“Bize Kral Değil, Kural Gerek”

Tekrar altını çiziyorum; CHP, Altılı Masa eksiklerini seçim takvimine kadar giderip hata yapmazsa iktidara yürüyor. AK Parti eridi ve sadece daha fazla erimemek için çırpınıyor.

Bu yazıda da CHP’nin 3 Aralık’taki “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısına devam edeceğim…

O toplantıyı CHP kamuoyuna “vizyon sunumu” olarak tanımladı. Belli ki toplantı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere gezilerinin ardından planlanmıştı önceden. Nitekim o iki dış geziden sonra ve o gezilerdeki vizyonla paralel bir içerikte gerçekleşti.

ALMANYA PARANTEZİ

Bu arada, bir parantez açarak çok değişik bir konuya değineyim … Kılıçdaroğlu’nun üçüncü gezi durağı Almanya olacak. Almanya, Türkiye’nin ticaretinin yarısını oluşturan bir ülke. Üstelik yuvarlak olarak belirtmek gerekirse Türkiye kökenli ve vatandaşımız olan 3,5 milyon civarında insanı barındırıyor. Onların bir kısmı üçüncü ve dördüncü kuşak artık. Bir kısmı işveren ve kamu görevlisi. Orada Covid aşısını bulan bilim insanlarımız var, siyasetçi de. Esnaf, sporcu da çok. İlkay Gündoğan Katar’da Alman Milli Takım kaptanı olarak forma giydi. Mesut Özil ve daha niceleri geldi geçti Alman Milli Takımı, Bundesliga 1 ve 2’den… Bu bağlamda asıl dikkat çekmek istediğim şu: Kılıçdaroğlu Almanya’ya gitmişken geçen eylülde SPD’nin bütün anketleri altüst ederek yüzde 15 gözüken oyunu nasıl yüzde 25’e çıkararak koalisyonda başbakanlığı aldığını da mutlaka incelemeli. SPD yetkilileri ile görüşüp partinin bu sıçramayı nasıl başardığına bakmalı. İlave yüzde 10’un sırrını almalı. Seçime daha 6-7 ay var; bu sürede o deneyimden yararlanmalı…

CHP GÜÇLÜ BİR BAYRAK GÖSTERDİ

Vizyon sunumu CHP’nin “bayrak göstermesi” açısından iyi oldu. Altılı Masa’nın en büyük ortağı olarak büyük olasılıkla -eğer tahkimatta ve adayda hata yapmazsa- iktidara gelecek olan Altılı Masa iktidarının perspektiflerine dair de fikir verdi. Şunu anladım ekonomi politikaları ağırlıklı sunumdan; bu içerik Altılı Masa dikkate alınarak hazırlanmış. İyi Parti’nin de Babacan ve Davutoğlu’nun da, DP ve Saadet’in de söz konusu içeriğe cepheden itiraz edeceğini hiç sanmıyorum. Hatta çok büyük ölçüde katılıyorlardır. Bunu zamanla göreceğiz. Hatta şunu da söyleyeyim; dikkate alınacak itirazlar daha çok CHP içinden ve periferisindeki iktisatçılardan gelecektir diye tahmin ediyorum. Onlara yeniden hatırlatayım; bu perspektif, CHP’nin Altılı Masa’yı ve batılı kuruluşları dikkate alan bir perspektif.

Yoksa… Evet yoksa, Kılıçdaroğlu da, CHP’nin ekonomi simaları da özellikle pandemi sürecinden itibaren daha “kamucu” bir retorik tutturmuştu. O kamucu retorik ile vizyon sunumunu yapan simalar ve sunum içerikleri arasında hissedilir farklılıklar gördük. CHP’nin kamucu retoriğinin vizyon belgesinde ortaya konulan içerikle uyumlu hale getirilmesi ve Altılı Masa programında da netliğe kavuşturulması gerek. Daha açık not edeyim; CHP’nin de Altılı Masa’nın da bugün ayağını basması gereken zemin “karma ekonomi”. Büyük Atatürk’ün de tercihi olan ve uzun yıllar Türkiye’yi ayakta tutan karma ekonomik model özellikle her şeyin eskisi gibi olmayacağı, neoliberalizmin nallarını iyice havaya diken pandemiyle birlikte parlak bir geçer akçedir. Özellikle iklim değişikliği sürecinde, tarım ve hayvancılık, gıdaya erişme risklerinin arttığı dönemde kamunun sigorta işlevi kaçınılmaz. Pandemiden önce bile gelişmiş Avrupa ülkelerinin ekonomisindeki kamu payının bile ciddi bir oranda olduğu bir gerçek de var.

