Çarşamba

Son sözüm TBMM'deki milletvekillerine: Önünüzde çok önemli bir Çarşamba ya da Perşembe olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aday olması için seçimlerin öne alınması ile ilgili bir gündem TBMM Genel Kuruluna öyle ya da böyle gelecektir.

Melda Onur Yazar meldaonur@gmail.com

6'lı masanın dingin ortamı, rutine bağlanmış toplantıları, Cumhur'un bir türlü ülkenin huzuruna katkı sağlayamamış 7 cihandaki uluslararası zaferlerini unuttuk bile. 10 gündür her şey toz duman. Satirik ya da distopik olmak istersek aslında "her şey çok güzel oldu" da denebilir.

Hatta 14 Aralık 2022 tarihinin Çarşamba gününe tekabül etmesi dolayısıyla elimize doğan bu sorun bebeğini, popüler Netflix dizisinin Wednesday'ı gibi "Çarşamba günü doğanlar hep dertli olur" diye aldık kabul ettik. Ama görünen o ki bebeğin derdi kendine değil, karşı tarafa, onu bu dünyaya getirenlere dert olacak, keder olacak.

Bir de "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir" deriz ya, niye deriz? Atasözleri almanaklarında açıklaması şu: "Bir işin nasıl sonuçlanacağı, işin bugünkü durumundan belli olur. İyi başlayan ve öyle sürüp giden bir iş, iyi bir şekilde sonuçlanır. Ya da kötü başlayıp kötü süren bir işten iyi bir sonuç çıkmaz."

KİME İYİ KİME KÖTÜ

Sizce iyi mi başladı, kötü mü başladı. Yani 14 Aralık Çarşamba günü gelen karar ve ardından Saraçhane Mitingindeki görüntü, ertesi günün de nasıl bir gün olacağını gösteriyordu. Görüntüye baktığımızda kimileri için iyi başlayan iyi, kötü başlayan kötü devam etti. Siz seçin kime iyi kime kötü? Gücünü tahkim edenleri düşünün, panikleyenleri düşünün, iki taraftan gelen tepkileri düşünün, karalama kampanyalarını düşünün, sahiplenmeleri düşünün. Çarşamba, Perşembe'de nasıl devam etmiş karar verin.

Aradan bir hafta geçti. Yine bir Çarşamba günü, hem de en uzun gecenin gündüzünde, 21 Aralık 2022 günü yeni bir dertli bebek daha doğdu. Şimdiye değin İçişleri Bakanı'nın çeşitli rakamlarla dillendirdiği terörle iltisak imaları, ahmak soğuk mezesinden sonra, sıcak yemek olarak masaya kondu. Cumhuriyet gazetesinde Tuncay Mollaveisoğlu imzalı haberde

İçişleri Bakanlığı'nın İBB hakkındaki terör soruşturmasını tamamladığı bilgisi çıktı.

Dünkü Perşembe'nin gelişi de Çarşamba'dan belliydi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen bilgiye göre İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliği tarafından İBB ile bağlı kuruluş ve iştiraklerinde işe alınan personelin, işe girişine yönelik hazırlanan tevdi raporu, Cumhuriyet Başsavcılığının memur ve özel soruşturma bürosuna teslim edilmişti.

ÇARŞAMBANIN LANETİ

Ahmak soruşturmasıyla yetinilmeyeceği, bunun bir toplumu hazırlama hamlesi olduğunu muhtemelen tahmin eden Ekrem İmamoğlu, dün el yükseltti. İmamoğlu'nun dünkü sözleri İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için yenilir yutulur değildi. "Gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa'da bulabilecek ne de Of'ta bulabilecek” demek, "yargı önünde hesap vereceksiniz" demekten daha ağırdır. Hapis biter lanet bitmez. Çarşamba'nın laneti

Anadolu folklöründe, masallarda bir kadın kardeşimiz vardır, "Çarşamba Karısı" söylencesi diye bilinir. Her ne kadar hakkında korkutucu hikayelerle anılsa da Çarşamba Karsını kardeşimiz yarım kalmış işlere tahammül edemez, tamamlatırmış. Eğer işleri yarım bırakırlarsa çok kızar korkuturmuş, hatta yarım bırakılan işleri bozduğu da söylenir.

Tarihçi ve korku-fantastik hikaye yazarı Mehmet Berk Yaltırık Çarşamba Karısının gerçek hikayesini şöyle anlatır:"Bir anlatıyı Ömer Asım Aksoy'un Gaziantep Ağzı adlı çalışmasında okumuştum. Yörede eskiden anlatılan bir halk hikayesinde, Çarşamba Karısı görece iyi bir varlık olarak anlatılıyor. Ayşe adında bir gelin başladığı her işi yarım bırakıyormuş bir gün yine böyle bir işi yarım bıraktığında Çarşamba Karısı gelip o işi tamamlamış. Birkaç kere yardım etmiş, en son korkutarak uyarınca kız kendi işlerini kendisi halletmeye başlamış."

VAR BU ÇARŞAMBA’DA BİR İŞ

Amerikalı yazar Richard Brautigan'ın Karpuz Şekeri’nde adlı tuhaf distopyasında güneşin her gün başka renkte paraladığı bir yer anlatılır. Karpuz yetiştirir buranın insanları ve renkli karpuzlar yetiştirmek için her gün güneşin rengine göre tohum atılır. Çarşamba günü güneş kurşuni parlar karpuzları da kurşuni olur, Perşembe ise siyah. Halbuki diğer günler rengarenktir. John Steinbeck'in 1954 tarihli "Tatlı Perşembe" romanında ise, günler şöyle sıralanır: Berbat Çarşamba, Tatlı Perşembe, Beklenen Cuma... Var bu Çarşamba'da bir iş.

Doğrusu bunca popüler kültür lafını niye ettiğimi sorarsanız, son 10 gündür yaşadığımıza, "Çarşamba Pazarına döndü ortalık kızım" diye yapılan bir yorum. İktidar kanadındaki dağınıklık (troller de dahil), muhalefetin hal-i pür-melal. Ne hukukçuların, ne siyasetçilerin, ne gazetecilerin, ne yapanların, ne yapılanların tam olarak tanımlayamadığı, belki de "kervan yolda düzülür" diye günü kurtarmaya çalıştığı bu tabloda iş ve aş kaygısında ve yaşam kavgasındaki vatandaş ancak Çarşamba Pazarı yorumu yapabiliyor.

Son sözüm TBMM'deki milletvekillerine: Önünüzde çok önemli bir Çarşamba ya da Perşembe olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aday olması için seçimlerin öne alınması ile ilgili bir gündem TBMM Genel Kuruluna öyle ya da böyle gelecektir. Pazartesi ve Cuma TBMM Genel Kurulu çalışmadığı ve Salı günleri de grup toplantıları olduğu için bu gündem ya Çarşamba ya da Perşembe günü Genel Kurul'a gelir.

Basın RET oyunu... Sakın ha "ama Erdoğan'a karşı şöyle, böyle..." kandırmacalı laflara bakıp da yiğitlik edeceğiz diye hukuksuzluk enkazından bir taş da siz çekmeyin. İstanbul'u cebren ve hile almaya çalışanların neler yapabileceklerini, bu Çarşambaları, Perşembeleri düşünerek HAYIR deyin, "sen hukuğu çiğneyebilirsin ama biz böyle bir ülke vadetmiyoruz vatandaşlara" deyin.

Kimse mağdur olmaz...

Tüm yazılarını göster