19 kişinin ölümüyle ilgili dava yine ertelendi: "Devlet kararıyla öldürüldü bu insanlar, yıllardır korunuyorlar"

Duruşma savcısı Van Barosu’nun katılma talebi ile sanıkların tutuklanmaları taleplerinin reddederek dosya için mütalaa verilmesi gerektiğini söyledi. Avukat Kanat, "Mehmet Ağar ‘ben sizin mahkemenizi tanımıyorum’ dedi adeta" ifadelerini kullandı.

19 kişinin ölümüyle ilgili dava yine ertelendi: "Devlet kararıyla öldürüldü bu insanlar, yıllardır korunuyorlar"

GERÇEK GÜNDEM - FİLİZ GAZİ /

1993-1996 yılları arasında zorla kaybedilen veya yasadışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da aralarında olduğu 19 sanığın yargılandığı Ankara davasının beşinci duruşması Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin, bozma ilamı sonrası yeniden görülmeye başlayan davanın bugünkü duruşmasına müdahil avukatları taleplerini ilettiler.

Duruşma savcısı Van Barosu’nun katılma talebi ile sanıkların tutuklanmaları taleplerini reddederek dosya için mütalaa verilmesi gerektiğini söyledi.

Dava dosyasının heyet değişikliği nedeniyle incelenmesi kararı veren heyet bir sonraki duruşmayı 20 Ocak 2023 tarihine erteledi

Duruşma başlatıldığında Avukat Yusuf Alataş, yeni heyete “Yargıtay’ın bozma kararından sonra istinaf kararıyla ilgili mahkeme kendi kararını yansıtan bir sayfa görüş okudu. Bu heyet, yazılı görüşlere karşı ne diyecek?” diye sordu. Heyet buna karşı “Görüş bildirmek zorunlu değiliz. Yargılamaya devam ediyoruz” diye yanıt verdi.

YARGILAMANIN GERÇEK BİR YARGILAMAYA DÖNÜŞME İHTİMALİ YOK

Avukat Yusuf Alataş, yargılamanın amacının sanıkların yargı eliyle aklanması olduğunu ifade ederek “Mahkeme tarafından ne tanığa bir soru soruldu, ne de şu delil toplansın denildi.” dedi. Alataş beyanına şöyle devam etti:

“Hayatımda heyet tarafından sorulmadıkça savcının hiçbir şekilde bir sanığın duruşmadan vareste tutulma talebini duymamıştım. Bu davada bu da oldu. Bu davada yargılama yapılıyormuş gibi yapılıyor. Mahkeme tutuklanamayan tanığın duruşmadan vareste tutulmasını talep etti. Yargılama olmadan, yargılama yapılıyormuş gibi davranıldı. Bu yargılama sürecini içindeki bütün çabalarımız bir şeylerin ortaya çıkarılmasına yönelikti. Bütün bunları mahkemede bekledik. Yapmadı… Bu dava bizzat devletin yargılandığı bir dava. Çünkü devlet kararıyla öldürüldü bu insanlar. Eğer bu memlekette ceza kanunundaki insanlığa karşı suç kavramı uygulanacaksa o da bu davadır. Siyasi ve belirli kimliğe yönelik cinayetler işlenmiştir. Ama dava insan öldürmekten açılmış. Çünkü öldürme suçunda zamanaşımı işliyor. Bugün bile karar verseniz Yargıtay aşamasıyla zamanaşımı zaten doluyor. Davanın zamanaşımından bu suçlamalarla kurtulma şansı yok. Bu haliyle gerçek bir yargılamaya dönüşme şansı yok.

Devletin geçmişi ile yüzleşme gibi bir iradesi yoksa bu yargılamanın gerçek bir yargılamaya dönüşme ihtimali yok. Yine de şunu bekliyoruz: Hukukçu kimliği ile gerçeğin olabildiği kadarıyla gerçeğe ulaşma çabası gösterilsin, ısrar edilsin. Bu bir devlet kararı denilecekse, yargılamanın bir anlamı kalmaz. Mehmet Ağar duruşmaya getirilmedi. Kimsenin olmadığı mahkeme odasında, hakimin odasında güya ifadesi alındı. Görmedim, duymadım diye bir ifadesi alındı. Efendim neymiş, rahatsızmış. Biz burada avukatlar olarak çırpınıyoruz. Mahkemeyi ikna etmeye çalışıyoruz.”

