Fatih Altaylı: Bizim medyadaki çakalların anlamadığı tam da bu işte

Gazeteci Fatih Altaylı, adını anmadığı medya mensuplarına 'demircinin köpeği' öyküsünü anlattı: "Bizim medyadaki çakalların da anlamadığı tam da bu işte. 'Ulan bu herif niye yazıp duruyor' diyorlar ve kendileri her boku menfaat için yedikleri için, bizi çözemiyorlar."

Fatih Altaylı: Bizim medyadaki çakalların anlamadığı tam da bu işte

Gazeteci Fatih Altaylı, kendi adını taşıyan internet sitesinde yayımladığı yazısında herhangi bir isim anmadan medyada bulunan belli bir grubu eleştirdi.

Bu grubu "Sadece sosyal medyada olsa iyi, medyada da aşağılık bir grup var.Kendi fikrimiz, kendi idrakimizce doğru bildiklerimizi yazmamızı, ya da gücü kullananlara yönelik eleştirilerimizi sürekli bir 'Çıkar ilişkisine' bağlama heveslisi" diye tanımlayan Altaylı, "Hayatları kapı önünde kemik beklemekle geçtiği, varlıkları sahte bir şekilde değer verdiklerini gösterdikleri birilerinin inayetine bağlı olduğu için yaptığımız kendimizce yol gösterici eleştirilere bir çıkar için yapılmış gözüyle bakıyor, sürekli çamur atıyorlar" ifadesini kullandı.

Altaylı, "Çok şükür çıkar için bir şey yapıyor olsa idik, bu soysuzlardın büyük bölümü bugün işsiz dolaşırdı" diyerek şöyle devam etti:

"Kendilerini ne okuyorum, ne de dinliyorum ama ister istemez zaman zaman önümüze düşüyor pislikleri. Elbette ki, ne ciddiye alıyorum, ne de kendileri ile muhatap oluyorum. Ama yine de aklıma eski bir hikaye geliyor. Büyük ihtimalle, pek çoğunuzun duyduğu, bildiği bir hikaye. Demircinin köpeğinin öyküsü.

Hadi bilmeyenler için ya da bilip de unutmuş olanlar için bir kez daha yazalım. Yazalım da herkes yerini bilsin.

'Çakalın biri aç kalınca kasabaya inmiş.

Sütçünün süt çanağını devirmiş, sütü içmiş.

Ardından fırıncının tezgâhından ekmeği kapmış yemiş.

En sonunda da bir kasabın vitrininden kocaman bir but kapıp bir güzel zıkkımlanmış.

Çakalın ve etin kokusunu alan kasabanın tüm köpekleri toplanmış, çakalı yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar..

Çakal önde, köpekler de arkada, amansız bir kovalamaca koşuşturmaca başlamış ama bir süre sonra, sütçünün köpeği yorulup takibi bırakmış.

Birkaç yüz metre sonra bu kez fırıncının köpeği, çakalı takibi bırakmak zorunda kalmış.

En son, kasabın köpeği de pes etmiş ve yorgunluktan dili bir karış dışarıda geriye dönmüş.

Çakalın arkasında kala kala bir tek demircinin köpeği kalmış.

Çakal önde demircinin köpeği arkada ısrarlı bir kovalamaca devam etmiş ve kasabadan çıkıp tarlalara, oradan da tepelere doğru çakal önde, demircinin köpeği arkasında koşmaya devam etmişler.

Sonunda çakal dayanamamış, durmuş ve demircinin köpeğine öfkeyle seslenmiş;

'Yahu arkadaş, sütçünün sütünü içtim, fırıncının ekmeğini yedim, hadi kasabın etini kaptım. Beni kovalamakta haklıydılar. Buna rağmen onlar bile pes etti, peşimi bıraktı da, ben demirciye ne yaptım ki bir türlü ayrılmıyorsun peşimden?'

Bizim medyadaki çakalların da anlamadığı tam da bu işte. 'Ulan bu herif niye yazıp duruyor' diyorlar ve kendileri her boku menfaat için yedikleri için, bizi çözemiyorlar. Oysa biz başkalarının haklarını korumaya çalışıyoruz. Farkında değiller ama onların çocuklarının haklarını da biz düşünüyoruz. Yoksa emin olun, şahsi olarak keyfimiz yerinde.

Yazının tamamı.

Etiketler
Fatih Altaylı