Yılmaz Özdil: Eğer biraz ortak aklımız varsa…

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, dünyadaki sendikacılığı yazdı.

Yılmaz Özdil: Eğer biraz ortak aklımız varsa…

Yılmaz Özdil, bugünkü "LeBron James" başlıklı yazısında, " Kapitalizmin kalesi ABD'de sendikanın taleplerini yerine getirmezsen “eğlence” bile durur!" dedi.

İskandinav ülkelerini de yazan Özdil, bizdeki sendikacılığın yüzde 5 olduğunu belirtti.


Sendikacılığın en güçlü şekilde yaşandığı ülkelerin başında hangisi geliyor biliyor musunuz… Amerika Birleşik Devletleri.

40 milyar dolar değerindeki, profesyonel basketbol ligi, NBA mesela…

Sendikası var.

Ulusal Basketbol Oyuncuları Birliği, oyuncuların sendikası.

Isiah Thomas, Patrick Ewing, Derek Fisher gibi yıldız basketbolcular başkanlığını yaptı, şu anki başkan Chris Paul.

Her sene 40 milyon dolar kazanan LeBron James var ya… İşte o LeBron James bu sendikanın başkan yardımcılığını yaptı.

Elbette yeteneğe göre para veriliyor ama, takım sahipleriyle oyuncular sendikasının sözleşmesi gereği, tüm gelirlerin yüzde 53'ünü oyuncular alıyor, yoksa oynamazlar.

Bu yüzden dünyanın en zengin ligi, bu yüzden NBA'deki basketbolcular dünyanın en fazla para kazanan sporcuları.

Hollywood mesela…

Amerikan Yazarlar Birliği var.

Hollywood'a çalışan senaryo yazarlarının sendikası.

Talep ettikleri telif haklarını vermezsen, ne film çekebilirsin, ne televizyon dizisi çekebilirsin, ne talkshow yapabilirsin.

2008'de üç ay grev yaptılar, bütün sektör bıçak gibi durdu, film şirketleri iki milyar dolar kaybetti.

Kapitalizmin kalesi ABD'de sendikanın taleplerini yerine getirmezsen “eğlence” bile durur!

Eminim gençlerimiz Netflix'te The Irishman'i izlemiştir.

Martin Scorsese yönetiminde Al Pacino, Robert De Niro, Joe Pesci, Harvey Keitel, Ray Romano, efsaneler resmi geçidi gibidir.

Jimmy Hoffa üzerinden bir dönemi anlatıyor.

Kamyoncular sendikası başkanıydı.

Mafyayla antin kuntin işleri vardı ama, Amerikalı kamyoncular onun sayesinde bugün bile hâlâ dünyanın en fazla para kazanan kamyoncularıdır.

ABD'yi, kontrast zannedildiği için örnek veriyorum.

Kendisini devrimci zanneden tahta kafalı arkadaşlar öfkelenecek ama… Dayanışma kavramının sağ'la sol'la alakası yoktur.

Danimarka'da sendikalaşma oranı yüzde 67.

İsveç'te yüzde 66.

Finlandiya'da yüzde 65.

Norveç'te yüzde 52.

Asrın liderimiz “İskandinav ülkeleri battı” diyor.

Battılar mı?

Yoksa dünyanın en refah ülkeleri mi?

Sendikalaşma oranı Belçika'da yüzde 54.

İtalya'da yüzde 34.

Avusturya'da yüzde 27.

İngiltere'de yüzde 25.

Almanya'da yüzde 20.

Bizde?

Yüzde anca 5.

Ortalama zekaya sahip herkesin kendisine şu soruyu sorması lazım: Zengin oldukları için mi sendikaları var, yoksa, sendikaları olduğu için mi zenginler?

Bunca ülke arasında sadece Katar'da sendika yasak…

Tank fabrikamızı Katar'a sattılar birader!

Sağcı solcu, etnik köken, mezhep meselesi değildir…

Sendika dediğin, ortak akıl'dır.

Sendikasızlık, akılsızlıktır.

Sadece çalışanlar için değil…

ABD örneklerini o yüzden verdim.

Patronlar için de akılsızlıktır.

Mesela, yılda 50 milyar dolar ciro yapan Hollywood sendikalıyken, kendini çok akıllı zanneden sendika düşmanı patronlarımızın şakır şakır konkordato ilan etmesi, komedi filmi değil midir?

(Türk medyasının bu kadar kolay havuz medyası haline gelmesinin, bu kadar kolay yokolmasının, portakal kasası gibi alınıp satılmasının temel sebeplerinden
biri de aslında, sendikasız olmasıdır.)

Özetle…

İşçilerin memurların, bu memleketteki bütün çalışanların, hatta emeklilerin, Bursa'daki metal işçilerine destek olması gerekir.

Yanında olması gerekir.

NBA maçlarını seyrediyoruz.

Hollywood filmlerini seyrediyoruz.

Eğer biraz ortak aklımız varsa…

Kendi gerçeklerimize seyirci kalmayız.

Etiketler
Sendika Yılmaz Özdil