İfadeler ortaya çıktı! Amasra maden katliamında 'bankamatik' memuru skandalı: 'Sadece oturdum...'

Amasra’daki maden faciasına ilişkin 9 şüphelinin; yaşanan ihmallerin patlamada payının olabileceğini ortaya koyan ifadeler ortaya çıktı. Tutuklu TTK Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, "Sadece oturdum, maaş aldım" dedi.

İfadeler ortaya çıktı! Amasra maden katliamında 'bankamatik' memuru skandalı: 'Sadece oturdum...'

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) 41 madencinin ölümüyle sonuçlanan 14 Ekim faciasına ilişkin soruşturmada 25 kişi gözaltına alınmış, gözaltına alınanlardan 8’i tutuklanmıştı.

Amasra’daki maden faciasına ilişkin 9 şüphelinin; yaşanan ihmallerin patlamada payının olabileceğini ortaya koyan şüpheli ifadeleri ortaya çıktı.

Emniyet mühendisi Şahan Kahraman, -320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesinin arızalı olduğunu açıklayarak, “Ancak yukarıdan gelmesi gereken kelepçe gelmediği için ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı. Bu arıza kaza günü gündüz vardiyasında gerçekleşen arızadır. Öncesinde böyle bir arıza yoktu” ifadesini verdi.

Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, 2020 Ağustos’tan kazanın olduğu ana kadar sadece maaş aldığını itiraf ederek, sorumluluğu olmadığını “Sadece oturdum, maaş aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu ancak bana bir şey yaptırılmıyordu” diye konuştu. İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, bilirkişi raporundaki havalandırma tespitini boşa çıkarmaya çalışarak, “Olaydan 1 hafta önce Çalışma Bakanlığı müfettişleri olayın olduğu düşünülen bölgeyi yani direk kaza olan yeri denetlemişlerdir” dedi.

ANKA Haber Ajansı, tutuklanan TTK Amasra Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu’nun da aralarında bulunduğu 9 şüphelinin ifadelerine ulaştı.

“SADECE OTURDUM, MAAŞ ALDIM”

Tutuklu Salih Atmaca, Amasra Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesinde, 2020 yılından itibaren kendisinden görevlerinin alındığını ileri sürerek, “2020 Ağustos ayından sonra hiçbir iş yapmadım, talimat almadım, emir vermedim, hiçbir sorumluluk altında da değilim. Sadece oturdum, maaş aldım. Üretim iltisak müdürü olarak boş kadro üzerimde duruyordu ancak bana bir şey yaptırılmıyordu. Benim 2020 Ağustos ayından sonra iş icabı ocağa girmem, bana bağlı birimlere emir vermem, bilgi almam hem şifaen hem de yazılı olarak yasaklanmıştır” dedi.

Atmaca, talimat verdiği bağlı birimleri Müessese Müdürü Cihat Özdemir’in kendisine bağladığını aktararak, “1-1,5 yıldır yani ben görevde değilken İş Güvenliği İşçi Sağlığı ve Eğitim Şube Müdürlüğü direkt müessese müdürlüğüne yani Cihat Özdemir’e bağlandı” diye bilgi verdi.

BİLİRKİŞİLERİN İŞARET ETTİĞİ HAVALANDIRMA EKSİKLİĞİNİ KABUL ETMEDİ

İş Güvenliği Şube Müdür Vekili Volkan Soylu, Amasra Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesinde, şube müdür vekili olarak Mart 2022’den itibaren çalışmaya başladığını, ön bilirkişi raporunda “Yetersiz ve etkisiz havalandırma sistemi olayın meydana gelmesindeki en temel unsurdur” tespiti bulunan madendeki havalandırmaya ilişkin “Havalandırma ölçümlerimiz günlük ve 10 günlük periyotlarda sürekli olarak yapılmaktadır” dedi. Soylu, havalandırma ölçümlerini TTK Genel Müdürlüğü İş Sağlığı, Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı’na 10 günde bir gönderdiklerini aktararak, “İşletme ayda bir denetlenmektedir. Yapılan bu denetlemelerde havalandırma sebebiyle bir eksiklik olduğu söylenmemiştir. Olaydan bir hafta önce Çalışma Bakanlığı müfettişleri olayın olduğu düşünülen bölgeyi yani direk kaza olan yeri denetlemişlerdir. Burada hiçbir eksiklik bulunmadığını tespit etmişlerdir” diye kendini savundu.

