Göçmenlerin oy tercihi nasıl şekillendi? İşte Erdoğan'ın yarattığı diaspora ve yurtdışında oy kullanma hakkının tarihi

Türkiye cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçiminin sonuçlarını tartışıyor. Yurt dışı seçmenlerin yüzde 59,57'sinin Erdoğan'ı seçmesi ise dikkat çekiyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin Erdoğan tercihinin perde arkasında ne yatıyor?

Göçmenlerin oy tercihi nasıl şekillendi? İşte Erdoğan'ın yarattığı diaspora ve yurtdışında oy kullanma hakkının tarihi

Türkiye, 14 Mayıs'ta cumhurbaşkanı seçimi birinci turu ve milletvekili genel seçimi için sandık başına gitti. İlk turda cumhurbaşkanı adaylarının seçilmeleri için gerekli olan yüzde 50+1 oyu alamaması üzerine 28 Mayıs'ta yeniden sandıklar kuruldu. Cumhur İttifakı Adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,18 oy alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Millet İttifakı Adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun oyu ise yüzde 47,82 oldu.

Yurt dışı seçmenleri ise seçimin en fazla tartışılan konuları arasında yer aldı. Yüksek Seçim Kurulu'nun verilerine göre, yurt dışında kayıtlı olan seçmen sayısı ise tam katılım sağlandığı durumda 3 milyon 286 bin 786. 28 Mayıs'ta yurt dışında 1 milyon 585 bin 334 seçmen oy kullandı. Yurt dışı seçmenlerinin sayısı İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra dördüncü sırada yer alıyor. Yurt dışı seçmenlerin ağırlıklı olarak Erdoğan'ı desteklemesi dikkat çekiyor. Yurt dışındaki seçmenin tercihi de yüzde 59,57 ile Erdoğan oldu. Geçerli oyların yüzde 40’ı ise Almanya’da kullanıldı.

Yeni Dalga'dan Seda Karabatanoğlu, göçmenlerin siyasi tutumlarını Strasbourg Üniversitesi Türkçe Çalışmaları Bölümünden Prof. Samim Akgönül, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Besim Can Zırh ve Berlin Sosyal Bilimler Merkezi Araştırmacısı Dr. Gülay Türkmen ile konuştu.

Türklerin 1960’lı yıllardan itibaren ekonomik nedenlerle göç ettiği Avrupa ülkelerinde AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme eğilimi var. Bu eğilim Türkiye’de yaşayanlar tarafından “Avrupa demokrasisinde yaşayıp Türkiye’de otokrasiyi destekliyor” vb. söylemlerle eleştiriliyor.

Strasbourg Üniversitesi Türkçe Çalışmaları Bölümünden Prof. Samim Akgönül, “Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya’daki Türkiye vatandaşları daha muhafazakâr milliyetçi oy kullanırken; İsviçre, Büyük Britanya, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerdeki Türkiye vatandaşları daha seküler Kemalist adaylara yöneliyorlar. Ayrıca Fransa dahil birçok ülkede siyasi göç nedeniyle Kürt ve Alevi yoğunlaşmasından dolayı sol partilere ve Kürt siyasal hareketini temsil eden partilere de Türkiye’den daha fazla oy veriliyor” diyor.

“GÖÇMENLER BULUNDUKLARI ÜLKELERİN SİYASİ HAYATINA TAM ANLAMIYLA KATILAMIYOR”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Besim Can Zırh, Almanya ve Avusturya gibi çift vatandaşlığı kabul etmeyen ülkelerde yaşayan Türklerin, Türk vatandaşlığından vazgeçmek istemedikleri için, on yıllardır yaşadıkları ülkelerde oy kullanamadıklarına dikkat çekerken, “Yerel düzeydeki siyasi katılım ya da temsilleri ise göçmen meclisleri örneğinde olduğu gibi kendilerine ayrılmış sınırlı bir alanda kalıyor. Öte yandan Türkiye’ye göre yaşam kalitesi ve refah düzeyi olarak daha iyi koşulları olmasına karşın sanayisizleşme süreci ve özellikle 2002 yılında Avrupa Birliği içinde tek para birimine geçildikten sonra göçmenler açısından ciddi bir yoksullaşma süreci yaşanıyor. Yeni kuşaklar arasında işsizliğin yükselmesi, maddi durum imkan vermediği için Türkiye’ye gitmeyi birkaç yıl erteleme gibi durumlar giderek yaygınlaşıyor” diye konuşuyor.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde lider olarak Erdoğan’ın, siyasi parti olarak AKP’den daha büyük bir etki alanına sahip olduğunu kaydeden Zırh, “Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı olanlar arasında seçime katılımın yüzde 50 civarında. Bu oranın göçmenlerin siyasi tutumumu yansıttığını söylemek mümkün değil” diyor.

