Erdoğan 'İslam ekonomisi' önermişti, Karar yazarı neden uygulanamayacağını yazdı?

"Kimsenin, dünyada da, ahirette de, hesap kaygısı taşımadığı, kursağı geniş olanların kemal-i afiyetle deveyi hamuduyla yuttuğu bir cemiyette olabilir mi İslam ekonomisi? Olmaz."

Erdoğan 'İslam ekonomisi' önermişti, Karar yazarı neden uygulanamayacağını yazdı?

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı"nda yaptığı konuşmada, "İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır." demesi, "İslam Ekonomisi" tartışmalarını yeniden başlattı.

"Niçin yok İslam ekonomisi?" başlıklı bir yazı kaleme alan KARAR yazarı yusuf ziya Cömert ise, bu modelin neden uygulanamayacağını yazdı.

Cömert, yazısında şöyle dedi:

“Kapitalizme göre, mülkiyet, mutlak anlamda tek kişiye aittir. Her kişi, kendi başına ‘mal’ı ele geçirdikten sonra da başkasının gölgesini bile ondan uzak tutmak ister. Bunun, “başkaları cehennemdir” görüşünden en ufak bir farkı yok.”

“Komünizmde ise, cehennem bizzat insandır. Komünizm, diliyle mülkiyeti reddederken, kalbiyle mülkiyeti o kadar yüceltiyor ki, tek insanı ona layık ve ona sahip olmaya ehil görmüyor.”

“Kapitalizmde bir eşyayı, bir tabiat parçasını, bir malı ele geçiren insan, bir nevi o eşyanın, o tabiat parçasının tanrısı olmuştur.”

“Mülk edinemeyen insansa, kapitalizme göre, bir nevi insan da olamıyor. Ve zamanla kapitalist, o tür insanı da eşya gibi görmeğe, ondan da eşyadan faydalandığı gibi faydalanmağa başlıyor.”

“Kapitalizmdeki eşyayla insanın durumu, (komünizmde) tersine çevrik olarak aynıdır. Bu kez eşya tanrılaşmış, insan onun kölesi haline getirilmiştir.”

“İslam’ın insan ve eşya telakkisi, mülkiyet anlayışı bu iki doktrinden de tamamen farklıdır. İslam, gerek insana, gerek eşyaya baksın, Allah’ı, insanın da, eşyanın da yaratıcısını unutmaz.”

“Mutlak anlamda, eşya da, insan da O’na aittir. Mülk, mutlak anlamda sadece onundur. İnsan, mutlak olarak kendiliğinden değil, ancak O’nun izni ve bağışıyla eşyaya sahip olma hakkı edinmiştir. Bunun için, gerek eşya, gerekse canlı varlıklarla ilgisinde, O’nun çizdiği sınırlar içinde hareket yetkisini taşır.”

“Müslüman, mülk edinişinde ve ona tasarruf edişinde, daima asıl mülk sahibi hatırlar ve hatırlamak zorundadır.”

“Gereksiz yere kesilen ağaç, masum çocukları öldürmek için mahiyeti değiştirilen uranyum, eziyet edilerek çalıştırılan hayvan, yarın bizden davacı olacaktır ve biz yalnız insanlara yaptığımız zulümlerin değil, hayvanlara ve eşyaya yaptığımız zulümlerin de hesabını vereceğiz.”

“Hesabını vereceğiz.” Aslında, anahtar cümle bu.

Kimsenin, dünyada da, ahirette de, hesap kaygısı taşımadığı, kursağı geniş olanların kemal-i afiyetle deveyi hamuduyla yuttuğu bir cemiyette olabilir mi İslam ekonomisi?

Olmaz.

İşte o yüzden, ‘şu anda yok’ İslam ekonomisi.