Soçi görüşmesinde neler yaşandı? 'Erdoğan'ın açıklaması Putin'e koz verdi'

Korkusuz yazarı Ahmet Takan, "Yandaş basın, ortalığı Putin ile Erdoğan arasında geçen 'Senin antikor kaç?' muhabbetine boğdu. Ne yapsın yalakalar, bir yerlerden bir şeyler bulup pembe fotoğraflar vermek zorundalar!.." görüşünü paylaştı.

Soçi görüşmesinde neler yaşandı? 'Erdoğan'ın açıklaması Putin'e koz verdi'

Korkusuz yazarı Ahmet Takan, "Yandaş basın, ortalığı Putin ile Erdoğan arasında geçen 'Senin antikor kaç?' muhabbetine boğdu. Ne yapsın yalakalar, bir yerlerden bir şeyler bulup pembe fotoğraflar vermek zorundalar!.." görüşünü paylaştı.

Takan'ın bugünkü yazısı şöyle:

Epey bir aradan sonra baş başa gerçekleşen görüşme… Putin-Erdoğan görüşmesi yaklaşık 3 saat sürdü… Ortak basın açıklaması yok… İçeride neler olup bittiğini bilen yok… Yandaş basın, ortalığı Putin ile Erdoğan arasında geçen “Senin antikor kaç?” muhabbetine boğdu. Ne yapsın yalakalar, bir yerlerden bir şeyler bulup pembe fotoğraflar vermek zorundalar!..

Sonuç yok, çözüm yok, sadece İdlib’te olduğu gibi kriz noktalarında öteleme var. O da aslında krizin daha da derinleştiğini gösteriyor ama Erdoğan biraz zaman kazanmış gibi… Aynı, haziran ayında Brüksel’de NATO zirvesinde Biden ile yaptığı görüşme sonrasında olduğu gibi. 3 ay sonra BM Zirvesi’ne gittiler, ABD’den eli boş, hiddetle döndüler. Dur bakalım, Rusya cephesinde bizleri neler bekliyor?..,

★★★

Ne olduğunu anlamakta zorluk çektiğimiz Soçi zirvesini analiz etmesi için savunma, güvenlik, dış politika analisti emekli Deniz Kurmay Albay Cahit Armağan Dilek’in görüşlerini sorduk. Dilek, ”Evet, içeriden henüz bir şey sızmadı ama görüşme öncesindeki son dakika gelişmeleri, görüşmeye girmeden önceki kısa açıklamalar ve orada verilen fotoğraf bize bazı ipuçları verebilir” dedi. Cahit Armağan Dilek’in analizleri şöyle;

– Görüşme öncesi açıklamada liderler sıkıntılı bir ruh hali görüntüsü verdi. Eski görüşmelerde alıştığımız neşeli gülücüklerle dağıtılan hava yoktu. Belli ki, liderlerin kafası karışık ve önlerindeki sorunlara yönelik iyi bir çözüm yok. Al-vere dayanan, ABD gibi ülkelerle ilişkilerini hep kafasının arkasında tutup denge aramaya mavi boncuk dağıtmayı başarı sanan bir politik yaklaşım bu görüşmede de geçerliydi.

-Görüşme öncesinde tarafların pozisyonlarını karşılaştırdığımızda Erdoğan’ın elinin zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Biden ile arasının iyi olmadığını açıklaması sanki Rusya ile birlikte olmaya mecburuz algısı yarattı ki bu Putin’e koz verdi.

-Ama bu arada ilginç bir şey oldu. Biden’ın Erdoğan ile G-20 zirvesinde ikili görüşme yapacağı gibi bir haber sızdırıldı. Bu muhtemelen Erdoğan’ın Putin’e daha fazla yaklaşmasını önlemeye yönelikti. Ama Beyaz Saray ve Dışişleri bu haberi henüz doğrulamadı. Sanırım, Cumhurbaşkanının Biden’a sert çıkması üzerine Soçi görüşmesi öncesi ABD küçük bir psikolojik operasyon yaptı.

-Erdoğan, yine hem ABD’de hem de Putin ile görüşme öncesinde “attığımız adımdan geri atmayız” dedi ama ikinci paket S-400 konusunu ismen anmadı, sürüncemede bıraktı. Hem ABD hem Rusya ilişkilerinde enstrüman olarak kullanmaya devam edileceğini söyleyebiliriz. Daha düne kadar “Suriye’de ABD ile ortak çıkarımız var” deniyordu ama şimdi ABD’ye “Suriye’den çık“ dendi. Bu gelgitler karşı tarafta Türkiye’nin kafasının karışık olduğu izlenimi veriyor, elini zayıflatıyor.

