Kılıçdaroğlu'ndan AKP'ye Öcalan salvosu: Nasıl terör örgütü liderinden medet umarlar?

Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programına konuk oldu.

Kılıçdaroğlu'ndan AKP'ye Öcalan salvosu: Nasıl terör örgütü liderinden medet umarlar?

GERÇEK GÜNDEM - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında soruları yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle oldu:

Fatih Altaylı: 31 Mart ve 23 Haziran'a dönmek istiyorum. Çok eleştiriliyorsunuz. Eleştirilerin odağındaydınız. Siz bu seçimi bir zafer gibi mi görüyorsunuz yoksa menzil kazanma gibi mi görüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bundan sonra elde edeceğimiz başarıların önemli bir adımı oalrak görüyorum. Mutfaklarda yangın var. Türkiye iç ve dış politikada sıkışmış vaziyette. Türkiye yönetilmiyor, savrulan bir Türkiye var. Herkes bunun farkında.

Biz buradan nasıl çıkarız bu sorunu nasıl aşarız diye düşünülmesi lazım. Biz kendimizi ifade ettik. Önümüzde yerel seçimler vardı bizim için çok önemliydi. Yerel seçimlerde belediyeler de iyi yönetilmiyordu. Çıkardığımız adayların ortak özelliği yerel yönetimlerde deneyim kazanmış isimlerdi.

Eskiden bir bazen popüler isimleri bulurduk. Aslında bunun fazla bir şey kattığı yoktu bize. Onlar belediye başkanı olduğu zaman 5 yıllık sürede mevzuatı öğrenmekle geçiyordu.

Bursayı da alabilirdik az bir puanla kaybettik. Bursa'yı alamamızın nedeni bizim kabahatimiz. İyi yönetemedik. Adayımız doğruydu. En ufak tereddütüm yoktu.

Dolayısıyla bir orayı alabilirdik, İstanbul'dan çok daha rahat alabilirdik ama olmadı. Onun dışındaki illeri aldık. İyi farklar atıldığı doğrudur. İstanbul'u vermek istemediler. Yasa dışı bir karar verildi. O karardan sonra parti meclisini topladık. Bazı arkadaşlar boykot yapalım dediler.

Bazıları eylem yapalım dediler. Sonunda şöyle bir karara vardık. Bir mağduriyet var ortada. Görüştük ve ikimiz birlikte karar aldık Ekrem Bey ile.

Bu kararın arkasında durduk. Fark, benim de tahminlerimi aştı. 800 bini aştı.

Bu, şu açıdan çok değerli. 1) halkınıza güveneceksiniz, 2) demokrasiye inanacaksınız. 3) halkın karşısında başka bir güç yoktur.

Fatih Altaylı: Öcalan'ın kardeşinin ekrana çıkarılmasından sonra İstnabul örgütünde tedirginlik olduğu söylendi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Onu duyduğumda Doğu'dan gelen vatandaşları ziyaret ettim. Medyaya yansıyan mektupların gelmesi, kardeşinin televizyonlara çıkarılması vs. hiç etkilemediğini gördüm. İlk duyduğumuzda bir tedirginlik oldu bizde de. Bir devleti yöneten insanlar nasıl terör örgütü liderinden medet umarlar?

Bu ülkenin demokrasiden yana olan taleplerini burada gördük.

Ben İstanbul'da miting yapmadım. Şunu yaptım. Ulaşılamayan her yere ulaştım. Hiç CHP'lilere gitmedim, onlarla yan yana gelmedim. Daha ağır görevlerimiz vardı. Başarıyı sağlamak zorundaydık. Küçük küçük toplantılar yaptım.

O toplantıların şöyle bir özelliği vardı. Kanaat önderlerinin arzu ettiği soruları sorma özelliği vardı o toplantıların. CHP Genel Başkanı'ndan öğrenmek istediğiniz konuları rahatlıkla anlatın dedim.

