5 balık türünün kaldığı Boğaz'da gırgır katliamı: Balıkçılık da tehlike altında

İstanbul Boğazı'ndan gelen gırgır avı görüntüleri tartışma yarattı. Boğaz'ın neredeyse her bölgesinde görülen gırgır teknelerinin tehlikesi yeniden gündeme geldi.

GERÇEK GÜNDEM / İstanbul Boğazı için uygulanan trol ve gırgır ile balık avı yasağı 1 Eylül tarihinde sona erdi. 15 Nisan tarihine kadar balıkçılar Boğaz sularında avcılık yapabilecek.

İstanbul Boğazı'ndan gelen gırgır avı görüntüleri ise tartışma yarattı. Boğaz'ın neredeyse her bölgesinde görülen gırgır tekneleri tepki çekti.

Boğaz'da Büyükdere önünde avlanan devasa gırgırların görüntüleri de tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Balık sürüsünün çevrilip hapsedilmesine dayanan gırgır tekneleri ile bir defa tonlarca balığın yavru olup olmadığı ayırt edilmeksizin avlanması mümkün.

Uzun on yıllar boyunca Boğaz'da kullanılan gırgır tekneleri ile avcılığın yasaklanması türlerin korunması gerekliliği ve endüstriyel balıkçılığın habitata verdiği zarar nedeniyle uzmanlar tarafından destek görmüştü.

SADECE 5 BALIK TÜRÜ KALDI

Bir dönem 150'den fazla balık türünün yaşadığı bilinen Marmara ve İstanbul Boğazı'nda sadece beş çeşit balık türü yaşıyor. Geçtiğimiz aylarda kılıç balığının yeniden görülmesi ve avlanması heyecan yaratmıştı.

DENİZLERDE GIRGIR KATLİAMI

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Taner Yıldız Ocak ayında Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, "Boğazda Yeniköy ve Çubuklu hattının kuzeyinde kalan alan gırgır balıkçılığına açık. Gırgır teknelerinin avcılık kapasitesi çok yüksek. Çok büyük ağlar kullanıyorlar. Boğaz’daki sıkıntı 24 metreden daha derin alanlarda balık tutma serbestliğidir. Avrupa Birliği standartı olan 50 metre kuralı boğazlar için uygulanmalıdır. Eğer 50 metre olsaydı gırgırlar boğazda balıkçılık yapamayacaktı. Boğaz balıklar için bir su yoludur. Biyolojik koridordur. Palamut, lüfer gibi türlerin Karadeniz’e çıkıp geri döndükleri bir hat, kullanabilecekleri tek yoldur. Bu mecburi geçiş sırasında balıkların bir tuzağa düşmesi gibi dar boğazda avlanması vicdani değildir. O yüzden İstanbul Boğazı’nın gırgır ile avcılığa tamamen kapatılması gerekmektedir" ifadelerini kullanmıştı.

Yıldız, diğer türlerin de bu avcılık yöntemi nedeniyle yok olabileceğine dikkat çekmiş, orkinos ve kılıç balığının bilinçsiz avlanma ile kirlilik nedeniyle Boğaz'a girmediğine, lüfer ve palamutun da yön değiştirebileceğine dikkat çekmişti.

Gırgır ile yavru balıkların avlanıyor olması tehlikenin diğer bir boyutunu gözler önüne seriyor. Sürüler halinde avlanan balıklar arasında bulunan genç bireyler de tezgahlarda yerini alıyor. Bu durum nedeniyle balıkların üreme döngüsü de tehlike altına giriyor.

DÜNYA DOĞAYI KORUMA VAKFI'NDAN KRİTİK UYARI

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature) da Boğaz'daki gırgır tehlikesine yıllardır dikkat çekiyor.

WWF'den yapılan açıklamalarda, "Kıyıdan itibaren deniz yüzeyinden 50 metreye kadar olan derinlikler hem biyolojik çeşitlilik hem de oksijen üretimi açısından denizlerin en değerli katmanı. Bu derinlik aralığı, denizlerde fotosenteze yetecek kadar ışığın ulaştığı ve zemine bağlı bitkilerin bulunduğu alanlardır." ifadeleriyle gırgır avının sahip olması gereken sınırlar hakkında bilgi veriliyor.

Vakıf, "Balıkçılığın sürdürülebilir geleceği için gırgır ağlarıyla avlanma derinliğinin bir düzenleme ile Avrupa Birliği standardı olan 50 metreye çıkarılmasını ve yasal düzenlemelerin, tüm paydaşların katılımıyla sağlanacak ortak yönetim modeliyle gerçekleştirilmesini talep ediyoruz." çağrısıyla devlet erklerin getirdiği yasakların türlerin devamı için önemine dikkat çekiyor.

Balık türlerinin yok olması balıkçılığın devamlılığını tehlikeye atması nedeniyle de risk oluşturuyor.

Etiketler
İstanbul İstanbul Boğazı