KAYDA GEÇSİN
Politikacıların ve gazetecilerin ilişkilerine baktığımız zaman gazetecilerin istediklerinde köşelerinden yalanlama için yazdıkları sallama haberlerle kendilerini politikacılara aratabildiklerini , böylece ‘aranan adam’ olduklarını görüyoruz .
Politikacıların benzeri kuşak sarkıtmalara basarak bunlara yem olduğunu üzülerek izliyoruz .
Politikacı kardeşler , rivayet , dedikodu gazeteciliği ile taş mı koyuyor , oyun mu hazırlıyor sana , ver tekzibi ….yap açıklamanı adamı niye arıyorsun , adam yerine koyuyorsun ?
Sen memleket idaresine soyunmuşsun hukuka uygun hareket et , haa kayıkçı kavgasıysa bu nerdee eski seçmen kimsenin yediği yok ve bu şaibe yakana yapışır hak etmesen de .
Bunların içinde bu düzenin içinde kovulana kadar yer alıp şimdi feryad edenlerde var , ayıklanmaları gerekir ve maalesef işi politikacıların durumu kabullenmesi bu kadar tırmandırdı .
Siyaset çok yüz verdi bunlara .
Yıllarca gazeteci geçinenlerin iş takipleri mukavva fabrikasından , canlı hayvana, enerjiye , otele, inşaata olmadı mı ? Hatta bazen bu işlerden patron kırıp sarılmadı mı ?
Sizlerin hiç mi kabahatı yok politikacılar ? Yapmayın artık .
Modern gazetecilik için ise söylenecek çok şey var , davetler, ,şaraplar, yeme içme seyahatler , ödül geceleri, moda, yaşam koçluğu , diziler, dizi yıldızları , moda, marka pabuç, çanta dışında.
‘Gazeteci ‘ adı altında canla başla çalıştılar bunlar için yıllarca hemde analı , babalı kızlı, kaynanalı , kayınpederli , metresli, resmi nikahlısı dahil.
Soma Faciasını bile bir çantaya kullandılar , Adalet yürüyüşünde ayakkabı reklamı bile yaptılar , hepsi yabancı markalardı , yaptıkları terbiyesizlik , vurdum duymazlık yetmiyormuş gibi , çok da milliler !
Sonra kendi markamızı yaratamadık diye hep şikayet ettiler !
Olmayan şeyin markası mı olur bu bir , siz gazeteciliğin markası olabildiniz mi ki başka markalara hayrınız olsun , bir bok değilseniz neyin markası olacaksınız olsa olsa bokluğun kapağı olunur.
Polikacılar artık kurtarın hem bizi hem kendinizi bunların gölgelerinden .
Bu pisliğe bazı politikacıları da bulaştırdılar , şimdi ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz ‘ diye bağıran kalabalığa kaynak yapmalarını kim yutar Allah Aşkına
Mustafa Kemal’in Askerleri bunlar mı ?
Şimdi kemik kaynatıp yemesi tavsiye edilen halk , halk !
Yine yarım pabuç ama hala Cumhuriyetin , Mustafa Kemal’in Askerleri olmaya devam ediyorlar .
Ve onca paraya karşın küme düşen Osmanlı Spor’a benzemezler , hep yoksul hep sömürülen ama küme düşmeyenlerdir Mustafa Kemal’in Askerleri , Alaçatı alemlerinde yokturlar ama çokturlar ve akılalmaz bir güçleri vardır bu ülke için yıldız yağmuru gibi kaymaya hazırdırlar . Umutsuz konuşmalar yapıp sonra milletvekili aday adaylığına soyunanlar bunu hele gazeteci ise bilmiyorsa vay halimize.
Gazeteciliğe gelince hiç kolay bir iş olur mu , asla .
Öyle cizvit papazları gibi soruya soruyla cevap vermeler , peşin linç hükümleri , istediğini söyletene kadar uğraşma gayretleri , iplemeyenlere ‘karşıma seni oturtmasını bilirim’ halleri ile olacak iş hiç değil .
Gazeteciler bize ; geride bırakılanların, yok farz edilenlerin fikirlerini , durumlarını anlatır ve yaşadığımız olaylarla izah ederler , kültürümüz, varlığımızın , birliğimizin devamı için elzem ne varsa ve bilmemiz gereken anlamamıza yardım ederler , onu hiç yapamadılar, istisnalar var elbette.
Ve işini tutku ile yapan gazetecilerden edebiyat çıkar .
