Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı, 65 günde hayatında değişenleri yazdı

Gezi davasında tutuklanan ve 65 gündür cezaevinde bulunan Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı, BirGün Pazar için bir yazı kaleme aldı.

Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı, 65 günde hayatında değişenleri yazdı

Cansu Yapıcı, BirGün Pazar için kaleme aldığı yazısında Mücella Yapıcı ve diğer Gezi tutuklularının 65 gündür tutsak olduğunu hatırlatarak "Bu iki ay bizim mahallede nasıl geçti onu anlatmak istedim." dedi. "Bu yazının amacı bir nevi ailelerimizin, dostlarımızın “içeride” bizim ise “dışarıda” olduğumuz 65 günün “Z raporu”nu tutmak.." diyen Yapıcı, " Bizler kadar sizler de hazırlıksız yakalanmamanız için, bu karanlıkta yaşamak için ihtiyacınız olabilecek pratik bilgileri öğrendiğim kadarıyla sizlere aktarmak istedim." ifadelerini kullandı.

65 GÜNE DAİR KISA NOTLAR

"Şimdi 65 güne dair kısa notlar…" diyen yapıcı, madde madde sıralayarak şunları ifade etti:

1-Cezaevine mektup yazımı:

Bu konuda ben hâlâ iyi değilim. Annem dışında hiçbir arkadaşıma, tanımak için heves duyduğum kişilere yazamadım mektup. Senelerdir Gültan Abla’ya da yazmak istedim, başaramadım... Şimdi yavaş yavaş öğrenmeye çalışıyorum. Cezaevi deneyimi olan arkadaşlarım, “içeriye” “dışarısı”nı anlatmanın, “dışarıdaki”leri anlatmanın önemini söylüyorlar bana hep. Mücella’ya da Burgazada’nın denizini yazabildim bir tek. Mevsim izin verirse duruşmalar öncesi gidip Burgazada’dan denize girme âdetimiz vardı. Bu sefer tek başıma onun için de yaptım… Tayfun’a tüm mesai arkadaşlarının nasıl sürekli aklında olduğunu yazacağım bir gün.. Başarabilirsem Can’a yeni çıkan Elvis filmini yazacağım.. Çiğdem’e maruz kaldığı kötü dizilere sinemacı olarak bakış açısını sormak istiyorum. Hakan’a, Mine’ye ve Osman Bey’e ise onları bu kadar geç tanımaktan üzgün olduğumu yazmak isterim… Dediğim gibi yavaş yavaş elim kalem tutmaya başlıyor.

Siz yazmak isterseniz diye adresler:

Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden’in mektup adresleri:

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, M12, Gençler Cd. No:16, 34147, Bakırköy - İstanbul

Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay’ın mektup adresleri:

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü, 9 No’lu Cezaevi, Koğuş No: A47, Silivri – İstanbul (İadeli taahhütlü göndermek gerekiyor)

2- Cezaevi internet sitesi, duyurusu takip etme, ilgili yönetmelik okuma, anlama

Bilgisayarda bir sekmede sürekli cezaevi internet sitesini açık tutuyoruz. Giysi alımı ile ilgili duyurular, görüş saatlerindeki değişiklik, daha önceden yayımlanmış yönetmelikleri takip etmek gerekiyor. Tutuklu Hükümlü El Kitabı gibi yardımcı belgelerin yanında meslek odalarının veya hak örgütlerinin yayınladığı değerlendirme ve raporları takip etmek de hayat kurtarıyor. Bir haftada İstanbul Protokolünü ezberledik biz örneğin… Bu da bana gösterdi ki; ne kadar içten olmaya çalışırsak çalışalım “bizim mahalleden” diğer mahallelere desteğimiz, dayanışmamız eksik kalmış onu gördüm. Sorunları içselleştirememişiz. Örneğin, “İstanbul Protokolünü” yeni öğrenmem kabul edilebilir değil..

3-Cezaevi alışverişi

Senelerdir alışveriş merkezine gitmeyen bir aile olarak bizi çok zorladı. Beni ilk cezaevi giysi alışverişine canım arkadaşım Jiyan götürdü. Renkleri, kumaşları, kuralları o öğretti. Giysileri kapalı görüşte teslim edip, açık görüşte alabiliyoruz. Yeni giysi sokabilmemiz için kotada yer açılması gerekiyor. O nedenle daha önce hiç karşı karşıya olmadığımız bir giysi matematiğini işletiyoruz bir taraftan. Tam şu anda deftere aldığım not şu şekilde örneğin iki tayttan bir tanesini alırsak bir şort sokabiliriz…

4- Açık ve kapalı görüşlere hazırlık

Asla yeterli gelmeyen, illa ki çok önemli bir şeyleri unuttuğumuz ritüeller bizim için. Kapalı görüşler camın ardından telefonla gerçekleşiyor. Açık görüşler yemek salonumsu bir mekânda oluyor. Açık görüşlerde dilekçe verildiği takdirde fotoğrafımız da çekilebiliyor. Günün en güzel anı masanın üstüne tırmanarak birbirinize sarılmanız. Canım Bakırköy kadınları geçtiğimiz açık görüşe aynı renk giysiler ile geldiler. Planladılar mı bilmiyorum. Ama kırmızı kırmızı bizlerin içini açtılar…

5- Ne olursa olsun dayanışma ve umudu inşa etme

Faniladan yapılan şapkalar, ketılda pişirilen mercimekli köfteler, 5-2 kazanılan avlu maçları, içeriden yazılan umut dolu mesajlar, sadece kendileri için tüm tutsakların hakları için verilen mücadeleler ve bu haksızlığın biteceğine dair inanç bu günlerde bizi ayakta tutan şeyler. Kendimiz için, onlar için, güzel bir gelecek sözü verdiğimiz Gezi’de kaybettiğimiz canlarımız için, dayanışmayı umudu büyütmeye çalışıyoruz. Birbirimizin elinden tutuyoruz. Gökyüzüne, denize, İstanbul’a onlar için de bakıyoruz. Hem onların gözleri oluyoruz hem onlar gibi korumaya çalışıyoruz.

Tayfun’un eşi Meriç’in tüm süreci bizim için en net şekilde anlattığını düşündüğüm bir cümlesi var. “Hiçbir notları yarım kalmayacak.” Tesadüfi bir şekilde dışarıda olduğumuz bugünlerde içerideki arkadaşlarımızın mücadelesini sürdürmek, sözlerini yükseltmektir yapmaya çalıştığımız. Farkındayız, haklarımızın bize unutturulmaya çalıştırıldığı günlerden geçiyoruz. Olduğumuz noktaya baktığımızda ne de olsa bizim ailelerimiz, dostlarımız şu anda sadece ve sadece anayasal haklarını kullandıklarını kullandıkları için içeride. Biz birbirimize haklarımızı, daha da önemlisi umutlarımızı, yaşamak istediğimiz ülkeyi hatırlatalım.

Bu tutuklamanın, cezalandırmanın temelsizliğini, hepimiz için ne ifade ettiğini, nedenini ve amacını iki aydır, hatta ne iki ayı dokuz senedir anlatmaya çalışıyoruz. Bizden Gezi’yi, umudu, dayanışmayı almaya çalıştılar. Ama “içeridekiler”in bize gösterdiği şudur: Bu mümkün değil. Dışarıdaki umutsuzluğu yıkmak da bize düşüyor..

Etiketler
Mücella Yapıcı Birgün Cezaevi Gezi davası