Kılıçdaroğlu'ndan eğitim sistemi tepkisi: Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarıyla uğraşıyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerine sorunlarına değindi.

Kılıçdaroğlu'ndan eğitim sistemi tepkisi: Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarıyla uğraşıyoruz

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarının konuşulmasına vurgu yaparak tepki gösterdi.

Kılıçdaorğlu, "Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarıyla uğraşıyoruz. Bir sorunlar yumağı içinde eğitim sistemimiz. Eğitimde de adalet istiyoruz. Öğretmenler geçinemiyor" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları:

Eğer bir anne çocuğunu bulamazsa, görevliler tarafından alınan ve 39 yıldır hasretini çeken bir annenin dramını unutamıyorum. Zevcan Yedigöl, tam 39 yıldır evladının mezarını arıyor. 39 yıl sonra kendisi gözlerini kapadı, bir anne evladına hasret toprağa verildi. Demokrasinin, adaletin olduğu yer bu olur mu. Üstelik Zevcan Yedigöl 2007 yılına Erdoğan ile görüştü. En azından evladımın mezar taşına dokunayım dedi, ama olmadı.

Elbette adalet diyorum. Adaleti sağlayacak olan kişiler hakimlerdir. Bostancı- Dudullu metro hattında iki işçi hayatını kaybetmişti. Sayın Akif Hamza Çebi de davaları izleyeceğim demişti. Dün tarihi bir karar çıktı, beşli çete diye tanımladığımız grubun yaptığı metro inşaatında, bu firmaların yetkilileri ve alt yüklenici firmaların yetkilileri ertelenmeksizin 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldılar. İki işçinin hayatı... Adalet bir şekliyle yerini buluyor. İki işçi davamızı izleyin, karşı taraf çok güçlü yargıyı etkileyebilirler, ölen kişileri suçlayabilirler. Ama her şeye rağmen adaletli hakimler var.

DİYARBAKIR VALİSİ'NE TEPKİ

Devlet dediğimiz kurumun dini adalettir. Adaleti sağlayacak olan kurumlardır da. Örneğin bir vali devlet adına konuşabilir. Devleti temsil edebilir. Vali sıcak siyasetin içine girmez, devlet adına konuşur. Vali taraf tutuyorsa, bazı insanları şu veya bu şekilde azarlıyorsa bu olmaz. Vali devlet adamı olarak davranmalıdır. Diyarbakır valimiz bir açıklama yapıyor; "meslee işsizlik değil, mesele mesleksizliktir, mesele iş beğenmemedir" diyor. Bunun üzerine, il başkanına telefon ettim dedim ki, ya gerçekten de Diyarbakır'da iş var ama işi yapacak insan yok mu dedim. Hayır efendim, binlerce işsiz var dedi. Polis alarma geçti, valiye dokunamadı. İşsiz var mı var, dünya kadar işsiz var.

USULSÜZ GEMİ ARAMASINA TEPKİ

Bizim bir gemimiz uluslarası sularda durdurularak usulsüz bir şekilde arandı. Benzer bir olay İsrail'e girişte olmuştu. Biz dava açtık hep birlikte karşı çıktık. Bir gece yarısı Türkiye Cumhuriyeti açtığı davadan vazgeçti. Acaba AKP'li kardeşlerim bunu biliyorlar mı? Filistin davasına sahip çıkmak için oraya gidenler öldürüldüler, tazminat istendi, İsrail dedi ki ben vermem ama vakıf gösterirseniz oraya bağış yaparım. Sonra bir gere yarısı Meclis'ten bir kanunla geçirdiler. Almaya'yı da, İtalyayı'da şiddetle kınıyorum. Bizim gemimize uluslararası sularda yaptıkları baskın dolayısıyla. Hükümetten bu konuda çok açık ve çok net yanıt bekliyorum. Batı'nın Türkiye'ye karşı çifte standart uyguladığını biliyoruz. Bunları dile getiren sadece CHP'dir. Türkiye'de eserler gürler oraya gidip susarlar.