Bu toplantıların her birisi birere mitingten daha değerliydi. Bu başarıları bu toplantıların sonunda elde ettik.

Fatih Altaylı: CHP'den istedikleri en önemli şey nedir?

Kemal Kılıçdaroğlu: Kürtlerle buluştuğunuz zaman Kürt sorunu konusunda CHP'yi eleştiriyorlardı. Bazı kesimler CHP'nin dinle arasında mesafe koyduğunu falan bunu sorguluyorlardı. Bunların hepsine samimiyetle cevap verdim. Herkesin inancına saygı gösterdiğimizi söyledim.

Ekrem Bey alandaydı.

Toplumla iç içe kaynaştık. CHP'ye yönelik algıları büyük ölçüde kırdık. Aramızda samimi bir bağ oluştu. Erdoğan'ın CHP buraya gelemez, dediği bütün alanlara gittik.

O toplantılardan bazılarına AKP'nin ilçe yönetiminde olan bazı isimler geldiler. Onları da davet ettik.

Fatih Altaylı: Ekrem İmamoğlu nereden aklınıza geldi?

Kemal Kılıçdaroğlu: Zaten ilçe başkanıyken Ekrem Bey'i tanıdım. Başarılı bir ilçe başkanlığı yaptı. Başarılı bir belediye başkanlığı yaptı. Bulunduğu bölge, uyuştucuların istilasına uğramış bir bölgeyi alıp kurtarması, gecekondu semtlerine büyük hizmetler götürmesi, okullar yapması... Bütün bunları izliyordum. Halkın sempatisini görüyordum. İstanbullu nasıl bir belediye başkanı istiyor? diye özel bir çalışma yaptırdık. Sonuçlar Ekrem Bey ile birebir örtüşüyordu.

Sayın Kadir Topbaş, görevden alındıktan sonra Ekrem Bey'i büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterdik. Bu da işaret fişeğiydi aslında. Ekrem Bey'i ilk gösterdiğimizde kimse tanımıyor vs. ama Ekrem Bey samimi bir insan.

İnsan olarak sevilen sayılan bir insan.

Fatih Altaylı: Ekrem bey bir popülarite elde etti. Şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rakibi olarak görülmeye başlandı. Sizde bir kıskançlık yaratıyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu: Asla. Bütün belediye başkanlarının öyle olmasını isterim. Hepsi oldukça başarılıı ve öyle olmasını isterim. Herkes, hizmet versin. Vatandaş hizmete susamış.

Vatandaş şeffaflığa susamış. Bütün belediyelerimizin meclisleri canlı yayınlanıyor şimdi. Vatandaş görsün bunu. Planlı, programlı geleceğe yönelik neler yapılabilir bunun hesabı yapılıyor.

Fatih Altaylı: Ekrem İmamoğlu, tatile çıktığında eleştirmiştim. Sel sırasında kent dışında bir kez daha izinde olması yine eleştirildi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Küçük kız çocuğu var onu almaya gidiyor. Bu bir tatil değil zaten. Şehir dışına çıktığınız zaman izin alıyorsunuz. Merkezi otoriteye bilgi veriyorlar. O izin olarak algılanıyor. Kaldı ki, tatil olsa buna hakkı yok mu?

Ekrem Bey, ister İstanbul'da olsun - diğer belediye başkanlarımız için de geçerli- kentle bağları kopmuyor. Günlük malumatlar veriliyor.

Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlara bakıyoruz. Bu kadar ağır sorunlar yaşayan bir Türkiye'nin sorunlarını çözmeye talip olan insanların bir araya gelip zaman zaman konuşmak gerekiyor. Bizim devletin geleneğinde şöyle bir şey vardı - şu anda bu yok şu anda Saray devleti var- devletin önemli kurumlarının tepe yöneticileri gelir, ana muhalefet partisinin genel başkanına bilgi verirdi.

