis üyesi seçilip hem de CHP’nin adayına oy vermiyorsa orada ahlaki bir sorun var, kişilik ve karakter sorunu var.

GAZİEMİR’DE SORUNLAR ÇÖZÜLDÜ MÜ?

Son zamanlarda en sık gündeme gelen ilçelerden biri de Gaziemir. Mecliste bir bölünmüşlük yaşandığı, ilçe örgütü ve belediye başkanı arasında anlaşmazlıklar yaşandığı zaman zaman basına da yansıyor. Yine Gaziemir ile ilgili disiplin dosyaları da çok gündeme geliyor. Siz de İl Başkanı olarak sorunları çözmek adına müdahil oluyorsunuz. Gaziemir’de çözülemeyen mevzu nedir? Sürekli sıkıntıların gündeme gelmesiyle ilgili neler söylersiniz?

Gaziemir’de çözülemeyen hiçbir şey yok. Sorun her yerde olur. Önemli olan sorunları doğru yöntemlerle çözebilmektir. Geçmişte ne yaşandıysa yaşandı, onlar geçmişte kaldı. Şu anda Gaziemir’de herhangi bir sorunumuz yok. Belediye başkanı da bizim, ilçe başkanı da bizim, meclis üyeleri de bizim. Belediye başkanımız, meclis üyelerimiz, ilçe başkanımız ve ilçe örgütümüzle beraber hep birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şu an herhangi bir sorun yok.

‘BİRİNİ, BİRİNE TERCİH ETMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL’

Son olarak Gaziemir’de bir ‘grup kararı’ tartışması yaşandı. Bununla ilgili neler söylersiniz?

Bunlar bizim iç meselelerimiz. Biz bu konunun muhataplarını basın üzerinden birbirlerine mesaj vermemeleri konusunda uyardık. Neticede geçmişte birtakım sorunlar olsa da o sorunların hepsi çözüldü. Bizim birini, birine tercih etmemiz söz konusu değil.

SOYER İLE İLGİLİ İDDİALARA AÇIKLIK GETİRDİ

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin programlarına zaman zaman katılım göstermiyorsunuz. Bununla bağlantılı olarak da Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer ile aranızda bir soğukluk veya problem olduğu iddiaları gündeme geliyor. Bu iddialar hakkında neler söylersiniz, Sayın Soyer ile aranızda bir soğukluk ya da problem var mı?
Biz, dedikodulara söylentilere gözümüzü kulağımızı kapattık. Neticede bir tarafta bir kentin Büyükşehir Belediye Başkanı bir tarafta o kentte iktidar olan siyasi partinin il başkanı var. Bizim görevlerimiz, sorumluluklarımız, yetkilerimiz belli. Biz birbirimize karşılıklı olarak saygı duyarak görevlerimizi en iyi şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Soğukluk ya da problem olması gibi bir şey asla söz konusu değil. Büyükşehir’in programlarına zaman zaman katılıyorum ama özellikle katılmak ya da katılmamak gibi bir çabam yok. Neticede bizim de birtakım ağır sorumluluklarımız var. Ama biz belli periyotlarda bir araya geliyoruz, istişare ediyoruz.

‘KİMSEYİ KAYBETMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK AMA…’

Muharrem İnce, CHP’den istifa etti ve yeni parti kuracağını açıkladı. Bu durum İzmir özelinde nasıl bir etki yaratır? İnce’nin bu hamlesinin ardından İzmir’de de partiden istifalar yaşandı. İzmir’de partiden bu anlamda ciddi bir kopma yaşanır mı? Sayın İnce’ye büyük bir katılım olur mu? Neler söylersiniz?