"ÖĞRETMENLER GEÇİNEMİYOR"

Bir ulusun bir milletin en zengin kaynağı yetmişmiş insan gücüdür. Bir ülkede yetişmiş insan gücü varsa, o ülke en zengin ülkedir. Bir ülkeyi dünyada söz sahibi yapan, yetişmiş insan gücünü yetiştirenler öğretmenlerdir. O nedenle öğretmenler dünyanın bütün saygın ülkelerinde el üstünde tutulur. Öğretmenler, sadece çocuklarımızı yetiştirmezler, içinde bulundukları toplumun da kanaat önderleridir. Kırsalda, kasabada öğretmenin kapısı çalınır.

Biz hep, Türkiye'nin 5 temel sorunundan söz ettik. Bunlardan birisi de eğitimdi. Bir ülke dünyada söz sahibi olmak istiyorsa, büyük buluşlara imza atmak istiyorsa eğitime önem vermek zorunda. Eğitim bu kadar önemliyken, eğitimimiz gerçekten milli mi? Eğitimimiz gerçekten hem milli hem de evrensel değerlerle uyumlu mu? Eğitim politikasını belirleyenler eğitimin önemini biliyorlar mı? 7 bakan değişti, 7 Milli Eğitim politikası oluştu. En temel düzenleme, 5 AK Parti milletvekili tarafından kanun teklifi olarak verildi, hiçbirisi öğretmen değil. Bunu çocuklarını okula gönderen AK Partili annelere söylüyorum. Senin çocuğunu 18 yıldır denek olarak kullanıyorlar, o olmadı bunu yapalım. 18 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nde bütün çocuklar denek olarak kullanıldı. Öğretmene Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren önem verilmiştir.

Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarıyla uğraşıyoruz. Bir sorunlar yumağı içinde eğitim sistemimiz. Eğitimde de adalet istiyoruz. Öğretmenler geçinemiyor.

Sevgili öğretmenim, benim ve Cumhuriyet Halk Partililerin görevi, seni toplumun en saygın kişisi konumuna getirmektir. Bunun sözünü veriyorum.

100 binin üstünde öğretmen emekliliği bekliyor 3600 ek gösterge yüzünden. Verin ek göstergeyi söz verdiniz.

Köy okullarının açılması gerekiyor, taşımalı eğitime son verilmesi gerekiyor. İkili eğitim... Bir sınıfta 60 kişi öğrenci var, bunlara son verilmesi gerekiyor. Doktora yapıp çekirdek satıp, atama bekleyen öğretmen var. Pazarlarda esnaflık yapan, atama bekleyen öğretmen var. 21. yüzyılın Türkiye'sinin en büyük ayıbıdır. Bütün bunların tamamı bir siyasi tercihtir. Parayı nereye harcayacak, eğitime mi Londra'daki tefecilere mi harcayaksın... Karar budur.

Size söz verildi 3600 için. Sizi kandırıyorlar, sana 3600 ek gösterge sözü verip, göstergeyi vermiyorlarsa sana oy yok diyeceksin kardeşim. Bunlar tercihi öğretmenden yana kullanmıyorlar.

Biz ne yapacağız,

1- Bir öğretmenler meslek kanunu çıkartacağız. Öğretmenleri, devlet memurları kanunundan çıkaracağız. Hakimler ve savcılar için nasıl bir kanun varsa, öğretmenler için de ayrı bir kanun olacak. Öğretmeni toplumda, en saygın konuma getireceğiz. Öğretmenin özel bir yasası olacak.

2- Hiçbir öğretmen, yoksulluk sınırının altında maaş almayacak. Öğretmeni açlığa yoksulluğa mahkum ettikten sonra o öğretmen benim çocuğumu nasıl eğitecek. Ay başını düşünecek, nasıl geçineceğim diye. Bu ülkede öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş almaycak.