EKİNCİ: DOSYAYA GİREN DELİLLERİ SANIKLARA SORAMADIK

1994'te kaçırılarak öldürülen Avukat Yusuf Ekinci'nin kendisi gibi hukukçu olan oğlu Sertaç Ekinci, mahkemenin yaklaşımının hukuki değil siyasi olduğunu söyleyerek “Çok açık deliller var. Ayhan Çarkın’ın ifadeleri var. Babamın Haymana’da, Doktorlar Sitesi’nin yakınında ölüsü bulunmuştu. Buna dahil olmayan bir insanın bunu bilmesi mümkün değil. Sayın mahkeme daha ilk duruşmada bu şahsın adli melekelerinin yerinde olup olmadığının tespiti için bu sahsı adli tıp kurumuna sevk etti. Türkiye’nin bir döneminin aydınlatılması için ortaya atılmış bir dava. Kaçıncı heyet olduğunu hatırlamıyorum. Dosyaya giren delilleri sanıklara soramadık.”

EKİNCİ: KUTLU ADALI DA AYNI MARKA SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜ

Avukat Ekinci, babasının Uzi marka 9 mm silahla öldürüldüğünü söyleyerek, 1993- 1994’te Türkiye’ye Hospro firması tarafından hibe edilen silahların olduğu bilgisini hatırlattı. Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’in talimatıyla bu silahların Antalya’daki bir eğitim kampına götürüldüğünün bilindiğini vurgulayan Ekinci, “Gümrükten girişi yapılan 100 Uzi marka silahın 90’ı envantere giriyor. Bir kısmının eksik olduğu görülüyor.” dedi. Ekinci şöyle konuştu:

“Benim babam Uzi marka silahla öldürüldü, Medet Serhat da aynı silahla öldürüldü. Balistik raporu sabittir. Mahkeme, 9 mm ile başka tabanca da atıyor, Uzi olmayabilir. Ama balistik raporunda aynı silahtan çıktığı sabittir. Bu gerçeği de İbrahim Şahin'in yargılandığı başka bir dosyadan biz ortaya çıkardık. 6. Asliye Ceza dosyası. İsrailli bir şirketten hibe edilen silahlar var, gümrükten girişi yapıldıktan sonra Ankara'ya geliyor bu silahlar. İbrahim Şahin imzalı yazıyla silahlar Antalya'daki bir eğitim kampına envantere kaydedilmeden gönderilmesi emrediliyor. Silahlar sonra nereye gidiyor, bilmiyoruz. Benim babam bu silahlardan biriyle öldürüldü. Gümrükten giren 100 silahtan 90'ı kayda giriyor, 10 silah ortada yok. Aynı şekilde Glock marka silahlar da var, bunlardan biri Susurluk Kazasında Abdullah Çatlı'nın içinde bulunduğu araçtan çıkıyor. Abdullah Çatlı'ya Ağar'ın pasaport çıkarttığını, bu sebeple yargılanıp ceza aldığını da biliyoruz. Ama beraat kararı veriliyor. Çatlı’nın bu dosyadaki bazı sanıklarla ilişkileri biliniyor. Bunların hepsi hukuki vakıa.”

"Niye Uzi'ler önemli? Son dönemde Sedat Peker sosyal medyada konuştu, kardeşi Atilla Peker'i, Kutlu Adalı'nın öldürülmesi için Korkut Eken'in bir plan yaptığını, daha sonra Eken'in kendisine o işi biz hallettik dediğini anlattı. Kutlu Adalı 1994 yılında Uzi marka silahla öldürüldü. Balistik raporunu Kıbrıs'taki mahkemeden istedik, bekliyoruz. Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’in ifadelerini istedik. Ona da yok. En temel kriterlerin üzeri çizilmiştir.”

