CHP'li Engin Altay: 'Türkiye faşizmin cisimleşmiş halini yaşıyor'

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Sen Irak Başbakanına çalgılı çengili eğlence yapacaksın, insanlara evlerde ‘müzik bile dinlemeyin’ diyeceksin." ifadelerini kullandı.

CHP'li Engin Altay: 'Türkiye faşizmin cisimleşmiş halini yaşıyor'

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Asgari ücret, cumhurbaşkanı maaşının 30’da biri. Asgari ücretten, 19 milyar vergi kesilecek. Sen 5’li Çete’den sadece birine 9 milyar lira vergi mükellefiyeti getiriyorsun. 7 milyon aile, 5 aileye kurban edilmiştir. Ne kerameti var bu 5’li Çete’nin? Erdoğan’a sesleniyorum. 7 milyon nere, 5 nere? 7 milyon aileyi, 5 aileye feda etme." ifadelerini kullandı.

Engin Altay, "Zaten verdiğin 2 bin 825 liradan asgari ücretli vergisini ödeyecek. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni 5 aileye peşkeş çekemezsin. Kur’an-ı Kerim, 7 milyonun hakkını 5 kişiye ver diyor mu?” sorularını yöneltti.

Altay’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

TEK ADAM ANAYASAYI ÇİĞNEDİ

Sayın Genel Başkanımız bugün sabah televizyonların Ankara temsilcileriyle, benim de katıldığım bir toplantı yaptı. Bu yılın bitiminde geriye dönük neler gördüğümüzü de 10 başlıkta özetledi. Özetlemek istiyorum: Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim ile dalga geçenlerden büyükelçi atandığını gördük.

Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan zata ‘abdal olma’ diye hakaret edildi, öyle bir mektup yazıldı, Türkiye aşağılandı ve buna aziz milletimizin şan ve şerefine yaraşır bir refleks verilmedi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı başka bir ülkenin devlet başkanı tarafından mal varlığı ile tehdit etti.

Yine Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir kurşun atmadan Türkiye Cumhuriyeti'ne ait topraklardan Süleyman Şah’ın türbesi kaçırıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez sahte diploma ile atama yapıldı, daha acı olan da TBMM kürsüsünden savunulması oldu. Şehitler ve gaziler arasında ayrımcılık yapıldı ve bu kürsüden pişkin pişkin itiraf edildi.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez ordumuzun üretmesi gereken, bu amaçla kurulmuştur palet fabrikasının bir başka ülkenin kurucusuna peşkeş çekildiğine tanık olduk. Ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam değil faiz ve döviz odaklı bir mekanizmaya dönüştüren bir yönetime de tanık olduk. Tek adam rejimi önce demokrasiyi sonra anayasayı sonra yasaları ayaklar altına alıp çiğnedi. Kimsenin can ve mal güvenliği kalmadı.

İKİ ASKI, İKİ KAYIP, İKİ AYIP

Yine 2020 ile ne söylersin diye sorarsanız. 2020’yi iki askı, iki kayıp, iki ayıp ile kapatıyoruz. İki askıdan kastım; anayasamız, kuru ekmek askıdadır. Orta yerdeki anayasa sadece kağıt üzerinde kalmış ve yürütme organınca fiilen çiğnenmiştir. Kuru ekmek askıdadır. Artık kuru ekmek yendiği vakit, insanların doyduğu kanaatini taşıyan bir AK Parti ile karşı karşıyayız.

İki kaybımız var. Kur düşükten kaybolan 128 milyar dolardan bahsediyorum. Bu aziz milletimizin parasıdır. Kimler düşük kurla, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyarı hiç etmiştir? Bu vahim acı kaybın bulunması lazım. Boşalan Hazine’den sonra kaybolan damat var. 128 milyar kayıp, damat da kayıp. Damat nerede? İki de ayıbımız var. Maalesef, siyasetin mafya vesayetine girmesi 2020’nin ayıplı yıl olmasına vesile olmuştur. Bir ayıp da şudur. COVİD-19 mücadelede Türkiye olarak sağlık çalışanlarına ayıp ettik.

BU 5’Lİ ÇETENİN KERAMETİ NE

Ayıp saymakla bitmiyor. Dün açıklanan asgari ücret de bir ayıptır. Şunu anlarım, millet olarak darboğazdayızdır ve bunun gereği olarak asgari ücret beklenilenden çok düşük gelir. ‘Millet olarak sınavdan geçiyoruz’ deriz.

Kardeşim bu sınavdan hep fakir fukara mı geçecek? Asgari ücret, cumhurbaşkanı maaşının 30’da biri. Dünyada buna bir örnek var. Ondan sonra ülkelerde bu 10- 12 kat arasında. 7 milyon aileden toplam 19 milyar lira kesilecek demektir. 19 milyar vergi kesilecek asgari ücretten.

