AKP iktidarının kapkara lekeleri

Avrupa Komisyonu'nun, "2022 Türkiye Raporunun Temel Bulguları" raporu 20 yıllık AKP iktidarı için utanç tablosudur. 12 sayfalık raporun tamamını yerim olsa...

Avrupa Komisyonu'nun, "2022 Türkiye Raporunun Temel Bulguları" raporu 20 yıllık AKP iktidarı için utanç tablosudur.

12 sayfalık raporun tamamını yerim olsa yayınlarım ki Türk milleti bizi kıskanan (!) Avrupalıların AKP iktidarının hatalarını ortaya nasıl koyduğunu anlasınlar.

İşte AKP iktidarının kapkara lekelerinin yer aldığı acı raporun çarpıcı başlıkları:

"Türkiye'nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler bulunmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal eksiklikleri devam etmektedir.

Meclis, hükûmetin hesap verebilirliğini sağlayacak gerekli araçlardan yoksun olmaya devam etmektedir.

Anayasal mimari; yasama, yürütme ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığı temin etmeden yetkileri Cumhurbaşkanlığında merkezileştirmeye devam etmiştir.

Etkili bir denge ve denetleme mekanizması bulunmaması nedeniyle, yürütmenin demokratik hesap verebilirliği seçimlerle sınırlı kalmaktadır.

Seçimler ve siyasi partilere ilişkin yasal çerçeve sorun olmaya devam etmektedir. Seçim barajı %10'dan %7'ye düşürülmüştür.

Muhalefet partilerinin belediye başkanları, idari ve adli soruşturmalarla karşı karşıya kalmıştır.

Sivil toplum kuruluşları artan baskıyla karşı karşıya kalmış ve ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla özgür hareket etme alanı azalmaya devam etmiştir.

Genelkurmay Başkanı'nın emeklilik yaşı 67'den 72'ye çıkarılmıştır.

Hükûmet, kamu yönetimi alanında kapsamlı bir reform başlatmamıştır.

İdarenin hesap verebilirliği yetersizdir.

Özellikle, sistemsel olarak yargı bağımsızlığı eksikliği ve hâkim ve savcılar üzerindeki usule aykırı baskıya ilişkin olmak üzere endişeler devam etmiştir.

Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasının reddedilmesiyle bağlantılı olarak, yargının uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına bağlılığına ilişkin endişeler artmıştır.

Birçoğu beraat etmiş olmasına rağmen, darbe girişiminin ardından görevden alınan hâkim veya savcıların sadece 515'i görevlerine iade edilmiştir.

Ülke, uluslararası yükümlülüklerinin gereği olan yolsuzlukla mücadele birimlerini kurmamıştır.

Genel olarak, yolsuzluk hâlâ yaygındır ve endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.

İfade özgürlüğü alanında son yıllarda gözlenen ciddi gerileme devam etmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası standartlarını ihlal etmeye ve AİHM içtihadından uzaklaşmaya devam etmiştir.

Devlet kurumları tarafından uygulanan kısıtlayıcı tedbirler ve adli ve idari yollarla artan baskı, ifade özgürlüğünün kullanılmasını baltalamaya devam etmiştir.

Gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan ceza davaları ve mahkûmiyetler devam etmiştir.

Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü konusunda daha fazla gerileme meydana gelmiştir.

Mülteciler için AB Mali Yardım Programı kapsamındaki 6 milyar Euro'luk operasyonel bütçenin 4,7 milyar Euro'dan fazlası Haziran 2022 itibariyle kullandırılmıştır.

Türkiye'nin hâlen vize politikasına ilişkin mevzuatını AB müktesebatı ile daha fazla uyumlaştırması gerekmektedir.

Türkiye, dış ve güvenlik politikasına ilişkin pozisyonlar konusunda AB'ye %7 gibi çok düşük bir oranda uyum sağlamıştır.

TÜRKİYE MONTRÖ SÖZLEŞMESİ'Nİ UYGULAYARAK SAVAŞ GEMİLERİNİN GEÇİŞİNİ ÜSLERİNE DÖNEN GEMİLERLE SINIRLANDIRMIŞTIR.

Para politikasının yürütülmesi, kurumsal ve düzenleyici ortam gibi önemli unsurlarda gerileme olduğundan, Türkiye'nin piyasa ekonomisinin düzgün işleyişine ilişkin ciddi endişeler devam etmektedir.

Ülkenin aşırı gevşek para politikası ve politika güvenilirliğindeki eksiklik lirayı zayıflatmış; resmî enflasyonu yirmi yılın en yüksek seviyesi olan %80'in üzerine çıkarmıştır.

Devlet borcu artmış ve maliye politikası, artan enflasyonu frenlemeye ve yerel para birimini desteklemeye yönelik başarısız girişimlerin yükü altında giderek artan bir baskı altına girmiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu bünyesinde sık sık yapılan yönetim değişiklikleri, kurumun güvenilirliğini önemli ölçüde zedelemiştir.

Dolandırıcılıkla mücadele koordinasyon birimi (AFCOS) ağı yeniden kurulmamıştır.

Şeffaflıkla ilgili ciddi endişeler devam etmektedir.

Merkez Bankası hâlen ciddi siyasi baskı altındadır ve işlevsel bağımsızlığının yeniden tesis edilmesi gerekmektedir.

Sendikal haklar, sosyal politika ve istihdam alanında hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

Tarım politikası, AB ortak tarım politikasının temel ilkelerinden uzaklaşmaya devam etmiştir.

Genel olarak, birçok alanda, AB müktesebatı ile mevzuat uyumu konusunda önemli ilave çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır."

Değerli okurlarım,

Bu raporla ortaya çıktı ki; yazılarımdaki eleştirilerimde yerden göğe kadar haklıymışım.

Keşke AKP iktidarı 20 yılı yan gelip yatarak değil, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne tam üye yapmayı başararak tamamlasaydı…