“15 yaşındaydım, Cuma akşamı okuldan evime geliyorum, babamın öldüğü bilgisi geliyor. Ne yaparsınız? İntikam ateşiyle yanarsınız ve intikam, intikamı doğurur. Devletin, 'Biz bu kişileri öldürdük ve sorundan da kurtulduk' demesini anlarım. Ama sorun bitmiyor, daha da katmerlenip geliyor, sürekli kan dökülüyor. Bu kanların hesabı sorulmadığı sürece, siz bizi karşınızda gördüğünüz sürece de devam eder. Böyle adalet olmaz."

MEHMET AĞAR MAHKEMEYİ TANIMADI

Öldürülen eski DEP Ankara İl Başkanı Avukat Faik Candan’ın ailesinin Avukatı Levent Kanat ise şöyle konuştu:

"Bu dosyadaki sanıklar 19 kişinin öldürülmesi ile suçlanan sanıklar var ve hepsi tutuksuz yargılanıyor. Böyle bir dosya gösteremezsiniz. Bu dosya öyle bir dosya. Mehmet Eymür mahkeme huzurunda çok ciddi beyanlarda bulundu, başka bir dosyada olsaydı bunlar ciddi anlamda cezalandırmaya gidilebilirdi. Bununla yetinilmedi, gazeteciler beyanlarda bulundu. Susurluk Raporu girdi dosyaya, Kutlu Savaş beyanda bulundu. Ama bunların hiçbir dikkate alınmadı. Abdülkadir Aygan’ın beyanları vardı, dikkate alınmadı.”

Kanat, Mehmet Ağar’ın mahkemeye olan tutumunu da hatırlatarak şunları söyledi:

"Dosyada Faik Candan'la ilgili olarak Yıldıray Soysal isimli eski Astsubay'ın beyanları var, faili meçhul değil faili belli olaydır, diyor, yakalandıkları halde Ankara Emniyetinde serbest bırakıldıklarını, İstanbul'dan bir Emniyet görevlisinin kendisine "Sana failleri bulmanı isteyen oldu mu, bırak dosyanın peşini" dediği ifadesi var. Bu bir devlet görevlisinin ifadesi. Bunu biz değil, devlet memuru söyledi ama bunlar dikkate alınmadı. Bu delilleri tutuklama gerekçesi yapmıyorsanız bile en azından duruşmalardan veraste tutulmamalarının gerekçesi yapılmalıydı. Mehmet Ağar ‘ben sizin mahkemenizi tanımıyorum’ dedi adeta. Tansu Çiller’in dinlenmesi kararını veren mahkeme heyeti değişti, yeni gelen heyet bir gecede 300 klasörü incelediğini iddia etti ve Tansu Çiller’in dinlemesi kararını geri aldı. Biz bunu gördük.”

EREN BASKIN: BERAAT EDECEKLERSE ÇABUK YAPILSIN, YASIMIZI TUTALIM

1993 yılında gözaltında öldürülen Mecit Baskın'ın oğlu avukat Eren Baskın, “Avukatım ama burada mağdur olarak konuşmak istiyorum. Babanın öldürüldüğünü söyleyememe gibi üzerimize gelen korku iklimi ile mücadele etmeye çalıştık. 2010 yılında gazetede bir fotoğraf gördüm, 11 kişinin fotoğrafı vardı. Abdülmecit Baskın'ı öldüren şahıs yazıyordu. Bu fotoğrafla devlet bize umut verdi, bu umut için savaşmaya başladık. Öncesinde Cumartesi Anneleri’yle birlikte babamın katilini arıyordum. Sadece babamın katilin arıyorum diye defalarca gözaltına alındım. Fotoğrafı görmemizle mücadelemiz başka bir şeye evrildi. Gelinen 10 yıllık süreçte bütün sanıklar hakkında beraat kararları verildi. Cezalar bozulunca yine umutlandık. Hep umutlanıp hep düşüyoruz... Mağdurların ailelerinin ne yaşadığını görmenizi istiyorum. Ailem yasını bile tutamadı. Sizden istediğim, adil bir yargılama yapılıp karar verilecekse yapılsın, beraat edeceklerse de çabuk yapılsın ki yasımızı tutalım” diye konuştu.