Açıkçası ben Muharrem İnce ile ilgilenmiyorum. Parti kurar, ayrılanlar olur vs bunlar siyasetin doğasında olan şeyler. Biz CHP olarak şu anda ekonomik krizi, pandemiyi, işsizliği ve istihdam sorununu çözmek için bunlarla ilgili çözüm önerilerini getirerek şu andaki mevcut AKP iktidarının artık sona ermesi ve ülkenin güçlendirilmiş parlamenter sisteme, daha demokratik koşullarda, hukukun üstünlüğü olan bir sistemle yönetilmesi için mücadele ediyoruz. Kişisel ikbal nedeniyle kişisel beklentiler nedeniyle CHP’den yollarını ayıranlar olabilir, kendi tercihleridir. Elbette bizim kimseyi kaybetmeye tahammülümüz yok ama neticede kendi kararlarıdır. Ben, İzmir’de ciddi bir kopma/ayrılma yaşanacağını düşünmüyorum. CHP 100 yıllık bir çınardır. Farklı fikirleri, farklı tercihleri olan arkadaşların bundan pişman olacaklarını düşünüyorum. Elbette partinin yönetim biçimi vs ile ilgili her zaman doğru bulmadığımız şeyler olabilir ama ne olursa olsun bu CHP’yi terk etmenin, CHP ile yollarını ayırmanın bir bahanesi veya mazereti olamaz. Memnun olunmayan konularda partinin yetkili kurullarında, danışma kurullarında, kongrelerinde, kurultaylarında bunların hepsi konuşulur, tartışılır. Ama bu toplantılar bittikten sonra da; CHP’nin bir lideri vardır o da Kemal Kılıçdaroğlu’dur, CHP’nin bir yönetim kadrosu vardır o da şu andaki Merkez Yönetim Kurulu’muzdur, CHP’nin İzmir’de bir İl Başkanı ve il yönetimi vardır, ilçelerde ilçe başkanı ve ilçe yönetimi vardır, bunların önderliğinden gerekli çalışmalar yapılır. Genel Başkanı beğenmemek, İl Başkanını beğenmemek, Milletvekillerini beğenmemek, bunlar partiyi terk etmek için asla bahane ya da mazeret olamaz. Ben şunu görüyorum; kişisel hırslar bazı kişilerde her şeyin önüne geçebiliyor. O noktaya da gelinirse bizim o noktada yapabileceğimiz bir şey yok. Biz yolumuzda çalışmamıza devam ederiz. Neticede hedefimiz, önceliklerimiz belli. Bunlar bizi, mücadelemizde yaptığımız çalışmalardan alıkoymaz.

‘HER AN SEÇİM OLACAKMIŞ GİBİ HAZIRLANIYORUZ’

CHP, özellikle son dönemde ‘iktidara yürüyoruz’ söylemlerini çok yoğun bir şekilde dile getiriyor. Kamuoyunda da yakın süreçte bir erken seçim olacağı sık sık dillendiriliyor. İl Başkanı olarak bu noktada öngörünüz ve düşünceleriniz neler?

Siyasi parti liderleri bir dizi ziyaretler ve görüşmeler yapıyor. Cumhurbaşkanı ve diğer siyasi parti liderleri görüşmeler yapıyor. Bunların hepsi seçim hazırlığı, ittifakı büyütme ve genişletme hazırlığı. Ve atılan her adım da CHP’yi yalnızlaştırma ve Millet İttifakı’nı parçalamaya yönelik adımlar. Şu anda CHP iktidara gerçekten çok yakın, bunu Millet İttifakı olarak söylüyorum. Tek başına iktidar olmak elbette her siyasi partinin öncelikli hedefidir ama şu andaki siyasetin dinamiklerine baktığımızda bunu ittifakla yapmak daha gerçekçi olur. Siyaseti geren birtakım adımlar atılıyor. Örneğin; Boğaziçi Üniversitesi’ndeki antidemokratik Rektör ataması nedeniyle öğrencilere aşırı şiddet/kuvvet kullanılıyor, gözaltı ve tutuklamalar oluyor. Bu geçmişten beri yapılan kutuplaştırma, ayrıştırma stratejisi AKP tarafından hala devam ettiriliyor. Eleştiren herkes bir yaftayla ya terörist olarak gösteriliyor ya da terör örgütleriyle yan yana gösterilmeye çalışılıyor. Bunların hepsi bir taraftan ülkenin gerçek gündemini; ekonomik krizi, istihdamı, antidemokratik uygulamaları unutturma ve yapay gündemler yaratma çabası. Bir taraftan da kendi tabanına mesaj vererek o kitleyi konsolide etme çabası. Ama yaptığımız çalışmalarda; esnafla, ev kadınlarıyla, işçilerle bir araya geliyoruz, geçmişte AKP’ye oy verip de şu anda pişman olduğunu söyleyen binlerce insan var. Bu çözülme başladı, artık bunun önüne geçilemez. Biz bu ülkede huzuru, barışı, demokrasiyi yeniden tesis etmek için mücadelemize devam edeceğiz ve önümüzdeki ilk genel seçimde de bu konuda muvaffak olacağız. Her an seçim olabilir diye düşünüyoruz ve hazırlanıyoruz. Her an baskın bir seçim olacakmış gibi hazırlığımızı yapıyoruz.

MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞI SORUSUNA YANIT

Parti içinde, önümüzdeki ilk seçimde sizin Milletvekili adayı olacağınız çokça dillendiriliyor. Gönlünüzden Milletvekilliği geçiyor mu?

Hiç öyle bir düşüncem yok. Çünkü bu benim yapıma aykırı. Ben bir şey olayım, kendimi bir yere taşıyayım gibi bir şey benim karakterime ters. İl Başkanlığı önemli bir görev ve sorumluluk. Benim tüm dikkatim ve konsantrasyonum bu görevi hakkını vererek yapmak. Öyle bir düşüncem ya da hazırlığım yok. Ama günler ne getirir, 1 sene sonra 2 sene sonra nerede oluruz, siyasetin içinde olur muyuz olmaz mıyız onu da bilemiyorum. Benim önceliğim görevimi layıkıyla yapmak.

Etiketler
Deniz Yücel İzmir