Emin Çölaşan: Sanmayın ki bunlar öyle rast gele, ayaküstü söylenmiş sözler...

Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde Doğu Akdeniz gerilimiyle gündemde olan Türkiye'nin dış politikası hakkında bir yazı kaleme aldı.

Emin Çölaşan: Sanmayın ki bunlar öyle rast gele, ayaküstü söylenmiş sözler...

Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde Doğu Akdeniz gerilimiyle gündemde olan Türkiye'nin dış politikası hakkında bir yazı kaleme aldı.

"Dış politikada tek başımıza, yapayalnız kaldık" diyen Çölaşan, TBMM Başkanı Şentop'un yaptığı "Haklarımıza göz diken olursa gözünü çıkarırız" açıklamasıyla ilgili "Sanmayın ki bunlar öyle rast gele, ayaküstü söylenmiş sözlerdir. Hayır, dünyanın her yerinde bu gibi üst düzey açıklamaları yaptıran devletin daha etkili olan makamlarıdır. Yani o sözler konuşacak olana talimat verilerek söyletilir. Bizde ise adeta mahalle kahvesi üslubûyla söyletilir!" ifadelerini kullandı.

Emin Çölaşan'ın Sözcü'deki yazısı şöyle;

Sevgili okurlarım, Türkiye her açıdan bunalımlar yaşıyor…

Sağlıktan eğitime, dış politikadan vatandaşların aşırı sinir bozukluğuna kadar aklınıza gelen her alanda zor durumdayız.

Özellikle dış politikada tek başımıza, yapayalnız kaldık.

Türkiye'ye destek vermesi gereken “Dost ve kardeş (!)” ülkelerden ses seda yok.

Onlar nerede, niçin ağızlarını açıp konuşmuyorlar?

Gerçi konuşsalar kaç yazar, o da ayrı bir konu…

Çünkü ayrı ayrı her biri, dünyayı yöneten büyük ülkelerin kucağına oturmuş durumda.

ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa gibi ülkeleri karşılarına almak hiçbirinin işine gelmiyor.

★★★

Şimdi sular özellikle Akdeniz'de, doğalgaz arama olayı nedeniyle kızışmış durumda…

Akdeniz deyince akla hemen o coğrafyada yer alan ülkelerle ilişkilerimiz geliyor.

İsrail'i zaten tanımıyoruz.

Kıbrıs Rum Kesimi derseniz, doğal olarak orası da öyle.

Libya'nın yarısıyla kapışmış durumdayız. Barışık olduğumuz bölümüne milyarlarca dolarımızı akıtıyoruz.

Akdeniz'in dev ülkelerinden biri olan Mısır'la çoktan papaz olduk, büyükelçiliğimizi bile kapattık.

★★★

Ama işin bir de AB boyutu var…

AB'ye üye olabilmek için yıllarca ne diller döktüğümüzü, kapılarında nasıl yalvar yakar olduğumuzu lütfen anımsayın.

Adamların bizi almayacağı belliydi ama biz ısrardan, kendimizi küçük düşürmekten bir türlü vazgeçmedik…

Ve şimdi olumsuz sonuç bir kez daha ve bu sefer doğalgaz sondajlarımız nedeniyle patladı…

Ve biz hep posta koymayı sürdürdük…

★★★

Daha birkaç gün önce idi. Bizim Meclis Başkanı açıklama yaptı:

“Haklarımıza göz diken olursa gözünü çıkarırız!”

Şu üslûba bakar mısınız!

Sanmayın ki bunlar öyle rast gele, ayaküstü söylenmiş sözlerdir.

Hayır, dünyanın her yerinde bu gibi üst düzey açıklamaları yaptıran devletin daha etkili olan makamlarıdır.

Yani o sözler konuşacak olana talimat verilerek söyletilir.

Bizde ise adeta mahalle kahvesi üslubûyla söyletilir!

★★★

Bizi yönetenler zannediyor ki sağa sola posta koymakla haklarımızı elde ederiz, karşımızdakileri yıldırmayı başarırız!

Ama olmadı, oyun yine ters tepti!

Niçin?

Uygulanan sert çıkma, korkutma, sindirme ve bir kez daha söyleyeyim, sürekli posta koymalar nedeniyle…

★★★

İşte size bu söylediklerimin kanıtlarından biri daha…

Akdeniz'e kıyısı olan yedi ülke Korsika adasında devlet başkanları ve başbakanlar düzeyinde toplandı.

Aynı zamanda hepsi AB üyesi olan ülkeler:

Fransa, Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi.

Toplantının sonuç bildirgesi yedi devletin imzalarıyla açıklandı:

“Türkiye ile diyaloga geçilmesinde ilerleme sağlanmadığı ve Türkiye tek taraflı sondaj faaliyetlerini sonlandırmadığı takdirde, AB ek kısıtlayıcı önlemler listesi geliştirmeye hazırdır. Egemenliği Türkiye tarafından ihlal edilen Yunanistan ve Rum Kesimine tam destek veriyoruz ve onların yanındayız…”

★★★

Kısıtlayıcı önlemler nedir ya da ne olabilir, onu şimdiden bilemiyoruz. Bilinen tek şey bu sözler yenilir yutulur lokma değil.

Ama bu sefer iş daha da ciddi gibi görünüyor.

Siz bakmayın yandaş medyanın tantanalarına!

Diplomasi alanında neredeyse hiç yokuz!

Oysa bu gibi sorunların çözüm yolu diplomasidedir.

Ya da savaşı göze alır ve sonuçlarına katlanırsınız.

Böyle bir şey olmayacağına göre masaya oturmak en akılcı yoldur.

★★★

İktidarın işi gücü başka ülkelere sert çıkmak, ulusal çıkarlarımızı koruyoruz bahanesiyle posta koyup sonra geri adımlar
atmak…

Ve bunu sadece iç kamuoyu ve oy avcılığı açısından yapıyorlar.

Dış dünyanın bunları taktığı (ne yazık ki) yok.

Bunların bir gün olsun “Yaa arkadaşlar neredeyse bütün dünyayı karşımıza alıp yapayalnız kaldık. Biz bir yerde büyük hatalar yapıyoruz ama acaba nerede” diye düşündüğünü hiç sanmıyorum.

Yani şu işe bakan, hepsini anladık da sözünü ettiğim şu bildiriye imza atanlar
arasında avuç içi kadar Malta bile var.

Bu ayıp bizi yönetenlere yeter mi? Hiç sanmıyorum!

★★★

Ulusal çıkarlarımızı elbette koruyacağız…

Ancak bunu yaparken farklı yollara başvurduğumuz, “Gözünü çıkarırız, mahvederiz” gibi laflarla sürekli tehdit edip posta koymaya kalkıştığımız takdirde, korkarım ki işin sonu Türkiye açısından pek hayırlı olmaz!

Etiketler
Akdeniz Doğu Akdeniz Emin Çölaşan Türkiye