Türkiye'nin gerçeklerinden kopuk bir siyaset anlayışı olmaması lazım. Bunların hiçbirinin olmadığı bir süreci yaşıyoruz. Şu anda Türkiye'de iki devlet var. Saray devleti ve Türkiye Cumhuriyeti.

Seçimle değil atanarak gelen bakanların Erdoğan'a bir şey söylemeleri mümkün değil.

Böyle devlet yönetilmez. Bu bakanların hiçbirisi Meclis'e gelmiyor.

Dünyanın her ülkesinde taslakları hazırlayanlar bürokratlardır. Siyasi iktidar hedef belirler, sorunu çözün der. Bakanlar kuruluna sunulur ve son şekli verilir. Şimdi, bunların hiçbirisi yok.

Bütçe görüşmelerine geldiler yalnızca. Bir de Kalkına planı için.

Düşündüğümüzden çok daha derin sorunlarla Türkiye karşı karşıya. Sorunların çözümü için tek bir adam var, tek bir kişi.

Fatih Altaylı: Vakıflara yapılan nakit bir yardım mıydı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Onu bilmiyorum. Her vakfa karşı çıkmak gibi bir düşüncemiz yok. Bazı vakıflar vakıf senedinde olan görevlerini yapıyorlar. Yolsuzluğa karışmıyorlar. Bazıları BM'de de kabul gören vakıflar. Bu vakıflarla sorunumuz yok.

Belediye kendisi de doğrudan yardım edebilir. İBB, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı projeyi hayata geçirmeye çalışıyor. 60 bin çocuğu süt hizmeti. Hangi vakıf yapabilir?

Herkesin inancına saygı, kimliğine saygı. Bu eksenden çıkmayacağız. Bu eksenden dolayı eleştiri alıyoruz zaman zaman. Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt sorunu. Bunun için fikir belirtmiyorsa siyasi parti Türkiye'yi talip etmeye aday olmasın.

Erdoğan'a çözüm önerilerimizi sunduk. Bunu sürekli güncelliyoruz. Olaylara iklim değişikliklerine göre. Parti sağa mı sola mı kaydı? Halkın partisi. CHP değişime direnen parti olarak yorumlanıyordu. Muhafazakar partilerle sohbet ettiğimizde kendinize haksızlık ediyorsunuz, bize demiyor muydunuz diyordum.

Bazı çevreler sorunu çözmek istemezler. 1800'lü yılların geleneğidir. Sonra sorunu kendileri çözüp kahraman olmak isterler. Partide güzel bir görüş birliğimiz güzel bir uyumumuz var. Gayet güzel bir performans sergiliyorlar. Hpsinin ortak amacı: Hepsini demokrasi ile taçlandırmak

Fatih Altaylı: Türkiye ittifakına nasıl bakıyordunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bu söylemden sonra 23 Nisan'dan sonra Meclis'te konuşma yaptım. 6 maddeden söz ettim. Bu maddelerin gerçekleşmesi olursa böyle bir ittifakta varım. Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı olacak. Erdoğan'nın bunlarla işi yok. CHP'yi eleştiriyorsun. AK Parti genel başkanı olarak her şeyi söyleyebilirsin. Cumhurbaşkanlığını istismar ediyorsun.

Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Devlettte olağanüstü olaylar çözülemiyorsa cumhurbaşkanı çağırır. Böyle bir mekanizması yok. Devletin sigortası yok. Freni patlamış kamyon gibiyiz yokuş aşağı gidiyoruz.

Suriye sorunuyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

Yapacağınız ilk iş Esad ile konuşmak. Rusya ile, ABD ile konuşuyorsunuz Esad ile konuşmuyorsunuz. Konu Suriye'nin toprak bütünlüğü değil mi? Dış politikada düşmanlık olmaz. Yunanistan ile savaştık. Denize döktük. Bayramını da yapıyoruz. Venizelos Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi.

Bir devleti değil bir şahsı düşman belliyorsunuz. O kişinin şahsında tüm ülkeyi düşman görüyorsunuz. Mısır'da da aynı şey. Niye terör örgütlerine destek veriyorsunuz? Gayet net.

