CHP'li Toprak: Yurt dışına yerli yatırım sermayesi çıkışı son dönemde yüzde 400 arttı

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak " Doğrudan yabancı sermaye yatırımları 10 milyar doların altına inerken Türkiye’den yurt dışına giden yerli sermaye yatırımları 7 milyar doların üzerine çıkıyor” dedi.

CHP'li Toprak: Yurt dışına yerli yatırım sermayesi çıkışı son dönemde yüzde 400 arttı

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak kamuoyu ile paylaştığı Türkiye ve Dünya gündemini değerlendirdiği Haftalık Değerlendirme Raporu’nda; “2016’dan itibaren OHAL ve KHK uygulamaları, artan hukuksuzluklar ve nihayet yeni yönetim sistemine geçişle birlikte tablo tersine dönüyor. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları 10 milyar doların altına inerken Türkiye’den yurt dışına giden yerli sermaye yatırımları 7 milyar doların üzerine çıkıyor” dedi.

Toprak hazırladığı raporda, “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi hazırladığı farklı dillerdeki rehberlerle yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çekmeye çalışırken, en büyük avantaj olarak nitelikli ve ucuz işgücü vaadini gündeme getiriyor. Buna rağmen ülkemize doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi durdu. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik adaylığını kazanıp, TBMM’de iktidar-muhalefet işbirliği ile art arda geçirilen yapısal reform, uyum yasaları ve hukuki düzenlemeler sonrasında Türkiye’nin AB üyeliği perspektifine güvenerek ülkemize gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları adeta patlama yaşanıyordu. Şimdi bu süreç tersine döndü” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak’ın kamuoyu ile paylaştığı raporun ilgili bölümü şöyle:

“O dönem yabancı yatırımlarda yaşanan olağanüstü artışla yıllık 20 milyar dolara ulaşan yatırımlar, 2007 yılında 22 milyar dolar ile zirveye çıkmıştı. Yurt dışına yapılan yerli girişim ve yerli sermaye yatırımları ise 2 milyar dolar düzeyindeydi. Yani Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların sadece yüzde 10’u dolayında bir yerli sermaye yatırımı yurt dışına gidiyordu.

TÜRKİYE’DEN YURT DIŞINA GİDEN YERLİ SERMAYE YATIRIMLARI 7 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE

TEPAV’ın verileriyle son beş yıla kadar doğrudan yabancı yatırımlar sürekli şekilde yurt dışına giden yerli yatırımların çok üzerinde seyrediyor. 2016’dan itibaren OHAL ve KHK uygulamaları, artan hukuksuzluklar ve nihayet yeni yönetim sistemine geçişle birlikte tablo tersine dönüyor. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları 10 milyar doların altına inerken Türkiye’den yurt dışına giden yerli sermaye yatırımları 7 milyar doların üzerine çıkıyor.

2019 yılında Türkiye’den yurt dışına giden yerli sermaye yatırımlarının Türkiye’ye gelen yabancı doğrudan yatırımlara oranı yüzde 32 iken, 2020 yılında bu oran yüzde 41’e yükseliyor! Diğer deyişle 2007’de yüzde 10 düzeyinde olan yurt dışına yerli yatırım sermayesi çıkışı son dönemde yüzde 400 artmış, dörde katlanmış! Yerli yatırımcı ve sermaye geleceğini Türkiye’de göremediği, kendisini güvende hissedemediği için yurt dışı yatırımlarına hız veriyor. Yabancı yatırımcı zaten hızla uzaklaşıyor! Tablonun vahameti ortada!

66,5 MİLYAR TL TASARRUF ALDATMACASI BU ÇARPITMAYI YANSITIYOR!

İktidar, bir maddelik yasa değişikliğiyle yaptığı borçlanmayı kılıfına uydurmak için bütçe yasasının iki misli borçlanma yetkisi alıp, sonra da bu borçlanmanın bir kısmı yıl bittiği için yapılmayınca, tasarruf ettik diyor. TÜİK’in ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı da rakamlarla oynamaya yöneldi. 2020 bütçe sonuçları ve bütçe açığıyla ilgili açıklamalar ve 66,5 milyar TL tasarruf aldatmacası bu çarpıtmayı yansıtıyor!