★★★

-Putin’in eli güçlüydü. Enerji alanında söz ve kaynak sahibi olmasıyla, Suriye’de Şam davetiyle bulunma şekliyle alan değil veren pozisyonuyla güçlüydü.

-Görüşme öncesi başkentlerden gelen açıklamalara bakılırsa ana gündem İdlib olacak gibiydi. Ama görüşmenin hemen öncesinde Peskov’un “Ukrayna’ya SİHA satışı da gündeme gelecek” demesi Ruslar açısından belki de en öncelikli konuya işaret ediyordu.

-Tam görüşme günü İHA/SİHA üreticisi Bayraktar’ın Ukrayna’da açacağı servis istasyonu ve ortak üretim konusunun medyada yer alması da ilginçti. Biliyoruz ki, Rusya özellikle Kırım’a yönelik Ukrayna’ya verilen dış desteği, Donbass bölgesinde kullanılmak üzere verilen askeri desteği satılan silahları, Rusya’nın toprak bütünlüğüne tehdit olarak görüyor. Bu haliyle Kırım konusu belki de İdlib’ten daha öncelikli bir konu onlar için. Çünkü İdlib’te durum üstünlüğü onlarda. Harekata hazırlanmış durumdalar. Taarruzi bir pozisyonları var. Ve ilk etapta savunma pozisyonunda olan TSK ve Türkiye destekli grupların M4 kuzeyine çıkmasını istiyor.

– Türkiye; PKK-YPG varlığının sona ermesini, İdlib’te “muhalifler” denen ama maalesef aşırı dinci terör örgütü olan grupların (HTŞ gibi) kontrolündeki İdlib’te M4 kuzeyinde Türkiye kontrolünde bir bölge, kontrol ettiği diğer bölgeler (Fırat Kalkanı, Afrin, Barış Pınarı) üzerinde etkisinin devam etmesini istiyor.

-Rusya ise TSK’nın Suriye’den çekilmesi, Suriye’de Kürtlere (PKK/YPG) belli derecede özerklikle (PKK-YPG heyetini son Moskova ziyaretinde Şam’ın yetkilerinin azaltılıp özerk bölgelere daha fazla yetki verilmesine yönelik teklif verildiği açıklandı) federal yönetim olsun istiyor. Suriye’nin güneyinde Dera bölgesinde Ürdün ile sorunu çözen ve sınır kapılarını açan Suriye/Rusya’nın benzerini kuzeyde de yapıp artık Suriye anayasasını yazarak çözüme ulaşmak istiyor. Bunların da Türkiye’nin pozisyonuyla uyuşmadığı ortada.

★★★

-Öyle anlaşılıyor ki sonuçları sahada uygulandıkça göreceğiz. Örneğin; TSK ve Türkiye destekli grupların M4 kuzeyine çekilmesi, M4 yolunun Suriye denetimine bırakılması, M4’ün iki tarafında karşılıklı geçiş koridorları veya iç sınır kapıları açılması ve ticaret. Suriye’nin yeni anayasasının yazılmaya başlanması vs.

–Ayrıca Türkiye’nin Ukrayna ile olan ilişkileri Türk-Rus ilişkilerini en derinden etkileyecek husus olarak öne çıkıyor. Rusya Türkiye’nin Azerbaycan’da yani güney Kafkasya’da da bir güç olarak ortaya çıkmasını istemiyor. Türkiye’nin Hazar’da ve Nahçivan’da Azerbaycan ordusuyla yaptıkları tatbikatlar konusunda Bakü’yü uyarması buna işaret ediyor.

-Libya’da ise Türk ve Rus tarafı birbirini gözlemleyerek Libya sahasına destek göndermeye veya oradan çekilmeye çalıştığını görüyoruz. ABD’nin Libya’ya dışarıdan müdahale eden güçlere yaptırım uygulamaya yönelik bir kararı Kongre’den çıkarmak üzere olduğu bir ortamda her iki ülke de Libya’dan yavaş yavaş çekilmeleri söz konusu olacaktır.


-Enerji konusunda da eli güçlü olan Rusya idi. Son dönemde LNG fiyatların katbekat artması boru hattı üzerinden doğalgaz alımını tercihe zorladı. Bu nedenle de Türk Akımı üzerinden doğal gaz alımında yeni anlaşmada Rusya’nn vereceği fiyat da ilişkilerin seyrini belirleyecektir.

–Günün sonunda ilişkiler Erdoğan’ı uğurlarken Putin’in de dediği gibi temasta kalmaya devam edilecek bir durumda. Çözüm yok, öteleyelim zaman kazanalım. Özellikle Kırım ve İdlib’te Türkye’nin şansını fazla zorlamamasının da Putin tarafından tavsiye edildiğini söyleyebiliriz.

Etiketler
Ahmet Takan