Teklifimiz bekliyor, ‘vergiyi kaldıralım’ diyoruz. Sen 5’li çeteden sadece bir üyeye 9 milyar lira vergi mükellefiyeti getiriyorsun. 7 milyondan kesme, sen o bir kişiye de 9 milyarı verme. Bugün Resmi Gazete’de yayınlanmış, vergi muafiyetlerinin yayınlanma zorunluluğu da kaldırılmış. Hayırlı olsun. Bundan sonra öğrenemeyeceğiz de. Asgari ücrette, sözün bittiği yerdeyiz, olsa olsa şu söylenebilir. 7 milyon aile, 5 aileye kurban edilmiştir.

Devletin bu 5 aileye sağladığı imkanların yarısından daha azı asgari ücretliden vergi almamayı gerektiren tabloyu içerir. Ne kerameti var bu 5’li çetenin? Ben merak ediyorum. Erdoğan’a sesleniyorum. 7 milyon nere, 5 nere? 7 milyon aileyi, 5 aileye feda etme. Zaten verdiğin 2 bin 825 liradan asgari ücretli vergisini ödeyecek.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni 5 aileye peşkeş çekemezsin. Kur’an-ı Kerim, 7 milyonun hakkını 5 kişiye ver diyor mu? Seni 18 yıldır devletin başında tutan milletten utanmıyorsun, bari Cenabı Allah’tan kork. Asgari ücretten vergi alınmaması yönünde düzenleme yapabiliriz.

ÇİFTÇİ TARLADA, TÜKETİCİ MARKETTE SOYULUYOR

Çiftçi deriz lafta kalır. Güya gıdada, tarımda Avrupa birincisiyiz. Güya 2023’te dünyanın en büyük 10. ekonomisine sahip ülke olacağız. Soruyorum: Ülkende çiftçinin ahırdaki ineği, traktörü haczedilmiş iken sen nasıl ilk 10’a gireceksin. Türkiye’de bir çiftçinin tarlada 1 liraya sattığı mahsulü, markette 18 lira olarak görüyor. Buna 2 lira nakliye koy, 2 lira birinci aracı karı koy, 2 lira ikinci aracı karı koy, 1 lira da market karı koy, 7 - 8 lira eder. 18 lira! Bu şu demek. Çiftçi tarlada, tüketici markette soyuluyor. Bu vurgun düzenidir. Çiftçi derdini anlatmaya Meclis’e geldi. İçlerinden seçtikleri temsilcilerle, onlar, derdest edilerek Ankara sınırı dışına attılar. Bu mudur devletin vatandaşa bakışı.

DİYANET, RTÜK, İÇİŞLERİ… TÜRKİYE, FAŞİZMİN CİSİMLEŞMİŞ HALİNİ YAŞIYOR

Yine bir sorunumuz var. Maske. Bu illetten kurtulana kadar maskemizi takalım. Mesafeli duralım. Hijyen, temizlik yapalım. Ama COVİD-19’u bahane ederek; yaşam tarzı, inanç aidiyeti ve etnik aidiyet üzerinden siyaset yapmak yetmedi. Şimdi insanların yaşam tarzına ayar verilmeye çalışılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, medyaya örtülü olarak ayar veriyor. Bu aziz millete terbiye ayarı yapmaya çalışıyor. Sayın Başkan, bu milletin edebi, ahlakı kendine yeter. Sen işine bak. RTÜK medyayı tehdit ediyor.

İçişleri Bakanı da milleti tehdit ediyor. Ben yaşam biçimlerine müdahalenin son bulduğunu sanıyordum ki, görüyoruz ki yaşam biçimine müdahale, bu iktidar için vazgeçilmez bir meşgale. Diyanet, RTÜK, İçişleri Bakanlığı açıklamalarını yan yana koyduğumuzda, Türkiye faşizmin cisimleşmiş halini yaşıyor. Türkiye’nin bu gömleğini yırtıp atacağını herkes bilsin. İnsanlar yılbaşında ne yapacağını bilir. Sen Irak Başbakanına çalgılı çengili eğlence yapacaksın, insanlara evlerde ‘müzik bile dinlemeyin’ diyeceksin. Elbette, insanlar tedbirlerini alacak, ama bu kadar birikimli bir topluma ayar verilmeye çalışılması asla ve asla kabul edilemez.

