Uyuşturucu salgını

Yerli film külliyatına geri dönüp baktığımızda 80’li yılların ana temalarından birinin uyuşturucu kullanımı olduğu göze çarpar. Beyaz Ölüm, Kayıp Kızlar...

Bahar Akpınar Yazar bakpinar@gmail.com

Yerli film külliyatına geri dönüp baktığımızda 80’li yılların ana temalarından birinin uyuşturucu kullanımı olduğu göze çarpar. Beyaz Ölüm, Kayıp Kızlar, Kıskıvrak, Kahreden Gençlik aklıma ilk gelenler… Filmin iyi karakterleri Tarık Akan ve Cüneyt Arkın’dır. Narkotik şubede komiserini oynarlar. Kötülere savaş açmışlardır ve bu hayatlarının en büyük amacıdır. Karanlık dünyanın kötü tarafında ise Hüseyin Peyda, Nuri Alço, Coşkun Göğen gibi oyuncuların canlandırdığı mafyöz karakterler vardır. Ahu Tuğba ve Gülşen Bubikoğlu bu kötü karakterlerin eline düşmüş kurban rollerinde karşımıza çıkarlar. Filmlerin çoğunda kurban rolündeki kadın karakterler hayatlarını kaybeder. İyiler kazanır, kötüler cezalandırılır. Bu klasik kurgu her zaman genelde böyle işler. Ne var ki, Türkiye’de bugün böyle bir film çekilecek olsa rol dağılımının bu şekilde yapılması çok inandırıcı görünmüyor. Kötünün kim olduğu belli de, iyiler kısmı şaibeli.

Geçtiğimiz gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, toplumda metamfetamin kullanımının geldiği endişe verici tabloyu sosyal medya üzerinden yayınladıkları bir videoyla kamuoyu ile paylaştılar. Derin Yoksulluk Ağı’nın da kurucusu olan ve yıllarını bu alanda saha çalışmaları ile geçirmiş olan Hacer Foggo’yu dinlediğinizde ortalığın yangın yeri olduğunu anlıyorsunuz. Foggo, bazı kesimlerde her beş evden birinde uyuşturucu madde kullanan çocukların olduğunu, uyuşturucu kullanımında İzmir, İstanbul ve Urfa’nın başı çektiğini, Urfa’da sadece her sene uyuşturucu tedavisi olmak için başvuran sayısının 7000 olduğunu söylüyor. Bunca başvuruya rağmen Urfa’da tek bir Amatem olduğunu belirten Foggo, sahadaki bu mücadeleye vakit kaybetmeden girişilmesi gerektiğinin altını çiziyor.[1] Foggo’nun dikkat çektiği bir diğer konu yoksulluktaki yalnızlaştırılmanın, uyuşturucu madde kullanımında da karşımıza çıkması.

Kılıçdaroğlu ve Foggo’nun metamfetamin üzerinden konuyu gündeme getirmeleri gündemin onca pusu arasında zaman zaman etrafında dolaşılsa da kimsenin oralı olmadığı bu gerçeğin masaya yatırılmasına neden oldu. Konu Türk filmlerindekinden hayli farklı, derin ve sert. Acilen yüzleşilmesi, gerekli düzenlemelerin yapılması, önlemlerin alınması elzemken konu havada kalıyor. Böylesine toplumsal bir kriz sanki bir komploymuş gibi lanse edilmeye çalışıyor. Oysa rakamlar ortada.

2022 NARKOTİK RAPORU

Eğilimler ve Gelişmeler başlıklı 2022 yılı Uyuşturucu Raporuna göre Türk erkeklerinin %95’i hayatlarında en az bir kere uyuşturucu madde denemişler. Sürekli olarak kadınlar üzerinden baskıcı siyasi söylemin olduğu ülkemizde erkeklerin başının bu kadar boş bırakılması sinir bozucu olmakla birlikte, bu rakam her türlü şeyi yapmaya hak gören ‘erkek adama bir şey olmaz’ desturu ile hareket eden patriarkal yapının doğal sonuçlarından biri. Konunun bu kısmı ile didişmeyi bırakıp sosyodemografik rakamlardan konuşalım. Zira konu bu açıdan bakılmaya muhtaç bir hal almış durumda.

RAKAMLAR NELER SÖYLÜYOR?

2022 Narkotik raporunda bulamadığım bazı rakamları Ahmet Fatih Tunçay’ın 2020 yılında yaptığı akademik çalışmasında bulabildim. İncelemesinin bir bölümünde ülkemizdeki uyarıcı ve uyuşturucu madde kullanan bireylerin sosyodemografik dağılımını çıkaran Tunçay’ın bize sunduğu gerçekler tüyler ürpertici.

