CHP’li Lale Karabıyık eğitim sisteminin çöküşünü anlattı: '8 değil 18 bakan da değiştirseniz, bunlar değişmeden eğitim düzelmez'

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, AKP'nin yarattığı eğitim erozyonundan çıkış yollarını ve CHP iktidarında neler yapılacağını anlattı.

CHP’li Lale Karabıyık eğitim sisteminin çöküşünü anlattı: '8 değil 18 bakan da değiştirseniz, bunlar değişmeden eğitim düzelmez'

Türkiye’de son 20 yıldır en çok erozyona uğrayan alanların başında gelen eğitim hem gençlerin hem de gelecek nesillerin en büyük problemi halini almaya başladı. Millî Eğitim Bakanlığı’nda yapılan her değişimde değişen sistem yazboz tahtasına döndü ve gençlerin gelecek kaygısı her seferinde biraz daha arttı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından günümüze kadar eğitim sistemi tam 17 defa değişti. Yine 2002’den günümüze bakanlığa atanan sekizinci isim şu an görevini sürdürüyor. Bu durum birçok kayıp nesil oluşmasına, eğitimden verim alınamamasına ve eğitimin her geçen gün daha farklı bir noktaya doğru gitmesine neden olurken, yaşanan ekonomik krizden öğrenciler de payını aldı. Sınava giriş ücretlerinin astronomik rakamlar olması, kira ve yurt ücretlerinin çok yüksek olması, gıda fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar, ailesinden uzakta okuyan gençlerin derslerinden çok ekonomik sorunları düşünmesi ile sonuçlandı. AKP iktidarının erozyona uğrattığı eğitim sistemi, son yıllarda pek çok niteliksiz mezun verilmesine de neden oldu. Her yere açılan üniversiteler niteliksiz mezunlar verirken, ilköğretim okullarında dahi büyük bir yetersizlik göze çarpmaya başladı.

AKP iktidarının 17 kez değiştirdiği sistemi, CHP’nin yeni dönem için çözümlerini ve eğitim reformlarını sormak için CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık ile buluştuk, yeni sistemde eğitimin yerini konuştuk.

EĞİTİMİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI GEREK

“Okulöncesinden lisansüstüne kadar hiçbir veli, hiçbir öğrenci eğitim sisteminden memnun değil.” diyen Karabıyık, “Tablo giderek bozuluyor. Şunu şöyle düzelteceğiz, bunu böyle düzelteceğiz demek doğru bir çözüm değil. Eğitimin yeniden yapılandırılması gerek. Biz bunu söylediğimizde veliler ve aileler ‘yine mi sistem değişecek?’ diyor. Bunu böyle yorumlamamak lazım. En iyi sistemi kurgulamak ve bunu sürdürülebilir kılmak önemli olan. Yazboz tahtasına dönmüş bir eğitim sistemimiz var. Aynı şekilde bir de sınav sistemimiz var. Doğru bir çözüm için öncelikle yanlışları doğru tanımlamak ve bu yanlışları ortadan kaldıracak bir eğitim sistemini inşa etmek gerekiyor. Biz her zaman şunu savunuyoruz; bir eğitim sistemi hiçbir zaman bir partinin mutfağında şekillenmez. Bir eğitim sistemi paydaşların görüşleri alınarak, eğitim şuralarında şekillenir. Eğitimden beklentiler ve eğitimin öznesi çok iyi tanımlanmalı. Yani öznesi öğrenci olmayan bir eğitim sistemi kurgulanmamalı. Siz özneyi siyaset olarak kurgular ve bütün eğitim sisteminin unsurlarını siyasette bir amaç olarak kullanmak isterseniz eğitim sistemi şu an olduğu gibi her an bozularak gider. 8 değil 18 bakan da değişse eğitim sistemini değiştirmeniz mümkün olmaz.” değerlendirmesini yaptı.

