Türk-İş'ten asgari ücret açıklaması: Hiçbir bahane kabul edilemez

Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, asgari ücret görüşmeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ekonominin içinde bulunduğu durumun bahane olarak kabul edilemeyeceğini dile getiren Kavlak, üçlü mutabakatın sağlanmaması halinde metne imza atmayacaklarını da söyledi.

Türk-İş'ten asgari ücret açıklaması: Hiçbir bahane kabul edilemez

Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, asgari ücrette gelinen durumla ilgili olarak basın toplantısı düzenledi.

Sendikanın pazarlığı açlık sınırı olarak belirlenen 7 bin 785 liradan başlatılmasına yönelik tepkileri yorumlayan Kavlak, şunları kaydetti:

"Türk-İş 40 yıldır asgari ücrete giriyor. Bu süre içerisinde altı defa asgari ücreti imzalamış. Pazarlıklar oradan başladı diye orada bitecek diye bir şey yok. Bir rakam açıklamadı. İşveren rakam açıklasın, bakanlık rakam açıklasın görelim. Eğer içimize sinen, toplumun büyük kesimleri tarafından kabul edilebilir bir ücret olursa elbette seve seve imzalarız. İçimize sinmeyen bir şey olursa altına imza atmayız. Bunu sayın başkan da söyledi.

Asgari Ücret Komisyonu 40 yıldır toplanıyor. Türk-İş'in imza atmama dışında bir şansı yok. Eğer üçlü mutabakat sağlanmazsa imza atmayacağız. Niye atmadığımızı da kamuoyuna açıklayacağız. Daha ilerisinde yapabileceğimiz bir şey yok. 15 kişilik bir komisyonda biz sadece üç kişiyiz. Kamuoyu yoklamalarını boş verin, biz işçinin içindeyiz, ne olduğunu biliyoruz."

'ASGARİ ÜCRET GEÇEN SENE İMZALANAN TUTANAĞIN DAHA MÜREKKEBİ KURUMADAN ERİMEYE BAŞLADI'

Geçtiğimiz sene belirlenen asgari ücretin daha yürürlüğe girmeden zamların gölgesinde kaldığını hatırlatan Kavlak, "İmzalanan tutanağın daha mürekkebi kurumadan asgari ücret erimeye başladı. Başta temel gıda maddeleri olmak üzere, zorunlu harcama giderlerindeki artışlar nedeniyle asgari ücretin satın alma gücü geriledi" dedi; ardından şunları kaydetti:

"Aynı dönemde, ülkemizde ekonomik büyüme sağlanmasına rağmen, ücretlerin milli gelirden aldığı pay gerilemeye devam etti. Giderek artan hayat pahalılığı, geçim şartlarındaki bozulma, başta ücretli çalışanlar olmak üzere, dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşantısını zorlaştırdı.

Bu gelişmeler üzerine, asgari ücret tespit komisyonu yeniden toplanmak zorunda kaldı. Artan enflasyon karşısında satın alma gücü gerileyen asgari ücrete yüzde 30 zam yapıldı. Böylece geçici de olsa, geçim şartları nispeten iyileşti. Ancak devam eden fiyat artışları asgari ücretteki aşınmayı engelleyemedi."

'ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKEN, GÜNÜN FİYATLARI ÜZERİNDEN GEÇİM ŞARTLARININ BELİRLENMESİ'

Anayasanın 55. maddesine atıfta bulunan Kavlak sözlerine şöyle devam etti:

"Mevzuatımızda asgari ücret; 'işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret' olarak tanımlanmaktadır. Bugün itibariyle günlük net asgari ücret sadece 183 TL seviyesindedir. Bu tutarla, işçinin ailesiyle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün değildir.

İşçiler olarak talebimiz ‘yaşanabilir bir ücretin’ hep birlikte belirlenmesidir. Öncelikle yapılması gereken, günün fiyatları üzerinden geçim şartlarının belirlenmesidir. Anayasamızın 55. Maddesi de buna işaret etmektedir.

Milyonlarca çalışan ve ailelerinin yanı sıra toplumun geniş bir kesimi, yapılacak bu çalışmaların sonucunu umutla beklemektedir. Umuyoruz ki, alacağımız karar beklentileri karşılar. Hayal kırıklığına yol açmaz. Geleceğe umutla bakılmasını sağlar. Çalışma barışı ve toplumsal huzur getirir. Toplum olarak ve çalışanlar olarak buna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Bunu sağlamanın yolu, birlikte belirlenecek yeni asgari ücretin, öncelikle insan onuruna yaraşır ve işçilerin geçimi rahatça sağlayacak bir tutarda olmasıdır."

'KENDİLERİNE İŞÇİ DEĞİL, KÖLE ARIYORLAR'

Emeğin ekonomik büyümeden aldığı payın her geçen gün azaldığının altını çizen Kavlak bu durumu sert sözlerle eleştirdi:

"Ekonomide rekabeti düşük ücretle sağlamak üzerine yaklaşımlar doğru değildir. Bu anlamda, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması da önemlidir. Bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir. Çalışan kesimler, ülkede sağlanan büyümeden, eşit biçimde pay talep etmektedir.

Bakınız, son açıklanan resmi rakamlara göre, ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 oranında büyümüştür. Ancak geçen yılın üçüncü çeyreğine göre sermayenin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 54.6’dan yüzde 55’e yükselmişken, emeğin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 29,8’den yüzde 26,3’e gerilemiştir.

Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları, kendilerine işçi değil, köle aradıklarının belgesidir.

Ekonomide makro dengelere dikkat edilmesi elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak hiçbir gerekçe insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden daha önemli değildir. Asgari ücret çalışmalarında ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Çünkü konuştuğumuz asgari ücrettir. Hiçbir ekonomik gerekçe, asgari ücretlilerin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz. Kapatmamalıdır."

Etiketler
Asgari Ücret Türk-İş