Bu verilerden ilki cinsiyet ayrımı üzerine. Çalışma grubunun kadın kullanıcıların oranı %1,8 iken, erkeklerin orası %92,2. Yaşlara göre dağılıma bakıldığı zaman uyuşturucu madde bağımlılığının 18 ile 25 yaşları arasındaki bireylerde %34’lere çıktığı görülüyor. Bu grubu %27,7’lik bağımlılık oranı ile 26 – 30 yaşları arasındaki bireyler takip ediyor. Resmi kaynaklara bakıldığında ise Türkiye’de uyuşturucuya başlama yaşı 18 Nisan 2022’de 21 olarak açıklanmış.[2] Dahası, farklı kurumlarca yapılan ve uyuşturucu kullanımına başlama yaşını 9 ila 11 olarak gösterilmesi yalanlanmış.

Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Platformu Başkanı Yasemin Öney Cankurtaran böyle düşünmüyor. Türkiye'nin sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında birinci olduğunu söyleyen Cankurtaran, uyuşturucu kullanımının 9 yaş sınırına kadar indiğini belirtiyor.[3] Tunçay’ın çalışması Cankurtaran’ı destekler nitelikte. Tunçay, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımına en erken başlama yaşını 10, en geç başlama yaşını ise 43 olarak belirtmekte.[4] Rakamlardaki bu tutarsızlık düşündürücü. Anlaşılan filmlerdeki iyi adamlar aramızda değil, tamamen mafyanın eline düşmüş durumdayız. Konunun bir de gelir durumuna göre olan dağılımı var.

UYUŞTURUCU KULLANIMINDA GELİR VE EĞİTİM DURUMU

Tunçay’ın çalışma grubunda uyuşturucu kullananların %65,4’ünün aylık geliri 0 – 2000 TL arasında olduğunu görüyoruz. Bu grubu aylık geliri 2001 – 3001 arasında olan %22,1’lik kesim takip ediyor. Gelir düzeyi 5000 TL ve üzeri olanlarda uyuşturucu madde kullananların orası ise %2,1. Görünen o ki, içinde bulunduğumuz ekonomik çöküntü içinde geçim derdiyle mücadele eden alt gelir grubundaki pek çok aile evlatlarını bu bataktan çıkaracak imkanlara sahip değiller. Sosyal devlet kurumunda olması beklenen çarklar da belli ki dönmüyor. Bu insanlar böyle bir dert içinde yapayalnızlar. Konunun kültürel olarak da üzerinin kapatılıp gizli tutulma eğilimi göz önüne alındığında ailelerin yaşadığı trajedileri hayal etmek zor değil.

Tunçay’ın çalışmasında dikkat çeken bir diğer nokta uyuşturucu kullananların eğitim seviyesi. Kullanıcıların yaklaşık %61,6’sı ilk ve ortaokul mezunları olduğu görülüyor. Diğer taraftan 2020 yılında yüzde 25,5 olan lise ve üzeri öğrenim düzeyinin, 2021 yılında yüzde 26,6'ya yükselmiş. TÜİK verilerine göre ise lise altı öğrenim düzeyinin 73,4. Bu da demek oluyor ki son iki yılda lise altındaki uyuşturucu madde kullanıcılarında %11,8’lik bir artış var ve rakamlar sürekli artış eğiliminde. Korkunç bir tablo.

Toplumun gelir ve eğitim düzeyi en düşük kesimi, uyuşturucu madde kullanımı en yüksek olan kesim olarak karşımızda öylece duruyor. Geçtiğimiz günlerde kadının asli görevini ‘çocuk yapmak’ olarak tanımlanan, ‘gençleşmemiz lazım’ diyerek ‘en az üç çocuk’ yapılmasını salık verilen ülkenin çocukları ve gençlerin durumu çok kabaca böyle. Bu rakamların her biri birer insan. Ortada bir uyuşturucu salgını var. Kimseden tık yok.

Bu ne berbat bir film? Nerde Tarık Akan, nerde Cüneyt Arkın? Kim kurtaracak bu çocukları? Nuri Alço bile melek!

[1] https://www.youtube.com/watch?v=trwPGD0EqF4
[2] https://www.trthaber.com/haber/gundem/emniyetten-uyusturucu-kullanim-yasi-iddialarina-aciklama-676455.html#:~:text=Emniyet%20Genel%20M%C3%BCd%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC'nden%20(EGM,%2C2'dir%22%20denildi.
[3] https://www.ntv.com.tr/turkiye/uyusturucu-kullanimi-9-yasa-indi,s6YxDJofKUGWmbcdBRRFbw
[4] https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Tüm yazılarını göster