“GERÇEK SORUNLAR DEVLETİN GİZEMLİ ÇIKARLARI ARKASINDA SİLİNİP GİDİYOR”

Akgönül de Erdoğan’ın seçmeniyle kurduğu ilişkiye dikkat çekiyor:

“Erdoğan seçmenini iki tuhaf şeye inandırmayı başardığını söyleyen Akgönül, “İlk olarak destekçileri, Erdoğan’a karşı çıkmanın zaten kutsanmış olan Türk devletine karşı çıkmak olduğunu düşünüyorlar. İkincisi, 20 yılın sonunda, Erdoğan şu ya da bu konuda aniden söylemini değiştirdiğinde, bunu taktiksel bir şekilde, sıradan insanların anlayamayacağı gizemli bir gerçeği bilerek yapıyor algısı yarattı. Böylece, beyaz dediğinde destekçileri ‘beyaz’ın iyi olduğunu düşünüyor, ertesi gün ‘siyah’ dediğinde aynı destekçiler bunun gizli bir şeyi bilerek taktiksel olarak yaptığını düşünüyorlar. Bu koşullarda, yoksulluk, yolsuzluk, deprem gibi zaten uzakta olan gerçek sorunlar devletin gizemli çıkarları arkasında silinip gidiyor.”

“TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ TUTUMLARINI AVRUPA’DA DA DEVAM ETTİRİYORLAR”

Berlin Sosyal Bilimler Merkezi’nden Dr. Gülay Türkmen, Avrupa’da iktidar partisine ve Erdoğan’a oy veren göçmenlerin Türkiye’deki siyasi tutumlarını sürdürdükleri görüşünde,

“Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerdeki seçmenlerin hatırı sayılır bir kısmının 1960 ve 1970’li yıllardaki işgücü göçü sonucu Türkiye’den gidenler oluşturuyor. Bu göçmenlerin büyük bir kısmı Türkiye’nin kırsal muhafazakar kasaba ve şehirlerden göç etmiş kişiler. Bu kişilerin göç ettikleri kasaba ve şehirlerdeki seçim sonuçlarına baktığımızda aslında bu seçmenlerin Türkiye’de göç ettikleri şehirleri siyasi tutumlarını sergilediklerini görüyoruz.”

Türkiye yaşayanların, göçmenlerin Avrupa’da demokrasiyi içselleştirerek Türkiye için de aynı koşulları isteyeceklerini düşünmenin bir yanılgı olduğunu aktaran Türkmen, “Bu varsayım seçmenlerin tamamen rasyonel davranan bireyler olduğu düşüncesi üzerine inşa ediliyor. Oysa ki siyaset bilimciler ve sosyologlar bize seçmenlerin her zaman rasyonel hareket etmediği, hatta ekseriyetle duygusal hareket ettiğini gösteriyor” ifadelerini kullanıyor.

ERDOĞAN DİASPORA YARATTI

Son yıllardaki diaspora inşa siyaseti çerçevesinde kullanılan devlet kaynaklarının mevcut durum üzerinde etkili olduğunu ifade eden Zırh ise, Erdoğan’ın yurt dışı seçmenleriyle kurduğu ilişkiye dair örnekler paylaşıyor:

“Erdoğan başbakan olarak 2008 yılında Köln’de ve 2011 yılında Düsseldorf gibi göçmenler açısında önemli iki şehirde yaptığı stadyum buluşmaları bir kırılmadır. Bu buluşmalarda Erdoğan göçmenlere, dinlerini ve dillerini unutmak anlamında asimile olmamalarını ama Almanca öğrenmek ve vatandaşlık almak konusunda entegre olmalarını; çünkü onların Almanya’daki toplumsal ve siyasal yaşama katılımının anavatan Türkiye’nin çıkarları açısından da hayırlı olacağını söylemişti. Zaten, yurtdışında oy kullanma hakkı 2012 yılında, Türkiye’nin bu yeni diaspora inşa siyasetinin bir sonucu olarak tanınmıştı.”

“DİTİB YURTDIŞINDAKİ GÖÇMENLERE MUKAYYET OLMAK AMACIYLA KURULDU”

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) ve benzeri kurumların yurt dışındaki Türkler üzerindeki etkisini sorduğum Zırh, DİTİB, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası, yurtdışındaki göçmenlere mukayyet olmak amacıyla kurulduğuna dikkat çekiyor, “Yeni kuşakların dillerini Türkiye’de Diyanet’in çizdiği çerçevede öğrenmeleri amacını taşıdığı kadar devletin göçmenlere babagil bir göz kulak olma arzusunun da taşıyıcısı.”