Şu nokta da önemli: “ferah, ardından refah” temalı bir vizyoner yaklaşımda sosyal politikalar, “yatağa aç girmeme” retoriği çok öne çıktı. Evet, durum şu anda çok kötü. Fırınlar, simitçiler askıda ekmek-simitle dolu… Toplu ulaşımda kaçak geçmek için kıvranıyor insanlar işine, okuluna gidip gelirken. O kadar bozuk paraya bile muhtaç! Hakikaten de yatağa aç giren çok çocuk var, çok yaşlı var. Yaşadığım yerdeki bazı manavlarda bile daha ucuz pörsümüş ikinci tezgahlar var! Hele pazar artığı peşinde akşam olmasını bekleyenler insanın içini acıtıyor. Gelmek istediğim yer şurası; CHP ve Altılı Masa, ilk iktidar yıllarında sosyal yardımları artırarak sürdüreceğini vurgulamalı ama akabinde bu durumu işgücü çağındaki her vatandaşa iş vererek, işsizlik maaşının asgari geçime endeksleyerek, emekli maaşlarını onurlu yaşam seviyesine kavuşturarak aşacağını; kısacası refahın yaygınlaşmasıyla yoksulluğun kader olmaktan çıkaracağını güçlü şekilde vurgulamalı. Daha açık söyleyeyim; aile sigortası-kadına maaş tamam ama aslolan kadına iş vermek, kreş açmak, yaşlı bakım evi açmak olmalı.

CHP’DE GÜÇLÜ İSİMLER VAR EKONOMİ ALANINDA

CHP’nin 3 Aralık’taki vizyon sunumunun yıldızları AK Parti’nin hemen öncesindeki Hazine Müsteşarı, bugünün CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak ile CHP Genel Sekreteri, iktisat doçenti Selin Sayek Böke’ydi. (Böke, önceki dönem MYK Üyelerini bizzat telefon açarak toplantıya davet etmiş; bunu da çok takdire şayan buldum) Salondan yükselen yoğun ve güçlü alkışlardan da anlaşıldığı gibi, bu iki isim partililerin duymak istediğini konuştu. Öztrak’ın güçlü bir vurguyla sarf ettiği “Bize kral değil, kurak gerek” sözleri ise 4 saati aşan sunumun en etkili, en çarpıcı cümlesiydi. CHP’de bu iki isim gibi başka isimler de var ekonomi alanında; mevcut CHP Grubu içinde örneğin İlhan Kesici var; DPT Müsteşarlığı yapmıştır. CHP’nin hep söylediğim gibi ekonomi konuşan yüzlerini bu ağır ekonomik tablo sürecinde öne çıkarması gerek. Ekranlara onları çıkarması gerek. Ekranlar maalesef ortaya karışık cümlelerle vakit tamamlayan isimlerle dolup taşıyor.

ERDOĞAN’IN KISKANÇLIĞI

Geçerken değinmeden olmaz; Rifkin ve Acemoğlu (babası Kevork Acemoğlu Yön bildirisini imzalayan bir akademisyen) neden uzaktan konuşmuş vb. eleştirilere katılmıyorum. Olabilir, doğaldır. Günümüzde, bu iletişim çağında böyle şeyler olağan. Okyanus ötesinden yarım saatlik konuşma için gelip gitmek gerçekten lüks olurdu. Ancak Ankara’dan uzaktan katılanlara eleştirim var. Gelip kürsüden konuşmalıydılar. CHP de bunu sağlamalıydı. Bir eleştirim daha var; ilk konuşan Rifkin konuşmaya başladıktan yaklaşık 5-10 dakika sonra simultane çeviri kulaklığı getirildi ve sadece ön sıradakilere verildi. Daha arka sıradakilerden İngilizce anlamayanlar konuşmaya Fransız kaldı! Basın locasında basın mensubundan çok sıradan izleyiciler vardı ve basın mensuplarını çok rahatsız ettiler. Basından bazı simalar ise basın locası yerine nedense önlerdeki katılımcı sıralarındaydı. Böylesi vizyoner bir toplantıda biçim öze uygun olmalı. Toplantının geneliyle ve içeriğiyle ilgili olarak şunu da not edeyim; iktidar ve yalakaları yerden yere vuruyorsa demek ki iyi bir şey yapılmıştır! Ki, öyle yapıyorlar. Katar Emiri, Suudi Prensi ile memleketin derdine çare arayan Erdoğan batılı düşünür ve bilim insanlarına kafayı takıyor. Erdoğan’a hatırlatalım; başbakanlığı döneminde ‘altın çağını’ yaşayan AK Parti’nin ekonomi kurmayı Babacan da Altılı Masa’da! Memleketin ekonomisini çökerttiniz, susunuz ve oturunuz aşağıya artık. TOKİ’ye sosyal konut yaptırmak 20 yıl sonra aklınıza geliyor! Arjantin’den sonra en yüksek enflasyona mahkum ettiniz ülkeyi; hayat pahalılığından perişan oldu millet! Bırakınız Rifkin’i, düşerken paraşütünüzü açmaya bakınız, iyice çakılmayınız da yeni muhalefet olarak belki memlekete faydanız dokunur seçim sonrasında.

