S-400 gölgesinde Türkiye-ABD görüşmesi ve belirginleşen tehditler…

13 Kasım 2019 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında beklenen görüşme yapıldı. Görüşme, Trump’ın azil soruşturması gölgesinde...

13 Kasım 2019 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında beklenen görüşme yapıldı. Görüşme, Trump’ın azil soruşturması gölgesinde yapıldı.

Trump beklenenden daha akıllıca bir hareketle, Türkiye’yi yaptırımlarla cezalandırma hazırlığı içinde olan beş senatörü Cumhurbaşkanı Erdoğan’la doğrudan görüştürdü. Senatörler eleştirilerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzüne söylediler. Trump bu hamleyle, hem Erdoğan’a karşı bir tutum almaktan hem de Senatörlerin isteklerine karşı çıkan bir Başkan portresi izlenimi vermekten kaçınmış oldu. Trump, iki taraf için de iyi polis rolünü başarıyla oynadı.

Gelelim görüşmenin ana gündem maddelerine…

- Rusya’dan satın alınan S-400’ler için ABD katı tutumunu sürdürdü. S-400’lerden vazgeçilmemesi ya da silah sisteminin aktif duruma getirilmesi durumunda, Türkiye’ye ağır bir yaptırımın uygulanacağı konusu tekrar iletildi. Beyaz Saray tarafından, görüşmeden hemen önce yapılan açıklamada ABD yönünden S-400’ün önemi şu şekilde vurgulandı: “Diğer alanlarda ilerleme sağlanabilmesi için, Türkiye’nin Rus S-400 hava savunma sistemini satın almasıyla ilgili konuların çözüme bağlanarak savunma ortaklığımızın güçlendirilmesi yaşamsaldır.”(1) ABD, iki ülke arasındaki diğer sorunların çözümünün S-400’e bağlı olduğunu açıkça belirtiyordu. Yani, S-400 kilit önemde…

İki liderin basın toplantısında Trump, ¨Bu meseleyi (S-400’ü) çözüme kavuşturacağımızı ümit ediyoruz. İki tarafın dışişleri bakanları ve ulusal güvenlik danışmanlarından bu meselenin çözümü için ivedilikle çalışmaya başlamalarını istedik.”(2) dedi. Trump’ın bu ifadesiyle, S-400 krizi bir süre için ertelenmiş oldu. Türkiye-ABD arasında oluşturulacak teknik bir heyet, S-400 krizinin önlenmesi için alınması gereken önlemleri görüşecek. Böylece Türkiye, Rusya’dan satın aldığı S-400’ün geleceğinin görüşme masasında yer almasını kabul etmiş oldu. Görüşme masasında, büyük olasılıkla S-400’ün çalışır duruma getirilmesinin ertelenmesi ya da hangarda depolanması seçenekleri yer alacak. Satın alınmış ve aktif duruma getirilme süreci devam eden S-400’ün geleceğini, ABD’yle görüşmeyi kabul etmek geri adım atmak değil midir sorusu anlamlı…

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın alması stratejik bir karardır; sonuçları da öyle…

-Mesela Yunanistan; Türkiye’nin S-400 satın almasından memnun. Türkiye’de konuşlu S-400 tehdidini ileri sürerek, ABD’nin daha fazla destek vermesini sağlayacak. Ayrıca, Türkiye’deki S-400 tehdidi gerekçesiyle F-35’e sahip olması kolaylaşacak. F-35’e sahip bir Yunanistan’ın, F-35’i bulunmayan bir Türkiye karşısındaki hava gücü dengesinin hesaplanması gerek.

-Güney Kıbrıs Yönetimi (GKRY), S-400’e sahip bir Türkiye nedeniyle daha fazla silahlanma yoluna gidecek. Bu gerekçeyle, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda Yunanistan ve GKRY ABD’nin, NATO’nun ve AB’nin desteğini daha da artıracaktır. Türkiye’deki S-400, NATO’ya üyelik yolunda GKRY’nin hızını artıracaktır. Görüldüğü gibi S-400, sadece Türkiye’yle ABD ve NATO arasında çatlaklık oluşturmakla kalmadı; Yunanistan’a ve GKRY’ye önemli fırsatlar da sundu.

