Özgür Özel’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Sokak Hayvanları Yasası Çağrısı: Gelin Meclis'te Şu Yasayı Düzeltelim
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. İmralı Süreci, Kartalkaya faciası, Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine dair birçok açıklama yapan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Sokak Hayvanları Yasası’ çağrısında bulundu. Özel, “AYM'nin iptal etmesini beklemeyin. Gelin Meclis'te şu yasayı düzeltelim” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
Konya'da 2 yaşında Rana bebek, sokak köpeklerinin saldırısıyla feci şekilde can verdi. Bugün de Erzurum'da 10 yaşında Murat'ımız bir saldırıya maruz kaldı, yaralı. Sağlık durumunun iyiye gitmesini temenni ediyoruz. Normalde bu iki olay Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde olsa ve bir şey söylemeye kalksak siyasetin girdabı içinde kaybolur, savrulur, bir yere gider. Konya ve Erzurum Belediyeleri, AK Partili. Belediye hangi belediye olursa olsun bu yasa yürürlükte olduktan sonra ve bu şekilde uygulandıktan sonra bu tip durumların olması kaçınılmaz. Biz yasanın çıktığı tarihte, hem bunu AYM'ye götüreceğimizi hem de bu yasanın sokaktaki popülasyonu artıracağını söyledik. Aşılama oranlarını düşüreceğini söyledik. Kısırlaştırma oranlarının azalacağını söyledik. Saldırgan ırkların tespitinin ve izolasyonunun imkansızlaşacağını söyledik. Çünkü getirdikleri yasa ilk haliyle 'al, götür, öldür'dü. Sonra 'al götür, ne yaparsan yap' oldu. Yasa böyle diyorken, bu kadar da büyük ekonomik kriz varken, hele bizim belediyeler özel olarak 'silkeleniyorken', çok sayıda hayvan barınağı lazımken bunun da önünde engel.
'SAYIN ERDOĞAN'A ÇAĞRIDA BULUNUYORUM'
Mali imkanlar, imkan sağlayacakları hiçbir seçenek belediyelere vermediler. İşte Konya, Erzurum, AK Parti'nin büyükşehir belediyeleri. Çıkıp hamaset yapsam, 'çocuklar orada öldü' diye, bir CHP'li belediyede olsa inanın yapacaklar. Yapmıyorum çünkü yasa kötü. Buradan Sayın Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum. AYM'nin iptal etmesini beklemeyin. Gelin Meclis'te şu yasayı düzeltelim.
KARTALKAYA TEPKİSİ
Diğer bir konu Kartalkaya. Bugün 49. gün. İlk gün de oradaydık. Her hafta da burada konuştuk. Taziyeler için oradaydık. 40'ı günü oradaydık. 40 günde 3 kez gittim Bolu'ya, gitmeye de devam edeceğim. Biliyorsunuz 7 bilirkişi görevlendirildi. Bu arkadaşlar, 3 gün içinde rapor istendi. Gece gündüz çalışıp rapor yazdılar. Teslim edince başsavcı almadı. Neden? Ankara'dan baskı geliyor.
O rapora bir bakın. Raporda ne var? Suçlular sayılmış, Turizm Bakanlığı sorumlu diyor, Bolu Belediyesi de sorumsuz diyor. 'Buradan bakanlığı çıkarın, Bolu Belediyesi yazın' 'Efendim, kanunda yeri yok' 'Bütün denetimler bunlarda. Bolu Belediyesi'nin yetkisi yok. Bakanlık yapmamış. Ayrıca Bolu Belediyesi yıllarca AK Parti'deyken de yapılmamış. Ne o suçlu ne bu suçlu. Görev alanının dışında, başka ilçede bu belediye. Bolu büyükşehir değil' 'Hayır, bunu böyle yazmazsanız azlinizi isteyin' 3 günde rapor verin diyenler, raporu 3 günde hazırladılar. Raporu teslim ettikleri saatten sonra 'Gördüğüm rüzum üzerine, işlerimin yoğunluğu üzerine bu görevden azlimi istiyorum.'