TÜRKDOĞAN MEHMET AĞAR’IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

Eren Baskın’dan sonra söz alan Avukat Öztürk Türkdoğan “Bu ülkede uzun yıllardır adalet arıyoruz. 12 Eylül darbecilerinin yargılandığı davaya da girdim, sanıklar hasta yataklarından SEGBİS'le bağlandı, sorularımızı sorduk. Devlet kurumları ne belge istendiyse gönderdik. Bu davayla ilgili Meclis'in, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporları var” dedi.

Ağar'ın "Tuğla çeksem duvar yıkılır" sözünü hatırlatan Türkdoğan'a Ağar'ın avukatı "Onun öyle bir sözü yok" diye itiraz etti. Türkdoğan da kendisini vicdana davet etti.

Türkdoğan sözlerine devam etti:

"Sanıklara soru sormalıyız, belki de aklanacaklar ama soru soramıyoruz ki... Bizim tanık sorgulama hakkında yararlanabilmeliyiz. Usuli gerekler yerine getirilsin ki delilleri tartışalım. Yargılama bir türlü usule uygun yapılmadığından gerçeğe ulaşamıyoruz. Ben faillerin gerekli cezayı alacağına inanıyorum, yaşadıkları sürece bu yargılamalardan kurtulamayacaklar. Aileler de adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyecek.”

Türkdoğan sanıkların tutuklanmasını, tanıkların duruşmaya getirilmesini talep etti.

AKTAR: CİNAYETİ İŞLEYENLERİN TÜMÜ DEVLET KORUMASI ALTINDA

Avukat Mehmet Emin Aktar, mahkemeye SEGBİS aracılığıyla Diyarbakır’dan bağlanarak beyanda bulundu. Dün görülen Musa Anter, JİTEM duruşmasını hatırlatarak, mahkemenin zamanaşımı süresinin dolmasından bir gün sonra duruşma tarihi belirlediğini hatırlatarak bu mahkememin de bugüne kadar yol almadığını ifade etti:

"Buradan adil bir karar çıkacağına inanmıyorum. Dün de Musa Anter'in katledilmesiyle ilgili duruşmayı izledik. Sonraki duruşma tarihi, zamanaşımımı dolduğu günün bir gün ertesine, 21 Eylül'e verildi. Ceza yargılamasının esas sujesi sanıktır. Bu dosyada karşımızda sanık görmedik.

Ayhan Çarkın dedi ki, ‘Bu cinayetleri biz işledik’. Meclis Komisyonu Uzi silahlar kayboldu, dedi. Eren Baskın babasının bu silahlarla öldürüldüğünü söyledi. MGK'da karar alınıp cinayetlerin bu şekilde işlendiği söylendi. Çarkın itirafta bulundu diye Adli Tıp'a gönderdiniz, akıl sağlığına bakılması için. Söylediklerinin tümü de doğruydu, fazlası vardı eksiği yoktu. Normalde böyle bir davada sanıklar tutuklu yargılanırdı. Duruşma salonunda sanık yok. Bu siyasi cinayetleri işleyenlerin tümü devlet koruması altında."

Aktar, son olarak “Vazgeçmeyeceğiz. Mahkeme mahkum etmeyeceksek biz vicdanlarımızda mahkum edeceğiz.” dedi.

VAN BAROSU KATILMA TALEBİNDE BULUNDU

Avukat Turan Ece, Van Barosu adına katılma talebinde bulundu ve şunları söyledi:

"Yürütme erkini temsil eden Çiller'in söylemediği söz üzerinden yargılamanın esasını oluşturuyoruz. Çiller devlet için ölen-öldüren kavramını kullandı. Bu beyana göre kamu görevlisi devlet adına da suç işleyemez. 30'lardaki suçlar mahkum edilmediği için 90'lardaki suçlar yaşandı, bugün bu suçlar mahkum edilmezse gelecek daha karanlık olacak. Bu sebeple sanıkların cezalandırılmasında ısrarcıyız.”

AĞAR VE ŞAHİN’İN AVUKATLARI: YENİDEN KARAR VERİLMESİ GEREKLİ DEĞİL

Sanık İbrahim Şahin’in avukatın Basri Aydın, Van Barosu’nun davaya katılması talebinin reddedilmesi gerektiğini söyledi, “Yeniden karar verilmesinin gerekli olmadığı isabetli olacaktır”dedi.