-İsrail de Türkiye’nin S-400 almasından mutlu gibi… F-35’lere sahip olan İsrail, bölgede Türkiye’nin F-35 almasını istemez. S-400’e sahip bir Türkiye, İsrail için iyi fırsat oldu. İsrail lobisinin ABD’de oldukça güçlü olduğu gerçeğinden hareketle, Türkiye’nin F-35 almasının önünde en büyük engel İsrail olacak. Fakat en önemli sonuç, NATO’dan S-400 nedeniyle uzaklaşmış bir Türkiye, İsrail’e NATO yolunu açar mı sorusu anlamlı.

-S-400 Hava Savunma Sitemi satışından en kazançlı çıkan ülke hiç kuşkusuz Putin’in Rusya’sı. Parayla, Türkiye’nin ABD ve NATO’yla arasında bir çatlaklık oluşturdu. S-400’ü, hiç para harcamadan tüm dünyaya tanıttı. Sadece S-400 satmadı, Türkiye’nin F-35 savaş uçağı ve Patriot füze sistemi alımını da önledi. Bir taşla birkaç kuş…

Sonuçta ABD, S-400 için sergilediği sert tutumundan geri adım atmış değil. Peki, ABD’yle yapılan görüşme ve süren işbirliği Türkiye için ne değiştirdi?

Önce, Türkiye’nin Suriye’de politik amaçlarını sıralayalım.

1-PYD/PKK terör örgütünü etkisiz duruma getirmek,

2- Terör koridorunu önlemek,

3-Suriyeli sığınmacıların ülkelerine güvenli bir şekilde dönüşlerini sağlamak,

4-Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkıda bulunmak.

-PYD/PKK terör örgütünün etkisiz kılınması yönünde, ABD’den herhangi bir adım atılma olasılığı var mıdır? Ne yazık ki hayır. Tersine, özellikle ¨Barış Pınarı¨ harekâtından sonra PYD/PKK terör örgütü bizzat Trump tarafından meşrulaştırılmış, itibar ve sempati kazandırılmıştır.

-Suriyeli sığınmacıların dönüşlerini sağlayacak, Türkiye’nin hedeflediği ¨Güvenli Bölge¨nin oluşturulması ABD tarafından önlenmiştir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü de, ABD’nin desteğini sürdürdüğü PYD/PKK terör örgütü nedeniyle hedefine ulaşamayacaktır.

-Suriye’nin toprak bütünlüğüne gelince… ABD’nin Suriye’deki varlığı, Suriye’nin bütünlüğü için en büyük engeldir. Türkiye’nin bu politik amacı da, ABD’nin Suriye’den çekilmemesi nedeniyle gerçekleştirilemeyecektir.

Bir cümleyle özetlersek, Suriye’de ABD’yle sürdürülen işbirliği, aslında Türkiye açısından önemli tehditleri de beraberinde getirmiştir.

Liderler zirvesinden elle tutulur tek olumlu sonuç, Cumhuriyetçi Senatör Graham’ın, Temsilciler Meclisi’nden geçen sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıyan karar tasarısını Senatoda veto etmiş olmasıdır. Graham, bu konuda kararlılığını sürdürür mü? İhtiyatlı olunmalı…

Stratejide yapılan hata taktik önlemlerle düzeltilir mi? Beş bin yıllık yazılı savaş tarihinin cevabı, ne yazık ki hayır…

Kaynakça:

(1) Hürriyet Gazetesi, Sedat Ergin’in 15 Kasım 2019 tarihli yazısı.

(2) https://www.sozcu.com.tr/2019/dunya/son-dakika-erdogan-trump-gorusmesi-basladi-dunyanin-gozu-bu-toplantida-5449241/ (Erişim, 16 Kasım 2019, 20.17).

Etiketler
Tehdit Türkiye