HRW: Türkiye şubat ve temmuz ayları arasında yüzlerce Suriyeli'yi geri gönderdi

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yayınladığı rapora göre, Türkiye makamları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde yüzlerce Suriyeli geri gönderdi

HRW: Türkiye şubat ve temmuz ayları arasında yüzlerce Suriyeli'yi geri gönderdi

Türkiye'de şubat ve temmuz ayları arasında yüzlerce Suriyeli mülteci erkek ve çocuğun keyfi olarak yakalanıp idari gözetim altına aldığıı ve Suriye'ye sınır dışı edildiği bildirildi.

Euronews Türkçe'nin aktardığı habere göre, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) yayınladığı rapora göre sınırdışı edilen Suriyeliler Türk yetkililerin kendilerini evlerinde, işyerlerinde veya sokakta yakaladıklarını kötü koşullarda tuttuğunu, çoğunu darp ve kötü muameleye maruz bıraktıklarını, gönüllü geri dönüş formları imzalamaya zorladıklarını ve Kuzey Suriye ile sınır geçiş noktalarına götürüp silah zoruyla karşıya geçmeye zorladıklarını aktardı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Nadia Hardman, “Türkiye makamları, uluslararası hukuka aykırı olarak yüzlerce Suriyeli mülteciyi ve hatta refakatsiz çocukları topladı ve onları Kuzey Suriye'ye zorla geri gönderdi. Türkiye 3,6 milyon Suriyeli mülteciye geçici koruma sağlamış olsa da, şimdi Suriye'nin kuzeyini mültecilerin terkedileceği bir yer haline getirmeye çalışıyor gibi görünüyor." ifadelerini kullandı.

Suriye'nin mültecilerin geri dönüşü için güvenli olmamasına rağmen, Mayıs 2022'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir milyon mülteciyi Suriye'nin kuzeyinde, hükümetin kontrolü dışındaki bölgelere yerleştirmeyi planladığını açıkladı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Şubat ve Ağustos ayları arasında Türkiye'de geçici koruma sahibi 37 Suriyeli erkek ve 2 Suriyeli erkek çocukla telefonla veya yüz yüze görüştü. Ayrıca bu süre zarfında Kuzey Suriye'ye sınır dışı edilenlerin yakınları olan 7 Suriyeli mülteci erkek ve bir mülteci kadınla görüşüldü.

Görüşülenlerin tümü, onlarca hatta yüzlerce kişiyle birlikte sınır dışı edildiklerini ifade ettiler. Tümü, geri gönderme merkezlerinde ya da Suriye sınırında formlar imzalamaya zorlandıklarını söylediler. Yetkililerin formları okumalarına izin vermediklerini ve formların içeriğini açıklamadıklarını, ancak formların iddiaya göre gönüllü olarak geri gönderilmeyi kabul etmeleriyle ilgili olduğunu anladıklarını söylediler. Bazıları, yetkililerin formun Arapça yazılmış bir kısmını elleriyle kapattıklarını söyledi. Görüşülenlerin çoğu, geri gönderme merkezlerindeki yetkililerin diğer Suriyelileri de aynı işleme tabi tuttuklarını gördüklerini ilettiler.

HRW, Türk hükümetine Suriyeli mültecilerin keyfi olarak gözaltına alınmaları, alıkonmaları ve Kuzey Suriye'ye sınır dışı edilmelerine son verilmesi ve güvenlik güçleri ile göç yetkililerinin Suriyelilere veya alıkoyulan diğer yabancı uyruklulara karşı şiddet kullanmamalarını ve şiddet kullanan yetkililerin hesap vermesini sağlama çağrısında bulundu.

"TÜRKİYE'NİN GÜVENLİ BİR ÜÇÜNCÜ ÜLKE OLMADIĞINI İLAN EDİN"

HRW ayrıca Avrupa Birliği'nden de Türkiye'nin AB Sığınma Prosedürleri Yönergesinin 38. Maddesinde belirtilen kriterler doğrultusunda güvenli bir üçüncü ülke olmadığını kamuoyuna açık şekilde duyurmalarını ve Yunanistan'a, Türkiye'yi güvenli üçüncü ülke olarak kabul eden Ortak Bakanlıklar Kararını yürürlükten kaldırması için baskı yapmalarını istedi.

YA GERİ DÖNÜŞ YA TUTSAKLIK

Birçoğu, Türk yetkililerin başlangıçta imzalamayı reddedenleri dövdüğünü gördüklerini, bu nedenle imzalamaktan başka çareleri olmadığını düşündüklerini iletti. Adana'daki bir geri gönderme merkezinde idari gözetim altında tutulan iki erkek, bir form imzalayarak Suriye'ye geri dönme ya da bir yıl idari gözetimde kalma seçeneklerinin kendilerine sunulduğunu ifade etti. İkisi de bir yıl alıkoyulma düşüncesine dayanamadıkları ve ailelerine destek olmaları gerektiği için merkezden ayrılmayı tercih ettiler.

