Aleviler: Mesele sadece elektrik faturası değil, eşit yurttaşlık istiyoruz

Seçim dönemlerinde ağızlardan düşmeyen ‘Alevi açılımı’ rafa kaldırıldı. Geride, ticarethane olarak sayıldığı için fahiş elektrik faturalarıyla karşı karşıya kalan ve eşit vatandaşlık mücadelesi veren Alevi vatandaşlar kaldı.

Aleviler: Mesele sadece elektrik faturası değil, eşit yurttaşlık istiyoruz

Türkiye’nin gündeminde fahiş zamların ardından gelen yüksek elektrik faturaları var. Ülke genelinde vatandaşlar fahiş faturalara tepki gösteriyor, sokaklara çıkıyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, zamlar geri alınana kadar fatura ödemeyeceğini açıkladı ve halkı da aynısını yapmaya çağırdı. Alevi Dernekleri Federasyonu da önceki günlerde, fahiş faturaları ödemeyeceklerini bildirmişti. Federasyon Başkanı Celal Fırat, dün mahkemeye giderek cemevlerinin ibadethane sayılması ve fatura kesilmemesi için başvuruda bulundu. Böylece cemevlerinin ibadethane sayılması tartışmaları yeniden gündeme geldi.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALEVİLERİN MÜCADELESİ VE SÖYLENENLER

Peki, geçmişten günümüze cemevlerinin hukuksal statüsü bağlamında hangi çalışmalar yapıldı, iktidar hangi vaatlerde bulundu, neden vazgeçildi? Geçmişten günümüze kronolojik olarak ilerleyelim…

2005 yılında, Cem Vakfı başbakanlığa başvurarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevileri ve diğer inançları da kapsayacak şekilde kamu hizmeti vermemesinden şikâyetçi oldu. Vakıf, Alevilere hukuksal statü verilmesini, cemevlerinin ibadethane olarak tanınmasını istiyordu. Vakfın tüm talepleri, 19 Ağustos 2005 tarihinde Başbakanlık tarafından reddedildi.

2007 yılına gelindiğinde Erdoğan’ın talimatıyla Alevilerle ilgili çalışmaların başladığı haberleri basına yansıdı. 2008 yılında Erdoğan, Alevi kurum ve STK’lar ile bir araya geldiği bir toplantıda şunları söyledi:

"Cemevleri ile ilgili şahsıma ulaşmış bir talep yok. Ulaştığında da biz bunlara uzak kalmayız, değerlendiririz. Anayasa ve yasalar içerisinde yapılabilecek bir şey varsa, gerekli adımları atarız.”

AİHM: ALEVİLERE DİNİ AYRIMCILIK YAPILIYOR

2010 yılında hiçbir gelişme kaydedilemediği ve iç hukuk yolları tükendiği için Aleviler, davayı AİHM’e taşıdı. Dava 6 yıl sonra karara bağlandı. 2010 yılında Cem Vakfı ve Prof. Dr. İzzettin Doğan önderliğinde açılan davada AİHM, Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına hükmetti. AİHM kararı üzerine cemevlerine yasal statü tanınmasını öngören yasa tasarıları Meclis’e getirildi ancak AKP’li vekiller tarafından reddedildi.

2013 YILINDA ERDOĞAN: CEMEVLERİ KÜLTÜR EVLERİDİR

2010 ile 2016 yılları arasında neler yaşandığına dönecek olursak…

2012 yılında Erdoğan, Karacaahmet Mezarlığı yanındaki cemeviyle ilgili olarak, "O cemevi bir ucube olarak yapıldı orada. Hala kaçaktır. Ruhsatı yoktur. Karacaahmet Türbesi’nin yanında ucube olarak durur" dedi. Bu sözler büyük tepki çekti. Aynı yıl, Erdoğan, Sivas katliamı davasında "zamanaşımı" kararı verilmesini “'Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” sözleriyle değerlendirdi.