İdlib'de terör örgütlerine silahı kim verdi? Bizimkiler. Terör örgütlerinden silahı alacağım diye Türkie niye Putin'e söz verdi. Silahları vermiyorlar. Sorun burada. Tırlarla gitti. İnsanlar yargılandı. AK Parti'nin bakanı açıklama yaptı: Adım gibi biliyorum silahlar Türkmenlere gitmedi diye.

Bu silahlar Katar ve Suudi Arabistan üzerinden uçaklarla ABD'nin isteğiyle Türkiye'ye geldi. ÖSO kim? Bölge karışık bir bölge. 3 buçuk milyon kişi buraya gelecek.

Bırakın Suriye'de ne işleri varsa görsünler. Teröristerle mücadele ettiği zaman ses mi çıkartacağız? Onların teröristeri iyi bizim teröristlerimiz kötü mü diyeceğiz? Belki hapse atacak?

Emekli olan bir komutan bölgede yaşanan vahşeti anlattı. İki taraftan da.

Fatih Altaylı: Esad Kürtler konusunda net değil...

Kemal Kılıçdaroğlu: Orada da bölünmüşlük var. Bir taraf Esad yanında diğer taaf onlardan ayrı hareket ediyor. Mısır halkını niye karşınıza aldınız? Niye onlara her türlü hakareti yaptınız? Darbeye biz de karşı çıktık. Ama bir ülkeyi düşman ilan etme hakkına sahip değilsiniz. Mısır Orta Doğu'nun en önemli ülkelerinden birisi.

Fatih Altaylı: İktidara geldiğinizde dış politikayı nasıl değiştireceksiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu: 180 derece değiştireceğiz. İlişkileri düzelteceğiz. Davutoğlu'na da söyledik. S -400'ler alındı niye alındı kimse bilmiyor?

Suriye'deki en güçlü hava savunma sistemi. Irak mı bize saldıracak? İran mı bize saldıracak? Rusya mı? Silahlar zaten onların. Yunanistan mı saldıracak? Topluma neyi, niçin yaptığınızı anlatmak zorundasınız. F- 35 lerden çıkıyoruz. F- 16 'da 1 kuşak kaldı. Yenileyemezsek bölgede uçak olarak en geri teknolojiye sahip ülke Tükiye olacak. Adamlar bırakıyorlar F 16 'ları. F-35'lere geçiyorlar.

Türkiye bu politikayla yol alamaz. Ayrıca 3 milyon daha gelecek. Sordum ben, sınırda tutacağız sokmayacağız dedğiler. Duvar örecekler, tünel kazacaklar. Meksika sınırını bilmiyor muyuz? Nereye kadar engelleyecekler. Suriye'de barışın, huzurun olması lazım. İç savaş bitmiyor. Suriye bataklığına saplandı Türkiye. Kim galip geldi. Rusya, Akdeniz'e yerleşti. İsrail yerini genişletti. 1 numaralı mağlup Türkmenlerdir. Darmadağın oldular. İkincisi Türkiye.

Niye Davutoğlu'nun suçu? Başka bir adam yok muydu? Onun üstündeki adam olmadan karar alabilir miydi? Davutoğlu'nun Erdoğan'ı ikna etmek için özel bir çabası olduğunu sanmıyorum. Dışişleri bakanı iken bilgilendirmek için geldiğinde her cümlenin başında sonunda Erdoğan'dan söz ederdi. Erdoğan BOP'un eş başkanıydı. Kendisi defalarca söyledi. Söylemedim dedi vazgeçti. Bereket versin Google'dan görüntülü olarak bulmak mümkün.

Biz Mısır'a da idamlar olmasın diye iki büyükelçimizi gönderdik.