Soylu işçilere yılda bir kez 2 gün 16 saat işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi verildiğini dile getirerek, “Bu eğitimler teorik olarak yapılmaktaydı” dedi. Soylu, olaydan bir gün önce madene girdiğini ve gaz oranı ile havalandırmada bir sorun görmediğini aktararak, havalandırma pervanelerinden birinin bozulduğunu ve gaz seviyesinin yükseldiğini şöyle anlattı:

“PERVANENİN BİRİNİN BOZULDUĞU SÖYLENMİŞTİ”

“Kazanın olduğu gün ben işteydim. Gündüz vardiyasında çalıştığım için akşam vakti işten çıkarım. Gün içerisinde pervanenin birinin bozulduğunu ve gaz seviyesinin 0,45’den 0,65 seviyesine yükseldiği bana merkezi gaz izleme servisinden söylenmişti. Bu işi ben yapmayacaktım ancak takibini ben yapacaktım. Bize 24 saat ulaşılabiliyor. Takibini yapmalarını söyledim çünkü bana söylenen 0,65 seviyesi normaldi. İlgili mevzuat gereği gaz seviyesi 1’i geçtiği zaman patlama yapılmaz. 1,5 seviyesinde elektrik kesilir, 2 seviyesinde ocak terk edilir. Her vardiyada gaz ölçen kişiler, nezaretçiler, barutçular bir de vardiya mühendisleridir. Toplam 12-15 civarında gaz ölçen kişiler bulunmaktaydı. Aynı zamanda gaz izleme merkezinde bağlı sensörler bulunmaktadır. Olay günü 1,5 üstüne gaz seviyesi çıkıp elektrik kesilince Mehmet Özdemir (Merkezi Gaz İzleme Operatörü) maden ocağını telsiz ile arayarak, metan seviyesinin 1,5 seviyesini geçtiğini söyleyerek ve elektriğin kesildiğini söylemiş. Oradaki işçilere 2 seviyesini geçmediği için, oradan çıkmaları için bir şey söylenmedi. Oradaki işçilerin 1,5 seviyesindeyken temiz hava kısmına kendileri geçmeleri ve nezaretçilerinin oraya yönlendirilmesi gerekiyordu. Ancak kAza sırasında nezaretçi, barutçu dahil hepsi ölmüştür. Neden temiz hava kısmına geçmediklerini anlamıyorum. Degaj sondajı 10 Ekim 2022 tarihinde yapılmıştır. Degaj riskini düşürmek amaçlı sondaj yapılmıştır. Amaç arını yani çalışılan alanı rahatlatmaktır.”

EMNİYET MÜHENDİSİ: BİR HAFTA ÖNCE GAZ 4 SEVİYESİNDEYDİ

Tutuklu emniyet mühendisi Şahan Kahraman, mahkemede verdiği ifadesinde, bilirkişilerin tespitlerini kabul etmeyerek, “Yaşanan kazanın sorumlusu ben değilim. Ben emniyet mühendisi olarak 6 aydır görev yapmaktayım. 6 ay öncesinde 5,5 yıldır maden mühendisi olarak çalıştım. Emniyet mühendisi olarak biz yangın bekleme barajlarını yaparız. Onların kapatılmasını gerçekleştiririz” dedi.

Kahraman, maden sahasının havalandırmasından sorumlu olmadığını aktararak, sözlerine şöyle devam etti:

“Her birim gaz ölçümünden sorumlu olduğu için bizler de ölçüm yaparız. Kaza günü gündüz vardiyasındaydım. Ben çıkarken herhangi bir sıkıntı yoktu. Gaz seviyesi ile ilgili herhangi bir ihbar gelmemişti. Gaz seviyesi çalışma seviyelerinin altındaydı. Kazadan bir hafta önce ölçüm yapıldığında gaz seviyesi 3,5-4 seviyelerindeydi. Bu değer -310 kotundaydı. Ben bu seviyeyi öğrendiğimde maden işçilerini tahliye ettim. Bana bu seviyeyi gaz izleme servisindeki çalışanlar söyledi. 1 gün sonra gaz seviyesi normal değerlere dönmüştü.”

