Ahlak Polisi ve İslamiyet

Dinciler, baskıcılar, toplumun beklentilerini baskılayanlar, insani değerleri ayaklar altına alanlar, hukuki değil dini baskıyı ve siyasi baskıyı sürdürenler...

Dinciler, baskıcılar, toplumun beklentilerini baskılayanlar, insani değerleri ayaklar altına alanlar, hukuki değil dini baskıyı ve siyasi baskıyı sürdürenler, yasakçılar…

Milleti hukuk kuralları ile değil dini kurallar yaratarak ezen mollalar karşılarındaki kadın gücünü bir kez daha görüyorlar…

İran'da Ahlak Polisi var…

Ahlak Polisi kılık kıyafet kurallarına göre uygunsuz giyinen kadın ve erkekleri tutuklamak amacıyla 2005 yılında kuruldu…

Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir uygulama…

Başörtüsünden "saçı göründü" gerekçesiyle Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra ölen 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin ardından protesto gösterileri yapıldı.

Binden fazla kişi yaralandı, polisin ateşi sonucu ölü sayısı 31'e yükseldi.

Peki, Kuran'ı Kerim'deki Bakara suresinin 256. Ayeti şöyle değil mi?

- "Dinde zorlama yoktur…"

Hazreti Peygamberimizin kurmadığı "Ahlak Polisi" uygulamasını, İranlı mollaların kurması İslam'a aykırı değil mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler konuşmasındaki özetle dedi ki;

- "İslam düşmanlığını da tıpkı antisemitizm gibi bir insanlık suçu olarak görüyoruz."

İran'daki uygulama insanlık suçu değil mi?

İnanç Allah ile kul arasında değil mi?

Zorla Müslümanlık olur mu?

İranlı mollalar neden eleştirilmiyor?

AKP'li Egemen Bağış, "Bakara Makara" diye alay etmesi İslam düşmanlığı değil miydi?

Bu sözlerin sahibi özgür bir gazeteci ya da düşünür olsaydı, "İslam karşıtlığı, toplumu bölmek, nefret suçu oluşturmak" gibi iddialar yapıştırılarak tutuklanmaz mıydı?

Bağış, bağışlanarak Büyükelçi yapılarak mükafatlandırılmadı mı?

Erdoğan'ın Amerika'da yaptığı açıklamalara okuyun:

- Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini hakkında tek kelime söylemedi…

2013 yılında Mısır'da güvenlik güçlerinin müdahalesinde hayatını kaybeden "Esma" için Erdoğan'ın döktüğü göz yaşlarını hatırlayın.

Ahlak Polisi ve İslamiyet - Resim : 1

- Peki, Erdoğan katledilen 22 yaşındaki Mahsa Amini için neden tek kelime gözyaşı dökmedi?

Mısır'da darbeci Sisi'ye gösterdiği tepkiyi ve Mısır ile 9 yıldır dondurulan ilişkilerin binde birini Erdoğan neden İranlı mollalar için gösteremedi?

Esma için, "Şehit" dedi ama Mahsa Amini için neden "Şehit" demedi?

Bu nasıl çifte standart? Bu nasıl dünya liderliği?

Değerli okurlarım,

Erdoğan Birleşmiş Milletler konuşmasında dedi ki;

- "Hiçbir lider attığı adımdan sonra 'Ben yanlış yaptım' demez.

Tabii liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır…"

Sen demezsin ama ben derim Erdoğan;

- Egemen Bağış'ta da,

- Mahsa Amini için de yanlış yaptın…

Bitmedi, çünkü senin 20 yıldır yaptığın yanlışları da unutturmayacağız Erdoğan;

İsveç ve Finlandiya'ya NATO kapısını aralamanı bizler şiddetle eleştirince Amerika'da Evren'in Yunanistan hatasını hatırlatıp, "İkinci bir yanlışı tekrarlamayacağız" dedin.

- Ancak Fransa'nın NATO'ya girişine 2009'da kayıtsız şartsız onay verdiğini hatırlamadın.

Haydi, Türkiye'nin Amerika ve Avrupa Birliği üyeleri için daha önce iki kez yazdığım şu şartları hatta daha fazlasını öne sürsene:

- AB'ye tam üyelik, Amerika'dan Fethullah Gülen'in iadesi, F-35 uçaklarımızın alınması ve projeye tekrar dahil edilmemiz, Yunanlıların vatan toprağı 20 Türk adasını tahliye etmesi ve terör verdikleri desteğinin tamamen kesilip teröristlerin Türkiye'ye iadesi…

Gelelim diğer yanlışlarından birkaç örneğe:

- Askerimizin başına çuval geçirilmesine sessiz kalman,

- Kozmik Oda'yı açtırman, devletin gizli bilgilerinin düşman eline geçmesine izin vermen,

- Süleyman Şah türbesini vatan toprağından kaçırman, koruyamaman,

- Sınır ötesi Barış pınarı operasyonunu Başkan Trump adice yazdığı bir mektup ve mal varlığın tehdidiyle nedeniyle durdurman,

- Suriye'nin kuzeyinde sınırımıza komşu terör devleti kurulmasına yol açman,

- Türkiye'yi Suriye batağına sokman,

- 15 Temmuz darbe girişimine mahkum etmen,

- Rus uçağını düşürtmen,

- Ergenekon, Balyoz Askeri Casusluk davaları ile şerefli Türk askerine FETO ve Amerika iş birliği ile kumpas kurulması,

- Rusya'dan S-400'leri NATO'ya aykırı şekilde alman,

- 14 şerefli generali "sözde darbe" gerekçesi ve siyasi baskı ile müebbet hapse mahkum ettirmen,

- 'Ver papazı al papazı'demene rağmen Trump'ın ikinci tehdidi ile casus Rahip Brunson'u teslim etmen…

Erdoğan görüyorum ki Suriye politikandan da "geri dönüş" yapma niyetindesin.

Geçenlerde Esad ile görüşmeye hazır olduğunun mesajını şöyle verdin:

- "Keşke Esad Özbekistan'a gelseydi, görüşürdüm…"

Türkiye'nin 11 yıl boyunca Suriyeli sığınmacılara milletin parasından 100 milyar dolar harca bugün, "Keşke gelse" dedi… Yemezler…

Bu ifaden Suriye politikası için açıkça şu anlam taşır:

- "Ben yanlış yaptım…"

Ekonomik krizde de "Ekonomistim" diye hata üstüne hata yapıyor ama "geri dönüş" yapmıyorsun.

Bırak artık bu inadım inat siyasetini Erdoğan…

Dış politikada da ekonomide de ipin ucunu kaçırdın Erdoğan…

Türk milleti de bütün bunları görmeli ve bilmeli ki;

- Ucube Tek Adam Rejimi bitmeden, Erdoğan iktidardan gitmeden bu yanlışlar bitmez…

Etiketler
Polis