Oğuz Aci’nin Babası, Cihantimur Ailesiyle Anlaşan Gelinine Dava Açtı

1 Mart 2024 günü Eyüpsultan’da yaşanan kaza, yalnızca bir gencin hayatını değil, bir ailenin bütün düzenini altüst etti.

Seyhan Avşar Yazar seyhanavsar1991@gmail.com

Arızalanan bir ATV’nin yol kenarında tamir edilmeye çalışıldığı sırada iki aracın çarpması sonucu yaralanan beş kişiden 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci yaşamını yitirdi. O günden sonra yaşanan süreç ise, bir trafik kazasının çok ötesine geçti.

Kazaya neden olduğu iddia edilen 17 yaşındaki Timur Cihantimur’un annesi Eylem Tok’la birlikte Türkiye’den kaçması, kamu vicdanında büyük bir kırılma yarattı. Anne–oğul ABD’de tutuklandı. Aci ailesi, hem adalet arayışını sürdürdü hem de bu zor süreçte oğullarının ardında kalan torunlarına tutunmaya çalıştı.

Ancak beklenmedik bir gelişme aileyi yeniden sarstı. Oğuz Aci’nin eşi Şükriye Aci’nin tüm tazminat haklarını alarak failler hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiği ortaya çıktı. Aci ailesi, gelinlerinin bu kararı kendilerinden gizlediğini belirterek tepki gösterdi. Gelin Aci ise çıktığı bir televizyon yayınında, çocuğunu kayınvalidesi ve kayınpederiyle görüştürmeyeceğini açıkça söyledi.

Bu sözler, zaten derin bir yas yaşayan ailede büyük bir kırılmaya yol açtı. Ve sonuçta mesele, bir trafik kazasının ardından doğan adalet arayışından, aile içinde büyüyen bir başka mücadeleye evrildi.

Oğuz Aci’nin babası Özer Aci, torunu P. Aci ile kişisel ilişki kurulması için İstanbul Adliyesi 2. Aile Mahkemesi’nde dava açtı. Dava dilekçesinde, oğullarının ölümünden sonra çocuğun ihtiyaçlarının büyük ölçüde kendileri tarafından karşılandığı, buna rağmen görüşmelerin gelinleri tarafından engellendiği anlatıldı.

Mahkeme, dosyayı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne göndererek sosyal inceleme raporu istedi. Alanında uzman üç isim, taraflarla yapılan görüşmelerin ardından bir rapor hazırladı. Raporda, aile arasındaki gerilimin temelinde maddi konuların bulunduğu tespiti yapılırken; asıl vurucu olan, küçük çocuğun gelişimi açısından kurulan cümlelerdi.

Uzmanlar, babaannesi ve dedesiyle kurulacak bağın, çocuğun sevgi ve güven duygusunu güçlendireceğini, sosyal gelişimine katkı sağlayacağını belirtti.

Bu nedenle düzenli görüşmenin çocuğun yüksek yararına olduğu kaydedildi. Raporda, mevcut yaşına uygun şekilde yatısız kişisel ilişki önerildi; dört yaşına geldiğinde ise her iki haftada bir haftasonu yatılı kalmasının uygun olacağı ifade edildi.

Ortada artık yalnızca bir kaza ve adalet talebi yok. Bir yanda evladını genç yaşta toprağa veren bir anne-baba, diğer yanda yaşamını yeniden kurmaya çalışan bir genç kadın… Ve tüm bu gerginliğin tam merkezinde, henüz dünyayı tanımaya başlayan bir çocuk.

Bu dosyada kim haklı, kim haksız sorusundan çok daha önemli bir gerçek var: Çocuğun üstün yararı.
Mahkemeler, uzmanlar, aileler… Aslında herkesin uzlaştığı tek bir nokta bulunuyor: Bir çocuğun hayatında sevgi bağı kurabileceği herkesin varlığı, kayıpların yol açtığı boşluğu bir nebze olsun hafifletebilir.

Aci ailesinin yaşadığı acı, kazayla başladı; bugünse başka bir acının içinde devam ediyor.

Şimdi gözler, hem hukuken hem de insani olarak en doğru dengeyi bulabilecek bir yargı kararında. Çözüm, ancak yasın gölgesinde kalan duyguların ötesine geçildiğinde mümkün olacak gibi görünüyor.

Tüm yazılarını göster