“GELMESİ GEREKEN KELEPÇE GELMEDİ”

Kahraman, -350 kotundan -320 kotuna hava basan 4 pervaneden bir tanesinin arızalı olduğunu açıklayarak, “Bu durum şefim olan Ferhan Güneş’e iletilmiş o da arızayı gidermeye çalışmış. Ancak yukarıdan gelmesi gereken kelepçe gelmediği için ve vardiyası da bittiği için müteakip vardiyaya tamir için hazırlanan parçayı teslim ettik. Bir sonraki vardiya bu parçayı takacaktı. Bu havalandırma arızası gaz seviyesinde bir sıkıntıya yol açmamıştı. Bu arıza kaza günü gündüz vardiyasında gerçekleşen arızadır. Öncesinde böyle bir arıza yoktu” diye konuştu.

SUÇU İSG’CİLERE ATTI

Tutuklu İşletme Baş Mühendisi Mehmet Tural, savcılıktaki ifadesinde, olay günü mesaisinin 16.30’da bittiğini ve kazadan sonra olay yerine geldiğini kaydederek, “Mevcut kazada havalandırma konusunda sorumluluk tamamen iş güvenliğine aittir, tozla mücadele konusunda da iş güvenliğine aittir” dedi. Tural, son bir hafta içinde gazla ilgili problem yaşanmadığını belirterek, “Ben meydana gelen kazada bir ihmalimin ve kusurumun olduğunu düşünmüyorum” diyerek masum olduğunu savundu.

OLAY ANINI ANLATTI

Maden mühendisi Recep Orhan savcılık ifadesinde, olay günü gaz izleme merkezinde en az 2 kişi olması gerekirken tek kişinin olduğunu öğrendiğini aktardı.

“Patlama esnasında -250 kottan, -300 kotuna doğru 2’nci bedestenden gidiyordum. Yanımda emniyet nezaretçisi Mustafa Olgun, 1’inci kartiye nezaretçisi Umut Akgül, hazırlık servisi nezaretçisi Hasan Özkanca ve nakliyat nezaretçisi Aydın Gündoğdu vardı. Benim 10 metre önümde giden Mustafa Olgun’a gaz izleme merkezinde patlamaya yakın bir vakitte anons geldi. ‘-320 kotta 1,45 metan gazı ölçüldüğünü’ söylediler. Mustafa Olgun gaz izleme merkezinde çalışan Mehmet Özdemir’e ‘Lağım atılmıştır, o yüzden metan yükselmiştir’ dedi. Bizim kullandığımız 5 kanal bulunmaktadır. Mehmet Özdemir doğrudan gazın yükseldiği yerdeki İbrahim Köse isimli nezaretçiyi aramalıydı ancak onu arayıp doğrudan emniyet çavuşuna anons geçmiş. İşletme müdürü Selçuk Ekmekçi -350’nin sağ tavan damar mekanize ayak bölgesinde üretim ve işçileri kontrol için görevlendirilmişti. Fakat -300 kot 2’nci rekupta elektrik arızası olduğu ve -350 kot sağ tavan damar taban yolunda da aynı anda arzı olduğu için ben bölgelere gittim. 1,45 anonsundan hemen sonrasında 3-5 dakika içerisinde -300 kot tarafından yoğun bir taş tozu basıncı geldi. Hemen buraya koşarak kuyu dibine geldim ve buradan Ayhan Çavuş’u aradım. Ocakta normal bir durum olduğunu bildirdim ve hemen -350 kota gitmek üzere motora bindik. Yolda baktık yaralılar vardı ve -350 kota gittim. Hiçbir göçük görmedim ancak vantüplerinin erdiğini, zarar gördüğünü gördüm. Yaklaşık 2 ay kadar önce -350 kot sağ tavan damar 4 nolu ünitenin oradaki bacadan lağım atıldıktan sonra metanın 3 veya 4 seviyelerine çıktığını gördüm. Ben ölçtüm, barutçu da yanımdaydı. Biz de arını suyla ıslatılalım dedik. Tavana asılı sensör uzakta olduğu için ölçümü ben yaptım. Zaten bulunduğum yerde telsiz çekmiyor. Arını ıslattık, vantüpün ucunu uzattık. Değer otomatik olarak 1,0’in altına düştü. Başka değer yükseldiğini görmedim ve duymadım.”