'RAPOR KORSANCA ADALETTEN KAÇIRILDI'
Sonra bakan, ben bu azli söyleyince 'Yok yok, heyeti genişlettik' dedi. Azilnameleri de geçen hafta gösterdim. Halen daha halen daha yani dört başı mamur yazılmış bilirkişi raporu yok. 'Heyete korsan' dedi. Görevlendirme kararını da gösterdik, yazdıkları raporu da gösterdik. Tam bir korsanlık faaliyetiyle Adalet Bakanı'nın bilgisi ve Bolu'daki talimatlandırdığı kişiler eliyle bir rapor korsanca adaletten kaçırılmış, yerine bir başka raporun ikame edilmesi de geçen 49 gün boyunca mümkün olmamıştır.
'ALİ YERLİKAYA'YA SÖYLÜYORUM'
Sayın Ali Yerlikaya'ya da söylüyorum. '10 gün bekleyin' dedi, 'bekleyeceğiz' dedim, yeter ki adil olsun. Kendi talep ettiği sürenin üzerinden 39 gün geçti. Suspus bir kenarda oturuyor çünkü onu atayan dolma kalemin mürekkebiyle suçluyu atayan dolma kalemin mürekkebi aynı, kalemin sahibi de Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası değil.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz geçen hafta gruptan sonra Brüksel'e gittik. Kuvvetli bir heyetle gittik Brüksel'e ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefimize giden yolda ilişkilerimizi kuvvetlendiren, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Avrupa tarafından ne kadar önemsendiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ortaya koyduğu hattın ne kadar kıymetlendirildiğini gördüğümüz ziyaretler yaptık.
'TÜRKİYE'Yİ TRUMP'A, PUTİN'E İTMEYİN'
Geçen hafta Brüksel'e gittik, ziyaretler yaptık. Avrupa Parlamentosu yaptığımız konuşma büyük bir dikkatle takip edildi. Ana mesaj Türkiye ile Avrupa Birliği'nin ilişkilerinin iki tarafın da çıkarına olduğuydu. Birlikte NATO üyesiyiz, NATO'nun en büyük ordusu ABD. Trump'ın ortaya koyduğu yeni yaklaşım, her gün gündeme bıraktığı bir bomba... Onlara şunu hatırlattım, 'Keşke NATO'nun en büyük ikinci ordusu tam üyeniz olsaydı.' Elbette Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği noktada tam üye olmasını kimse bekleyemez. Hatanın büyüğü Türkiye'nin değil, Türkiye'yi 22 yıldır yöneten bu hükümetin. Ama Avrupa Birliği de hatalar yaptı. Onları da anımsattık ve dedik ki: 'Türkiye'yi Trump'a, Putin'e itmeyin. Türkiye'yi çağdaş dünyanın dışına itmeyin. Türkiye'yi kapsayın.' Deniyor ki, 'Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var ama keşke demokratik standartları sağlasa.' Önümüzdeki seçim bir anlamda referandumdur. Ya Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyetlere doğru yürüyüp yakalayıp geçeceğiz, zenginleşeceğiz ve demokratikleşeceğiz ya da son cumhurbaşkanının götürdüğü tarafa gidip hep birlikte perişan olacağız. O sandığı bekliyor millet.
'5 YILDA 15 BİN HEKİM YURT DIŞINA GİTTİ'
14 Mart Tıp Bayramı geliyor, ne sağlık çalışanları sistemden memnun ne de vatandaş. Türkiye'de bugün sağlık çalışanları hak ettikleri itibarı göremiyor madden ve manen. Son 5 yılda, 70 binden fazla sağlık çalışanı şiddet mağduru olmuş. Sağlıkçılar pandemide, depremde cansiperane çalıştılar. Herkes onları övüyordu, 'hakkınız ödenmez' dediler, gerçekten de ödemediler. Son 5 yılda 15 bini aşkın hekim yurt dışına gitti. Bu rakam daha 2 binken Erdoğan 'giderlerse gitsinler' demişti. Hadi devam et bakalım asistanlarla. Ülkemizde hekim sayısı yetersiz. Belirsiz performans hedefleri, güvencesiz çalışma, aşırı iş yükü ile karşı karşıyalar. Atamada, yükselmede liyakat yok, partizanlık var. Hangi sendikaya üye olduğun önemli. 14 Mart'ta aile hekimleri bir kez daha iş bırakma eylemi yapacaklar. Bu bir çığlık. Bu çığlığın duyulması lazım.