Fatih Altaylı: Lağoğlu ve Osman Korutürk'ü neden partiden uzaklaştırdınız?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bürokrasinin yetiştirdiği iki seçkin kişi. Oluşturduğumuz komisyonda üyeler. Hikmet Çetin de orada. Murat Karayalçın da orada.

Doğu Akdeniz meselesiyle ilgili olarak, Gercekgundem.com'un derlediği habere göre, Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

Mısır ile ilişkileri düzeltin derken Doğu Akdeniz^'deki çıkarlarımızı korumak için diyorduk. Mısır bölgenin egemen ülkelerinden. Mısır ile hareket ettiğimizde Güney Kıbrıs Rum Kesimi^'nin ve Yunanistan'ın etkisi azalıyor. Gemi var ben de biliyorum. Doğu Akdeniz'de yalnız kaldık.

Türkiye yok, Suriye yok. Hangi gerekçeyle yok? Gemileri gönderdik. Türkiye'nin egemenliğini göstermesi için Mısır ile hareket etmesi lazım. Kıbrıs iki ülkenin ortasında. İsrail de bizim yanımızda yer alıyordu. Filistinliler İsrail ve Türkiye'nin ilişkisinin düzelmesini istiyorlar. Dertlerini anlatacakları bir merci lazım.

Bizim Mısırla ilişkilerimiz çok iyiydi. Ortak tarihimiz kültürümüz vardı. Libya ile de Suriye ile de öyleydi. Türkiye yalnız kaldı. Hangi değerli yalnızlık? Kaybeden ülke Türkiye. Haklar kaybedeceğiz Doğu Akdeniz'de. Bulsalar Türkiye içinden geçirmek zorunda diyorlar.

Türkiye'nin dış politikasını ABD mi Rusya mı belirliyor? Astana'ya gidiyorsunuz başka, Trump'a gidiyorsunuz başka konuşuyorsunuz. Başkalarının maşayla tutamayacağı ateşi niye elle tutuyorsunuz?

Alınan füzeler hangarlara konulacak orada duracak. Yaparım, ederim hepsi hikaye. göreceğiz hep beraber. Tarih bunları yazacak. Bunların hepsi düzelir. Dış politikada devlet düşmanlığı olmaz. Hepsi zaman içinde düzelir.

Türkiye Orta Doğu'nun en güçlü ülkesidir. Asla dik duruşundan vazgeçmez. Asla savrulmaz da. Ama şu anda savruluyor. Kendi dış politikasını oluşturamıyor. Başka ülkelerin dış politikasını uyguluyor. Dünyanın hiçbir yerinde enerji konusunda Türkiye'nin Rusya ile olan bağımlılığı yok. Doğalgazda, nükleer enerjide bağımlıyız. Musluğu kesseler donacağız kışın.

Azerbaycan'daki yetmezse İran'dan alamıyoruz doğru düzgün. Doğu Akdeniz'de Katar da var. Katar'a bir şey diyemiyor. Ben asker gönderdim sana bu ittifaktan çekil, dost ülkeyiz, asker gönderdim desin. Bunu bile diyemiyor.

Biz Orta Doğu Barış ve İşbirliği teşkilatı kuracağız. Türkiye, İran, Suriye, Rusya bir araya geliriz. AB'yi Rusya'yı davet ederiz. Orta Doğu kendi kendini yönetemez mi? Niye egemen güçler olacak? Orta Doğu'nun egemen güçler tarafından paylaşıldığını görüyoruz.. Bir adım atmalıyız. Kültürel, ekonomik, fabrika olarak başlarsınız. Biz bu bölgeyi barış havzasına dönüştürebiliriz.

Fatih Altaylı: Mısır'a yolladığınız heyet ne mesajlar verdi?

Kemal Kılıçdaroğlu: En azından siyasi idamlar olmadı. Bu travmaları biz de yaşadık siz bunu yapmayın dedik. İki ülkenin ilişkilerinin düzelmesini istedik. Darbelere biz de karşıyız, 20 Temmuz'da sivil darbe oldu.

