Yakın tarihin en karanlık sayfalarından biri aydınlanmayı bekliyor: İki seçim arasındaki 'kayıp yaz'da neler yaşandı, Ceylanpınar'daki polisleri kim öldürdü?

Türkiye’nin en karanlık ve kanlı dönemlerinden biri olan 7 Haziran – 1 Kasım 2015 arası ise her seçim tartışmasında, yeniden gündeme geliyor. Ceylanpınar'da öldürülen polislerin katilleri ise hala bulunabilmiş değil!

Yakın tarihin en karanlık sayfalarından biri aydınlanmayı bekliyor: İki seçim arasındaki 'kayıp yaz'da neler yaşandı, Ceylanpınar'daki polisleri kim öldürdü?

GERÇEK GÜNDEM - SAMİ MENTEŞ

Türkiye, Haziran 2023’te yapılması planlanan seçimleri tartışırken, 7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrası yaşananlar sıklıkla gündeme geliyor.

2015 7 Haziran’ında sandık başına giden yurttaşlar, bu kez AKP’ye tek başına iktidar olmak için yeterli oyu vermemişti. Çözüm sürecinin “buzdolabına kaldırıldığının” söylendiği günlerde, HDP barajı geçmiş, 13 yılın ardından yeniden koalisyon tartışmaları başlamıştı.

AKP yöneticilerinin önünde iki seçenek vardı: Ya muhalefetle anlaşıp koalisyon kuracaklar ya da seçimleri yenilemenin ve oradan güçlü çıkmanın yollarını bulacaklardı.

Hükümet kurma görevi verilen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, muhalefet partileriyle “istikşafi” görüşmelerini sürdürdü ve görüşmelerin sonunda koalisyon kararı çıkmadı. Yeniden seçim kararı alındı. Türkiye, 1 Kasım’da yeniden seçime gidecekti.

ÖNCE SURUÇ, ARDINDAN CEYLANPINAR

Önce 20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinden yürekleri dağlayan haber geldi. IŞİD üyesi canlı bomba, kültür merkezinin bahçesinde bulunan gençlerin arasına girip kendini patlattı: 34 kişi hayatını kaybetti…

Aradan 2 gün geçti… Çözüm sürecinin sıkıntıya girdiği o günlerde, bir diğer acı haber Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinden geldi. 22 Temmuz 2015’te, Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar isimli polis memurları susturuculu silahtan çıkan kurşunlarla başlarından vurularak öldürüldü.

Cinayette ilk şüpheli olarak PKK ismi anıldı. Keza PKK’nın askeri kanadı HPG, olay duyulur duymaz ANF’ye yaptığı açıklamada, kendilerine “Apocu Fedailer” denilen bir grubun eylemi yaptığını doğruladı. Ancak cinayetten bir hafta sonra BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’ye konuşan örgütün Avrupa sorumlularından biri, “Bunlar PKK'den bağımsız birimler. Bizim yaptığımız bir şeyi üstlenmekle ilgili çekincemiz yok. PKK/HPG olarak yapılan bir eylem varsa bunun izahatı, gerekirse özeleştirisi yapılır’’ sözleriyle kendileriyle cinayet arasına mesafe koyma teşebbüsünde bulundu.

EMNİYET MÜDÜRÜ: PLAKA TANIMA SİSTEMİ ABİLERİNDEN ALDIKLARI TALİMATLA KAPATILARAK ASAYİŞ VE TERÖR OLAYLARI TIRMANDIRILMAYA ÇALIŞILMIŞTIR

Dönemin Şanlıurfa İl Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı’nın, öldürülen polisler için düzenlenen törende yaptığı konuşma dikkat çekiciydi. Pınarbaşı, bazı polisler tarafından kente girişteki plaka tanıma sisteminin kapatıldığını ileri sürüyordu.
Pınarbaşı, şunları söyledi:

"Maalesef son yıllarda kandan beslenen ancak barış ve kardeşlik sözünü dillerinden düşürmeyen bu odaklar, devletin tüm kurumlarına ve teşkilatımızın tüm hücrelerine giren örgütle de adeta kol kola girerek, ihanet sarmalını derinleştirmeye çalışıyorlar. Bu örgütün teşkilatımızın içerisine sızdırdıkları aracılığıyla istihbarat zafiyetleri oluşturulmaya çalışılmış, ilimizin plaka tanıma sistemi, abilerinden aldıkları talimatla kapatılarak asayiş ve terör olayları tırmandırılmaya çalışılmıştır.

Bu örgüt tarafından Suruç'taki terör saldırısı fırsat bilinerek, istihbarat ve terörle mücadele birimlerinin başında gecesini gündüzüne katarak çalışan personelimiz gazete ve televizyonlarda yayınlar yapılarak, hedef gösterilmiştir. Bununla neyi amaçladıklarını iyi biliyoruz. Tüm bunlara rağmen son dönemlerde kol kola giren odaklarla mücadeleyi şehitler versek de sonuna kadar sürdüreceğiz. Şehitlerimizin kanının yerde kalmayacağını timsah gözyaşı dökenler dahil herkes görecek. Bundan şehitlerimizin aileleri dahil kimse şüphe etmesin."

