Değerli yalnızlık…

Duayen emekli diplomat Tugay Uluçevik, sosyal medya hesabından çok önemli eleştiriler ve uyarılar yaptı. Uluçevik diyor ki; "Basında okudum; Anastasiadis...

Duayen emekli diplomat Tugay Uluçevik, sosyal medya hesabından çok önemli eleştiriler ve uyarılar yaptı.

Uluçevik diyor ki;

"Basında okudum; Anastasiadis, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a telefon etmiş; "İlla bir görüşelim" demiş.

Cumhurbaşkanı; "Başkan sen şimdi zaten gidiyorsun; böyle bir zamanda bunlar konuşulmaz" demiş.

Naçiz görüşüm;

Sayın Cumhurbaşkanının yüzsüz ve arsız Rum'un telefonuna çıkmamasıdır.

15 gün önce Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu'nda uzun uzun Türkiye'ye ağır ithamlarla, mesnetsiz iddialarla saldırma cüretini gösteren Anastasiadis'in iddiası kendi muhatabının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğudur.

Ben 'Türkiye ile görüşüyorum' demek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefonla aramaktadır.

Anastasiadis'in uluslararası toplantılar vesilesiyle birilerini araya koyarak Türkiye Cumhurbaşkanının yanına yanaşması, tokalaşması, telefonla aramasının sebebi KKTC kamuoyuna 'benim Türkiye ile iletişim kanallarım açıktır; siz derdinize yanın' mesajı verebilmek içindir.

Anastasiadis'e 'Başkan' diye hitap etmek ona hak etmediği bir paye vermektir.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti artık yok hükmündedir.

1963'ten sonra 1960 Anayasasına göre kurulmuş bir yönetim yoktur.

Devleti gasp eden Rumlar sözde başkanın anayasadaki yemin metnini dahi değiştirmiştir.

Kıbrıs Rum'un ve Yunanistan'ın tezi 'Kıbrıs meselesi', 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin' (KC) ülkesinin işgali ve egemenliğinin ihlâli meselesidir.

Bu sebeple 'işgalci Türkiye ile KC arasında görüşülmesi gerekir' şeklinde olagelmiştir.

Rum'un ısrarla Sayın Cumhurbaşkanı ile konuşma, görüşme istemesi bundandır.

Barış için diplomasi gerçekten barış istediğinden emin olunan taraflarla anlamlı ve sonuç verici olur.

Kıbrıs Rum-Yunan ikilisi Türkiye'den gelen çözüm ve barış çağrılarını hep 'Türkiye mecbur olduğundan yapıyor' diye algılamıştır.

Diplomaside sadece konuşarak, görüşerek, tokalaşarak mesajlar verilmez.

Bunları hak etmeyen Rum-Yunan ikilisi gibi taraflarla görüşmeden ve hatta yüzlerine bakmadan da çok anlamlı ve etkili mesajlar hem onlara hem de uluslararası camiaya verilebilir."

Değerli okurlarım,

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu emekli diplomat Tugay Uluçevik'in diplomasi deneyimi şöyledir:

1966 yılında Dışişleri Bakanlığı'na meslek memuru olarak girmiştir.

-Merkez Teşkilatı'nda Kıbrıs-Yunanistan Genel Müdürlüğü'nde aday meslek memuru, 3. ve 2. kâtip (1967-69) ve Şube Müdürü (1974-75)

-Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in Özel Kalem Müdürü (1975-76)

-Kıbrıs Dairesi Başkanı (1980 82); Kıbrıs Yunanistan İşleri Genel Müdür Yardımcısı Elçi (1982-1986)

-Kıbrıs-Yunanistan, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Siyasi Kuruluşlar, Pasifik ve Latin Amerika işlerinden sorumlu Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi (1991-1995)

-Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi nezdindeki Türkiye Daimî Temsilciliğinde 2. ve Başkâtip (1969-1972)

-Türkiye'nin Tirana (Arnavutluk) Büyükelçiliği'nde Başkâtip ve Müsteşar (1972-1974);

-Türkiye'nin BM nezdindeki (New York) Daimî Temsilciliği'nde Kıbrıs işleriyle de görevli Müsteşar (1976-80) görevlerinde bulunmuştur.

-1985 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin Birleşik Arap Emirlikleri nezdinde Abu Dhabi Büyükelçisi olarak atanmıştır.

-Romanya nezdinde Bükreş Büyükelçisi (1989-91)

-Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi (1995-98)

-Almanya Federal Cumhuriyeti nezdinde Bonn, daha sonra Berlin Büyükelçisi (1998-2000)

-2000-2001 arasında Türkiye Cumhuriyeti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde Hükûmet Ajanı unvanıyla temsil etmiştir.

-2003-2006 döneminde Karadeniz Ekonomik İş birliği Örgütü Genel Sekreter 1. Yardımcısı ve Genel Sekreter Vekili görevini yürütmüştür.

Kıbrıs konusu ağırlıklı olmak üzere dış politika konuları hakkında gazetelerde ve çeşitli düşünce kuruluşlarının internet sitelerinde yayınlanmış makaleleri vardır.

Kıbrıs ve Türkiye'nin dış politikası hakkında konferanslar vermektedir.

Değerli okurlarım,

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı büyük devlet adamı merhum Rauf Denktaş'ın şu sözü hafızamdadır:

-"Ben Türkiye'siz Cennet'e bile girmem…"

20 yıllık AKP iktidarı gerek Yunanistan gerekse Kıbrıs politikası konusunda kesinlikle başarısız oldu.

Türkiye'nin dış politikasını, Dışişleri Bakanlığı'nın yetişmiş kıymetli diplomatları değil büyükelçi olarak çeşitli ülkelere atanan AKP'liler yürütüyor.

Onları da ortak akıl değil tek akıl yönetiyor:

-Recep Tayyip Erdoğan…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti dış politikada hiç bu kadar başarısız olmadı.

Uzmanlar 19'uncu yüzyılda İngiliz dış politikasını, "splendid isolation" diye şöyle adlandırmıştı.

-"Muhteşem yalnızlık"

AKP'nin dış politika ilkesini ve Recep Tayyip Erdoğan'ın dış politika anlayışını başbakanlığı döneminde Müsteşar Yardımcısı olan Başdanışmanı İbrahim Kalın 21 Ağustos 2013'te şöyle açıklamıştı:

-"Değerli yalnızlık…"

Erdoğan bu sözü Türk dış politikasında ne yazık ki gerçekleştirdi.