'ÇAYIRHAN'I GERİ ALACAĞIZ'
Çayırhan bedavaya gitti. Çayırhan Termik Santrali'nin değeri 1 milyar dolar. Kömür sahalarının yaklaşık değeri de 3,5 milyar dolar. Toplam 4,5 milyar dolar bugünkü kurla 164 milyar ediyor. Çayırhan'ı kaça verdiler biliyor musunuz? 20 milyar TL'ye, 35 yıllığına. Taşınmazların mülkiyeti tamamen el değiştirdi. Üstelik yüzde 20'si peşin, gerisi Türk Lirası üzerinden 6 taksitle ödenecek. Şirket yılda 120 milyon dolar kar edecek. Özelleştirme bedelini 5 yıl içinde çıkartacak, geri kalan 30 yıl kâra çalışacak. Özelleştirmesek bu paranın 7 katı cepte. İhaleyi alan şirkete, hem işçi hakları hem iş sağlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği üzerinden gözümüz üzerinde. Çayırhan işçisi yalnız değildir. Bir de orta vade bir şey söyleyeceğim; seçimden sonra Çayırhan bizimdir kardeşim. Geri alacağız. Tayyip Bey'in şartnamesine güvenip de oradan buradan yangından mal kaçırır gibi bu milletin malını aldırtmayız. Milletin malını size yedirmeyeceğiz, söz veriyoruz.
İFTAR HESABI
Zincir lokantalar, bu zincirlerdeki sürekli et satan mağazalar için Et ve Süt Kurumu bir anlaşma yapmış. Onlara 175 liradan getirdiği ithal canlı hayvanı veriyor. Ama soğukta -17 derecede kuyruk bekleyenlere 400 lira. Onlara her gün istedikleri kadar var 270 liradan ama soğukta bekleyen vatandaşa 1 kilo sınırı var. -17'de beklemezsen gidip de marketten alırsan aynı eti kilosu 750 liraya satıyorlar.
Ramazan'dayız, iftara 4 kişilik aile 4 kişilik komşuyu davet ederse ne olur? Mercimek çorbası, makul miktar pide, kavurma, pilav, cacık, baklava. Geçen sene 4 kişilik aileyi davet edip onlara bunu evde pişirmenin maliyeti 1.370 liraydı. Bugün aynı iftar sofrasının maliyeti 2.530 lira olmuş. Aradaki 1.200 lira Tayyip Bey'in iktidarda olmasının iftar sofrasına maliyeti. Tam olarak artış yüzde 85.
VEDAT MİLOR'A SORUŞTURMA AÇILMASINA TEPKİ
Vedat Milor 'Herkes konuşuyor, çok ucuz, herkes gidiyor, gideyim yiyeyim bakalım' demiş. Yiyince de 'Bu fiyata bu lezzet gerçekten inanılmaz' demiş. Vedat Milor'a soruşturma açtılar. Ticaret Bakanı da diyor ki: 'Ne yaptık ya? Kent lokantasına mı açtık? Vedat Milor'a gittik, sorduk. Sen burada gizli reklam mı yapıyorsun?' Be Allah'ın adamı, kötü bir şey demek istemiyorum, kent lokantasının reklama mı ihtiyacı var? 1 bir mercimek çorbasının 150-200 lira olduğu yerde mercimek çorbası yanında daha üç kap yemek 50 liraya satılıyor, önünde 500 metre kuyruk var. Kent lokantasına gizli reklam diyorlar. Allah akıl fikir versin.
