Buğday Derneği eğitmeni Nil Ormanlı Balpınar: Gereksiz tüketmeyi bırakmalıyız

Buğday Derneği eğitmeni Nil Ormanlı Balpınar, "İklim krizi artık kapımızda. “Sıfır Atık” sistemi dışında, karbon emisyonlarını azaltmak için elimizden gelenin fazlasını bir an önce yapmalıyız." ifadelerini kullandı.

Buğday Derneği eğitmeni Nil Ormanlı Balpınar: Gereksiz tüketmeyi bırakmalıyız

Dünya iklim krizinin etkilerini yakından hissediyor. Evimizde kendi atık yönetim sistemimizi kurarak doğaya verdiğimiz zararı azaltabiliriz.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Hazal Ocak'ın haberine göre; Buğday Derneği eğitmeni Nil Ormanlı Balpınar ile sıfır atık kavramını ve atık yönetimini anlattı.

Balpınar, “Çöp kutumuzu tanımalıyız. Ne kadar çok tüketirsek o kadar çok atığımız çıkar. Gereksiz tüketmeyi bırakmalıyız” diyor.

Atık nedir?

Atık ile çöp, günlük dilde birbirine karıştırılıyor aslında. Aradaki farkı şöyle açıklayabiliriz: Atık, bir hammaddedir. Geri dönüştürülebilen, enerji olarak geri kazanılabilen, kompost yapılabilen, özellikle de ekonomik değeri olan şeylere atık denir. Geri kalanı ise çöptür.

Türkiye’de atık sorunu nasıl çözülüyor?

“Sıfır Atık” yönetmeliğinin geçmesiyle birlikte her ilçe belediyesi kendi atık yönetim sistemini oluşturmak zorunda. Bunun dışında ilçe belediyeleri evsel atıkların toplanması ve aktarma istasyonlarına taşınmasından da sorumlu. Büyükşehir belediyeleri ise atıkların bertarafı ve yine hammadde olarak geri kazanımıyla yükümlü.

Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olarak kurulan İSTAÇ’ta, İstanbul’un çöp ve atıkları toplanıyor, bertaraf ediliyor, organik atıklardan kompost yapılıyor, diğer bazı atıklardan yakıt ve çöp gazından elektrik üretiliyor. Geri kazanım ve kompostlaştırmaya girmeyen atıklar, çöp suyunun doğaya karışarak yeraltı sularına zarar vermemesi adına öncelikle sıkıştırılıp üstü toprakla örtülüyor, ardından çürümeyle elde edilen metan içerikli gaz, borular aracılığıyla emiliyor ve enerjiye dönüştürülüyor.

Geri kazanım ve kompost metotları ise daha farklı işliyor. Ön ayrıştırmadan geçen atıklar 80 milimetrelik eleklerden geçiriliyor. Elek üstünde kalan malzemeler geri dönüşüm sistemine giriyor. Ambalaj atıkları, pet ve plastikler, metaller türevlerine göre ayrı ayrı toplanıyor; pet ve plastikler granül tesisinde kırılma işlemine uğratılıp hammadde haline getiriliyor. Naylonlar ve poşetler ise presleme alanında preslenip lisanslı kuruluşlara veriliyor.

Sıfır atık nedir?

Tanımsal olarak şu şekilde geçiyor: “İsrafın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan atık yönetim felsefesi olarak tanımlanan bir hedeftir”. Tanımdaki sıfır kelimesi gereği, ulaşılmaz bir hedef gibi görünse de aslında beklenti tabii ki sıfır değil, önemli olan elimizden gelenin en iyisini yapmak.

Bireyler ne yapabilir?

Öncelikle, evde kendi atık yönetim sistemimizi kurmalı, çöp kutumuzu tanımalıyız. Örneğin, iki hafta boyunca evdeki çöp kutunuzu karıştırın ve tek tek not alın. Ardından bunları geri dönüştürülebilir, geri dönüştürülemez ve organik atık olarak üç başlık toplayın. Geri dönüştürülebilenler için ilçe belediyenizi arayarak sisteme dahil olmalarını sağlayın, geri dönüştürülemeyen atıkların alternatiflerini araştırın, organik atıklarınız için ise kompost yapın. Ayrıca atık yağları, bitmiş pilleri, bozulan elektronik aletleri, tarihi geçmiş ilaçları da çöpe atmamalı, belediyemize danışarak ayrı biriktirmeliyiz.

Devlet ne yapabilir?

Öncelikle atık ayrıştırma konusunu çözmemiz gerekiyor. Yurtdışından atık satın alıyor, onu geri dönüştürüp hammadde haline getiriyor ve yurtdışına satıyoruz. Plastik ihracatında Avrupa’da ikinci, dünyada 6. sıradayız. 2 bin 700 - 2 bin 800 tane geri dönüşüm tesisimiz var, fakat kendi atıklarımızın geri dönüşümü için kullanılmıyor. Kendi atıklarımızın geri dönüşüm oranı yüzde 13.

İyi şeyler de oluyor. “Sıfır Atık” yönetmeliğinin çıkmasıyla biraz da olsa yol kat ettiğimizi söyleyebiliriz. Şu anda 49 bin kurum ve kuruluş binasında sıfır atık sistemi kurulmuş durumda, 2022 sonunda tüm belediyelerin sıfır atık sistemine geçmesi bekleniyor. Ayrıca 2020’nin sonunda, Çevre Ajansı ve diğer değişikliklerle ilgili kanun teklifi Meclis’ten geçti. Yani, artık bir Çevre Ajansımız olacak. Ajans, denetime Ocak 2022’de başlayacak, depozito-iade sistemi ile yıllık bir milyon tondan fazla ilave atık önlenecek.

‘BİR YERDEN BAŞLAMALIYIZ’

"Sıfır Atık” sistemi tam olarak uygulandığında dünyaya ve Türkiye’ye nasıl bir etkisi olabilir?

İklim krizi artık kapımızda. “Sıfır Atık” sistemi dışında, karbon emisyonlarını azaltmak için elimizden gelenin fazlasını bir an önce yapmalıyız. Gerçekten bangır bangır bağırmamız, elimizi taşın altına koymamız gerekirken bu suskunluk insanlık için iyi olmayacak. Çok geç olmadan, hepimizin bir yerden başlaması gerekiyor.

Etiketler
İklim krizi