Rahmetli Mete Akyol edebiyatçı-gazeteciydi mesela . Kitapları ortada, röportajlar, incelemeler , seyahat yazıları binlerce şiirdir, ve yüzlerce filim senaryosudur.
Modernlar ya , Gonzo Gazeteciliği yapma iddiaları olanlar var , kafa iyi olunca , kendimden bahsedince Gonzo olunur zannedenler , zihniniz öyle açılıyorsa kafanız iyi olsun da , ama yetmez .
Temel gazetecilik kriterleri yerine ironik ve sarkastik bir dille şahsi görüşlere ve izlenimlere dayanarak anlatan gazetecilik anlayışı yani Gonzo gazeteciliğine yakın olmakla övünen ama edebiyatçı , kamu yararı sıfır olanlar var . Oda olmuyor , yetmiyor Gonzo olamaya .
Bunlar bir kere oturdukları yerden kıpırdamıyorlar , olayların içinde değiller hariçten gazel Gonzo olunmaz ki , içindedir içinde Gonzo .
Bunlar en fazla Nişantaşı Kafeleri , Bodrum ,Alaçatı , bir de ünlü kadınlarla altın günü sohbetleri , yeni , eski kurtlu peynirlerin özel hayatlarına dair anlatmaktan çekinmedikleri utanmazlıkta bin yıllık esprilerini yazmak halindeler , Gonzo olmaya yetmez !
Makbule sokakların , gaz bulutlarının içindeydi bizzat ve anlattığı herşey kendi yorumu olmakla beraber olayların tam ortasındandı , örnek diye verdim Gonzo idi yok oldu kız .
Meslek birlikleri bu olup biteni , sebebiyet verenleri kınamadı açıkça, Rahmetli Mete ağabey sandalye atıp bir başına oturdu da meslek haysiyeti dayanışmayı hatırlattı , nur içinde yatsın . Ve sonrasında haysiyetli adamlar yanına sandalye attılar . Utanmadan onun bu bir başına direnişine sonradan sanki kendi akıl etmiş gibi sahip çıkmaya kalkan bile oldu , yemezler sus otur.
Gazetecilerin ömürleri kısa , zamanları dar yazmak için , hemen yazılan anında yazılardır yazdıkları , bekledikçe sarpa sarar , gazetecinin daima acelesi vardır bu yüzden .
.
Hayatımızın yazdığı haberlere bağlı olduğunu anlatabilen insandır gazeteci , Gonzo , Monzo gazetecidir , bu döküntüler hiç bir tanıma uymaz .
Aslında bazen herşeyin özetidir gazetecilerin yazdıkları , belki 3 cilt roman olur ama köşesine o 3 cilt romanı bir iki paragrafa sıkıştırır .
Gazetecilik ölmedi , sadece gazetecilerin yerleri uzaydan gelmiş olmaları muhtemel veya krony kapitalizm’in cilvesi sen , ben bizim oğlan, kız yaratıklarla dolduruldu .
Ey Siyasetçiler buna da tamam diyecek olan sizlersiniz , üstelik aranızda yıllarca içeride yatmış bedel ödemiş gazeteciler de var.
Demir çarık asa Anadoluyu gezen adaylar bunların gölgesinden bile uzak olun , bırakın yayınlamasınlar sizi , asıl yayınlarlarsa hakkınızda güzel konuşurlarsa korkun .
Barış Atay işi ise baştan aşağı rezalettir , gazeteciliğin onurunu gazeteciler kendileri kurtaramıyorlarsa iş siyasetçilere , demokratik , hukuk devletine düşmez mi ? Bu rezaleti tetikleyenin kişisel bir derdi mi var çocukla acaba , ya da cesaretini mi kıskandı , söylediklerini iftiralar zincirine çevirirken kafası yerinde değil miydi ?
Malum şişede durduğu gibi durmaz .
Ramazan binbir türlü acılar içindeki Müslüman’lara idrak nasip eylesin Yarabbim .
Ramazan gönüllü bir açlığı paylaşma zamanıdır , her türlü obezliğe baş kaldırıdır .
‘ Eş öldüyse baldızla evlenilir’ diyenlere edep yahu demenin vesilesi olsun Rabbim bu Ramazan , bunlar iki gün sonra Müslüman kimliklerini öne sürüp utanmadan ‘Baldız Baldan Tatlıdır’ da derler fena taktılar kadınlara başka şey akıllarına gelmez halde , bu kadarda olmaz ki biraz müeddep olsalar daha iyi olmaz mı ?