Mehmet Ağar’ın avukatı Abdülkadir Turuç, “Ayhan Çarkın itiraflarında bir tane somut delil vermemiştir. Çarkın'ın Adli Tıp'a gönderilmesinin nedeni de uyuşturucu kullandığını söylemesiydi. Verdiği ifadeleri o güne kadar Google’da yazan şeylerdir” dedi.

Duruşma savcısı Van Barosu’nun katılma talebi ile sanıkların tutuklanmaları taleplerinin reddederek dosya için mütalaa verilmesi gerektiğini söyledi.

SANIKLARIN TUTUKLAMASI TALEBİ REDDEDİLDİ, DURUŞMA 20 OCAK’A ERTELENDİ

Sanıkların tutuklanması, dosyanın genişletilmesi taleplerini reddeden mahkeme, Van Barosu’nun davaya katılma talebini de reddetti. Dava dosyasının heyet değişikliği nedeniyle incelenmesi kararı veren heyet bir sonraki duruşmayı 20 Ocak 2023’e, saat 09:30’a erteledi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Bugüne kadar sanıkların vareste tutulduğu Ankara davasının 13 Aralık 2019’da görülen karar duruşmasında tüm sanıklar yönünden beraat kararı verilmişti. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen dosyada bozma kararı sonrası ilk duruşma 15 Ekim 2021 günü görüldü.

2013 yılında başlatışan davada bugüne kadar yol alınamadı. Dosyada faili ya da failleri aranan en eski cinayet olan Mecit Baskın’ın ölümü üzerinden 29 yıl geçti. Zamanaşımı süresi uygulandığı takdirde bu davanın da kapatılma riski bulunuyor.

13 Aralık 2019‘da görülen karar duruşmasında tüm maktullerin (Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Salih Aslan, Faik Candan, Abdulmecit Baskın, Tarık Ümit) öldürülmeleri ile ilgili eylemlerden tüm sanıkların beraatlerine karar verildi.

5 Nisan 2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, istinaf itirazları üzerine beraat hükmünü bozdu ve dosyayı yerel mahkemeye geri gönderdi. Kasten insan öldürme suçundan verilen beraat hükümlerinin bozulmasına karar verildi, ilgili karar 23 Mayıs 2021 tarihinde avukatlar tarafından UYAP sisteminden öğrenildi.

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen dosyada bozma kararı sonrası ilk duruşma 15 Ekim 2021 günü görüldü. Sanıklardan sadece Ayhan Çarkın’ın katıldığı duruşmada Çarkın diğer sanıklarla yüzleşmek istediğini beyan etti. Sanıkların duruşmalardan vareste tutulması kararlarının kaldırılması, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’in dinlenmesi ve Ayhan Çarkın’ın sanıklarla yüzleşme talepleri reddedildi.

NE OLMUŞTU?

İnsan Hakları davaları izleme sitesi Faili Belli’de Ankara davasının 1993-1996 yılları arasında Ankara’da Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da bulunduğu zorla kaybedilen veya yasadışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin ilk soruşturmanın 2011 yılında başlatıldığı belirtiliyor. 20 Eylül 2013 tarihinde zamanaşımı riskinden dolayı Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame düzenlenirken, 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni iddianameyle Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan cinayetleri de yargılamaya dahil edildi. Sanıklar Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman’ın “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargılandığı dava Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

İlk duruşması 16 Mayıs 2014’te görülen ve tutuklu sanığın olmadığı davanın 10 Nisan 2015 tarihli duruşmasında eski MİT Güvenlik Daire Başkanı Mehmet Eymür kendisine verilen 29 kişilik infaz listesini mahkemeye sundu. Bugüne dek dava kapsamında Susurluk Raporunu hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, eski Emniyet Müdürleri Kemal Yazıcıoğlu ve Hanefi Avcı, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Çiçek, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, eski İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, gazeteci Uğur Dündar, eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Başbakan T.Çiller’in danışmanı Mümtazer Türköne, emekli Tuğgeneral Veli Küçük gibi isimler tanık olarak ifade verdi.

Etiketler
Mehmet Ağar Van Mahkeme Savcı