Boğaz'ın misafirperveri

Buba’s Bosphorus, Perili Köşk olarak anılan tarihi Yusuf Ziya Paşa Köşkü’nün hemen eteğinde, 2021 yılının Ekim ayından bu yana hizmet veriyor.

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

Buba’s Bosphorus’un hikayesi oldukça ilginç. Mekan 90’lı yıllarda Kadıköy Moda’da başlayıp bugünlere uzanan bir dostluğun meyvesi. Kurucusu Salih Yıldırım, okulun sekiz yıllık eğitim verdiği yıllarda yatılı olarak okumuş olan bir Kadıköy Anadolu Lisesi mezunu. Buba’s Bosphorus’un işletmecisi Kamil Gezer ise, Anadolu lisesinin tam karşısındaki Sakız Büfe’yi tam 38 yıl boyunca işletmiş olan ailenin küçük oğlu. Burası açık olduğu süre boyunca hep, binlerce mezun ve Modalı için bir buluşma noktasıymış. Gezer’in ve tüm ailesinin öğrencilere birer ağabey sıcaklığıyla yaklaşması, burayı yetişkinlikte dahi aileyle, eşlerle, çocuklarla ziyaret edilen, kapıdan uğranıp hal hatır sorulan, bir nevi “kutsal yer” kategorisine taşımış. Salih Yıldırım ve Kamil Gezer, sayısız hatıraya kucak açan Sakız Büfe’nin o özgün işletmecilik ruhunu, şimdi Boğaz kenarında, güncel beklentilere uygun şık ve özenli bir mekanda yaşatmaya gayret ediyor.

Buba’s’ Bosphorus’un mutfağı, 14 yıldır sektörde ter dökerek kendini yetiştirmiş alaylı bir şef olan Muharrem Çipil’e emanet. İddialı oldukları serpme kahvaltı zengin çeşitleri ve eli bol porsiyonlarıyla dikkatimi çekti. Peynirlerden şarküteri ürünlerine, reçellerden kahvaltılık ezmelere kadar pek çok çeşidin yanı sıra servis edilen sigara böreği, sosis, pişi ve menemen gibi sıcaklar masanın zenginliğine zenginlik katıyor. Mekanın aile bağlarının bulunduğu Silivri’deki Kurfallı manda çiftliğinden gelen kaymak, mozarella ve geleneksel usul sucuk ise ciddi fark yaratıyor.

İşletmeci Kamil Gezer’in oldukça hassas olduğu konu ürün tedariği. Pek çok ürünü bizzat kendisi üretim yerlerine gidip deneyerek seçiyor. Serpme kahvaltıda sunulan Karakovan balı da Kadıköy Çarşısı’nın gedikli esnafı Eta Bal’da bizzat denenerek menüye dahil edilmiş.

Günün diğer öğünleri için de Buba’s misafirlerine farklı seçenekler sunuyor. Muharrem Şef’in kendi pişirdiği ekmekler ile hazırlanan “Cheeseburger” ve “Buba’s Burger”i oldukça beğendim. Daha hafif ve sağlıklı lezzetleri tercih edenler için “Kinoalı Avokado Salatası” ile “Meyveli Yeşil Salata”nın doğru tercih olacağını düşünüyorum.

Şef Muharrem Çipil İtalyan mutfağına göz kırpan tarifler ve balık lezzetleri konusunda iddialı biri olduğu için göreve başlar başlamaz menüyü bu yönde güncellemiş. Balık ağırlıklı ana yemekler arasında levrek ızgara, levrek buğulama ve somon tartar damağımda iz bırakan lezzetler oldu. Muharrem Şefin yemeklerin lezzeti kadar sunumuna da gösterdiği özenden gerçekten çok etkilendim.

Mutfakta yenilikçi tarifler denemekten hoşlanan Muharrem Şef, zaman zaman menünün dışına çıkarak sürpriz tatlar da hazırlıyormuş. Benim uğradığım gün sürpriz olarak “Havuçlu Tarçınlı Kurabiye” yapmış. Kahvenin yanında yerken tadına doyamadığım inanılmaz lezzetli bir kurabiye olduğunu bilmenizi istiyorum. Ramazan boyunca geleneksel lezzetler ağırlıklı iftar menüsüyle Buba’s Bosphorus’u denemenizi öneriyorum.

***

FSUMMIT SEKTÖRÜ ANTALYA’DA BULUŞTURDU

20 yılı aşkın tecrübesi ile Gastromasa, Gastroway ve GastroAntep gibi Türkiye’de ve dünyada etki yaratan etkinlikleri hayata geçiren Gökmen Sözen ve Sözen Organizasyon ev sahipliğinde, Türkiye’nin gastronomik değerlerini tanıtmak ve ülkemizi gastronomi turizminin ilgi odağı haline getirmek amacıyla düzenlenen 3. Uluslararası Turizm Gastronomisi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT; turizm, gastronomi ve ağırlama sektörü paydaşlarını Antalya Nest Convention Center'da bir araya getirdi. 20-21 Mart tarihlerinde “HEP BİRLİKTE: DESTİNASYON & MARKALAŞMA” teması ile gerçekleştirilen FSUMMIT’te turizm profesyonelleri; dünyadaki trendler, yenilikçi yaklaşımlar, sürdürülebilirlik ve yatırım planları gibi pek çok konuyu ele alan panellerde turizm, gastronomi ve ağırlama sektörünü tüm yönleriyle ele aldı.

Türkiye’nin gastronomi turizminde markalaşması için destinasyon çekicilik unsurunun ön plana çıkarılmasına odaklanan zirve, iki gün boyunca gerçekleştirilen birçok etkinlik ile paydaşlar arasında yeni diyaloglar kurulmasına vesile oldu. Türk gastronomi turizminin gelişimi, butik oteller, şehir otelleri, turizm destinasyonlarında restoranlar, gıda tedarik zincirleri ve seyahat acenteleri gibi önemli yapı taşlarının derinlemesine incelendiği panel ve konferanslarda, dünyadan ve Türkiye’den yatırımcılar, işletmeciler ve gastronomi profesyonelleri konuklara sektörel bilgi ve deneyimlerini aktardı. Oturumların yanı sıra workshop’lar, çözüm gösterileri ve tadım deneyimlerinin de yer aldığı organizasyonda, ziyaretçiler ayrıca ulusal ve uluslararası gıda, içecek, endüstriyel mutfak, turizm, masa üstü ekipman firmaları ve daha fazlasının ürünlerini sergiledikleri stantları ziyaret etme imkânı yakaladı.

***

HER TÜRLÜ ÖVGÜYÜ HAK EDİYOR

Yeme-içme sektörünün en önemli iş ortaklarından biri olan Metro Türkiye, ülkemizin mutfak kültürünü yaşatmak için depremden etkilenen bölge restoranlarının yeniden ayağa kalkmasına destek veriyor. Mekan, ürün ve servis hizmeti desteği sunduğu “Benim İşim, Benim Mutfağım” projesi ile Antakya Sultan Sofrası, Maraş Paça Kebap Restaurant, Malatya Hacı Baba Restaurant ve Antakya Pöç Kasabı ve Kebap Salonu’nun Ramazan boyunca Gastronometro’da iftar organizasyonları düzenlemesini sağlayan Metro Türkiye, restoranların projeden elde edeceği gelir ile kapılarını tekrar açmasını hedefliyor. Bu önemli projeyi hayata geçiren ve katkı veren herkesi can-ı gönülden alkışlıyorum.

Tüm yazılarını göster