2013 yılında Erdoğan, “Alevilik din mi diye soruluyor” diyerek şunları söyledi:

“Din değil. İslam içinde bir kurum olarak görünüyor. Net bir tanımı yok. Biz geçmişte Ali’yi çok sevenler olarak görürdük ama bunların Hazreti Ali ile alakaları yok yaşam tarzı olarak. Bizim yaşam tarzımıza uygun olan Türk Alevileri. Öbürleri ise tamamen farklı yerde. Cemevleri ibadethane değil. İslam’da tek ibadethane vardır, cami. Cemevleri kültür evleridir. Alevilerin sorunları Kürtlerden fazladır söylemi de doğru değil. Onların sesleri fazla çıkıyor.”

Aynı yıl başka bir davette ise Erdoğan, “Eğer Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük Aleviyim” dedi:

"Alevilik Hz. Ali'yi sevmek değil mi? Alevi Müslüman değil mi? Sünni de Müslüman. Eğer Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse, ben dört dörtlük bir Aleviyim. Çünkü Hz. Ali efendimizi çok seviyorum. Ben onu nasıl sevmem. O nasıl yaşıyorsa, ben de onun gibi yaşamaya gayret ediyorum. Ama Aleviyim diye ortaya çıkıp, Hz. Ali'nin yaşam şeklinden uzak olanlara da söyleyecek hiçbir şeyim yok."

2014 YILINDA ERDOĞAN: CEMEVLERİNE YASAL STATÜ İSLAMİYET’TE BÖLÜNMEYE SEBEP OLUR

2014 yılında Erdoğan, Alevi sivil toplum örgütleri ile iftarda buluştu ve şunları söyledi:

“Alevi kardeşlerim cemevine ibadethane diyorsa, benim itirazım olmaz. Ama şahsi görüşüm, böyle bir yasal statü İslamiyet'te bölünmeye sebep olur. Biz Alevi kardeşlerimizin inançlarına saygılıyız ve üzerimize ne düşerse de yapmak istiyoruz.”

2015 YILINDA ERDOĞAN: ALEVİLİK HZ. ALİ’Yİ SEVMEKSE BENDEN DAHA ALEVİ’Sİ OLAMAZ.

Erdoğan, 2015 yılında seçime gidilirken, Almanya’da katıldığı Gençlik Buluşması’nda gerçekleştirdiği konuşmasında, şunları kaydetti:

“Eğer Alevilik, Hazreti Ali'yi sevmekse benden daha Alevi’si olamaz. Ama yok. Alevilik bir dinse, orada Tayyip Erdoğan yok. Onu 'Alisiz Aleviler' düşünsün.”

Bundan 1 sene sonra 2016 yılında AİHM, Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve ayrımcılık yapıldığına hükmetti.

2018 YILINDA SEÇİM VAADİ YAPILDI

2018 yılında, yine bir seçim arifesinde Erdoğan, cemevlerine hukuki statü sağlanacağının sözünü verdi:

"Demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız. Cemevlerine hukuki statü sağlayacağız.”

2021 yılında Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 58 ildeki 1585 cemevinin ziyaret edildiğini ve hazırlanan kapsamlı bir çalışmayı da görüştüklerini söyleyerek şöyle devam etmişti:

“İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan azınlık vakıflarının seçim usulüyle ilgili hususu da değerlendirdik. Hangi kökene, hangi inanca, hangi meşrebe sahip olursa olsun, Türkiye’nin 84 milyon vatandaşımızın her birinin meselesi bizim meselemizdir. Bu anlayışla millî birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek her adımı geçmişte attık, bugün de atmayı sürdüreceğiz.”

Erdoğan’ın bu sözleri, Alevilere yasal statü verileceği iddialarını güçlendirmişti. Ancak geride bırakılan birkaç ayda bu konuda bir adım atılmadı.

CEMEVLERİNE “İBADETHANE” STATÜSÜ VERİLMESİ YENİDEN GÜNDEMDE

Günümüze gelindiğinde ise cemevleri, “ticarethane” sayıldıkları için fahiş elektrik faturalarıyla karşı karşıya. Faturalarla başlayan tartışmalar cemevlerinin ibadethane sayılması konusunu da yeniden gündeme taşıdı.

Alevilerin talepleri net: “Alevi örgütleri devletten mali kolaylık yerine Alevi toplumunun haklarını istiyor. Yani eşit vatandaşlık mücadelesi veriyor. Ve bundan asla vazgeçmeyecekler.”

“EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ”

Cemevlerinin gelen yüksek faturaları ödemeyeceğini açıklayan Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, dün mahkemeye başvurdu. Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan Fırat, şunları söyledi:

"2022 yılında yaşarken bu sorunların burada dillendirilmesi bunun hukuksal anlamda tekrar Danıştay’ın verdiği kararlar olsun, AİHM'in verdiği karar olsun, onları hukuksuz bir şekilde gören bir mantığa karşı dava açmamız bize zül geliyor. Biz bu ülkede eşit yurttaşlık istiyoruz. Türkiye'nin her geleninde eşitlik ve yurttaşlık hizmetleri bizden alınıyor. Ama gelin görün ki cemevlerimize ibadethane statüsü tanınmıyor. Bu anlamda Türkiye'deki her yurttaşın, her vatandaşın vicdanın sesini dinlemelerini arzuluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti artık bizlere ikinci sınıf vatandaş olarak görmekten vazgeçmelidir. Aleviler bu ülkenin asli vatandaşıdır, azınlık değildir. Cemevlerinin hukuksal statüsünü Aleviler tanımlar, devlet de bunu kabul etmeli. Bu amaçladır ki bu hafta sonu bütün Alevi örgütleri cuma günü bir kararla bugünkü yaptığımız gibi bütün cemevlerimiz mahkeme kapılarına gidecek. Türkiye'deki bütün kurumsal kimliği olan kurumlarımız bundan sonra hiçbiri faturalarını ödemeyecek. Devlet sorumluluğundan kaçmamalı."

ALEVİ DERNEKLERİ FEDERASYONU BAŞKANI FIRAT: BU SADECE FATURA KONUSU DEĞİL, ALEVİLERİN HAK ARAYIŞI

Fırat, konuyla ilgili Gerçek Gündem’e açıklamalarda bulundu. Tüm inanç gruplarıyla aynı haklara sahip olmak istediklerini kaydeden Fırat, şunları söyledi:

“Türkiye’de eşit yurttaşlık istiyoruz. Diğer inanç merkezlerine hangi haklar tanınıyorsa cemevlerine de aynı hakların tanınmasını arzuluyoruz. Bu sadece fatura konusu değil Alevilerin hak arayışı ve mücadelesi. Faturalarla ilgili talimatlardan bahsediliyor ama sadece ‘ticarethane’ unvanının kaldırılması ya da buranın normal bir kuruma dönüp faturalandırılmasını biz doğru görmüyoruz. Bu boyutuyla ilgili Yargıtay’ın, AİHM’in verdiği kararları ivedi olarak hükümetin yerine getirmesini istiyoruz. Alevilik meselesinin artık çözülmesi lazım.

Ne zaman bir gündem olduğunda hemen gerekeni yapıyoruz ama adeta unutuyorlarmış gibi bir durum oluyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Hükümetin yapması gereken bu konuyla ilgili net bir adım atması. Cemevleriyle ilgili de, statüyü Aleviler vermeli. Hükümetin ve devletin de yapması gereken bu statünün kabul görmesi. Mesele aslında çok basit. Tabii burada farklı faktörler var. Cemaatlerin baskısı var, Alevilere karşı bir önyargı var. Bunların da etken olduğuna inanıyorum.”

Faturalara fahiş zamlar yapılmadan önce birçok cemevinin bu faturaları ödediğini söyleyen Fırat, “Çoğu cemevi faturaları ödüyordu, gözümüze çok gelmiyordu. Cemevleri bağışlarla ayakta kalıyor. Çoğu canlarımız bu faturaları ödüyor. Halktan toplanan bağışlarla biz katkı sunuyoruz. Durum öyle bir noktaya geldi ki, her evde ateş var, nasıl bir sıkıntı çekiliyorsa biz de bu anlamda sıkıntı yaşamaya başladık. Kültürel ve inançsal anlamda bir sosyal devletin yapması gerekenleri biz yerine getiriyoruz. Yine doğal gaz meselesi var. Orada da astronomik rakamlar geliyor.” dedi.

Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Alevi örgütlerinin söylemi çok net: ‘Eşit yurttaşlık istiyoruz.’ Diğer ibadethanelere hangi haklar tanınıyorsa, cemevlerine de aynı haklar tanınsın. Eğer, laik demokratik bir ülkeyiz diyorlarsa hiçbir inanca hizmet vermesinler. Benden aldıkları vergiyle, benim paramı başkalarına aktarıyorlarsa bu ciddi bir sorun. Avrupa’da olduğu gibi aldıkları vergilerde, hangi inanç grubuna veya hangi ibadethaneye aktarılmasını istiyorsunuz diye bir soru sorulabilir. Bence en makul olan da bu. Bunun konuşulması lazım ama bugünün Türkiyesi’nde ben bunun mümkün olmadığına inanıyorum.”

CEM VAKFI: CEMEVLERİ İBADETHANEDİR, ELEKTRİK PARASI ÖDENMESİ TALEP EDİLEMEZ

Cem Vakfı da, cemevlerinin ibadethane olduğunu ve elektrik faturalarının kamu tarafından ödenmesi gerektiğini hatırlatarak şu açıklamayı yapmıştı:

“CEM Vakfı olarak, hukuk mücadelesi sonucunda cemevlerinin ibadethane olduğu ve elektrik borçlarının ödetilemeyeceği önce yerel mahkeme kararları ile kabul edilmiş, sonrasında karşı taraf BEDAŞ tarafından yapılan temyiz ve karar düzeltme başvuruları da reddedilmiştir.

Ülkemizde, barış ve eşit yurttaşlık adına vermiş olduğumuz mücadelede, iç hukuk yollarının tüketilmesi sonucunda, AİHM’e götürdüğümüz ve Cemevlerinin ibadethane olduğu kararı ile sonuçlanan AİHM Kararı, Bakırköy Adliyesi’nde açılmış Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından ONANARAK kesinleşen kararı ve 18. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile cemevlerinin ibadethane olduğu elektrik parasının yasal sorumlusunun KAMU olduğu kesinleşmiştir. Bu kararlar neticesinde Cemevlerinden elektrik parası istenmesi talep edilemez.”

CHP’NİN DURUŞU

CHP’nin cemevleriyle ilgili tutumu net. 2015 yılında, Genel Merkez’in kararıyla İstanbul'daki CHP'li 14 belediyenin meclisinden, 'Cemevleri İbadethanedir' kararı çıktı. Kendisi de Alevi kökenli olan CHP lideri Kılıçdaroğlu, 2015 yılında CHP’li 230 belediyeye, “Cemevleri ibadethanedir. Cemevlerinin ibadethane olduğuna dair kararı belediye meclislerinizden bir an önce geçirin” talimatı verdi.

Günümüze gelindiğinde ise, geçtiğimiz yıl Ocak ayında CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi, “cemevlerinin imar planına ibadethane olarak yazılacağını” açıkladı.

Konuyla ilgili ulaştığımız CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz da cemevlerine gelen faturayı devletin ödemesi gerektiğini söyledi. Durmaz, şunları kaydetti:

“İnsanların inanç merkezlerinin faturalarını devlet ödemeli. Gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı. Devlet, özelleştirme şirketlerine elektrik dağıtım işini verdiğinde, bunu da olmazsa olmaz diyerek gerekli düzenlemelerle bunların üzerine vermeli. Geriye dönük cezai müeyyideler uygulanıyor. Bu Tokat’ta da oldu. Devraldıkları zaman sayaç kontrolü yapmadılarsa daha sonra geriye dönük ceza kesiliyor. Sanki borcu biriksin diye bir tuzak gibi… Önce göz yumup sonra fahiş bedellerle geriye doğru gecikme zamlarıyla ücret almak gibi bir harekete giriliyor, bu da doğru değil. Evrensel hukukta da yeri yok, tüketici kanununda da yeri yok. Aslolan bu ülkenin yasalarla yönetilip, insanların saygı duyduğu inanç merkezlerinin elektrik, su gibi ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasıdır.

CHP iktidara gelmeden yerel yönetimlerle ilgili CHP’li belediyelerde cemevlerini ibadethane sayma kararını aldılar. İbadethane sayarak, cemevlerinin gider düzeyindeki hizmetlerinin görülmesi noktasında bunun yolu açıldı. İktidara gelindiğinde de, devletin istemesine gerek yok, inanç kurumları devletin güvencesi altında, anayasal bir güvence ile bu tür hizmetlerden eşit olarak yararlanması noktasında gereği yapılacaktır.”

Etiketler
Alevi Elektrik Seçim