"ABİ, BEN BUNLARIN HEPSİNDEN HABERDARIM"

Şanlıurfa Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada ise, şehit polis memurlarının kaldığı evin kapısında zorlama tespit edilemediği belirtildi.

Polislerin öldürülmesinden bir gün sonra; 23 Temmuz’da beş kişinin içinde olduğu bir araç polis tarafından durduruldu ve araçtakiler gözaltına alındı.

Karakolda işlemlerin sürdüğü sırada telefonla gelen bir ihbarda, araçta bulunanların cinayete karıştığı söylendi. İhbarı yapan kişiye “nereden biliyorsun” diye soruldu; “Abi, ben bunların hepsinden haberdarım” yanıtı geldi. Gözaltına alınanlar cinayet soruşturmasına dahil edildiler.

Gizlilik kararı alınan soruşturma yürütülürken, ihbarı yapan kişinin yeterince araştırılmadığı itirazı sık sık dile getirilmişti. Ancak, davanın ilerleyen süreçlerinde, avukatlar “ihbarcının FETÖ bağlantılarının olduğunu” açıkladı.

HTS KAYITLARI İMHA EDİLDİ

Gözaltına alınanlar tutuklandı. İhbar haricindeki en büyük şüphe, polislerinin karşısındaki evi kiralamalarıydı. İddianameye göre; şüpheliler evi kiraladı, eve gelen birileri de balkondan atlayarak polislerin evine girdi ve cinayeti işledi.
Polislerin evinin kapısında herhangi bir zorlama olmadığını, balkondan diğer evin balkonuna atlamanın da fiziken mümkün olmadığını söyleyen avukatlar, iddianameyle sanıklar arasında bir bağ kurulamadığını savundular.

Polislerin şehit edildiği evde yapılan incelemede bulunan parmak izlerinin hiçbiri, yargılanan sanıklara ait çıkmadı. Ancak evdeki 10 farklı parmak izinden dördü bir polise ait çıktı. O polisle ilgili de hiçbir işlem yapılmadı.

Savcılığın yürüttüğü soruşturmada, cinayetin gizemini ortadan kaldırabilecek en önemli araçlardan birisi, cep telefonlarının sinyal aldığı baz istasyon bilgilerine göre, kimin ne zaman bölgede olduğunu gösteren HTS kayıtlarıydı.

Davanın görülen ilk duruşmalarında avukatlar ısrarlı bir şekilde, HTS kayıtlarını görmek istedi. Dosyaya giren evrakla, HTS kayıtlarının mahkeme kararıyla, ilk incelemenin ardından “hiçbir kopyası bırakılmaksızın” imha edildiği ortaya çıktı.

BERAAT KARARI

Dava sürecinde dinlenen tanıklar çelişkili ifadeler verdi. Zaman içinde tahliye kararları da geldi. Artık davanın sonuna yaklaşılıyordu.

Savcı verdiği mütalaasında, tutuklu olan dört sanığın iki polisi öldürmek suçundan ayrı ayrı ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırılmalarını istedi. Davanın dördüncü duruşmasında tahliye edilen beş kişinin ise beraatını talep etti.

1 Mart 2018’de verilen kararda Mahkeme heyeti; 9 sanığın tümünün “cinayet” suçlamasından beraatına, tutuklu yargılananların ise sosyal medya paylaşımları ile “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasıyla 1’er yıl 6’şar ay hapis cezası alarak tahliye edilmelerine hükmetti.

Sonuç olarak, yargılamada 2 polisi kimin öldürdüğü bulunamadı! Verilen beraat kararları Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da onandı.

Peki soruşturmada görev alanlarla ilgili neler yaşandı:

- Polisleri öldürmekle suçlanan 7 kişiden bazıları için tutuklama kararı veren hakim FETÖ’den tutuklandı.

- Öldürülen polislerin otopsisine katılan savcının FETÖ’den ihraç edildiği ortaya çıktı. Savcı da dahil 22 polis, FETÖ’cü oldukları suçlamasıyla açığa alınıp, tutuklanıp, ihraç edildi.

-Soruşturma Savcısı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu’nun ise Ceylanpınar soruşturmasını tamamlanmasının hemen ardından terfi alması dikkat çekmişti. Savcı Kılsızoğlu, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’ne hâkim olarak atanmıştı.

Yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’nde FETÖ soruşturması kapsamında arama yapıldı. Kılsızoğlu hakkında da FETÖ’den arama kararı çıkarıldığı, görevden ihraç edildiği açıklandı.

YARGITAY SAVCISI: BERAAT KARARLARI BOZULSUN

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise hazırladığı tebliğnamede, beraat kararlarının “eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulduğu” gerekçesiyle bozulmasını talep etti.

