Türkiye'deki 'ev yapımı içki' modası uluslararası basının gündeminde: 'İçmek isteyen kimyager oluyor'

GERÇEK GÜNDEM - AKP hükümetinin alkollü içkilere yönelik uyguladığı fahiş fiyat ve yüksek vergi politikasıyla birlikte Türkiye'de yükselişe geçen ev yapımı içki yapımı Fransa merkezli AFP haber ajansının da gündemine girdi.

"Bir zamanlar kafe ve bar hayatının yaşandığı İstanbul'un deniz kenarı mahallelerinden birinde alkollü ürünlere gelen yüzde 50 vergi artışının ardından şimdi sadece boş sandalyeler var" ifadelerine yer verilen AFP haberinde, yurttaşların içki zamlarına ilişkin görüşlerine yer verildi.

Beşiktaş'taki mekanlardan birinde çalışan Süleyman Güneş isimli bir çalışan son durumu, "Eskiden olduğu gibi değil. Günün bu saatlerinde, yüzde 80-90 dolu olurduk. Şimdi yüzde 30-40 civarlarında. Müşteriler menüdeki fiyatları görünce kalkıp gidiyorlar" ifadelerini kullandı.

Güneş ayrıca bazı müşterilerin bir şişe birayı paylaştıklarına şahit olduklarını, bazılarının ise bir kadeh şarap sipariş ederek barda saatlerce oturduklarını söyledi.

"SON ZAMLAR YANGINI KÖRÜKLEDİ"

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında 70cl'lik bir şişe rakının 8 lira olduğunu, bugün ise son zamla birlikte bu rakamın 249 liraya kadar çıktığının belirtildiği haberde, tekel dükkanı sahipleriyle de konuşuldu.

AFP'ye demeç veren tekel dükkanı sahibi Cihan İnce, "Alkol zaten pahalıydı. Son zamlar yangını körükledi" ifadelerini kullandı.

Müşterilerinin yarısının evde alkol ürettiğini belirten bir başka tekel dükkanı sahibi Şeref Binay ise esprili bir dille 'içmek isteyenler kimyager oluyorlar' dedi.

Haberde Türkiye'de son dönemde kaçak içki üretiminin hızlı artışına dikkat çekilerek, Aralık ayında 84 kişinin sahte içkiden dolayı hayatını kaybettiği bilgisine yer verildi.

Türkiye'deki Tekel Mağazaları Platformu'nun Başkanı ve Kurucusu Özgür Aybaş ise konuyla ilgili olarak, "Bu ideolojik bir yaklaşımdır, vergili bir cezadır. 'Bizim gibi yaşa' diyen bir yaptırımdır" ifadelerini kullandı.

Aybaş ayrıca alkollü içeceklerdeki fiyat artışlarının "küçük bir azınlığın mutlu çoğunluğa, yemek kültürüne, özel ve laik yaşama tokat attığı bir ceza" olduğunu söyledi.