2071 hayaliydi, 1,5 milyar liralık fiyasko oldu

İstanbul'un su sorununu çözme iddiası ile inşaasına başlanan Melen Barajı fiyasko oldu.

2071 hayaliydi, 1,5 milyar liralık fiyasko oldu

Birgün / Hüseyin Şimşek -AKP’nin Malazgirt Savaşı’nın bininci yıl dönümü olan “2071” yılına kadar İstanbul’un su sorununu çözmesi iddiasıyla inşa ettiği baraj, fiyaskoya döndü. Dört buçuk yıldır inşaat aşamasında olan Büyük Melen Barajı’nda sona bir türlü gelinemedi. Sık sık barajın “yakında” açılacağı söylense de onarım gereken projede en az bir baraj yapımı kadar bütçeye daha ihtiyaç olduğu bildirdi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 1994 yılında İSKİ İstanbul Master Planı ile ortaya çıkan proje, kamulaştırma bedeliyle birlikte 1 buçuk milyar TL harcanmasına karşın henüz “vaat”ten öteye gidemedi. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından projesi çizilen ve Melen Çayı üzerinde yükselen baraj tamamlandığında, İstanbul’un yıllık ihtiyacının yüzde 75’ine denk gelen 1 milyar 77 milyon metreküp su temin edileceği iddia edildi.

Açılışı dört kez ertelendi

İstanbul’a 170 kilometre uzaklıkta bulunan Melen Çayı, Düzce ovası Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bulunan tektonik bir ova olması nedeniyle eleştirilerin odağı haline geldi. Güven vermeyen ancak itirazlara karşın 2014 yılında yapımına başlanan Büyük Melen Barajı’nın açılışı dört kez ertelendi. Proje inşaatı başladığında ise barajın iki yıl içerisinde tamamlanacağı ve hizmete geçeceği iddia edilmişti.

Zemin problemli

Edinilen bilgiye göre, barajın yapılacağı alanın zemininde büyük problemler var. Zeminin baraj yapımı için fazla yumuşak olmasına yönelik uyarıları dikkate almayan Hükümet, DSİ aracılığıyla aldığı kararlarla inşaatı büyük oranda tamamladı. İstanbul’un içme suyunu karşılaması için son aşama olan barajın su tutma işlemine ise geçilemedi. Zeminde iyileştirme çalışmaları yapılmadığı için barajın gövdesinde çatlaklar oluştuğu bildirildi. Zemin iyileştirme çalışmaları yapılması gereken baraj, şu an beklemede tutulurken iyileştirme çalışmalarının maliyetinin ise en az 500 milyon TL olduğu ifade ediliyor.

Geçen yıl açıklama yapan dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, projenin bu yıl tamamlanacağını açıklasa da henüz bu aşamaya geçilemedi. Nisan ayında yapılan açıklamada ise, “Projenin yüzde 95’i tamamlandı” denildi. Ancak henüz baraja su doldurulamadı. Bakan Eroğlu, projenin temelinin atılmasının ardından yaptığı ilk açıklamada ise “saat” vererek, “Proje, 7 Aralık 2016 tarihinde saat 14.59’da bitecek” demişti.

Balıkları öldürdü

Melen Barajı’nın yapımı, doğal dengeyi de bozdu. Bölgede sık sık toplu balık ölümlerinin yaşandı. Son olarak Düzce’nin Cumayeri ilçesinde toplu balık ölümleri bölge sakinlerinin tepkisini çekti. Yapılan açıklamada baraj inşaatına değinilmeden, “Yapılan tespitlere göre, balık ölümleri suyun ısınması sonucu oksijenin azalması ve nehre atılan atıklardan kaynaklanmıştır” denildi.

Maliyeti nedeniyle de tartışılan ve yeni bir baraj kadar masrafının olduğu ifade edilen Melen Barajı için İstanbul’a tünel kazılması da planlandı. İstanbul’un su sorunu yaşamaması için getirilen Melen suyunun “devasa tünel ile” halka ulaştırılacağı öne sürüldü. Bu kapsamda, Kağıthane ile Bahçelievler ve Sefaköy arasına 4 metre çapında ve 22 kilometre uzunluğunda bir tünel kazılması için ihale yapıldı. İhaleyi, 872 milyon TL’yle AKP ile yakın ilişkileriyle bilinen ve son yıllarda toplam büyüklüğü 100 milyar TL’ye ulaşan ihaleler kazanan Kalyon İnşaat San. ve Tic. A.Ş. kazandı.

CHP Meclis gündemine taşıdı

Yapımı yılan hikâyesine dönen Büyük Melen Barajı, Meclis gündemine de taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Melen Barajı ile ilgili iddiaları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu. Yazılı soru önergesi veren Tanrıkulu önergesinde, “Melen Barajı için harcanmış 1.5 milyar TL’lik kamu kaynağının hesabını kim verecek” diye sordu.