EĞİTİM SİSTEMİNİN AMACI ÖĞRENCİ DEĞİL SİYASET

“Şu andaki yapıda sarayda bir Eğitim Koordinasyon Kurulu ve bir Millî Eğitim Bakanlığı var” diyen Karabıyık, “Kimin yetkisi kimin üstünde belli değil. Ben eminim ki Saray’da pişiriliyor sonra bakanlara sunuluyor. Bir itiraz varsa da Saray’daki Kurula gönderiliyor ve orası düzeltiyor. Bu durumda Millî Eğitim Bakanlığı neden var? Bu sadece eğitimde değil her bakanlığın külliyede bir paraleli var. Her şey Saray’daki komitelerde pişiriliyor. O nedenle şu an eğitim sisteminin amacı öğrenci değil siyaset, eğitimi kurgulayanlar siyasete göre ‘paydaşların görüşü alınırmış gibi’ karar veriyor. Dolayısıyla o düğmeler baştan yanlış iliklenerek geliyor. Eğitime ayrılan yatırımlar çokmuş gibi gösteriliyor, böyle bir algı veriliyor ama eğitime ayrılan paylara bakıldığında yıldan yıla düşüş görülüyor. Bu yıl bir artış olsa da bu artış pandeminin ihtiyaçları ile örtüşen bir artış değil. Dolayısıyla burada şu sonuçlar çıkıyor; eğitimin hedefi doğru belirlenmeli ki bizim iktidarımızda eğitimin temel öznesi öğrencidir, onun üstün yararıdır. Bizim iktidarımızda Türkiye’nin bir kalkınma stratejisi var. Biz, cari açığını yamayan değil kapatan ve ekonomisini çok iyi seviyelere getirmiş bir ülkenin planlamasını yapıyoruz. Biz böyle bir ülke istiyorsak bunu eğitim sistemi ile beraber inşa etmeliyiz. Bizim iktidarımızda Türkiye’nin kalkınma stratejileriyle uyumlu bir eğitim sistemi inşası olacak. Eğitime yeterli bir bütçe ayrılıp doğru planlamanın yapılması son derece önemli. Doğru planlama ve verimli bir kullanımla fırsat eşitliğini sağlayacak yatırımları yapmış ve sorunları da çözmüş oluyorsunuz.” dedi.

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

Eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliğine değinen Karabıyık “Bu koronavirüs yüzünden mi oldu? Hayır tabii ki, koronavirüs sadece şapkasını düşürdü. Fırsat eşitsizliği zaten vardı, ama koronavirüsten sonra daha da derinleşerek büyüdü. Türkiye’de nitelikli eğitimi parası olan satın almaya başladı. Nitelikli eğitime erişebilen bir azınlık ve erişemeyen bir çoğunluk olarak öğrenciler ve aileler ayrışmış durumda. Özel okullara gidenler eğitim materyallerine daha kolay ulaşıyor, daha verimli ders işliyor, boş ders yaşamıyor. Ancak özel okulla bu iş bitmez, buna tüm öğrencilerin parasız olarak ulaşması ve bu imkândan faydalanması gerekiyor. En ücra köyde de İstanbul’un göbeğinde de olsa herkes nitelikli eğitime ulaşabilmeli. Bizim iktidarımızda fırsat eşitliğinin olduğu, öğrencilerin nitelikli eğitime eşit şekilde erişebildiği, ücretsiz ve ailelere eğitim harcamaları konusunda destek verilen bir sistem kurguluyoruz. İktidar partisi ‘Biz kitapları parasız veriyoruz.’ diyor. Şu anda hangi okula giderseniz gidin, iktidarın dağıttığı kitaplar yetersiz bulunuyor ve öğrencilere yardımcı ders kitabı aldırılıyor. Bu durumda öğrencilere parasız ders kitabı verilmesinin hiçbir anlamı kalmıyor. Biz eğitim parasız olacak derken nitelikli ders kitaplarını ve ihtiyacı karşılayacak materyalleri de bunun içinde sayıyoruz. Yapmış olmak için kitap dağıtmak değil müfredatı kapsayan nitelikli eğitim araçlarından bahsediyoruz. Ailelere destek derken de zaten yoksulluğu bitirmek istiyoruz ve bu arada maddi olarak yetersiz ailelere çocuklarının eğitim için giyecek, ulaşım ve yemek desteğinin verilmesinden söz ediyoruz. Bunların hepsi anayasal haklardır.” dedi.

SINAV SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ

Sınav sisteminden de şikâyet eden Karabıyık, “Ne yaptıklarını bilmeyen sayısız bakan geldi ve OKS kalktı SBS geldi, o gitti öbürü geldi. Ben 2015 yılında Uludağ Üniversitesi’nden istifa ederek siyasete girdim. O günden bugüne dahi her gün aşağı inen bir trend var, bir yandan da ekonomik parametreler bozuluyor. Zaten eğitimin bozulduğu bir ülkede kalkınma beklemek çok mantıklı olmayacaktır. Eğitim ve siyaset karıştığı için zaten çok büyük bir sorunumuz var.” dedi.

İMAM HATİP OKULLARININ ARTIŞI

İmam Hatip okullarındaki artışı sorduğumuz Karabıyık “Biz İmam Hatip okullarına karşı değiliz. Biz ‘ihtiyaca göre açılmalıdır’ diyoruz. Hangi okula ne kadar ihtiyaç varsa o kadar açılmalı. Bir çocuk İmam Hatip eğitimi almak istiyorsa alabilmeli ya da Anadolu Lisesi’nde eğitim almak istiyorsa İmam Hatip’e gitmeye zorlanmamalı. İstiyoruz ki her okulda kaliteli eğitim verilsin. Buna İmam Hatip okulları da dahil. Bunun da zorlama ile değil ailenin tercihi ile olmasını istiyoruz. İmam Hatip’ten de öğrenciler üniversite kazanabilsin, başarısızlıkları için farklı formül arayışlarına girmesinler.” açıklamasını yaptı.

