İsmail Saymaz: Siz bizi enayi mi zannediyorsunuz?

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyasının Suudilere devredilmesi kararının bozulması için yeni başvuruda bulunulacağını duyurdu. "Bu milleti enayi yerine koymayın, dilekçeyi işleme koyun" diye seslendi.

İsmail Saymaz: Siz bizi enayi mi zannediyorsunuz?

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018 yılında Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili Türkiye'de yürütülen dava, üç hafta önce Suudilere, yani 'ölüm emrini verenlere' devredildi.

Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere uluslararası kamuoyu, ilk günden beri Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı işaret ediyordu.

Türk yargısının kararında, bir süredir devam eden ekonomik krizin ve Suudi Arabistan'la ikili ilişkilerin geliştirilmesi çabalarının etkili olduğu ileri sürülüyor.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, söz konusu davada mahkeme başkanı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir'in düştüğü şerhe değindi; şunları kaydetti:

"Demir'e göre Ortadoğu'daki ceza yargısıyla ilgili üç kritik örnek dava var. İlki, Yahudi soykırımı faili Otto Adolf Eichmann'ın Arjantin'den İsrail'e kaçırılarak, idam edilmesi. Diğerleri de Mavi Marmara ve Kaşıkçı davaları.

Demir, Türkiye'nin İsrail ve Suudi Arabistan ile bozulan ikili ilişkilerini düzeltme için iki davayı diyet olarak verdiğini savunuyor.

Şu görüşü savunuyor:

'İsrail soydaşlarına karşı cürüm işleyen Eichmann'ı kaçırıp yargılamayı hak görürken, Mavi Marmara'yı gerçekleştirenleri teslimden imtina etmiş, tazminat ödemek suretiyle işi kotarmıştır. Kaşıkçı'yı öldürenlerin Suudi Arabistan tarafından himaye edilmesi üzerine ülkemizde yargılanmaları mümkün olmamış ve dava devredilmiştir. Üç olayda hukuk tanımazlık ve zorbalığın prim yaptığı aşikardır. İşledikleri suçlardan yargılanmayıp müeyyideye uğramadığını gören zorba yönetimler bu durumdan cesaret alarak, eylemlerini pervasızca sürdürecekleri, zaman içerisinde tavrın teamüle (sünnete) dönüşeceği kabulden varestedir. Birinci olayda ülke olarak inisiyatifimiz yoktu. Ancak son iki olayda rolümüz önemli idi. Bize yakışan, taleplerimize duyarsız kalan ülkelerin bu tavırlarını uluslararası platformlarda dile getirmek suretiyle hukuksuzluk ve zorbalığın önüne geçecek, kurumların oluşmasında önayak olmak iken, fırsatlar kaçırılmıştır. Davalar bozulan ikili ilişkilerin düzeltilmesine diyet olarak verilmiştir.'

'BU CİNAYET, DEVLETE SALDIRI'

Demir'e göre Kaşıkçı, Suudiler tarafından ölümle tehdit ediliyordu. Burada ona zarar veremeyecekleri inancıyla Türkiye'deydi. Dolayısıyla öldürülmesi, devletin saygınlığına yönelik bir saldırıydı.

Demir, şunları yazıyor:

'Suud yetkililerinin Kaşıkçı'ya karşı gerçekleştirdikleri pervasız ve hunharca cinayet ülkemizin 'emin belde' vasfına, devletin onur ve saygınlığına büyük bir saldırıdır. Eylem nedeniyle kamu düzeni ciddi bir şekilde zarar görmüştür. Eylemi gerçekleştirenlerin bulunup yargılanması, müeyyide uygulanması suretiyle sarsılan kamu düzeninin tamiri elzemdir. 'Ne yapalım Suud yönetimi yargılamak için sanıkları vermiyor' acziyeti içinde davanın devri ve kırmızı bültenin kaldırılması toplumun adalet, eşitlik, dürüstlük gibi değer yargılarıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim.'

Demir'in itirazı, davanın naklini önlemedi.

'SON DİLEKÇE, SON ÇARE'

Dün Erdoğan, Suudi Arabistan' uçarken Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz'in avukatı Görkem Başpınar aynı saatlerde kanun yararına bozma için Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Başpınar, dilekçede, Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu'na göre yargılamanın devredilemeyeceğini belirterek, şöyle dedi:

'Bu dilekçe bizden ziyade gelecek nesillerin güzel vatanımızı yaşanılabilir ülke olarak görmesi, devlet geleneklerinin mazlumun yanında çıkar gözetilmeksizin saf tutacağına olan inancını kaybetmemesi için son çaremizdir.'

Bu milleti enayi yerine koymayın. Dilekçeyi işleme koyun."

Etiketler
İsmail Saymaz Halk TV Cemal Kaşıkçı