METANI İZLEYEN OPERATÖR: -320’DE SENSÖR YOK

İzleme operatörü Mehmet Özdemir, olay günü iki kişi çalışması gerekirken personel eksikliği nedeniyle tek kişi çalıştığını açıklayarak, “Ara ara tek kişi çalıştığımız oluyordu. Ben işe başladığım ilk gün de tek kişi çalışmıştım. Personel yetersizliğinden dolayı tek kişi kalıyorduk. Bunu amirlerimiz de biliyordu” dedi. Özdemir, acil durumlarda tüm işçileri uyaran bir sistem bulunmadığını açıklayarak, şunları söyledi:

“Telsiz telefonla iletişim kurulmaktadır. Diyafon bulunmaktadır. Ancak diyafon bize gaz izleme merkezine bağlı değildir. Bunu üstlerimize söyledik ancak hususta iyileştirme yapılmadı. Telsiz kayıtları tutulmasını istedik ancak bu da yapılmadı.”

Özdemir, olay günü saat 18.04’te Rıdvan Acet’e metanın 1,50’e çıktığını haber verdiğini belirterek, “Ben metanın yükseldiğini -300 kot 1’inci rekupta sağ kalın damar üst taban yolu olarak tespit ettim. Bana -320 kotundan herhangi bir veri gelmedi. Zaten burada sensör yok ancak yeraltında -320’de sensör bulunuyorsa da bizim sistemimizde kayıtlı değildir. İlk veriyi kesen CH4 27 sensörü 300 kot 1’inci rekup sağ kalın damar üst taban yoludur” diye bilgi verdi.

Sondaj şefi olarak çalışan Tayfun Uça, savcılıkta verdiği ifadede, olay günü vardiya izninde olduğunu dile getirerek, “Ben çalışma hayatımda en fazla 2,5 metan oranı gördüm. Bu yükselmeler anlıktır. Birikme olmaz. Bu yükselmeler lağımdan sonra oluşurdu. Lağım atıldıktan sonra 15 metre uzakta beklerdik. Vantüpler metan oranını düşürürdü. Oran yükseldiği zaman maden ocağını boşaltıyorduk. Ama temiz havanın olduğu bölgede bekliyorduk” diye bilgi verdi.

Emniyet nezaretçisi Mustafa Olgun, savcılıktaki ifadesinde, 16.00- 24.00 vardiyasında görevli olduğunu aktararak, olay anına ilişkin “Bana merkez izlemeden gaz değerinin -320 kotta 1,45’e yükseldiğini söylediler. Lağım atılıp, atılmadığını sordum. Lağım atıldığında 1,50’ye çıktığını baca içindeki elektriklerin kesildiğini söylediler. Sonra aradan birkaç dakika geçti ve 1,69 olduğunu söylediler. 30-40 saniye geçmeden patlama oldu. Bu lağımı atan barutçu şehit oldu” dedi. Tural, lağımlardan sonra metan oranın 1,5- 2 olduğunu gördüğünü söyleyerek, “2 olduğunu gördüğümüzde çalışanları geri çekiyorduk. Temiz hava olan bölgeye gönderiyorduk” diye bilgi verdi.

Olgun, ocaktaki vantüplere ilişkin alev sızdırmaz olduğuna ilişkin kendilerine bilgi verildiğini belirterek, “Bunlar patlama sırasında erimişlerdi” dedi.

Hazırlık mühendisi Hidayet Gökdere, en son madene 13 Eylül 2022 tarihinde denetim için girdiğini aktararak, patlamanın meydana geldiği ocakta görevi olmadığını şöyle ileri sürdü:

“İş Güvenliği Müdürü Volkan Soylu, biz iş güvenliği uzmanları 18 kişi arasında iş bölümü yaptı. Bize yüklediği şekilde biz işçilere eğitim verdik. Buna ilişkin kayıtları mevcuttur, istenildiği zaman bakılabilir. Mevcut konumum gereği bilirkişi raporunda belirtilen hususlardan sorumlu olduğumu düşünmüyorum. İş güvenliği konusundaki müdürümüz Volkan Soylu’nun talimatları üzerine hareket etmekteyim.”

FATİH DÖNMEZ'E SORMUŞTU

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, geçtiğimiz hafta Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şöyle demişti:

''1)TTK Amasra Müessesi’nde 14 Ekim 2022 tarihindeki grizu patlaması, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kaza gecesi sizin de yanınızda iken açıkladığı gibi 18.15’te mi yoksa TBMM Genel Kurulu’nda sizin açıkladığınız gibi 18.10’da mı meydana gelmiştir? Bu konuda her iki Bakanın açıklamalarının birbiri ile çelişmesinin nedeni nedir? Patlama saatinin doğrusu nedir?

2)TTK Amasra Müessesi’nde 14 Ekim 2022 tarihinde grizu patlamasının yaşandığı ocakta toplam kaç sensör bulunmaktadır?