DEM PARTİ İLE GÖRÜŞMEYE İLİŞKİN
Dün DEM Parti heyetini ağırladık. Kürt meselesinde tutumu en net olan parti CHP'dir. Kürtler Kürt sorunu var diyorsa, vardır, çözülmelidir. Bu Meclis çatısı altında demokratikleşme ile çözülmelidir. Belediyelere kayyım atayacaksın Kürtlerin yoğun olduğu illerde, ilçelerde, başka taraftan açılım yapacaksın. Geçmişte terör örgütü olan PKK gelecekte terör örgütü olmaktan çıkacak anlaşılan. Şimdi yeni bir örgüt buluyorlar. Bu sorunu çözmenin yolu, kayyımları tarihe gömmek, düşünce ve inanç özgürlüğünün önünü açmaktır.
'KURTULMUŞ'A BİR ÇAĞRI YAPMIŞTIM'
Hasta yatağındaki genel başkanla polemik yapmam ama bu Meclis'in başkanı var, ona bir çağrı yapmıştım. Sayın Kurtulmuş'un günü geldiğinde inisiyatif alacağını düşünüyorum. Kişisel pazarlık olur mu, al-ver işi yaparlar mı, anayasa pazarlığı olur mu? Bu ülkede sivil demokratik bir anayasa yapılana kadar, mevcut anayasayı uygulamayanlarla masaya oturmayız, hiçbir pazarlık içinde olmayız.
Süreci dikkatle takip edeceğiz. Kimse endişe etmesin. 100 yıllık, Sivas Kongresi’nden beri gelen, 106 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi burada. Kökü sağlam, temelleri sağlam, gövde sağlam. Ne kolonumuzda kırık var ne kirişimize bir şey çaktırmışız. Dimdik ayakta duruyoruz. O yüzden “Kişisel pazarlıklar olur mu? Al ver işleri yaparlar mı? Bu işin sonu bir anayasa bilmem nesi olur mu? Oradan birileri kanar, birileri kandırılır mı? Bunların hepsi bir yana. Biz Türkiye’nin hem önümüzdeki seçimlere gidip de bu millet bu Parlamentoya gerçek, sivil, demokratik bir anayasa yapma yetkisi verene kadar mevcut anayasaya bile uymayanlarla anayasa masasına oturmayız, nokta.
'CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN BİR PLANI VARDIR'
Hiçbir pazarlığın tarafı olmayız. Olanların olduğunu görürsek de onlardan yana tarafta olmayız, onlarla aynı yerde olmayız ama bir süreci dikkatle, hassasiyetle, şehit ailelerinin ve gazilerin de teminatı olarak, onların da mutlaka rızalarının alınmasını göz önüne alarak Parlamento zemininde takip etmeye devam ediyoruz. Kimse bizden ne ön kesen, kanın akmasının, şehit gelmesinin, durmasının, terörün bitmesinin ve insanların, Türkiye’nin demokratikleşip özgürleşmesinin önünde engel olmamızı beklesin ne de başkasının planına alet olmamızı beklesin. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendine ait bir planı vardır, o da bu ülkeyi gerçek bir demokrasiye kavuşturmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayallerini gerçekleştirmektir."
HTŞ-SDG ANLAŞMASINA İLİŞKİN
Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, "HTŞ-SDG anlaşması ile ilgili, ben buraya gelmeden önce sözcüleri anlaşmanın içeriğine ilişkin yapısal çok farklı açıklamalar yaptı. Bu konunun netleştirilmesi gerekiyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde geçici hükümeti destekleyecek çalışmaları doğru buluruz. Biz ihtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz. Bu anlaşmanın Alevilere nasıl bir güvence vereceğini de bilmek gerekir. Bütün kesimler açısından bu tür anlaşmaların çatışmalarını bitirmesini ümit ederim" dedi.