CB Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı; 2020 yılı bütçe gerçekleşme sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulunarak, bütçe açığında öngörülen hedefin altında kalındığını, 60 milyar TL’yi aşan tasarruf sağlandığını, ifade ettiler. Oysa gerçek tam tersi! TÜİK’ten sonra kendi içinde gelenekleri olan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın da gerçekleri çarpıtmaya yöneldiğini görüyoruz.

İKDİDAR TBMM’DEN KAÇIRDIĞI BORÇLANMA LİMİTİNİ İKİ KATINA YÜKSELTTİ!

2020 bütçesinde öngörülen bütçe açığı 139 milyar lira idi. Geçen yılın yarısında bu hedef aşılınca ek bütçe çıkarılması zorunluluğu gündeme geldi. İktidar bunu yapmak yerine bütçeyi TBMM’den kaçırarak bir torba yasa içine yerleştirdiği Kamu Mali Kontrol ve Borç Yönetimi Yasa değişikliğiyle, bütçe yasasındaki borçlanma limitini iki katına yükseltti! 2020 bütçesinde 139 milyar TL olan borçlanma limiti bir kat yükseltilince açıklanan 2021-2023 dönemi Orta Vadeli Program’da da (OVP) 2020 yılsonu bütçe açığı gerçekleşme tahmini 239,2 milyar TL olarak revize edildi.

İktidar şimdi bütçe yasasındaki 139 milyarlık açık yerine OVP’deki 239 milyarlık tahmini gündeme getirip, ‘bütçe açığı 172,7 milyar oldu, hedefin 66,5 milyar altında kaldık, tasarruf ettik’ diyor. Oysa bütçe açığı 2020 bütçe yasasındaki 139 milyarlık açık tutarını 34 milyar TL aştı.

44,5 milyar TL kâr ve yedek akçe parası (2020 Ocak ayında olağanüstü toplanan MB Genel Kurulu’ndan çıkartılan kararla)

32,7 milyar TL faiz geliri,

4,3 milyar TL özelleştirme geliri,

2,5 milyar TL bedelli askerlik uygulamasından, olmak üzere bütçeye, 84 milyar TL ‘tek seferlik’ gelir sağlandı. Ortada tasarruf edilen bir şey yok. Tasarruf olması için bir gelirin olması ve o gelirin bir bölümünü harcamaktan vazgeçip, tasarruf etmeniz gerekir. Bütçeye aktarılan 84 milyar TL tek seferlik gelirler olmasaydı 172,7 milyar ile hedefin altında diye millete pazarlanan gerçek bütçe açığı 256,7 milyara ulaşacak, OVP’de revize tahmin olarak yer alan 239,2 milyarlık tutar aşılmış olacaktı!

66,5 MİLYAR TL’NİN 2021’E DEVRİ DİYE BİR ŞEY DE SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.

Yasalar içinde sadece bir yıllık hazırlanan tek yasa bütçe yasasıdır. Yıl bitince o bütçenin, geliri, gideri, borcu, o yılda kalır yılsonunda o bütçe biter, yasa da yürürlükten kalkar. Sonraki yıla devretmez. Tasarruf edildiği söylenen 66,5 milyar TL’nin 2021’e devri diye bir şey de söz konusu değildir.

Şimdi yürürlüğe giren 2021 bütçesine baktığımızda da benzer tabloyu görüyoruz. Tıpkı geçen yılın 139 milyar liralık açık hedefi aşıldığı gibi bu yıl için bütçe yasasında yüzde 42 artışla 245 milyar lira olarak planlanan açık tutarı da aşılacak.

Asıl ilginç olan gelir kalemlerindeki tablo!

Bu yıl vergi gelirlerinde yüzde 16,4 artışla 1 trilyon 58 milyar lira beklenirken, beyana dayalı gelir vergisindeki artış hedefi yüzde 3,3! Sigaradan bile bunun iki katı yani yüzde 6,6 artış ve 65,5 milyar lira gelir bekleniyor.

En yüksek artış beklentisi ise şans oyunlarından bütçeye gelecek gelir için öngörülmüş. İktidar, bu yıl şans oyunlarından sağlanacak gelirin yüzde 28,6 artmasını ve 4,1 milyar TL olmasını bekliyor. [2020’de şans oyunlarından 3,4 milyar TL gelir sağlanmıştı. Artış oranı bir önceki yıla göre %100'ün üzerinde]

Yılbaşı çekilişinde 100 milyonluk ikramiyenin dörtte biri çeyrek bilete, kalan 75 milyonu Varlık Fonu’na geçince, anlaşılan iktidar bu yıl da umudunu piyangoya, lotoya, totoya bağlamış görünüyor.

VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLEN YİNE DAR GELİRLİ

Geçen yıl salgın nedeniyle sokağa çıkma yasakları, maske, yaş gruplarına göre uygulanan yasakları ihlal edenlere kesilen cezalarla idari para cezalarından beklenen geliri neredeyse ikiye katlayan iktidar, bu yıl da önüne gelene ceza kesmeye devam edecek. Para cezalarından bu yıl beklenen gelir yüzde 10,6 artışla 19,2 milyar TL. Vergi rekortmenleri isimlerini gizlerken, iktidarın hesabı cezalar ve şans oyunlarından 20 milyarın üzerinde gelir toplamak. 2021 yılında şans oyunlarından bütçeye yüzde 29, sigaradan yüzde 6,6 gelir artışı bekleniyor! Vergi yükünü kimlerin sırtladığı aşikâr ama önemli olan vergi ödemeyenlerin kimler olduğu! Vergi yükü altında ezilen yine dar gelirli, ücretli vatandaş olacak. İktidar bu gerçeği gayet iyi biliyor, fırsata dönüştürüyor!

MB Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) birkaç gün önce; başta CB Erdoğan olmak üzere TOBB ve MÜSİAD’ın yaptığı açıklamalarla, MB üzerinde baskı kurma çabaları sonuç verdi. PPK Ocak ayı toplantısında politika faizinde değişikliğe gitmedi, yüzde 17’de sabit tutma kararı aldı. Toplantı sonrası PPK’dan yapılan açıklamada “örtülü şekilde” iç ve dış piyasalara güvencenin yanı sıra mesaj niteliğinde ciddi uyarılar da yer aldı!

Önceki değerlendirmelerimde yer verdiğim gibi TÜİK’in 2020 enflasyonunu yüzde 14,6 olarak açıklamasından sonra halen uygulanan yüzde 17’lik politika faizi ile enflasyon arasında oluşan 2,4 puanlık pozitif yöndeki fark nedeniyle MB’nin Ocak ayında yeni bir faiz artışı yapması ihtimali zayıf görünüyordu.

CB Erdoğan’ın PPK toplantısından birkaç gün önce yeniden faizlerin yüksekliğini gündeme getirmesi, iktidara yakın iş dünyası örgütünden benzer açıklamalar gelmesi ve faizlerin artırılmaması, düşürülmesinin istenmesiyle birlikte MB politikalarına siyasi müdahale sürecinin önümüzdeki dönemde yeniden gündeme geleceği algısını ortaya çıkarttığı söylenebilir.

PPK değerlendirmesinde; “Kurul, 2021 yılsonu tahmin hedefini (yüzde 9.40’lık enflasyon tahmini) dikkate alarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülmesine karar vermiştir.” ifadelerine yer verildi.

MB yönetimi, CB Erdoğan’ın ve muhtemelen bilgisi dahilinde TOBB ve MÜSİAD’a yaptırılan açıklamaların yaratacağı atmosferi, iç ve dış piyasalarda oluşan döviz-faiz-para politikalarına müdahale endişelerini hafifletmeye çalıştı. Aynı zamanda ‘lütfen işimize karışmayın’ demek isterken, piyasalara da ‘Yüksek faize yatırımdan vazgeçmeyin. Uzun süre gündemimizde faiz indirimi yok’ dedi. MB’nin yeni yönetimi Berat Albayrak dönemini kast ederek, bir hasar giderme, onarım sürecinin yürütüldüğünü, iki ayda bunun bazı olumlu sonuçlarının alındığını, kredi büyümesinin yavaşladığını ancak başta cari açık ve enflasyon riskinin devam ettiğini vurgulayarak, iktidardan, yapılmaya çalışılanlara köstek değil destek olmalarını istiyor. Ancak dünyanın hiçbir saygın ülkesinde MB başkanlarının böylesine yok sayıldığını görmek mümkün değil. Yeni yönetim sistemi öncesine kadar Türkiye’de de böyleydi. Her akşam ‘Bu gece görevden alınır mıyım?’ düşüncesiyle sabahı bekleyen bir MB Başkanı’nın kendisinin ve başında olduğu kurumun saygınlığını sürdürmesi imkânsızdır!”

Etiketler
Erdoğan Toprak Milletvekili Türkiye