AK Parti oyu 2022’de artar mı? Riskler ve beklentiler

Cumhur İttifakı 2018 ekonomik krizinin başlangıcından 2021 yılının sonuna kadar düşüş trendi yaşadı. 2020 yazında pandemi sonrası düşük faizli krediler ve...

Nezih Onur Kuru Yazar n.onurkuru@gmail.com

Cumhur İttifakı 2018 ekonomik krizinin başlangıcından 2021 yılının sonuna kadar düşüş trendi yaşadı. 2020 yazında pandemi sonrası düşük faizli krediler ve Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesiyle birlikte yaşanan geçici oy artışı bunun tek istisnası olmuştu. İktidar 2022 yılına büyük hamleler yaparak girince Cumhur İttifakı oylarındaki genel düşüş trendinin süreceği mi yoksa kesintiye mi uğrayacağı sorusu büyük bir merak konusu haline geldi. Çünkü ekonomide hem olumlu hem de olumsuz gelişmeler gerçekleşti.

Bir yandan asgari ücret %50 artırıldı ve kur korumalı mevduat hamlesiyle dolar geriletildi. İstihdamda yer alan vatandaşlarının %46’sının asgari ücret ile, toplam %60’ının ise asgari ücret civarında çalışan ve yüksek fiyatlarla boğuşan Türkiye’de özellikle asgari ücret zammının siyasi davranışa doğrudan etki yapması mümkündü. Diğer yandan ise yılbaşı ve sonrasında büyük fatura, gıda ve akaryakıt zamları geldi. İktidarın lehine ve aleyhine bu gelişmeler neticesinde Cumhur İttifakı oyunun ne yönde değiştiğini incelemek büyük bir önem kazandı.

TEAM Araştırma: AK Parti’nin oyu arttı

Grafik 1: TEAM Ocak-Kasım sonuçları (kararsızlar dağıtılmadan)

TEAM Araştırma Ocak sonuçları, bu trendin kesintiye uğradığını ortaya koyuyor. Kararsızlar dağıtılmadan AK Parti’nin oyu Kasım-Ocak arasınnda %27.8’den %32.1’ye yükselmiş (4.3 puan artış). İstatistiki açıdan sorgulanabilir bir fark olsa da 4.3 puanlık artış gelişmelerle birlikte yorumlanabilir bir nitelik kazanıyor. CHP ve diğer partilerin oyu 1 puandan az düşerken, İYİ Parti ve HDP’de 1 puandan az artış gözlemleniyor. Bu değişimler ihmal edilebilecek seviyede. Dolayısıyla muhalefetin oy oranının pek de değişmemiş olduğu sonucuna varmak mümkün.

AK Parti oylarını hangi seçmenden gelen oyla artırdı?

Kasım ve Ocak verileri kıyaslandığında AK Parti oyunun 4.3 arttığını ve muhalefet oyunun yaklaşık olarak sabit kaldığını belirtmiştik. MHP’nin oyu 1.1 puan düşerken, kararsız ve protestocular 3.4 puan azalmış. Bu sonuçlara bakarak MHP ve kararsızlardan AK Parti’ye geri dönüşten bahsedebiliriz. Asgari ücret zammı ve doların düşüşüyle morallenen iktidar partisinin, kendisinden uzaklaşmış olan fakat muhalefete güvenemeyen seçmeninde bir kez daha kredi kazandığını iddia etmek mümkün. Nitekim TEAM “Dindar seçmenler” raporunda eleştirel AK Partililerin ekonomik sorunların farkında olsa da muhalefet yönetiminde ülkenin daha kötüye gideceği endişesi taşıdığını ortaya koymuştuk. Ayrıca bu seçmenler Erdoğan’ın henüz çöküş dönemine girmediğini ve henüz duraklama aşamasında olduğunu düşünüyor. Coşkuları azalsa da kerhen oy desteğinin sürmesi oldukça muhtemel görünüyor.

Grafik 2: TEAM Ocak-Kasım sonuçları (kararsızlar dağıtılarak)

Kararsızlar ve protestoculara tekrar tercihleri sorularak dağıtılmış sonuçlarda, oyunu kararsızlardan gelen destekle artıran AK Parti %34.6’dan %38.2’ye yükselmiş. Oyu kararsızlar dağıtılmadan sabit kalan CHP, kararsızların bir kısmının AK Parti’ye gitmesiyle birlikte %28.2’den %26.4’e gerilemiş. Öte yandan MHP’deki oy düşüşüyle birlikte Cumhur İttifakı oyu AK Parti kadar artmamış, %43.9’dan %45.8’e yükselmiş.

Grafik 3: 2018-2022 Cumhur İttifakı-Muhalefet Bloku Oy Değişimi (Kararsızlar Dağıtılarak)

Cumhur İttifakı’nın uzun zamandır süren düşüş trendi Ocak ayında son buldu. İttifak özellikle son aylarda derinleşen oy kaybını ekonomik hamlelerle ikame ederek Haziran seviyesine geri döndü. Cumhur İttifakı kısa vadeli ekonomik hamlelerle kendisinden uzaklaşan seçmenini yüksek oranda olmasa da geri çağırma potansiyelini gösterdi. Fakat bu geri dönüşün kalıcı olacağına dair şüpheler var.

AK Parti’yi Bekleyen Riskler

Yılbaşı ve sonrasında gelen zamların etkisi henüz anketlerde gözlemlenmedi. Ayrıca kurların zirveye çıktığı dönemde oluşan üretici maliyeti de tüketiciye yansıtılmadı. Öte yandan kur korumalı mevduat hamlesine talep düşük kaldı. SWAP gibi geçici hamlelerle kurun baskılanma süresinin 2-3 ayı geçemeyeceği de biliniyor. Tekrar vurgulamak gerekir ki Erdoğan’ın düşük faiz ısrarı enflasyonu hiperenflasyona dönüştürebilecek bir tutum. Ayrıca düşük faizlere rağmen konut ve araç kredilerinin yüksek seyrettiği ve bankaların artan fiyatları karşılayacak miktarda kredi vermekten kaçındığı da görülüyor.

Hiperenflasyon seviyesine erişmese bile Türkiye’nin enflasyon sorununun kronikleşeceğini öngörmek zor değil. Bunun bir sonucu olarak, piyasa artan maliyetler nedeniyle yeni istihdam yaratmakta zorlanabilir. Eğer işsizlik de enflasyona eşlik ederse Cumhur İttifakı’nın mevcut oyunu koruması pek kolay değil.

Bunun yanında Türkiye’nin Suriye ve Ukrayna gibi kriz alanlarında sergileyebileceği agresif politikaların da kırılganlık yaratabilme ihtimali hiç düşük syılmaz. Bu senaryo gerçekleşirse Türkiye’nin dış yatırım ve turizm gelirleri olumsuz etkilenebilir, kur artışı ve enflasyon körüklenebilir. Rasyonellik ve soğukkanlılıktan uzak bir yönetim anlayışına sahip olan iktidar, saydığımız tüm risklerin gerçekleşmesine neden olabilecek potansiyele sahip.

İktidarın en büyük şansı ise 2019 yerel seçimlerinde yakalanan sinerjiyi korumakta zorlanan, dağınık görüntü çizen, parti içi siyaseti ülke siyasetine önceleyip alternatif olmaya pek niyetli davranmayan muhalefet. Yine de muhalefetin geri dönüşsüz bir yola girmediğini ve ideal aday ve kadroları oluşturma potansiyeline sahip olduğunu da unutmamak gerekir.

Tüm yazılarını göster