On kişi sınır dışı edilmedi. Bazıları serbest bırakıldı ve kayıtlı oldukları illere geri dönmezlerse ve başka bir yerde oldukları tespit edilirse sınır dışı edilecekleri konusunda uyarıldılar. Diğerleri, serbest bırakılmalarına yardımcı olmak için aile üyelerinin de müdahalesiyle avukatlarla iletişim kurmayı başardı. Bazıları hala geri gönderme merkezlerinde davalarının sonuçlanmasını beklemekte, neden alıkonduklarını bilmemekte ve sınır dışı edilmekten korkmaktadır. Serbest bırakılanlar Türkiye'deki yaşamı tehlikeli olarak nitelendirerek perdeleri kapalı şekilde evde kaldıklarını ve Türk yetkililerden kaçınmak için sınırlı olarak hareket ettiklerini ifade ettiler.

Sınır dışı edilenler, geri gönderme merkezlerinden sınıra, bazı durumlarda 21 saat süren yolculuk boyuncakelepçeli olarak götürüldüler. Öncüpınar (Bab al-Salam) veya Cilvegözü (Bab al-Hawa) sınır kapılarından Suriye hükümetinin kontrolü dışındaki bölgelere zorla götürüldüklerini ifade ettiler. 26 yaşındaki Halep'li bir kişi, bir Türk yetkilinin kendisine “geri geçmeye çalışan herkesi vururuz" dediğini belirtti.

Haziran 2022'de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), bu yıl 15,149 Suriyeli gönüllü olarak Suriye'ye geri döndüğünü açıkladı.

GÖÇ İDARESİ BAŞKANI ÜNLÜ: İDDİALAR TEMELSİZ

Göç İdaresi Başkanı Dr. Savaş Ünlü, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bu raporun bulgularını paylaştığı 3 Ekim tarihli mektubuna 21 Ekim'de bir mektupla yanıt verdi. Türkiye'nin dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğunu vurgulayan Dr. Ünlü, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün bulgularını bütünüyle reddederek iddiaları “temelsiz” olarak nitelendirdi. Türkiye'de koruma arayan kişilere sağlanması kanunen gerekli hizmetleri sıralayarak, Türkiye'nin "göç yönetimini ulusal ve uluslararası hukuka uygun şekilde sürdürdüğünün" altını çizdi.

Hardman, ”AB ve üyesi ülkeler, Türkiye'nin güvenli üçüncü ülke kriterlerini karşılamadığını kabul etmeli ve sınır dışı faaliyetleri sona erene kadar geri gönderme merkezleri ile sınır kontrollerine sağladıkları finansmanı askıya almalıdır. “Türkiye'nin 'güvenli üçüncü ülke' olduğunu ilan etmek, Suriyeli sığınmacıların kuzey Suriye'ye sınır dışı edilme yoğunluğu ile çelişiyor. Üye devletler bu tespiti yapmamalı ve yeniden yerleşim sayılarını artırarak sığınmacıların iskanına odaklanmalıdır,” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE'DEKİ MÜLTECİLER, SIĞINMACILAR VE GÖÇMENLER

Türkiye 3,6 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor ve dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi konumunda. Türkiye, BM Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu coğrafi sınırlamayı uygulamakta, Suriyelilere ve Türkiye sınırlarının güney ve doğusundaki ülkelerden gelen diğer kişilere tam mülteci statüsü vermemektedir. Suriyeli mülteciler sığınma talebinde bulunan tüm Suriyeliler için otomatik olarak geçerli olduğu Türk yetkililer tarafından ifade edilen “geçici koruma” yönetmeliği kapsamında Türkiye’de kayıt altına alınıyor.

Türkiye'nin Geçici Koruma Yönetmeliği, Suriyeli mültecilere eğitim ve sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere temel hizmetlere erişim hakkı tanımakta, ancak genellikle kayıtlı oldukları ilde yaşamalarını gerektirmektedir. Mülteciler iller arasında seyahat etmek için izin almalıdırlar. 2017'nin sonu ve 2018'in başında, İstanbul'da ve Suriye sınırındaki dokuz ilde, yeni gelen sığınmacıların kayıt işlemleri askıya alındı.

TÜRKİYE'DE YÜKSELEN YABANCI DÜŞMANLIĞI

Son iki yılda başta Suriyelilere olmak üzere yabancılara yönelik ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına dayalı saldırılarda artış var. 11 Ağustos 2021'de, Suriyeli bir gencin çıkan kavgada bir Türk gencini bıçaklayıp öldürmesinden bir gün sonra, Türklerden oluşan gruplar Ankara'da bir mahallede yaşayan Suriyelilerin iş yerlerine ve evlerine saldırdı.

2023 baharındaki genel seçimler yaklaşırken muhalif politikacılar mülteci karşıtı duyguları körükleyen ve Suriyelilerin savaşla tahrip olan Suriye'ye geri gönderilmesi gerektiğini savunan konuşmalar yaptılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koalisyon hükümeti, Suriyelileri Kuzey Suriye'nin Türkiye kontrolündeki bölgelerine yerleştirme vaadiyle karşılık verdi.

Etiketler
İnsan hakları Suriye Temmuz Türkiye