Tebliğnamede; sanıkların telefonlarının baz hareketlerinin haritasının çıkarılması, şehit polis memurlarının evinin çevresindeki HTS kayıtlarında belirlenen “kullan at” GSM hatlarının tespit edilerek, incelenmesi gerektiğini belirtildi. Yargıtay Savcısı, sanıklar hakkındaki baz kayıtlarının haritasının çıkarılmasında dikkat edilmesi gereken yerleri maddeler halinde açıklarken, şehit edilen iki polisin arkadaşı polis memuru E.G.’ye ait baz kayıtlarının haritasını istedi. Savcı tebliğnamesinde “Sanıklar veya maktullerle iletişimleri olması halinde bu hatların ve telsiz kestirmesinin yapıldığı bölgenin, baz hikayesinde sanıklarla ve maktullerle varsa baz irtibatlarının da gösterilmesinin istenmesini” talep etti.

İNCELEME YAPILMAYAN 9 MİLİMETRELİK FİŞEK, POLİSLERİN ÇELİŞKİLİ İFADELERİ

Tebliğnamede; şehit polis Feyyaz Yumuşak’ın ölü olarak bulunduğu salondaki zeminde ele geçirilen ve “üzerinde inceleme yapılmayan 9 milimetrelik fişeğin” balistik ve kriminal incelemesinin de yapılması gerektiği belirtildi.

Savcı tebliğnamesinde, şehit polis memurlarının arkadaşları olan polisler M.D. ve E.G.’nin ifadelerinin çeliştiğine dikkat çekerek, her ikisinin de ayrıntılı beyanın alınması gerektiğini vurguladı.

YARGITAY KARARINI VERMEDİ

Gerçek Gündem’in sanık avukatlarından edindiği bilgiye göre; dosya Yargıtay’da beklemeye devam ediyor. Yüksek mahkeme kararı bozarsa dava yeniden görülecek. Eğer beraat kararını onaylarsa, yargı polisleri öldüren tetiği çekenleri bulamamış olacak.

ÖLDÜRÜLEN POLİSİN BABASI: ARAŞTIRMA ÖNERGESİ MHP VE AK PARTİ’NİN OYLARIYLA REDDEDİLDİ, NİYE GOCUNUYORLAR?

Ceylanpınar’da 2 polisi öldürenlerin kim olduğu “şimdilik bilinmiyor.” HDP cinayetlerle ilgili Meclis’e araştırma önergesi sunmuştu, ancak öneri AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmedi.

Öldürülen Kırşehirli polis memuru Feyyaz Yumuşak’ın babası Mustafa Yumuşak, geçtiğimiz günlerde ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, adalet çağrısında bulundu.

Adalet arayışlarının sürdüğünü belirten baba Yumuşak, şunları söyledi:

“İlgilenen olmadı. Araştırma önergesi vermişler Meclis’e. O da MHP ve AK Parti’nin oylarıyla reddedildi. İnsanın aklına türlü türlü şeyler geliyor. Niye bundan gocunuyorlar. Araştırma önergesinden niye gocunuyorlar. Bu devletin polisi. Bu yapılan devlete yapılıyor. Benim kafam böcekleniyor. Araştırılsın deniyor, yok. Bir sonuç çıkmadı. Allah belalarını versin. Her kim yaptı, kimin parmağı varsa. Kimin kanlı eli varsa. Kim olursa olsun Allah bin türlü belasını versin.”

“TÜRKİYE’DE ADALET YOK”

Baba Yumuşak dosyada yargılananların “tetikçi” değil “yardım ve yataklık yapanlar” olduğunu dile getirerek; “Ne verdiler sonuç? Delil yetersizliğinden serbest bırakılmış oldu” dedi.

Türkiye'de adaletin olmadığını söyleyen Yumuşak “Birinci hedefimiz bir an önce onların bulunup Türk adaletinde cezasını çekmesi. Çok uğraştım, çok çırpındım. Kimseye bir laf anlatamadım” diye konuştu.

“KAYIP YAZ”DA YİTENLER GERİ GELMEYECEK AMA 7 YILIN ARDINDAN ‘ADALET’ NASIL TECELLİ EDECEK?

Polislerin öldürülmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Yargıtay, beraat kararlarını bozarsa, tekrar görülecek olan davanın ne kadar süreceği ve sonucunda ne çıkacağı bilinmiyor.

Türkiye’nin en karanlık ve kanlı dönemlerinden biri olan 7 Haziran – 1 Kasım 2015 arası ise her seçim tartışmasında, yeniden gündeme geliyor. 7 Haziran’daki seçimleri kabul etmeyen AKP, 1 Kasım’da yenilenen seçimlerde tek başına iktidar olacak oyu aldı. İki seçim arasında geçen “kayıp yaz”da yüzlerce kişi hayatını kaybetti.

Etiketler
Aydın Polis Seçim Türkiye