Canlı yayında tartışmışlardı: Sabah yazarı Merkez Bankası Başkanı'nı böyle eleştirdi!

Kameralar karşısında Merkez Bankası Başkanı Ağbal'la tartışan Sabah yazarı Müderrisoğlu, "dönemin özgün koşulları ve birikimli ajanda nedeniyle benim sorumu farklı bir zeminde değerlendirmeyi tercih etti" dedi.

Canlı yayında tartışmışlardı: Sabah yazarı Merkez Bankası Başkanı'nı böyle eleştirdi!

AKP içindeki ekonomi kavgası kameralar karşısına taşınmıştı.

Sabah gazetesi ve Cumhurbaşkanlığında görevli bazı danışmanlar, Berat Albayrak’ın Hazine ve Ekonomi Bakanlığı’ndan istifa etmesinin ardından oluşturulan yeni ekonomi yönetimini sık sık hedef alıyordu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, geçen günlerde yılın ilk Enflasyon Raporu'nu açıkladığı toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Toplantıda, Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu'yla Naci Ağbal arasındaki tartışma dikkat çekti. Müderrisoğlu, Merkez Bankası'nın siyasal bir çerçeveyle de hareket etmesi gerektiğini söyledi. Müderrisoğlu ekonomiyle ilgili görüşlerini aktardıktan sonra, Merkez Bankası'nın politikalarına ilişkin sorular yöneltti.

Ağbal ise Merkez Bankası'nın herhangi bir şekilde politik değerlendirmenin içine girmeyeceğini, politik değerlendirmeye ilişkin değerlendirme de yapamayacağını belirtti. Müderrisoğlu'nun değerlendirmelerine ilişkin ise "Para politikasındaki duruşumuza ilişkin değerlendirmelerinizi son derece eksik ve yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum" diye yanıtladı.

MÜDERRİSOĞLU’NDAN İLK YAZI

Tartışmanın ardından Okan Müderrisoğlu, “Bir soru ve ardındakiler...” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Müderrisoğlu yazısında, Ağbal’la tartışmasına değindi, ekonomiyle ilgili görüşlerini aktardı.

Ağbal’la uzun yıllardır tanıştığını söyleyen Müderrisoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Yılın ilk ‘Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’ sonrasında Merkez Bankası Başkanı Sn Naci Ağbal'a sorduğum soru oldukça ilginç yorumlara yol açarak tuhaf noktalara çekildi. ‘Çarşı karışsın, bize de malzeme çıksın’ diye hazırda bekleyen, kimler oldukları bizce malum çevreler hemen harekete geçtiler. Senaryoları birbiri ardına sıraladılar da sıraladılar!

Yazımın hemen başında üç hususu kayda geçireyim:

Birincisi... Düşük tek haneli enflasyon, sürdürülebilir büyüme, cari fazla, sağlam kamu maliyesi, etkin bankacılık sistemi bu ülkenin geleceği için mecburiyettir. Bu yöndeki her çaba desteği de teşekkürü de hak eder.

İkincisi... İçinde bulunduğumuz ekonomik çerçeve, siyasal çerçeveden ayrı düşünülemez. Mevcut sistemin sürükleyici gücü, milletin desteğini alarak ülkeyi yöneten Sn Cumhurbaşkanıdır. Bence, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tercih ve öncelikleri ile piyasaların beklentisi arasında dengeleyici bir "ara yazılıma" ihtiyaç vardır. Kanımca Merkez Bankası bu açıdan kilit role sahiptir.

Üçüncüsü... Başkan Ağbal ile 25 yılı aşan tanışıklığımız söz konusudur. Birbirimize bir telefon mesafesindeyiz. İstediğimizde kitabın ortasından da konuşabiliriz.”

“AĞBAL BENİM SORUMU FARKLI BİR ZEMİNDE DEĞERLENDİRMEYİ TERCİH ETTİ”

Sabah’ın Ankara Temsilcisi Müderrisoğlu yazısını şöyle sürdürdü:

“Gelelim asıl konumuza...

Fiyat istikrarı, yani enflasyonla mücadele tek kişi veya kurumun omuzlarına yüklenemeyecek kadar zorlu ve çok yönlü gayret isteyen bir alandır.

Fiyatlar genel seviyesinin istikrar kazanmasında; iç ve dış talebin seyri, maliyet unsurlarının gelişimi, bütçe disiplini, rekabetçi yerli üretim kabiliyeti, finansal sistemin fonlama gücü, beklentiler, güven ortamı ve toplum psikolojisi de son derece önemlidir.

Türkiye tecrübesine göre, Merkez Bankası politika oranı (faizi) ile piyasa faizleri arasında -maalesef- açık bağlantı bulunmaktadır. Enflasyonu kontrol etme saiki ile faiz silahının çekilmesi reel sektör için her zaman sancılı süreçleri de beraberinde getirmektedir.

Yukarıdaki tespitler ışığında...

Sanırım Ağbal, Sn Cumhurbaşkanının duruşu ile piyasa aktörleri bağlamında süreç yönetimini rahatlatacak bir analize yönelmek yerine, yaşadığımız dönemin özgün koşulları ve birikimli ajanda nedeniyle benim sorumu farklı bir zeminde değerlendirmeyi tercih etti.

“FAİZ YAKINMASINDA BULUNANLARIN DURUMLARINI GÖZDEN GEÇİRMESİ FAYDALI OLACAKTIR”

Evet, ben de kabul ediyorum ki enflasyon şu sıralar artış eğiliminde. Yukarı yönlü riskler çok fazla. Merkez Bankası da bu tablo karşısında parasal sıkılaştırma yönünde refleks göstermekte.

Lakin yükseltilmiş faiz olarak da nitelendirebileceğimiz bu durumun, reel sektöre etkisi öteden beri hassas meseledir. Kısa vadede katlanılacak bedele karşın, orta vadede güvenin pekişmesi ve enflasyonda başlayacak düşüş sayesinde kazanımların daha fazla olacağı da savunulmaktadır. Bu tez özünde doğru olmakla birlikte, küresel kaotik ortam ve Türkiye dinamikleri belli esneklikleri de gerektirmektedir. Bilhassa yüksek faizin kredi kanallarına erişimi kısıtlaması dolayısıyla üretim-yatırım denklemini bozduğu göz ardı edilemez. Hatta iç ve dış gelişmelere, ekonomiyi kemoterapiye tabi tutarcasına sadece faizle karşı konulması da eksik yaklaşımdır.

Ve nihayet...

Türk özel sektörünün, Cumhurbaşkanının gayretlerine ne derece destek verdiği ayrı bir tartışma konusudur. Yani, faiz yakınmasında bulunanların durumlarını gözden geçirmesi faydalı olacaktır. Mali destek ise pandemi şoku yaşayan işletmelerin hakkıdır.

Özetle...

Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede yalnız değildir. Tabii ki bu mücadelenin başarısı, fiyat istikrarına taraf görünen pek çok şahıs ve kurumun da samimiyet testinden geçmesine bağlıdır.”

Etiketler
Merkez Bankası