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU

“İyi bir öğrenci için nitelikli bir öğretmen gerekir” diyen Karabıyık “Öğretmenin yetiştirilmesinden, atanmasına, özlük haklarına kadar düzenleme içeren bir meslek yasasına ihtiyaç olduğunu ilk dile getiren biziz. Şu anda yapıldığı söylenen şey bir meslek yasası değil. Bir memurlar bir de diğer kamu görevlileri vardır. Diğer kamu görevlileri dediğimiz kesim kendine özel yasası olan grup; akademisyenler, hakimler, savcılar gibi. Bu yasada öğretmenleri hangi tarafa yerleştireceğimiz belli değil. Bir yasa çıkacaksa bir öğretmenin yetiştirilmesi, atanması, özlük hakları ve diğer her şey bu yasa ile belirlenmelidir. Öğretmenlerin kesinlikle yoksulluk sınırı altında maaş almaması lazım. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik garabetlerine son vermemiz lazım. Sınav kalktı diyorlar ve bir komisyon kurulduğunu söylüyorlar. Bu komisyonun ne yapacağı belli değil, bir garabetten kurtulurken daha büyüğüne düşmemek lazım. Anayasaya aykırı birçok konu var ancak en önemlisi ‘kanunla hüküm altına alınır’ denilen konular yönetmelikle belirlenmiş. Öyle olunca bakanın iki dudağının arasına bakmak gerekiyor. Dolayısıyla burada yönetmeliklerle değil kanunlarla belirlenmiş maddeler olması gerekiyor. Diğer bir olumsuzluk da özel okullarının öğretmenlerinden hiç bahsedilmemiş olması. Özel okul öğretmenlerinin hiçbir özlük hakkı bu kanunda geçmemiş. Dolayısıyla doğru yapılmış bir meslek yasası bizim iktidarımızın önceliklerindendir. Öğretmenliğin statüsü yeniden hak ettiği yere getirilmeli.” açıklamasını yaptı.

SAYIN BAKAN’A HEMEN ADRES VEREBİLİRİM

Karabıyık sözlerine “4+4 sisteminin okullaşma oranından tutun da öğrencilerin başarısına varana kadar sayısız olumsuz etkisi var. Biz kesintisiz bir eğitimi öngörüyoruz. Okul öncesi eğitimin mutlaka olması gerekiyor. Şu anki oranlara bakıldığında oranlar çok düşük ve OECD ülkelerinin oldukça gerisinde. Devletin yaptığı okul öncesi eğitim kurumlarında velilerden yüksek miktarda para talep ediliyor. Bu durumda veliler okul öncesi eğitimden kaçınıyorlar. İnceleme yaptık; ayda minimum 235 lira alıyorlar. Bu paraları çocuklara etkinlik yaptırmak için materyal ve temizlik parası adı altında alıyorlar. Sayın Bakan ‘Bu nereden çıktı’ diyorsa hemen kendisine buradan adres verebilirim. ‘Öğrenci başına ya bin küsur lira para verin ya da aynı miktarda temizlik malzemeleri getirin’ diyorlar. Sonra bizim okullarımızda ihtiyaç yok deniyor. İhtiyaç var ve bu ihtiyaçlar okul aile birliğinden talep ediliyor. Bizim iktidarımızda okul aile birliği, para toplayan ve okulun ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum olmayacak.

SINAV ÜCRETLERİ

Her geçen gün daha da artan sınav ücretlerini ve CHP’nin sınav ücretlerine bakışını sorduğumuz Karabıyık “Biz sınav ücretlerini düzenlemek değil tamamen kaldırmayı düşünüyoruz. Eğitim parasız olacaksa o eğitime girişin ücreti de olmaz. Bunun kaynağı inanın var. Bu ülke öğrenciden sınav parası alacak duruma geldiyse bunun nedeni yanlış planlama ve kaynakların yanlış yere aktarılmasıdır. Bir çocuk, bir aile bu sınav parasını yatıramıyor ve geleceği değişiyorsa saraydakiler oturup bunu hüzünle düşünmelidir.” dedi.

6 PARTİ BERABER ÇALIŞACAK MI?

6 partinin 28 Şubat’ta yapacağı açıklama çerçevesinde bir eğitim çalışması yapılıp yapılmayacağını sorduğumuz Karabıyık “6 parti bir araya geliyorsak tabii ki bir ortak müşterekte buluşmak gerekiyor. Nasıl Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için bir araya gelip bir metinde buluşulmaya çalışılıyorsa aynı şekilde ekonomide de eğitimde de sağlıkta da genel başkan yardımcılıkları bünyesinde ortak çalışmalar yapılacak.” dedi.