Fatih Altaylı: CHP'nin ekonomi projeleri nedir?

Kemal Kılıçdaroğlu: Zeydan Karalar "bir tanker yakıt almasaydım otobüsler yola çıkamayacaktı" dedi. Böyle bir belediye devraldılar. "Açıklayın ama mahvolduk demeyin" dedim. Bilbordlar da paralı. Belediyeler çok kötü durumda.

Fatih Altaylı: Ekrem İmamoğlu araçları sergilemedi?

Kemal Kılıçdaroğlu: Her şey zamanla yapılıyor.

Fatih Altaylı: AK Parti'ye üye olmadığımız için işe alınmadık, yerlerini koruyorlar şimdi yine mi iş bulamayacağız diyorlar? Bir de Başkapan vardı.

Kemal Kılıçdaroğlu: Haksızlığa uğramışsa işe alınması lazım. Erdoğan bağırdı çağırdı işçi hakları diye. Erdoğan döneminde işçiler dövüldü. Bİnlerce işçi atıldı. Bunların hakkını savunmadı. Söz verdiler işten çıkarmayacaklar diye. 2 bin 500 kişiyi alın nasıl olsa işten çıkarmayacak diye aldılar.

TÜİK güvenilir bir kurum değildir. Enflasyon rakamını vermiş Ağustosta 0.95. İstanbul Ticaret Odası yapıyor 2.93. TÜİK güvenilir bir kurum olmaktan büyük ölçüde çıkmıştır. Bir arkadaşımız "TÜİK nereden alıyorsa rakamları açıklasın vatandaş da oradan alsın" diyor.

Enflasyon yüzde 10-15. Memura veriyorsun yüzde 4. Faturayı kim ödüyor? Daha kriz bitmedi. Daha derin. Geleceği görmüyor. Kimse yatırım yapmıyor. Yatırım malı ithalatında da durgunluk var. Borçlanmadan ekonomi yönetmek imkansız hale geldi.

Kendi silah fabrikasını Katar ordusuna sattı. Yüzde 49.9. "Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de: Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirme işlemlerinin tamamlanmasına..." Ben demiyorum Erdoğan diyor. Bizimkiler Tank Palet yapamıyor mu?

BMC'yi zorla getirdiler. BMC dedi param yok. Katarlıları getirdiler. Bir ülkenin silah fabrikası namusudur. Bana namus diyen adam bunu bilmiyor mu? Ne milli tankı? Bizim ordumuz yapamıyor mu? En büyük ortak Katar Ordusu. Bu Türk firması değil. Yabancı firma. Peşkeş çekiyorsunuz. Türk subayları bunun emrinde çalışacak.

Ordunun fabrikasını Almanlara vermiyorsunuz. Onlar kendileri geliyor kuruyor. Erdoğan 50 milyon dolar para bulamadığımız için verdik diyor. Söz ver bulurum 1 ay içinde dedim. Bahçeli'ye 1 haftada 50 milyon dolar bulacağım dedim. Bu ülkede vatanseverler var. Kişi başına 5 dolar verseler toplanır. Bir iş adamı 24 saatte getiririm. Yeter ki yabancı orduya verilmesin. Elemanı da subayı da mühendisi de hazır. Kimin için çalışacak? Katar ordusu için.

Hangi ülke kendi silah fabrikasını bir ülkeye verdi? Örnek versinler. Dünyada böyle bir örneği yok. Para hırsı için yapmadıkları yok. Bir ülke böyle bir hale getirilir mi? Londrada'ki bir avuç tefeciye ülkeyi teslim ettiler.

4 ayaklı stratejimiz var.

1- Gerçek anlamda demokrasi getireceğiz.

2- Üreten Türkiye

3- Güçlü bir sosyal devlet kuracağız.

4 - Sürdürülebilirlik.

Fatih Altaylı: Ak Parti niye yapmıyor?

