Cümle galipler ve mağlupların dikkatine…

Akıl almaz açıklamalarla, yanıtsız kalan sorularla, yağmur gibi yağmakla kalmayıp fırtınaya dönüşen zamlarla, 16 milyon yurttaşın yardımlarla ayakta kalma...

Akıl almaz açıklamalarla, yanıtsız kalan sorularla, yağmur gibi yağmakla kalmayıp fırtınaya dönüşen zamlarla, 16 milyon yurttaşın yardımlarla ayakta kalma mücadelesiyle, makasın giderek açılması sonucu açlık ve yoksulluk sınırlarının her gün yükselmesiyle, özel bilgi isteyen konularda bile her şeyi bilen yöneticilerin yüksek özgüveniyle geçiyor günler…

Yanlış ve yanlı politikalarla, düşük maaş zammıyla, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak adımlarla, artan Coronamsı Omicran (o mikrop mu demeliydim?) paniğiyle, emekçiye kaşıkla, sermayeye kepçeyle verilen paralarla geçiyor ömürler…

CB’nin; “Vatandaşımızı fiyat artışına yönelik ezdirmemeyi sürdürüyoruz. Enflasyonun boynunu kıracağız. G20 içinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında geliyoruz. Sergilediğimiz performans bizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize adım adım yaklaştırıyor!” sözleriyle gülümsüyor yüzler…

Bu güzel ve iç açan müjdenin üstüne bir satır ekleyerek soralım! Verilen sözlerin havada uçuştuğunu, sözcüklerin sözcüklere çarparak gökte asılı kaldığını 35 baş danışmanı olan CB’nın ülkede olup bitenden haberinin olup olmadığını biz bilemeyiz. Biz olur niye olmasın diyenlerdeniz. Yetinmeyip olmasa da olur mühim olan gönül birliği diye düşünenlerdeniz…

Siyasetin genetiğini çeperlerdeki tortular belirler (güncel jargona uyması içini müsilaj ya da köpük mü demeliydim?) bunun aksini düşünmek milli piyangodan büyük ikramiyeyi beklemek gibidir diyor, kırıklarla dolu eğitim karnemize geçiyorum!

Her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına gidiyor. İstanbul Erkek Lisesi (İEL) gibi marka değeri olan okuldan bu yıl mezun olan 165 mezunun 103’ü yurtdışında okumayı tercih ediyor. Bunlardan 30’u Münih Teknik Üniversitesini seçiyor. Bu kaçışın veya göçün, ya da en doğru tanımıyla beyin göçünün, daha ve en doğrusu beşeri sermayenin gidişinin pek çok nedeni var. İlki Akademik Özgürlük Endeksinde 175 ülke arasında 170. sırada oluşumuz! Ve gençlerin “neden yurtdışı?” sorusuna verdiği yanıtlar: Yüzde 45.9 yaşam şartları. Yüzde 22.4 ekonomik nedenler, yüzde 27.3 hak ve kişisel özgürlüklere değer verilmesi olarak açıklıyor gidiş nedenlerini…

Hesaplı kitaplı adımlarla kayyum atanan marka üniversitelerimizi görünce! Dünya Üniversiteler Sıralamasında (THE) dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında hiçbir üniversitemizin yer almadığını duyunca! Ülkenin beyninin göçtüğüne tanıklık edince! Peki, suçlu kim, diye sormak gerekir? Ve cumhuriyet daha 4 yaşında iken, 400 Türk gencini dünyanın en iyi doktor, mühendis, hukukçu, iktisatçı ve bilim insanlarını yetiştiren üniversitelerde okuması için yurtdışına gönderen ve her kilidin anahtarı olan Büyük Atatürk’ü bir kez daha minnetle şükranla anmak gerekir…

Demem o ki! Söz buraya gelmişken dayanamayıp empati yaptım. Öğrenci ve genç olsaydım, böyle bir tercih şansım olsaydı eğitim için Hollanda’yı tercih ederdim. Merak edenler için söylemeliyim! 29 üyeli kabinenin 14 üyesini kadınlar oluşturuyor. Nokta…