Trafik kazalarının değişmez suçlusu: Uyuyan şoför! Peki ya gerçek?

Aslında çoğu sürücünün sosyal güvenliği bile yokken sağlığını korumasını zaten bekleyemeyiz. Odaların ve şirketlerin görevi acil olarak çalışanlarının sağlık kontrollerini yaptırmak olmalıdır. Bu konuda kamu denetimi de zorunlu olmalıdır.

Geçen gün Yozgat’ta yaşanan ve on kişinin üzerinde ölümle sonuçlanan kaza, bir kez daha başta otobüs ve kamyon şoförleri olmak üzere sürücülerin sağlık sorunlarını gündeme taşımıştır. Çoklu ölümcül kazaların nedenleri arasında en başta gelen ise kalp krizleridir. Bilindiği gibi Koroner Kalp Hastalıkları, dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında ilk sırada olan hastalıkların başında gelmektedir. İsveç, Danimarka ve Amerika da yapılan araştırmalar, otobüs ve kamyon sürücülerinde kalp krizi riskinin diğer mesleklere göre 2-3 kat daha fazla olduğunu bildirmektedir.

Özellikle yoğun trafiğin yol açtığı stres, düzensiz ve sağlıksız beslenme, yorgunluk, sigara, yüksek kolesterol ve hareketsiz yaşam gibi riskler kalp krizine davetiye çıkarmaktadır. Yapılan araştırmalar trafik kazalarında %96 kusurun sürücülere ait olduğunu göstermektedir. Teknik kusur ise sadece %0,5 tir. Kazaların %85’i düz ve eğimsiz yollarda meydana gelmiştir.

Yapılan araştırmalar, uzun yol sürücülerinin bir bölümünün araç kullanırken uyuduklarını göstermiştir. Genellikle kaza raporlarında sürücünün uyuduğu ve aracın yoldan çıktığı belirtilir ve aşağıda yer alan sorular yanıtsız bırakılır:

· Sürücü uyudu mu yoksa kalp krizi mi geçirdi?

· Tansiyonu mu yükseldi?

· Şekeri mi yükseldi?

· Felç mi geçirdi?

Yaşamı boyunca hiç tansiyonunu , kolesterolünü yada şekerini ölçtürmeyen bir sürücüde uykuya neyin neden olabileceğini nasıl anlayacağız?

Zaten kazadan sonra sürücü de yaşamını yitirmekte ve böylece tüm kanıtlar da ortadan kalkmaktadır.

Masa başında kalp krizi geçiren birisi yalnızca kendisine zarar verir. Ama otobüs kullanırken kalp krizi geçiren bir sürücü onlarca insana, başka araçlara ve ekonomiye zarar verir.

Bir sürücünün sağlığı toplumun büyük bölümünü ilgilendirmektedir. Onların korunması bir anlamda onların taşıdığı canların, malların ve kazalarda suçsuz insanların korunması demektir.

Demek ki çok iyi araçlar üretiyor ve kontrollerini zamanında yaptırıyoruz, ama onu kullanan sürücüler için hiçbir sağlık kontrolü yaptırmıyoruz. Milyon hatta milyar değerinde olan araçlarımızı kullanan kişilere, onların sağlık kontrolleri için 500-1000 TL harcamıyoruz. Bu durum ülkemizde trafik kazalarının neden azaltılamadığının da basit bir özetidir.

Ülkemizde ki araçların motosiklet ve mobiletler hariç %30’u ticari araçtır. Yani trafikte gördüğünüz her üç araçtan birisi ticari araçtır. Ülkemizde 926 bin kamyon ve 212 bin otobüs ile 2 milyon traktör halen trafiktedir. Buna 4 milyon 290 bin kamyoneti de eklerseniz 8 milyona yakın ticari araç her gün trafiğe çıkmaktadır. Yani ülkemizdeki sürücülerin üçte biri profesyonel sürücüdür. Halbuki profesyonel sürücü oranı Portekiz de % 25, Norveç te %19, Fransa da ise %16 ‘dır.

Bu kadar ticari aracın bulunduğu ülkemizde araç sürücüleri sağlık kontrollerini nasıl ve nerede yaptırmaktadır?

Bu sürücülerin, değil kapsamlı sağlık kontrolü yapılması, tansiyonları dahi ölçülmemiştir. Aslında çoğu sürücünün sosyal güvenliği bile yokken sağlığını korumasını zaten bekleyemeyiz. Odaların ve şirketlerin görevi acil olarak çalışanlarının sağlık kontrollerini yaptırmak olmalıdır. Bu konuda kamu denetimi de zorunlu olmalıdır.

Trafikte güvenliği sağlamanın ve ölümcül kazalara engel olmanın başka bir yolu da yoktur.

Herkese trafikte sağlıklı yolculuklar dilerim.

Sorulanız için:

Instagram: dr.bayramyildiz