PLANSIZ ÜNİVERSİTELER

Nitelikli eğitimin sağlanması gerektiğini söyleyen Karabıyık “Bir dekan bir mekan mantığıyla onlarca üniversite açıldı. Bu üniversitelerin bazı kadroları boş. Buralarda boş kontenjanlar var ve bu okullar tercih edilmiyor. Aynı zamanda meslek envanteri de yapılmamış. Dolayısıyla bunları iyileştirmeden ‘barajı kaldıralım buralar da dolsun’ mantığı doğru değil. Şu an doğru olan bunları nasıl nitelikli hale getiririz diye kafa yormak. Akademisyenler göçüyor, gençler mezun olmadan gitmek istiyor ve nasıl onları burada tutabiliriz, neden gitmek istiyorlar konularında kafa yormamız gerekiyor. Akademisyenler ülkede tutuldukça kadrosu boş olan üniversiteler de dolacaktır, ülkenin akademik olarak seviyesi de artacaktır.” değerlendirmesini yaptı.

MAĞDUR AKADEMİSYENLER

FETÖ’den dolayı ihraç edilip suçsuz bulunan ve görevine iade edilmesine rağmen farklı yerlerde görevlendirilmek istenen akademisyenlerin oluşturduğu Mağdur Akademisyenler Grubu’ndan bahseden Karabıyık “FETÖ’den ihraç edilmiş ancak daha sonra suçsuz bulunarak görevine iade ediliyor. Ancak göreve iadesi kendi okuluna değil farklı bir okula ya da farklı bir kente yapılıyor. Bu durumda hem FETÖ iftirası ile hem de farklı okula gönderilerek bu insanlara iki kez haksızlık yapılmış oluyor. Bu şekilde olan yaklaşık 800 kişi var ve onlardan da kaçıp gitmek isteyenler var.” dedi.

Yaşanan siyasal gelişmeler çerçevesinde umudunu kaybeden akademisyenler olduğunu da ifade eden Karabıyık, “Bu insanlar ne yaparsam yapayım bir yere gelemeyeceğim düşüncesiyle aidiyet duygusunu kaybediyor. Bu nedenle bizim öncelikle bunlara kafa yormamız lazım. Bilim insanları ve akademisyenleri ülkemizde tutmayı başarmamız lazım.” değerlendirmesini yaptı.

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ

Birçok vakıf üniversitesi olduğunu belirten Karabıyık “Bazıları gerçekten vakfın amacına uygun olarak nitelikli ve kaliteli bir eğitim sağlıyor. Çoğunluğu tabela üniversitesi ve ticarethane. Ve her nasılsa bu vakıf üniversiteleri saray üzerinde farklı bir etki yaratmaya çalışıyor, bunu da başarıyorlar. İstemedikleri uygulamaları engellemeye çalışıyorlar. Her nasılsa bunu da başarıyorlar. Burada YÖK’ün ya da bakanlığın yapması gereken vakıf üniversitelerine çeki düzen verdirmek. Nitelikleri öyle düşük ve öğrenciye müşteri gözüyle baktıkları o kadar belli ki, bu üniversitelerin isteklerini yerine getirmektense onlara çeki düzen vermek gerekiyor. Öğrencinin paralı eğitime bu denli yönlendiriliyor olması eğitimdeki fırsat eşitsizliğini de ifade ediyor. Barajın kalkmış olması vakıf üniversitelerinin kontenjanlarının da boş kalmaması için yapılmış bir hamle. Ancak burada vakıf üniversitelerinin nasıl bir eğitim vereceği öncelikli konu olmalı.” diye konuştu.

NİTELİKLİ-NİTELİKSİZ BÖLÜM AYRIMI

Barajın kalkmasının yanında yeni bir gelişmenin daha yaşandığını belirten Karabıyık, “Başarı sıralamasının geçerli olduğu ve olmadığı alanlar olmak üzere fakülteler bölündü. Baraj kalksa da tıp, mühendislikler, diş hekimliği, öğretmenlik ve hukuk fakültelerinde başarı sıralamasına bakılmaya devam edecek. Bunun dışında kalan bölümlerde ise başarı sıralamasına bakılmayacak. Dolayısıyla burada bile bir olumsuz durum söz konusu. Aynı zamanda ‘başarı sıralamasının geçerli olduğu’ öğretmenlikten ve geçerli olmadığı Fen Edebiyat Fakülteleri’nden öğretmen çıkacak. Böyle bir plansızlık olamaz.” diyerek düzenlemeye tepki gösterdi.

Etiketler
Lale Karabıyık