AK Parti iktidarını ayakta tutmak için ekler

Çok ayrıntıya girmeyeceğim; sonunda bu da oldu! Yürütme, yani Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan ve İçişleri Bakanlığınca 81 il valiliğine gönderilen yazıya...

Çok ayrıntıya girmeyeceğim; sonunda bu da oldu! Yürütme, yani Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan ve İçişleri Bakanlığınca 81 il valiliğine gönderilen yazıya göre artık belediye başkanları da yabancı diplomatlar ile temas etmeden önce Dışişleri Bakanlığının onayını bekleyecek. Bir yabancı diplomat Türkiye’nin bir belediye başkanı ile görüşmek için Dışişleri'nin olurunu alacak. Aynı şekilde bir yabancı diplomat ile görüşmek isteyen belediye başkanı da keza aynı makamdan izin alacak. Üstelik, bu izinler telefon görüşmesi için de geçerli! Fesuphanallah!

ASIL HEDEF BAŞTA İMAMOĞLU OLMAK ÜZERE MUHALİF BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLARI

Yazıya bakarsanız bütün kamu görevlilerini kapsıyor. Fakat söz konusu yazının hedefi bal gibi muhalif belediye başkanları! Daha açık konuşalım; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu!

İmamoğlu'nu yabancı misyon şefleri merak ediyor, yakından tanımak istiyor... Bu doğal, çünkü İmamoğlu da Kılıçdaroğlu, Akşener ve Yavaş gibi müstakbel cumhurbaşkanı adayı. Benim bildiğim Kılıçdaroğlu, kendisi aday olduğunda ilk turda garanti kazanacağını görürse anketlerde Altılı Masa'yı ikna ederek adaylaşır. Fakat kamuoyu başka bir isim, örneğin İmamoğlu'nda ısrar ederse de bunun önünde durmaz tam tersine önünü açar.

İşte Erdoğan yönetimi de İmamoğlu seçeneğini bu yüzden refüze etmek için, İmamoğlu'nu bastırmak için elinden geleni ardına bırakmıyor. Yetkilerini kısıtlamaktan ceza davalarına ve şimdi de yabancı diplomatlardan uzak tutma girişimine kadar...

ERDOĞAN BELEDİYE BAŞKANI İKEN İZİN Mİ ALIYORDU?

Ve bu noktada bir soru iktidara: R. Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken yabancı diplomatların ilgisine mazhar olmadı mı? Pekala oldu ve o da icabet etti diyalog taleplerine. Ama o zaman kimse ona bugünkü gibi cin fikirlerle yaklaşıp "izin" adı altında kısıtlayıcı hükümlerle yaklaşmadı.

SEÇİM SATH-I MAİLİNE GİRİLİRKEN...

Mesele İmamoğlu olsa da başka önemli kentlerin belediye başkanları için de izin mekanizması can sıkıcı. Örneğin, daha geçen hafta Brüksel’de İzmir Evi'ni hizmete açan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer oraya gittiğinde yabancı diplomatlardan randevu istemeden önce Dışişleri Bakanlığından izin mi isteyecek?.. Ahret soruları mı gelecek?.. Zamanında yanıt verilecek mi? Bunlar hep soru işareti... Soyer, Türkiye’nin Avrupa vizyonu olan Akdeniz'in incisi İzmir'ini tanıtmak, dünyaya açmak isterken her attığı adımda izin mi alacak? Kendisini İzmir'de ziyaret eden büyükelçi, başkonsolos, konsolos ve ateşe çok, çünkü Soyer İzmir'in ekonomik çıkış yollarından birisi olan turizmi geliştirmek istiyor. Bu da dinamik ve tempolu ilişkiler gerektiriyor.

Tabiî İstanbul 16 milyonu geçen ve kısa süreli konukları ve transit nüfusuyla 18 milyonluk mega bir dünya kenti olarak dış ilişkiler açısından da önemli bir merkez. Bu kadar büyük ve zamanın hızlı aktığı kentin belediye başkanı izinle mi vakit kaybedecek?

İYİ NİYETLİ DEĞİL

Dahası, bu izin mekanizmasının tam da artık yavaş yavaş seçim sath-ı mailine girildiği bir süreçte gündeme getirilmesini nereden baksanız iyi niyetli bir adım olarak görmek mümkün değil.

Anayasa ve yasalar bu izne cevaz veriyor mu? Gördüğüm kadarıyla değil... Fakat benim ölçüm şu:

1)Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?
2)R. Tayyip Erdoğan belediye başkanı iken yabancı misyonla görüşürken izin veya onay mı alıyordu?

Hadi diyelim ki belki sadece "bilgi ver" denilebilir ve bilgi de verilir; kiminle ve hangi konuda görüşüleceği hakkında. Fakat izin ve onay süreci de ne demek oluyor? Hele hele telefon görüşmesi için izin-onay!

Büyük kentlerin belediye başkanları aklı başında ve memleketinin çıkarlarının, hassasiyetlerinin farkında olan yöneticilerdir. Zaten sıkıntı oluşturacak bir iş ve eylem halinde de yasalar vardır, uygulanır.

İKTİDARI ALMIŞ BİR TELAŞ...

Bir zamanlar, 1970'lerde "Devleti Koruma Yasasına Ek" adlı bir Bulgar filmi izlemiştim Sinematek'te. Bulgaristan'daki otoriter rejimi ayakta tutmak için getirilen yeni bir önlem üzerindeydi film. Erdoğan'ın bu yeni uygulaması aklıma o filmi getirdi. Erdoğan'ın yeni uygulaması da AK Parti iktidarını ayakta tutmak için telaşla getirilen bir ek gibi! İşte iktidarı ayakta tutmak için telaşla başvurulan bu gibi "ek" önlemler yüzünden "otoriter" ve "hibrit" bir rejimden söz ediliyor.

Peki bu kadar dikiş yama tutar mı? Onca ek işe yarar mı? Hiç sanmıyorum... Yeter ki muhalefet büyük bir hata yapmasın. Yeter ki muhalefet yığınağını iyi yapsın. Çünkü yığınakta yapılan hata Allah muhafaza seçimi kaybettirir. Askeri terimleri siyasette pek kullanmaktan yana değilim ama askerler buna; "yığınakta yapılan hata savaşı kaybettirir" diyor.

6'lı Masa'nın "milletin ümidi" olduğunu bir an bile unutmadan adımlarını dikkatlice atması, büyüyerek, genişleyerek, kanatlarını açarak yürümesi şart. AK Parti'nin getirdiği ekler hikaye... Ayrıca, görün bakın bu ek fiilen uygulanamayacak. Yanlış hesap Bağdat'tan dönecek.

Etiketler
AK Parti