Abdullah Gül anısı: Gazetede internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın başından kalkmazdı, 'Çay bitti, tüp bitti, hala oturuyor'

Gazeteci Fatma Sibel Yüksek, Yeni Şafak'ta çalıştığı dönem siyasi yasaklı olan Gül'ün gazetede internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın başından kalkmadığını söyledi. Ofis sorumlusunun "Çay bitti, tüp bitti, hâlâ oturuyor yav" diye söylendiğini aktardı.

Abdullah Gül anısı: Gazetede internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın başından kalkmazdı, 'Çay bitti, tüp bitti, hala oturuyor'

GERÇEK GÜNDEM - Gazeteci Fatma Sibel Yüksek, 28 Şubat sürecinde sonraları 11. Cumhurbaşkanı olacak Abdullah Gül'le anısını anlattı. 1998 senesinde Yeni Şafak'ın Ankara bürosunda başbakanlık muhabirliği yaptığını söyleyen Yüksek, ilk olarak dönemin şartlarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

"28 Şubat, Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının siyasi hayatına kara bulut gibi çökmüş. Refah Partisi kapatılınca, Necmettin Erbakan ile İsmail Alptekin alelacele Fazilet Partisi'ni kurmuşlar ama partiye değil siyaset yapmak, sokakta dolaşma hakkı bile tanınmıyor (Büyük haksızlık ve büyük yanlışlıktı, onu da belirteyim. Bu yanlışın bedelini sonra hep beraber ödedik ve hâlâ ödüyoruz)

O dönem siyaset yasağı gelen isimlerden birisi de Abdullah Gül. Dolayısıyla her işsiz siyasetçi gibi hiç bir yere sığmıyor. Kahvehaneye gitse olmaz, akşama kadar Yeni Şafak'ın bürosunda takılırdı. Sabah işe gelirdik, bakardık Abdullah Gül bizden önce gelmiş gazeteleri okuyor.

'KOSKOCA YASAKLI SİYASETÇİYE 'SEN KALK, BEN BAKACAĞIM' DİYEMİYORDUK'

Bizim muhabirler olarak bu durumdan tek şikayetimiz, internetin bağlı olduğu bilgisayarın başından kalkmamasıydı. Büroda bir tek monitörden internete bağlanabiliyorduk, dolayısıyla o monitörün başında da sıra vardı. Koskoca yasaklı siyasetçiye de 'Sen kalk, biraz da ben bakacağım' diyemediğimiz için haliyle biraz canımız sıkılıyordu.

'EN MUZDARİP KİŞİ İBRAHİM'Dİ'

Abdullah Gül'ün uzun ziyaretlerinden en muzdarip kişi, ofisin şoförlük, getir-götür, çay, alışveriş, gerektiğinde muhabirlik yapan personeli İbrahim idi. İbrahim, 'Çay bitti, kahve bitti, tüp bitti. bu hâlâ oturuyor yav' diye söylenirdi. Abdullah Gül'ün eşi Hayrünisa Hanım da ofisin müdavimlerindendi. O da kuponlarını eksiksiz teslim ettiği halde gazetenin çelik tencere setini teslim etmemesinden şikayetçiydi.

'HAYRÜNİSA HANIM'A TENCERE SETİ NİHAYET TESLİM EDİLDİ'

O dönem, doğal olarak maddi sıkıntılar yaşayan Yeni Şafak'ın parlak projeler üretip gazeteye atılım yaptırmaktan sorumlu pos bıyıklı, heyecanlı, fazla konuşan genç irisi bir yetkilisi vardı.Çelik tencere işlerinden o sorumluydu. Bir gün Ankara'ya geldiğinde Hayrünisa Hanım'ın sorunu kendisine iletildi ve nihayet tencere seti teslim edildi.

'BU PALA BIYIKLI, HEYECANLI ARKADAŞIMIZ LEVENT GÜLTEKİN'Dİ'

Şimdi sıkı durun; bu pala bıyıklı, heyecanlı arkadaşımız Levent Gültekin'den başkası değildi. Gültekin, kariyerini sonradan gazeteci olarak devam ettirmeye karar verdi. İslamcılıktan evrilmiş liberal solculuğu bana hitap etmiyor ama kendi çizgisinde tutarlı, çoğu 'muhalif' gazeteciden de daha cesur olduğunu kabul etmeliyiz. Okuma ve kendini geliştirmede de bence iyidir.

'ADAM CUMHURBAŞKANI OLDU YA'

Levent Gültekin'in Gül ailesi ile o günden beri yakın ve samimi ilişkileri oldu. Kendisi halen Gül'e en yakın gazetecilerdendir. Aradan yıllar geçti, ben Yeni Şafak'tan Sabah'a, oradan da Radikal ve Star gazetelerine geçtim. 2007 yılının sıcak bir eylül günü, Atatürk Bulvarı'ndan Meclis'e doğru yürüyorum, yanımda bir araba durdu. Sürücü camdan başını uzattı; baktım bizim İbrahim 'Fatma' dedi, 'Adam cumhurbaşkanı oldu ya la.' Karşılıklı kahkaha attık, İbrahim gaza basıp gitti."

Etiketler
Abdullah Gül Inter Siyasi yasak Yeni Şafak