Barlas'ın gündeme getirdiği Milli Korunma Kanunu: DP döneminde 10 bin kişi tutuklandı, ‘ölü yıkama parası’ mahkemelik oldu

Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, fahiş fiyatlar karşısında hükümetin 'yeni bir Milli Korunma Kanunu' getirebileceğini belirtince, akıllara Demokrat Parti dönemindeki uygulamalar geldi.

Barlas'ın gündeme getirdiği Milli Korunma Kanunu: DP döneminde 10 bin kişi tutuklandı, ‘ölü yıkama parası’ mahkemelik oldu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) dört ay üst üste yaptığı toplam 500 baz puan faiz indirimiyle eylül ayında 8.30 seviyelerinde olan dolar/TL, aralıkta 18'i gördü. Türk lirasındaki tarihi değer kaybı sonrası devreye sokulan 'kur korumalı mevduat desteği'yle ise yeniden 12 dolaylarına döndü.

Ancak bu düşüş, doların peş peşe rekor kırdığı dönemde yapılan zamların geri alınmasına 'yetmedi.'

İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, Cumhuriyet döneminde devletin bu işe 'daha bilinçli el koyduğunu' ifade ederek "Her maddenin fiyatını devlet belirlemeye başladı. Bu yasayı çiğneyenlere hapis cezaları verildi. Bazı varlıklı aileler ise ailenin içinden birini seçip onu hapse gönderirdi" dedi. Ardından, şunları kaleme aldı:

'ERDOĞAN'IN DOLARI DİZE GETİRMESİ ERTESİNDE SIRA, STOKÇULARA GELDİ'

"Şimdi anladığımız kadarıyla devlet bu fahiş fiyat meselesini eskisinden daha sert ve ciddi bir biçimde ele alıyor. Zincir marketlere konulan ilk para cezaları ürkütücü rakamlardaydı. Mal varken ve talep de varken bazıları bu cezalara razı olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerikan Doları'nı dize getirmesi ertesinde sıra stokçulara geldi. Vatandaş olarak çarşıyı, pazarı gezdiğimiz zaman anormal uyumsuzluklar hemen göze çarpıyor.

'KAZIKLAR DAYANILIR GİBİ DEĞİL'

Yani et fiyatından başlayıp süte kadar uzanan ürün yelpazesinde vatandaşa yönelmiş kazıklar dayanılır gibi değil. Peki bu fahiş fiyatlarla nasıl mücadele edilecek? Sanırım Türkiye'yi yeni bir Milli Korunma Kanunu bekliyor. Ve buna da pek az kimse itiraz edecek."

İLK UYGULANDIĞINDA PAHALILIK ENGELLENEMEMİŞTİ

Barlas'ın yeniden gündeme getirdiği Milli Korunma Kanunu'nun günümüze nasıl uyarlanacağı bilinmez, ancak ilk uygulama dönemi olan 1950 yılı öncesinde her ne kadar savaş döneminde milli savunma ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmışsa da uygulamada dar gelirlilerin, işçi, çiftçi ve benzeri çalışanların aleyhine işlemişti.

Alınan tüm tedbirler, pahalılığı engelleyememiş, ülke genelinde yiyecek ve giyecek sıkıntısı baş göstermişti. Bu durum da karaborsacılığın artmasına ve vurgunculuğa yol açmıştı.

Demokrat Parti dönemindeyse Milli Korunma Kanunu 6 Haziran 1956 tarihinde bazı maddeleri değiştirilerek ve yeniden düzenlenerek revize edildi; yeni cezai müeyyideler getirildi, para cezaları ve hapis cezaları artırıldı.

MAHKEMELERİN GÖREV ALANINDAKİ SUÇLAR

1948 yılında kaldırılan Milli Korunma Mahkemeleri de yeniden canlandırıldı. Bu mahkemelerin görev alanındaki bazı suç türleri şöyleydi:

• Eşya fiyatlarının haklı bir sebep olmadan artırılması,

• Mevcut malların satılmaması, olmadığı söylenerek malların saklanması, fazla fiyata satma amacıyla kaçırılması, muvazaa ile elden çıkarılması,

• Kabul edilebilir bir sebebe dayanmadan gümrükten malların çekilmemesi,

• Gereğinden fazla mal satın alınması, bu malların hakir görülmesi,

• Üretici veya tüketici aleyhine fiyat birliği yapmak ya da yaptırmak,

• Bir malın tüketiciye sunulmadan önce çeşitli tacirler arasında yapılan zincirleme faaliyetler,

• Yapay olarak fiyat yükseltilmesi ve karaborsacılık,

• Geçerli sebep olmaksızın bir malın fazla fiyatla satılması veya satışa arz edilmesi,

• Fazla fiyatla satmak için mevcut malın satışa arz edilmemesi veya satışından çekinilmesi veya saklanması veya herhangi bir şekilde kaçırılması veya anlaşma yolu ile elden çıkarılması,

• Piyasada darlık ya da fiyat artışını amaçlayan veya darlık ya da fiyat artışıyla sonuçlanan zincirleme işlemler yapılması,

• Ticari geleneğe aykırı olarak diğer bir malın da satın alınmasını zorunlu kılacak şekilde satış yapılması veya malların satışa arz edilmesi,

• Bir malı fazla fiyatla satmaya yönelik fiil ve hareketlerde bulunulması ve fiyatların yükselmesi amacıyla propaganda yapılması,

• Piyasada darlık veya fiyatların artmasına neden olacak veya azalmasına engel olacak şekilde malları az sayıda ellerde toplamak veya yok etmek ve benzeri fiil ve hareketlerde bulunmak,

• Üreticiden mal alanlar veya tüketiciye mal satanlar arasında fiyat birliği yapılarak veya yaptırılarak anlaşma yoluyla halkı istismar etmek,

• İstifçilik veya stokçuluk yapmak,

• Satışa mal arz etmemek veya satıştan kaçınmak,

• Etiket zorunluluğuna uymamak,

• Eksik vezinli satış.