3)Eğer birden fazla sensör varsa; 18 Ekim 2022 tarihindeki konuşmanızda neden sadece tek bir sensöre ait bilgileri açıkladınız?

4)Diğer sensörler kaza anında metan gazi ile ilgili hangi verileri ölçmüşlerdir? Diğer sensörlerin verilerini, neden açıklamadınız ve kamuoyundan gizlediniz?

5)Kazanın meydana geldiği kotta ki havalandırma sistemi yanlış ve eksik mi planlanıp uygulanmıştır? Bu durumun kazanın meydana gelmesinde bir etkisi var mıdır? Yine bu durumun kazadaki ölümleri artırdığı iddiaları doğru mudur?

6)Sayıştay’ın Amasra müessesiyle ilgili iş güvenliğini tehdit eden görüş ve uyarılar olmasına rağmen, bu görüş ve uyarılara yönelik adımlar atılmamasının sebebi nedir?

7)Sayıştay’ın Türkiye Taş Kurumunun Armutcuk, Karadon, Üzülmez ve Kozlu müesseseleri için de iş güvenliğini tehdit eden görüş ve uyarılar olmasına rağmen, bu güne kadar bu uyarılarla ilgili Bakanlığınızca hangi adımlar atılmıştır? Eğer Sayıştay’ın belirttiği bu adımlar atılmadıysa ve bu işletmelerde de büyük bir facia daha yaşanırsa bunun sorumlusu kim olacaktır?

8)Sayıştay raporlarında da belirtildiği gibi işçi açıklarının iş güvenliğinin tehdit edecek şekilde kritik sayıların altına düşmesine ve bu konuda hem bizlerin, hem sendikanın sürekli uyarı yapmasına rağmen, norm kadro sayısında belirtilen işçi alımları son 4 yıldır neden yapılmamıştır? TTK’ya yakın zamanda 14.500 norm kadroyu tamamlayacak şekilde üretim işçisi almayı planlıyor musunuz?

9)Amasra Müessesi Müdürü Cihat Özdemir, Müessesenin Teknik Muavini Salih Atmaca’nın yetkilerini alarak teknik işleri ve üretim işlerini kendisine bağlaması ve daha sonra teknik işlerin ve üretim işlerinin imza yetkisini idari işlere bakan memur olan Süleyman Bayraktar’a vermesi yönetim zaafiyeti değil midir? Bu durumun kazanın meydana gelmesinde bir etkisi yok mudur? Bu konuda bir işlem yapacak mısınız?

10) Başta iş kazalarından dolayı sicili olan TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir olmak üzere, olayda ihmal ve sorumluluğu olabilecek kişilerin, kazanın delillerini yok edebilecek ve karartabilecek konumda olmalarına rağmen, facianın yaşandığı günün üzerinden 10 gün geçmiş olmasına rağmen, soruşturmanın selameti açısından bu güne kadar bu kişiler hakkında işlem yapılmamasının ve açığa alınmamasının nedeni nedir? Kazada kusuru olabilecek bu kişiler Bakanlığınızca diğer facialarda da olduğu gibi korunacak mıdır?

11)Amasra maden faciasından sonra ocakta idari birimlerde görevli kişilerin giriş çıkışları yasaklanmış mıdır? Bu kişiler olaydan sonra ocağın bulunduğu yerdeki idari birimlere kaç defa girmişlerdir? Bu konuda kamera kayıtları var mıdır?

12)30 işçimizin feci şekilde öldüğü Karadon kazasından sonra Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner’i Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanırken ödüllendirerek TTK Genel Müdür Yardımcısı, 8 işçimizin feci şekilde öldüğü Kozlu Kazasından sonra Kozlu Müessesi Müdürü Kazım Eroğlu’nu Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanırken ödüllendirerek TTK Genel Müdürü olarak atadığınız gibi TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir’i de ödüllendirip terfi ettirecek misiniz?

13)Demokrasinin olduğu ve hukukun işlediği ülkelerde bu tür facialar yaşandığında ilgili Bakanlar sorumluluğu üzerine alıp istifa etmektedirler. Siz de 41 işçimizin feci şekilde yaşamını yitirdiği bu faciadan sonra siyasi sorumluluğu üzerinize almayı ve istifa etmeyi düşünüyor musunuz? ''

Etiketler
Bartın maden patlaması Amasra Memur Maden