Melen Barajı’na ilişkin itirazlar, projenin uygulanmaya başlandığı 2014 yılından 11 yıl önce gündeme geldi. 2003 yılında dönemin İSKİ Müdürü Ali Çodur, projenin “gereksiz” olduğunu ifade ederek yapılmaması gerektiğini söyledi. DSİ’nin gelecek planlamasının tutarsız olduğunu ifade eden Çodur, bu baraj yerine su kaçaklarının azaltılması, Istranca ve Yeşilçay barajlarının da tamamlanması gerektiğini ifade etmişti.

Baraja ilişkin bir diğer hedef ise elektrik üretimine yönelikti. Baraj üzerine 45 MW gücünde kurulacak hidroelektrik santrali ile yılda 174 milyon kw elektriğin üretileceği öne sürüldü. Resmi verilere göre İstanbul’da faaliyette olan 14 barajın toplam su hacminin 877 milyon metreküpken sadece Melen Barajı’nın 694 milyon metreküp olacağı ve elektrik üretiminin de bu nedenle rahatlıkla sağlanabileceği ileri sürülmüştü.

Melen Çayı’na ilişkin Sayıştay tarafından yapılan tespit de dikkati çekici. 2017 yılı DSİ Denetim Raporu’nu hazırlayan Sayıştay denetçileri, Düzce Büyük Melen Çayı kamulaştırma işlemlerinin usulüne aykırı yapıldığını belirtti. Raporda, “Taşkın Koruma Faaliyetleri kapsamında ve Başbakanlığın genelgesine göre DSİ’nin görev ve yetki alanına girmemesine rağmen kamu yararı gözetilmek ve Bakan oluru alınmak suretiyle DSİ tarafından yapılmıştır. Bu durum, halen yürürlükte olan 2010/5 sayılı Başbakanlık Genelgesinin uygulanabilirliğini tartışmalı hale getirmektedir” ifadelerine yer verildi.

‘Çılgın projeler yüzünden’

AKP’nin “çılgın projeleri” nedeniyle İstanbul’un içme suyu kaynaklarının tükenmek üzere olduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, buna karşın AKP’nin çözüm olarak tek bir baraja yoğunlaştığını ifade etti.

Projelerin suları kirlettiğini ve tükettiğini ifade eden Alan, BirGün’e yaptığı değerlendirmede, “Kanal İstanbul Projesi özellikle Avrupa yakasındaki su havzaları üzerinden sürdürüldü. Sazlıdere Barajı, Terkos, Alibeyköy Barajı gibi. Bu barajlar, üçüncü havalimanının da etkisi altında kaldı. Bilindiği gibi çok sayıda taş ocağı da var. Kirlilik etkisi nedeniyle İstanbul’un su ihtiyacı giderilemeyecek boyutta” dedi.

***

‘Herhangi bir nükleer kaza suyu yok eder’

İğneada’ya yapılması planlanan nükleer santralın da kirlilik tehlikesini boyut değiştirdiğini söyleyen Alan, “Olası bir nükleer kazada o suyun tamamen devre dışı kalacağını söylemek mümkün. Herhangi bir ihmal sonucunda kentin önemli bir su kaynağı daha yok olacak. Sağlık ve sürdürülebilirlik açısından büyük bir sorun söz konusu” diye konuştu.

AKP’nin İstanbul’un su kaynaklarını tüketmesinin ardından “çareyi” il dışındaki kaynaklarda aradığını belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Alan, “Barajın iki yıl önce su tutacağı söyleniyordu fakat gövdedeki çatlaklar bunu engelledi. Yumuşak nitelikle kayaların bulunduğu kısma yapılması bunun birinci nedeni. İkinci nedeni ise bölgede aktif bir fay hattı geçiyor ve barajı da fayın hemen kenarına yaptılar. Ayrıca barajın kullanıma açılması için yapılacak onarım masrafı ise yaklaşık 500 milyon dolar. İl dışı yöntemler de çözüm olamadı” diye konuştu.

Günlük nüfusu 19 milyonu bulan bir kentin tek bir içme suyuna muhtaç bırakılmasının olağanüstü durumlarda felakete neden olabileceğinin altını çizen Alan, “Yüzey suları kirliliğe çok açıktır. Bu nedenle büyük kentlerde yalnızca bu sulara bel bağlanmaz. Nükleer bir kazada ya da bir savaş durumunda baraj bilinçli olarak kolaylıkla kirletilebilir. Bu da kentin susuz kalmasına neden olur. Bilindiği gibi doğaya yönelik uygulamalarıyla yer altı su kaynaklarını da tükettiler. Sonuçta ortaya böyle bir durumun çıkması sürpriz olmadı” ifadelerini kullandı.