3- Eğitim yatırımları için, özel yasal düzenleme yapacağız. Bursa'da dprem dolayısıyla birçok okuldu. Yıllardır yapılmıyor. İkili eğitim var, Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de. Niye yapılmaz bu okullar? Para yok. Milli Eğitim bütçesinde Türkiye'nin toplam yatırımının en az yüzde 18'i Milli Eğitim Bakanlığı'nın yatırımına gidecek. Bu imkan var mı? Var. Bu bir siyasi tercihtir. Kararı öğretmen, sandığa gidince verecek.

4- Köy okulları yeniden açılacak, atama bekleyen yüz binler var. Eğitimin tüm bileşenleriyle oluşacak politikalarıyla eğitim üretime dönük olacak, çağdaş olacak eğitim. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri olacak.

5- Her okulun kendi bütçesi olacak. Okul müdürünü dilenci haline getiriyoruz. Her okulun bir bütçesi olacak, o bütçesi denetlenecek. Okul aile birliğiyle birlikte yönetilecek. Okul aile birliğinin yetkileri güçlendirilecek.

"HALA İKTİDARIN PEŞİNDE GİDEN ÖĞRETMEN VARSA, KUSURA BAKMASIN AMA BEN ONA ÖĞRETMEN DEMEM!"

Bu 5 temel çözümü öğretmenlerimin takdirine sunuyorum. Onlar bunu yapmıyorlar mı... Biz yapacağız. Onlar öğretmenleri sevmiyorlar mı, biz seveceğiz. Onlar savurganlığı seviyorlar, biz adaleti hakkı hukuku savunuyoruz. Onlar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yerler, biz haklarını savunuruz. İster çalışan öğretmenler, ister atama bekleyen öğretmenler bunu gayet net bilsinler, 5 tane çözüm.

Öğretmene en büyük saygıyı, Mustafa Kemal Atatürk göstermiş. Enteresandır, 1921 kongresinde "Bu toplantıdan yararlanarak geleceğimizin kurtluluşunun saygı değer liderleri olan Trükiye kadın ve erkek öğretmenleri hakkında saygı dolu duygularımı hatırlatmak isterim" der... Saygı değer lider olarak tanımlıyor öğretmenleri. İktidardakiler bir gün çıkıp öğretmenler bu toplum için çok önemli ve hayatidir dediler mi ya. Hala iktidarın peşinde giden öğretmen varsa, kusura bakmasın ama ben ona öğretmen demem.

BUNLARIN İRADELERİ İPOTEK ALTINDA

Devleti yönetemiyorlar. Biz sanıyoruz mi sadece Merkez Bankası'nın faizi artıyor. Kredi kartlarına uygulanan faizi de artırdılar. 1 Kasım 2020'den geçerli olmak üzere. Kredi kartını kim kullanıyor? Parası olanlar mı, hayır. Öğretmen, esnaf, vatandaş kullanır. Peki bankaların zararı kapansın diye mi acaba yükselttiler. Hayır baktık, geçen yıl bankaların karı 35.9 milyar lira, bu yıl 46 milyar liraya çıkmış. Faiz lobilerinin önünde diz çökmek zorunda kaldılar. Bunların iradeleri ipotek altında.

Pandemide karşılıksız 6 milyar 310 milyon para verdiler. Bir de vatandaştan para topladılar 2 milyar lira. Toplam karşılıksız ödenen para 8 milyar lira. Kullanılan para 1 trilyon 891 milyar lira. Peki karşılıksız vatadanşlara, 8 milyar.

Bu sürede benim tefeci dediğim faiz lobilerine 119 milyar 581 milyon lira ödediler 10 ayda. Ayda, 1 milyar 800 milyon dolar, günde 57 milyon 800 bin dolar ödediler.

"DOKUNULMAZLIĞIMI KALDIRMAZSANIZ, NAMERTSİNİZ"

Açkıklama yapmışlar Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığını kaldıracağız diye. Eğer benim dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz, vatan hainisiniz. Sizden mi korkacağım ben. Söyledim yine söylüyorum, memleketime feda olsun, bayrağıma feda olsun. Sizden asla korkmayacağım.

Etiketler
Kemal Kılıçdaroğlu Öğretmen Cumhuriyet Halk Partisi