Kemal Kılıçdaroğlu: AK Parti'nin kişisel çıkarlar üzerine kurulmuş bir stratejisi var. Biz ülke çıkarlarını istiyoruz. Aradaki fark bu.

Fatih Altaylı: Yapılan yollar köprüler var?

Kemal Kılıçdaroğlu: Kimin parası ile yapıldı? Verilen garantiler var. Kaça yaptınız, kaça mal oldu diye soruyoruz. Garanti verdiyse bilmem lazım. Garantiyi bilmem lazım. Niye açıklanmıyor?

Fatih Altaylı: Ülkeye kalmayacak mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Nereye götürecekler? Bir liraya yapılacak işi bin liraya yaptırıyorlarsa aradaki fark nereye gidecek? 82 milyon adına soruyorum. Zaten bu ülkede kalacak.

Her kuruşun hesabını veren bir siyaset anlayışını istiyoruz. Harcanan para vatandaşın parası. Siyaset organları toplanan paraların nasıl harcanacağının hesabını vermeli. Demokrasi budur. Bu yok Türkiye'de. Faturayı vatandaş ödüyor. Niye Türk lirasına çeviriyorlar. AVM'lerde çevirdiler. Bir avuç adamın çıkarlarını korumak için. Vatandaş ödüyor bunun parasını. Bir bedel varsa ortak ödensin.

Kadına yönelik şiddet hakkında Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

Kadına yönelik şiddet artıyor. Bu bir kültür işi. Araştıran kurumlar. Kaynağı ne? Kaynakları tek tek yok edeceksiniz? Kadınlarla ilgilenen bir bakanlık var? Bu işlerle ilgilenmeyen bir bakanlık. Ne yaptığı belli değil. Kadınlar, sivil toplum kuruluşları daha etkin. Güçlendirilmeleri lazım. Cezaların artması lazım. İdam konusunda bir aldatmaca var. Senin imzaladığın bir anlaşma var. Senin döneminde olmuş. Anayasa değişmiş. Getir, her şeyi getiriyorsun. Halkın duygularıyla onuyorlar. Vatandaşın duygularıyla niye oynuyorsun? Avrupa Konseyi'nden çıkacağım, Avrupa'dan vazgeçti, bütün dünyayı ben yönetiyorum de. Yapamayacağını o da biliyor. Biz karşıyız. Bir siyasetçi yalan söylememeli. Kim söz verdi? Getirsin?

Fatih Altaylı: Suriye Konferansı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Suriye Konferansı düzenlenmesini istemiştik. Siz anlamazsınız dediler. Yapıyoruz biz şimdi. Pek çok ülkeden insan gelecek. Her görüşten insan bir araya gelecek. Oturup tartışacağız. Bütün dünya ile paylaşacağız.

Fatih Altaylı: YPG katılacak mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır. Büyük ülkelerden de istedik konuşmacı gelirse. ABD'den de Rusya'dan da. Bölgede iki etkin güç.

Fatih Altaylı: Türkiye'nin NATO'dan çıkmasına nasıl bakıyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye yönünü Batı'ya demokrasiye çevirmiştir. Bunu korumak zorundadır. Türkiye kuruluşundan beri Batı ile mücadele etmiş, batının düşünce özgürlüğünü reddetmemiştir. Türkiye demokrasi ile taçlandırırsa bütün İslam ülkeleri de bunu görecektir. Kendi özel bir savunma sistemi vardır. Türkiye bu ittifak içinde yer almalıdır. Çin, Rusya, İran, Orta Doğu'daki ülkelerle de ilişkilerimizi geliştirelim. İran üniversitelerinin yayınladıkları yayın sayısı Türk üniversitelerinden fazla. Erdoğan bunu biliyor mu? İnsan utanır mı?

Türkiye'nin en saygın üniversitesini düşman ilan ettiniz. KHK ile 12 Eylül darbecilerinin yaptıklarını yaptınız.

Etiketler
Kemal Kılıçdaroğlu Fatih Altaylı Habertürk