İstiklal’de patlayan bombayı, Gaziantep’e atılan roketleri anlama kılavuzu

AK Parti’nin Türkiye’yi yok yere zor duruma düşürmesinden kaynaklanan zafiyeti TSK unsurları yüzlerce şehit verme pahasına gidermeye çalışıyor. Dahası güney illerimizde sivil şehitler veriyoruz ve büyük kentlerimizde de…

Bu seferki farklı; Gaziantep’te birisi çocuk iki yurttaşımızı canından eden, Kilis’e de atılan, okul-mokul demeden hem de sivillere atılan roketler ABD’nin “kara gücüm” dediği, aparatlaştırdığı ve ‘devlet’ niteliğine sıçratmak istediği PKK kontrolündeki-bağlaşıklığındaki YPG-PYD unsurlarından…
Biraz daha geriye gidelim… Mersin’de polis noktasına saldırı ve İstiklal Caddesi’ndeki kör terör eylemi… Öyle anlaşılıyor ki bu iki terörist girişim de roketleri gönderen iradeden…

FİLMİ BAŞA SARMAK, 2011’E DÖNMEK GEREK

Peki ne oluyor, neden oluyor? Neler oluyor?

Bu soruların yanıtları için çok daha geriye, 2011’e kadar gitmek gerekiyor…

Yeni-emperyalizmi göremeyecek kadar gözü kör olan AK Parti liderliğinin sözde ‘Arap Baharı’na aldanıp BOP eş başkanlığına göz kırpmasına; ABD’nin kayığına binip Suriye’de macera aramasına kadar gitmeden ne Mersin’i ne İstiklal’i ne de Gaziantep ve Kilis’e atılan roketleri anlayabiliriz…

KÖRLEŞEN VE KOORDİNATLARI GÖREMEYEN BİR İKTİDAR

Türkiye’de o kadar gözü kör bir iktidar vardı ki 2011’de; Suriye’nin Rusya ile stratejik bir savunma-güvenlik-işbirliği anlaşması olduğunu göremedi! Suriye’ye bir dış saldırı olduğunda ya da rejim tehlikeye girdiğinde Rusya’nın Suriye rejiminin çağırmasıyla Suriye topraklarında konuşlanacağını düşünemedi! Görülemeyen önemli bir şey daha vardı; ABD Suriye’ye oradaki Kürtlerin hamisi olarak girmek ve nitekim sonradan olduğu gibi PKK güçlerini de oraya çekerek kendisine bölgede bir “kara gücü” oluşturmak istiyordu.

Suriye’deki dış güçlerin de dahil olduğu iç savaş öncesinde Türkiye’nin güneyinde sınır güvenliği sorunu yoktu. Türkiye’nin güvenlik derinliği Suriye’nin güneyinden başlıyordu. Adana mutabakatı ile Türkiye-Suriye ilişkileri bahar havasına girmişti. Devlet başkanı ve başbakan düzeyinde ilişkiler sürüyor, ortak bakanlar kurulu bile toplanabiliyordu.

Kısacası AK Parti iktidarı ABD’nin kayığına binerek Esad rejiminin çökertileceği hesabıyla çok yanlış ve tam da bumerang olan bir adım attı. İşte o adım bugünkü gelişmelerin başlangıcıdır.

Sonrasında ABD ve YPG-PYD ile bağlaşığı PKK el yükseltti; Doğu Akdeniz’e ulaşma hesabı bile yaptı! Bunu önlemek için Türk Silahlı Kuvvetleri çok sayıda şehit verme pahasına üç önemli harekat yapmak zorunda kaldı. Fırat’ın doğusu ve batısı arasına tampon kurmak; güvenli bölgeler oluşturmak gibi palyatif adımlar nihai çözüm olmayacaktı ki… Dahası, Erdoğan’ın Suriye’deki ulusal çıkarlara aykırı ve orta-uzun vadede Türkiye’ye pahalıya patlayacak faturası düşünülenden çok kabarık oldu. 5 milyonu aşan sığınmacı, sosyal ve ekonomik maliyet, askeri enerjinin ve birikimin güneyde yoğunlaşması; ABD yedeğinde ve desteğinde eğit-donatla oluşturulan aparat; uzun güney sınırının öngörülemeyecek bir zaman için riskli hale gelmesi kolay olmayacak bir normalleşmenin göstergeleridir.