EY AK PARTİ, NİYE KORKUYORSUN

Bir kanun çıktı. Güya terör örgütü finansmanının engellenmesine yönelik kanun. FAFT’a baktık, ‘ne istemiş’ dedik. FAFT’ın 12 No’lu kalemi, Meclis’teki kanunda yok. ‘Herhalde unuttular’ dedik. Kem küm. ‘Siyasi nüfus sahibi kişiler hakkında şunu yapın, şeffaf olsun’ diyor. Bu gelmedi. 43 maddelik teklif geçti ama bu gelmedi. Ey AK Parti, niye korkuyorsun, neden huylusun? Neden korkuyorsun ben bilmem ama gidiyorsun ilk seçimlerde. Biz senin devletin peşkeş çektiğin o 5’li Çete’den de eğer verdiysen vatandaşın kör kuruşunun hesabını er geç soracağız.

Altay, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. CHP milletvekilinin Pınar Gültekin’in ailesini tehdit ettiği iddialarına ilişkin gelen soruya Altay, “Böyle bir olay yok. Adı geçen milletvekilimizi yakınen tanıyan biri olarak söylüyorum. Kaldı ki milletvekilimiz, kendisi ile bir ilin milletvekili olması ve olayın da o ilde cereyan etmesi nedeniyle baba ile bir buçuk dakikalık telefon konuşması yapıyor. Hiç tanımadığı bir babaya da zaten, bir milletvekili ‘sen bundan vazgeç’ demez. Normal bir zekaya sahip kimse, aileye böyle tehdit etmez.

Milletvekilimiz, böyle bir şeyin ispatlanması halinde bırakın CHP’den istifa etmeyi, milletvekilliğinden istifa edeceğini kamuoyuyla paylaştı. Biz kendisine güveniyoruz. Bu ve benzeri olayların biraz kaşındığını ve tahrik edildiğini, teşvik edildiğini bazen düşünmüyor değiliz. Çünkü Erdoğan için söyleyecek söz kalmadı. CHP içindeki birlik ve bütünlüğü bozmaya yönelik hamleleri de boş çıktı. Erdoğan, çamur siyasetine başladı” yanıtı verdi.

SAĞLIK BAKANI PRİM KAYBEDİYOR

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın aracı olmadan direkt olarak satın alındığını açıkladığı Çinli firma Sinovac'ın CoronaVac aşısının Keymen İlaç A.Ş. tarafından getirildiğinin ortaya çıkması ile ilgili soru üzerine Altay şu yanıtı verdi:

“Bu konuda milletvekilimizin iddia ettiği sizin söylediğinizden fazla bilgiye sahip değilim. Benim iyi bir huyum var. Bilmediğini bilenlerdenim. Bu milletvekilimiz ile görüşürseniz daha ile olur ama şunu söylemek lazım. COVİD-19 ile ilgili ne dedik Sağlık Bakanı’na. Sağlık Bakanı kendi göbeğini kendi kesemediği için prim kaybediyor.

Sağlık Bakanı’mızın moralinin yüksek olması lazım ama asıl şeffaflık lazım. Millete yalan söylemeyin dedik, hiç rakam açıklamayın dedik ama açıkladığınız rakamlar milletin aklıyla alay etmesin dedik. Yapmadılar. Şimdi buna bile bu millet inanmıyor. Aracı firma yok denmiş ise yok olduğunu düşünmek isteriz ama bir aracı firma sonradan ortaya çıkıyorsa, bu firmanın gereksiz zenginleşmesine gidilmiş ise bu da büyük bir ayıptır.”

YERLİKAYA’YA: ERİŞİM YASAĞI BU AYIBI ÖRTMEZ

Hamza Yerlikaya’nın sahte lise diploması kullanmasına ilişkin haberler için alınan erişim engeli yasağı için Altay, “Ortada bir mahkeme kararı var. Erişim engeli ile ortadan kaldıramazsınız, hele hele milletin vicdanından silemezsiniz. Anlıyoruz ki AK Parti, ‘unutma hakkı’nı ayıplarını örtmek için kullanmışlar ama erişim yasağı bu ayıbı örtmeye yetmez. Her vebalin bir bedeli vardır” dedi.

“MAHKEMELER SENİN CİRİT ALANIN DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM'nin Selahattin Demirtaş kararına CHP'nin tavrını eleştirerek, “Kendileri bu işlerde yetki sahibi olsalar, bu terörist destekçisini hemen serbest bırakacaklar’ iddiası içinse Altay, “AİHM kararından sonra Erdoğan önce ‘terör’ sonra ‘terör destekçisi’ diyor. Bir dil değişikliği… Biz buna alışığız. Önce savcı gibi sonra hakim gibi konuşma gereği duymuş. Demirtaş üzerinden kutuplaşma siyasetinin kendisine prim yapmayacağını görmüş. Erdoğan şunu unutmayacak. Mahkemeler senin cirit sahan değildir” yorumunu yaptı.

Etiketler
Engin Altay Irak Türkiye