Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Ranta ve talana karşı duran bir anayasaya. Gıda-tarım ülkesi olan memleketimizde, gıda odaklı bir anayasaya. Yurttaşın gıda hakkını koruyan bir anayasaya. Ortak aklı güvence altına alacak bir anayasaya. Tek bir kişinin hazırladığı değil, hep birlikte yazdığımız bir anayasaya. Yasaların ve halkın karşısında olanların değil, hepimizin anayasasına.
VERİLER NEDEN ŞEFFAF DEĞİL?
Gıdayla ilgili verilerin büyük bölümü bizden saklanıyor. Gıda politikalarında görüşlerimiz alınmıyor, alınsa bile dikkate alınmıyor. Gıda tekelleştiriliyor. Bu yüzden anayasayı gıda odaklı ve kamusal çıkarı önceleyen şekilde yeniden yazmalıyız. Anayasaya yeni bir madde eklemeliyiz. “Gıdanın tekelleşmesine, spekülasyona, kamunun zararına özel çıkarların öncelenmesine karşı devlet tedbir almakla yükümlüdür.” Yeni gıda yasasında da, kritik gıda zincirlerinde kamusal çıkar gözetilmeden yapılan özelleştirme ve tekelleşme açıkça yasaklanmalı.
Anayasa’nın 135. maddesi meslek örgütlerini kamu kurumu olarak tanımlıyor ve meslek mensuplarının kendi meslek örgütlerine üye olmasını zorunlu kılıyor. Bu alanı da geliştirmeliyiz. “Gıda üretimi, işlenmesi ve dağıtımında bilimsel esaslara uygunluk sağlanmalı, nitelikli insan kaynağı kullanılmalıdır. Meslek örgütlerinin, özerk akademik ve kamu kurumlarının görüşü alınmadan kritik kararlar alınamaz.”
Zehirlenme, açlık, yoksulluk, gıda hakkı ihlalleri gibi konulara ilişkin tüm verilerin kamuoyuna tam ve şeffaf biçimde sunulması anayasal zorunluluk hâline getirilmeli.
ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINMALI
Yeni anayasada sürdürülebilirlik ve gıda hakkı açık biçimde yer almalı. Devlet, sadece desteklemekle ve gözetmekle değil; sağlamak, korumak ve geliştirmekle de yükümlü olmalı. “Herkesin makro ve mikro besin öğelerince dengeli, yeterli, sağlıklı, sürdürülebilir ve kültürel olarak uygun gıdaya fiziksel ve ekonomik erişimi sağlanmalıdır” ve “Devlet, salgın, afet, savaş gibi olağanüstü dönemlerde herkesin gıda hakkını korumak zorundadır.” Bu haklar anayasanın vazgeçilmezi olmalı.
“Devlet, gıda üretiminde doğaya zarar vermeyen, biyolojik çeşitliliği koruyan ve gelecek nesillerin gıda hakkını riske atmayacak politikaları uygulamakla yükümlüdür. Toprak, su, tohum gibi doğal varlıklar korunmalı ve geliştirilmelidir.” Hepimizin anayasasına ihtiyacımız var.