Türkiye, IMF'deki sermayesini neden çekmiyor?

“Ya buradaki kaynak imkânını kullan, kullanmıyorsan da çekilip oradaki sermayeyi getirip içeride kullan"

Türkiye, IMF'deki sermayesini neden çekmiyor?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidara yaptığı 16 maddelik 'Krizden çıkış' çağrısını köşesine taşıyan Cumhuriyet yazarı Erdal Sağlam, CHP liderinin IMF ile ilgili yaptığı çağrının önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin IMF'deki kaynakları kullanmamasına rağmen IMF'deki ortaklığının devam ettirdiğine dikkat çeken Sağlam, "Hükümetin bir an önce bu konuyu açıklığa kavuşturması gerekiyor. Büyük çabalarla “öcü” haline getirdiği IMF’yi istemiyorsa, daha doğrudan bir tavır almak zorunda." diye yazdı.

İktidarın, Kılıçdaroğlu'nun önemli çağrısını dikkate almayacağını, aksine medya gücünü kullanarak taarruza geçeceğini belirten Sağlam'ın yazısı şöyle:

Adını ne koyarsanız koyun; ekonomideki sıkışmanın had safhaya vardığı, çok radikal kararlar alınmadan buradan çıkılamayacağı, artık çok açık gözüküyor. Türkiye gibi kamplaşmaların sert yaşandığı bir ülkede radikal kararlar alınabilmesi için ise geniş tabanlı mutabakatların oluşturulması, mümkün olduğunca geniş toplum kesimlerinin çözüme ortak edilmesi gerekiyor.

Unutulmasın ki ekonomide en radikal kararların alınabildiği dönem, üçlü koalisyon hükümetinin olduğu dönemdir. Hataları olmasına rağmen, 2000 ve 2001’de uygulanan ekonomik reformlar, Türkiye’nin önünü açacak yapısal tedbirlere örnek olacak kararlardır. Eğer geniş toplum kesimlerini temsil eden, çok farklı üç partinin oluşturduğu koalisyon olmasaydı, AKP dönemine denk gelen ekonomik atılım gerçekleşmeyecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu üç partinin, aldıkları radikal kararların meyvesini almadan seçim kararı aldıkları için baraj altında kaldıklarını bence iyi biliyordur. Ama Erdoğan’ın aynı zamanda, bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının önemli nedeninin, alınan bu radikal ekonomik kararları uygulama tercihi olduğunu hatırlaması gerekiyor. Ne zaman ki bu reformlardan geriye dönüş hızlandı, o zaman ekonomide de kötüye gidiş başladı. 2012’den sonra başlayan bozulma, tek adam rejimi güçlendikçe daha da hızlandı.

Özetle, Türkiye yeniden tıkanma sürecine girdi ve yine radikal ekonomik reformlar gerekiyor. Bunun için de yeniden geniş tabanlı mutabakata ihtiyaç arttı. Dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 16 madde halinde açıkladığı önerilerini bu kapsamda değerlendiriyor ve zamanlama açısından yerinde buluyorum. Kılıçdaroğlu, yaşadığımız süreci “ekonomik buhran” olarak nitelendirdi. İktidarın güven verip kamuoyu desteğini alabilmesi için kamuda israfa son vereceğini taahhüt edip tüm döviz garantili taahhütlerin TL’ye dönüştürüleceğini, makam aracı saltanatına son vereceğini açıklaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, yeni bir bütçe ve yeni bir orta vadeli programın TBMM’ye getirilmesi gerektiğini kaydetti.

İktidarın yeni bir bütçe ve programla birlikte bir dizi reform başlatmak zorunda olduğunu kaydeden CHP lideri, yeni bir merkez-yerel kurulması, yerel yönetimlerin bütçelerinin artırılması, merkezi yönetim denetiminin belediyelerin çalışmalarını engelleme amaçlı olmaması ve seçimle gelen başkanların ancak seçimle gideceklerinin güvence altına alınması gerektiğini söyledi. Öneriler arasında devlet yönetiminde liyakat sisteminin hâkim kılınması, Sayıştay’ın gerçek işlevine kavuşturulması, Merkez Bankası başta olmak üzere BDDK, SPK, EPDK gibi özel kurumların bağımsızlıklarının sağlanması yer aldı. Kamu ihale yasasının rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, TBMM’de kesin hesap komisyonu kurulması, Ulusal Vergi Konseyi’nin oluşturulması, Ekonomik ve Sosyal Konsey’in çalıştırılması, Stratejik Planlama Teşkilatı kurulması gibi öneriler de açıklamada yer aldı.

IMF için kararını ver

Ekonomik buhrandan çıkış için yargı bağımsızlığının kesin olarak sağlanması, iktidarın yargı üzerindeki tahakkümüne derhal son verilmesi, orta vadede yargı bağımsızlığını sağlayacak anayasal değişikliğe gidileceğinin taahhüt edilmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğünün koşulsuz güvence altına alınması, seçim barajının kaldırılıp millet iradesinin olduğu gibi parlamentoya yansıması gerektiğini, siyasi ahlak yasasının bir an önce çıkarılmasını istedi.

Kılıçdaroğlu’nun 16. madde olarak açıkladığı önerisi ise IMF ile ilgiliydi. “IMF ile yeni düzen netleştirilmelidir” diyen CHP lideri, IMF ile ilişkiler kesilecekse ortaklıktan çekilip IMF’deki sermaye payının Türkiye’ye getirileceğinin kamuoyuna açıklanması gerektiğini belirtti. Bence “buhran”dan çıkış için acil olarak karar verilmesi gereken konuların başında bu geliyor. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından anladığım, “Ya buradaki kaynak imkânını kullan, kullanmıyorsan da çekilip oradaki sermayeyi getirip içeride kullan” demeye getiriyor. Bence haklı bir talep ve hükümetin bir an önce bu konuyu açıklığa kavuşturması gerekiyor. Büyük çabalarla “öcü” haline getirdiği IMF’yi istemiyorsa, daha doğrudan bir tavır almak zorunda.

Kılıçdaroğlu’nun önerileri mantıklı öneriler, asgari koşulları sağlayacak aciliyeti olan hususlar ama bunların yeterli olmayacağı çok açık. Türkiye’nin geldiği noktada çok daha radikal siyasi ve ekonomik kararlara ihtiyaç var. Her şeyden önce de geniş tabanlı mutabakata…

İktidarın bu önerileri düşüneceğini sanmıyoruz. Aksine bu öneriler üzerinden medya gücünü kullanıp taarruza geçecektir. Ancak ne olursa olsun, CHP’nin bu girişimini, suni gündemler yerine asıl konuşulması gereken ekonomiyi gündeme taşımak adına önemli buluyorum.

Etiketler
Türkiye