Özellikle 6731 sayılı kanun değişikliği sonrasında birçok kişi hakkında Millî Korunma Kanunu hükümlerine aykırı davrandıkları için soruşturma açıldı, bunlar kanunda öngörülen çeşitli cezalara çarptırıldı.

DAVALARA KONU OLAN MALLAR: HER ŞEY

Açılan davaların çoğunun gerekçesi; karaborsacılık ve ihtikar iddialarıydı. Bu davalara başta gıda maddeleri olmak üzere neredeyse bütün mallar konu oldu:

Sebze- meyve, peynir, şeker, kahve, pasta, yumurta, zeytinyağı, şişe su, pastırma, süt, meşrubat, tavuk, sinema bileti, maç bileti, kumaş, gömlek, gelinlik, kereste, kağıt, oyun kağıdı, kalay, demir, jilet, teneke, çivi, ayakkabı çivisi, kösele, ıstampa, elektrik malzemesi, elektrik motoru, fotoğraf filmi, plastik hammaddesi, çocuk muşambası, trikotaj iğnesi, parafin yağı, yapay ipek, yapay gübre, traktör, otomobil, otomobil motoru, otomobil lastiği, bisiklet, ilaç, karpit, buzdolabı, radyo, yüzük, çimento, gaz, gaz sobası, odun ve kömür…

‘YÜKSEK FİYATA ÖLÜ YIKADIN’ DAVASI

Belirlenen ücret tarifelerine uymayanlar da kanun kapsamında soruşturmaya uğradı. Örneğin Milliyet gazetesinin 19 Nisan 1957 tarihli haberine göre İzmir’de bir hoca, yüksek fiyatla ölü yıkadığı iddiasıyla mahkemeye verildi.

İSTANBUL'DA 1223 KASAPTAN 250'Sİ HAPİSTEYDİ

Bu noktada kasapların durumu da özellikle dikkat çekiyor. Birçok kasap hakkında dava açıldı ve bunların çoğuna ceza verildi. Öyle ki 1959 yılının ocak ayında sadece İstanbul’da 1223 kasaptan 250’si hapisteydi.

Öte yandan yaşananlar, 27 Ekim 1957'de yapılan seçime giden süreçte muhalefet partilerinin de eleştirilerine neden oldu.

Seçimlere gidilirken Adnan Menderes, aksaklıkları görülen bu kanunun değiştirileceğini / kaldırılacağını söyledi, ancak seçim sonucunda Demokrat Parti'nin iktidarını koruması sonrası uygulamanın devam edeceği açıklandı.

KAÇ KİŞİ CEZA ALDI?

Kanuna dayanılarak 1950 yılı öncesinde 2.074 kişi ceza alırken, bunların sayısı Demokrat Parti döneminde 10 bin 16'ya ulaştı.

1950 yılında 9, 1951 yılında 3, 1952 yılında 249, 1953 yılında 146, 1954 yılında 340, 1955 yılında 1.392, 1956 yılında 2.559, 1957 yılında 2.164, 1958 yılında 1973, 1959 yılında 919 ve 1960 yılında 262 kişi para ve hapis cezasına çarptırıldı.

4 AĞUSTOS KARARLARI

1958 yılına gelindiğinde Türkiye, yurtdışından mal getirilemez hale gelmiş, ülke adeta bir darboğaza girmişti Bu nedenle '4 Ağustos Kararları' olarak bilinen ekonomik önlemleri alan hükümet, Türk parasının değerini düşürmüş ve Batı ülkelerinden yeni krediler aldı. Böylece 234 milyonu ABD, 25 milyonu IMF ve 100 milyonu OEEC’den olmak üzere toplam 359 milyon dolar kredi sağlandı.

Alınan bu kredilerin büyük bölümü, eski borç ve faizlerin kapatılmasında kullanıldı, ayrıca 400 milyon dolar tutarındaki borç da ertelendi. Bunları alabilmek için hükûmet tarafından bir istikrar programı sunuldu ve buna uyulacağı belirtildi.

NE ZAMAN KALDIRILDI?

Milli Korunma Kanunu ve ona bağlı olarak faaliyet gösteren Milli Korunma Mahkemeleri; 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile yönetime el koyan Milli Birlik Komitesinin 10 Eylül 1960 tarihinde aldığı karar doğrultusunda tamamen kaldırıldı.

Kaynak:

- Millî Korunma Kanunu’nun Ceza Hükümleri ve Demokrat Parti Döneminde Uygulanması, Aydın Doğu

- Milli Korunma Kanunu'nun hayata geçirilişi ve tek parti dönemi uygulamaları, Mehmed Korkut Aydın

- Milli Korunma Mahkemeleri

- Milli Korunma suçlarının affı

Etiketler
Demokrat Parti Mahkeme Para Uygulama Mehmet Barlas