Erdoğan'ın gittiği Cemevi yöneticisi "Tarihimizde ilk" dedi, Diyanet'i ve zorunlu din derslerini hatırlattı

GERÇEK GÜNDEM - FİLİZ GAZİ

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergahı ve Cemevi'nde düzenlenen Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni'ne katıldı.

Erdoğan, çarşamba günü gerçekleştirdiği grup toplantısında "Alevilerle ilgili yeni adım atacağız" demişti. Bugünkü törende de "Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın ve onların etrafında bir araya geldiği mekanların tüm meselelerini devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, muhtarlıklara, derneklere, belediyelere, federasyonlara bağlı cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir" ifadelerini kullandı.

Törende Erdoğan'ın yanı sıra, Şah Kulu Sultan Külliyesi Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Beyzade Özkahraman da bir konuşma yaptı.

SÜLEYMAN DEMİREL'DEN SONRA İKİNCİ ERDOĞAN BU KONULARI DİLE GETİRDİ

Gerçek Gündem’in ulaştığı vakıf başkanı Beyzade Özkahraman ziyarete ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Burası 700 yıllık bir kurum. Bunun 100 yılı Cumhuriyet dönemine denk geliyor. İlk kez buraya bir Cumhurbaşkanı ziyarete geliyor. Bu bizim açımızdan önemli. Yurt genelinden bir takım Cemevlerinin açılış töreni yapıldı. Burası merkez olarak seçildi. Bizim açımızdan güzel oldu.

Bu ülkede yaşayan Alevi Bektaşiler olarak yıllardır görmemezlikten gelindiğimizi düşünüyorduk. İlk kez devletin Cumhurbaşkanı bu ülkede Alevi Bektaşiler diye yaşayan birilerinin var olduğunu kamuoyuna duyurmuş oldu. Süleyman Demirel bu konuları ilk dile getirenlerden birisiydi. Şimdi de Sayın Erdoğan oldu.”

İYİ BİR BAŞLANGIÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ

Özkahraman, Erdoğan’ın Cemevi ziyaretlerinin seçim yatırımı olduğu şeklindeki yorumlara karşılık ise şöyle konuştu:

“Herkes yaptığı hizmetten bir geri dönüş isteyebilir. Niyetlerini bilmiyoruz, olabilir, olmayabilir. Tabi ki siyasetçi böyle bir beklenti içinde olabilir. Ama bizim için önemli olan halkımızın birtakım isteklerinin dile getirilmesidir ve bunların yapılmış olmasıdır.

Oy vermek, vermemek seçmenin kalbindeki duygusudur. Biz ona karışamayız.

Malumunuz Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum var. Bütçesi 4-5 bakanlığın bütçesine denk düşüyor. Ülkede sadece Sünni Din İşleri Başkanlığı gibi yani bir mezhebe hizmet ediyor. Oysaki Diyanet deyince her türlü dini, mezhebi, anlayışı içinde barındırması gerekiyor. Öyle olmadığını biliyoruz.

Şimdi burada dışlanmış olan Alevi Bektaşilerin bu Kültür Bakanlığı bünyesinde kurulacak olan bir Başkanlık çerçevesinde alınacağını ve burada bu hizmetlerin verilerek bu toplumun ihtiyaçlarının karşılanacağını şeklinde ben yorumluyorum. İyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.

‘Cemevleri, Alevi Bektaşilerin ibadethanesidir’ diye devletin kabul etmesini istiyoruz. Henüz bu konuda adım atılmadı ama zaman içinde belki bu istek de gerçekleşebilir diye umut ediyoruz.

Bir de Ortaöğretimde din dersleri zorunlu hale getirildi. Biz bu zorunlu halden çıkarılıp 1980 öncesi olduğu gibi seçimli ders haline dönüştürülmesini istiyoruz. Bir diğer talebimiz de bu. Bu adımı bir başlangıç olarak kabul edelim. Önemli bir başlangıç olsun. Dileğimiz kalanlar da yavaş yavaş hallolsun.”