ÖZGÜVENLİ KILIÇDAROĞLU VE ONA UYGUN BİR PARLAMENTO DESENİ

Son olarak iktidar medyasının Göbels taktikleriyle yaydığı yalanlara ve bu yalanlara sazan gibi atlayan ve bir kısmı da CHP’nin içinde olan ama CHP’nin bile uzak, orta ve yakın tarihini bilmeyenlere değinmeden olmaz. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 3 Aralık toplantısında ne dedi? Mealen aktarıyorum: “Artık ana muhalefet partisi lideri değilim, iktidara gelmekte olan güçbirliğinin bir parçasıyım”. Bu vizyona sahip bir genel başkanın partisinde sünepeliğe, amatörlüğe, küçük ve dar çıkarcılığa, pesimist yaklaşımlara yer olmamalı. İki örnek vereceğim:

1)CHP’li milletvekillerinden, PM üyelerinden TV’lerde “70 yıldır iktidara gelemedik” söylemini çok duydum ve çok da üzüldüm. Oysa CHP evet tek başına değil ama çoğunlukla koalisyon hükümetleri kurarak ya da bazen koalisyon hükümetlerine katılarak zaman zaman iktidarda oldu, memleketin dümenine geçti. 60’larda İsmet İnönü üç koalisyon hükümeti kurdu başbakan olarak 70’lerde Ecevit iki kez… 90’larda SHP olarak DYP ile birlikte… CHP’den çok da yarı düşünülemeyecek Ecevit yine DSP ile 99-2000 arasında 3,5 yıl başbakan oldu ANASOL-M koalisyonu ile…

2)Kılıçdaroğlu için öyle bir yalan rüzgarı estiriliyor ki sanki 20 yıldır Erdoğan ile yarışıp 20 yıldır kaybediyor! Oysa gerçekler bambaşka. Şöyle ki: Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile ilk kez 2011’de yarışa girdi ve partisinin oyunu çalıştığı en iyi MYK ile 5 puan artırdı ama AK Parti karşısında seçimi kaybetti. Fakat 2015 Haziranı’ndaki izleyen seçimde Kılıçdaroğlu’nun başındaki dönemin CHP’si AK Parti’yi iktidardan düşürdü! CHP oyları eksilmedi, artmasa da ancak AK Parti yaklaşık 9 puan eridi CHP muhalefeti sayesinde ve hükümet kuramayacak duruma düştü! CHP-AK Parti arasında istikşafi koalisyon görüşmeleri oldu. Oyalama taktiği izleyen Erdoğan ülkeyi anayasal hükümetle tekrar seçime götürüp müphem şekilde iktidarı yeniden elde etti. 2018’de kaybeden Kılıçdaroğlu, nihayet 31 Mart 2019’da, yani CHP’nin başına geldikten sadece 9 yıl sonra devlet ve hükümet gücünü elinde bulunduran Erdoğan AK Parti’sini kündeye getirip adeta sırtını mindere yapıştırdı! Yetmedi, özellikle mızıkçılıkla tekrar seçime gidilen İstanbul’da Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a İmamoğlu enstrümanı ile hayatının en büyük dersini verdi.

İşte böyle… Bu gerçekleri seçmene, halka göstermek gerek. Yalan rüzgarlarını savuşturmak gerek. CHP’de İmamoğlu, Yavaş, Soyer gibi ilçe belediye başkanlığından gelip Türkiye’nin en büyük üç kentini başarıyla yöneten enstrümanlar çok. Kılıçdaroğlu, inanıyorum ki önümüzdeki genel seçimlerde o enstrümanları çıkaracak sahneye. CHP o yıldızlarla parlamento yarışına girerse, siyaset esnaflarından arınırsa; arkasında başarı hikayesi olan güçlü, güvenilir, bilgili, halkta karşılığı olan, arızasız isimlerle listelerini oluşturursa ibresini yukarı çıkarır. Bu meyanda CHP’de büyük bir değişim olacak, herkes buna hazır olmalı ve kimse kırılmamalı. Mevcut CHP Grubunun en fazla üçte biri kalır yeni dönem için listelerde.

DOĞRUYU KİMLER HAYATA GEÇİRECEK?

Son bölüme neden girdim? Bu son bölüm dikkate alınmazsa vizyon sunumu elde patlar da onun için. Çünkü seçmen bakacak; bu anlatılanları kim hayata geçirecek?

Tekrar altını çiziyorum; CHP, Altılı Masa eksiklerini seçim takvimine kadar giderip hata yapmazsa iktidara yürüyor. AK Parti eridi ve sadece daha fazla erimemek için çırpınıyor. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olsa da olmasa da Türkiye’nin İhvan çizgisinden kopmasının ve uzaklaşmasının mimarı olarak siyasi tarihimize geçecektir.

Etiketler
Altılı masa Seçim AK Parti