İktidarın, 20 yılın sonun devletin en güçlü ve kıvrak aygıtı Diyaneti, rejmin mülki haline getirdiğini söyleyen Akgönül ise, “Sadece DİTİB değil, devletin başka kurumları da örneğin Maarif Kolejleri, Yunus Emre merkezleri, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Balkanlarda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı TOKİ hep beraber rejimin bekası için çalıştılar. Bunlara Avrupalı Türklerin ortalamanın üzerinde seyrettikleri devlet ve yandaş televizyon kanallarını eklerseniz, Fransa ya da Almanya’daki ortalama bir Sünni Türk ailesindeki siyasal havayı hissedebilirsiniz” diyor.

Türkmen ise, DİTİB’in sadece dini bir kurum olmadığını aynı zaman göçmenlerin sosyalleşebildikleri mekânlar olduğuna dile getiriyor, “Çocuklar için Kur’an kursları, aileler için hafta sonu piknikleri ve bayramlaşma merasimi gibi insanları bir araya getiren pek çok aktivite var. Ancak Türkiye’deki iktidarın DİTİB’i Avrupa’daki Türkiyeli kimliğini daha İslami ve şekilde dizayn etmek için kullandığını söyleyebiliriz.”

YENİ DALGA GÖÇMENLER DİASPORA ÜZERİNDE NE KADAR ETKİLİ?

Türkiye’nin son yıllardaki fenomeni beyin göçü. Büyük çoğunluğunu eğitimli gençlerin oluşturduğu bu göç dalgası, “Yeni Dalga Göç” olarak anılıyor.

Yeni dalga göçmen olarak tanımlayabileceğimiz kişi ve oluşumlar Mayıs 2023 seçimleri için pek çok faaliyette de bulundu. Bu kişilerin Türk diasporası içindeki yerlerini sorduğum Akgönül, “2016 sonrası Türkiye’yi terk eden Gülenci veya solcu veya üst orta sınıf göçmenlerin henüz diasporalaşmadığını çünkü geri dönme refleksine sahip olduklarını” vurguluyor, “Ama şunu da belirtmek gerek, bütün bu ülkelerde bireyselleşmiş bir elit her zaman var oldu ve bu elit hiçbir zaman popüler göçmen segmentine dahil olmadı. Türk bakkalından, marketinden arada bir alışveriş yaptı, televizyondan maçlar seyretti ve 29 Ekim resepsiyonuna katıldı, ancak azınlığın dinamik çoğunluğu üzerinde fazla bir etki yaratmadı. Türkiye’de üst orta sınıf günlük hayatta muhafazakâr milliyetçi segmentle etkileşim halinde, istese de istemese de. Diasporada ise ayrım daha da keskinleşmiş ve birbirini hor görme, beğenmeme daha da derinleşmiş bir biçimde.”

Geleneksel anlamda işgücü göçüyle yurt dışına yerleşmiş göçmenlerle ve belirli eğitim ve mesleki statülerle yurtdışında bulunan ve expat olarak anabileceğimiz küme arasındaki siyasi tercih farkı olduğunu söyleyen Zırh, “Expat olarak gidenler dönmeyi düşünse de çocukları göç ettikleri ülkede kalabilir. Bu durum AKP’nin diaspora tahayyülünün dışında, Türk diasporası kavramı etrafında kurulan, resmi algının kırıklarına işaret ediyor olacak. Örneğin oy kullanılan ülkeler arasında Birleşik Krallık, Almanya’daki şehirler arasında ise Berlin’in bu konuda ayrıksı bir yeri var. Türkiye’den aldığı göç kompozisyonunun farklılığı nedeniyle buralarda CHP ve HDP çizgisi AKP’nin oldukça önüne geçiyor” diyor.

Türkmen ise, yeni dalga göçmenlerin, Türk diasporası üzerindeki etkilerini görmek için zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyor.

23 Mayıs 1987’de alınan meclis kararına göre, en az 6 aydır yurt dışında bulunan ve Türkiye’de seçmen kaydı bulunmayan vatandaşlar, ülkeye giriş yapmadan gümrüklerde oy kullanma sahip oldu. Ancak bu kararın barındırdığı teknik zorluk nedeniyle katılım oranı yüzde 10’un altında kaldı. 1995 ve 2008 yıllarında yurt dışında yaşayan Türklerin siyasi katılımına dair adımlar atılsa da verimli bir sonuç alınamadı. 2012 yılında yapılan değişiklikle, yurt dışı seçmen kütüğü oluşturuldu ve yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının en yakın konsoloslukta oy kullanmasının önü açıldı. Gümrükler dışında da oy kullanma hakkını getiren bu düzenlemenin uygulandığı ilk seçim 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu.
Etiketler
2023 Seçim Türkiye Milletvekili Seçim