SICAĞI SICAĞINA TARİHİ UYARILAR KAR ETMEDİ

Oysa, Korutürk ve Loğoğlu, iki deneyimli diplomat kökenli yöneticisi-milletvekili mecliste AK Parti grubunun gözünün içine bakarak daha en başta ne kadar uyarmıştı hükümeti… Korutürk’ün danışmanı olarak o günlerin yakın tanığıyım. Bendeniz de yazılarımla çok uyardım hükümeti. Henüz vakit varken adeta bugün olacakların altını kalın çizgilerle çizdik. Heyhat anlayan olmadı. ABD kayığına binenlerin, kendilerini BOP eş başkanı olarak rüyalarında görenlerin gözleri bağlanmıştı bir kere… Öyle ki, Erdoğan Habur’dan geçerek gelen PKK’lıların bile Suriye’nin kuzeyine geçmelerine cevaz verdi! Gözler o kadar bağlıydı! ABD’nin şeytana bile pabucunu ters giydirebileceğini göremeyenler, gözleri bağlı olanlar Suriye’nin kuzeyindeki aparatın oluşması ve oradaki unsurların ABD’nin kara gücü haline gelmesi için ne gerekiyorsa yaptı! Koordinatların bu kadar da görülemediği bir dış politika yönetimi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yoktur! Suriye’deki politikayı oluşturup uygulayanların pratiği lisans düzeyindeki teorik derste bile sınıfta çakar! Türk dış politikası alanında hocam olan Prof. Haluk Ülman bunlara sıfır verirdi! Hatta sıfırın altında not olsa sıfırın en altını verirdi! Diplomasi hocam E. Büyükelçi Mahmut Dikerdem bir adım ileri gider tek ayak üstünde bekletirdi!

ABD VE KARA GÜCÜ, ŞAM VE ANKARA’NIN MAKAS KAPATMASINDAN RAHATSIZ

Şunu demek istiyorum; istihbari düzeydeki Ankara-Şam ilişkilerinde her iki taraftan üst düzey siyasi yetkililerden yumuşak mesajlar gelmeye başladı. Öyle ki, Erdoğan Sisi ile kurduğu teması daha da önce Esad ile de kurmaya hazır olduğunu belirgin şekilde ima etti. Haliyle Türkiye-Suriye yakınlaşması ABD ve kara gücünü çok rahatsız etti. Çünkü iki başkent arasında açılan makas onlara devasa bir rahat alan oluşturmuştu. ABD’nin binlerce TIR silah-mühimmat-araç-gereç ve eğit-donat aparatını bölgeye ıslık çalarak sevki gerçekleşmişti. İşte Şam-Ankara arasındaki yakınlaşma ve giderek barış iklimi de aynı şekilde ters olarak işleyecek ve ABD ile PYD-YPG ve bağlaşığı PKK’ya alan daraltacak. Hatta Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği fiilen hayata geçecek ve ABD’nin de kara gücünün de Suriye’de kontrolü kalmayacak.

İşte Gaziantep’e, Kilis’e roket sallanmaması; elini kolunu sallayanın gelip İstiklal’de, Mersin’de terörist eylemlere girişememesi için; Türkiye’nin kontrolsüz milyonlarca sığınmacı geriliminden ve sosyal-ekonomik maliyetinden kurtulması için, TSK’nın bir barış gücü haline gelmesi için Şam ile anlaşmak gerekiyor. Hatanın da zararın da neresinden dönülürse kardır. Türkiye-Suriye barışı iki devletin de fevkalade çıkarınadır.

İSTİKLAL ŞİFRESİ

Bitirirken bir çözümleme daha yapayım ilave olarak… İstiklal’deki Arap terörist ve işbirliği yaptığı ekip Suriye’nin kuzeyindeki Arap kesiminden. Bu eylemcilerle şu mesaj veriliyor: “Suriye Demokratik Güçleri” sadece Kürtlerden oluşmuyor; içimizde Araplar, Türkmenler, Hristiyan topluluklar da var.”
Tabii, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyindeki ABD desteğindeki aparatlara dönük operasyonlarına karşı, Türkiye’ye roket sallayıp, kentlerde terör eylemi düzenleyerek sözde bölgelerini savunuyorlar. Ancak, ABD desteğiyle kontrol altında tuttukları bölgeler Suriye topraklarıdır. Bunun unutulmaması gerekir.

RUSYA’NIN TAVRI BELİRLEYİCİ OLACAK

Şunu da belirteyim ki, Rusya’nın tavrı da çok önemlidir. ABD’nin bölgeden çıkması ve aparatının çökmesi doğrultusunda mı hareket edecek, gelişmeleri seyretmekle mi yetinecek. Kanaatim odur ki, Rusya, ABD’nin bölgeden tasfiyesi, YPG-PYD’nin ise Şam ile anlaşmak kaydıyla kendi arabuluculuğunda nispi bir özerkliği için yeşil ışık yakacaktır. Moskova, bu konuda Şam’ı ikna edecektir. Bu tablo Türkiye için ise kötünün iyisidir.

XXX

Şunu da belirteyim ki AK Parti’nin Türkiye’yi yok yere zor duruma düşürmesinden kaynaklanan zafiyeti TSK unsurları yüzlerce şehit verme pahasına gidermeye çalışıyor. Dahası güney illerimizde sivil şehitler veriyoruz ve büyük kentlerimizde de… Dileğim, barış masasının kurulması ve TSK’nın da caydırıcı bir barış gücü olarak karargahına dönmesidir. Dünkü iki sivil şehitten birisi, 5 yaşındaki çocuğumuz değerli dostum, Gaziantep kökenli CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın yeğeni. Ona ve ailesine, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Ulusumuzun, Gaziantep’in başı sağolsun. İstiklal’de ve Gaziantep’te kaybettiklerimiz kalplerimizde…

Etiketler
TSK Gaziantep Hitler Şehit