Kentsel gıda direnci-1: Kenti gıdaya göre tasarlamak

Kentte kaç yurttaş gıda zehirlenmesi yaşadı, gıda üretim alanları ne durumda, kentin gıdasını hangi tehlikeler bekliyor? Her detay, her sorun açık açık konuşulmalı ve alınacak önlemler, yapılacak şeyler yurttaşla şeffaf bir şekilde paylaşılmalı.

Mete Yolaş Yazar yolasmete@gmail.com

Yerel seçimlere buçuk kaldı, kentlerde bir koltuk kapma yarışı başladı. Kimi milletvekilliğini bırakıp kent yönetmek istiyor, kimi 8. defa kenti yönetmeye talip oluyor, kimiyse hedefini büyüterek daha büyük kent yönetmek istiyor. Büyük bir laf kalabalığı, çekişme, meydan okuma. Kimse kentin gıda politikalarıyla ilgili konuşmuyor, konuşamıyor.

KENTİN GIDA ALTYAPISI ORTAYA KONMALI

İstanbul’un üzüm bağları, Ankara’nın Atatürk Orman Çiftliği, Şırnak’ın zeytin bahçeleri. Ya yok oldular ya can çekişiyorlar. Kentlerimizde hangi gıdalar, hangi tarımsal araziler vardı? Bilmiyoruz. Kentin nasıl bir gıda üretim potansiyeli var? Onu da bilmiyoruz. Bunları hiç umursamadığımızı da 6 Şubat’ta yaşadığımız depremlerle gördük.

Tarım arazilerinde yetiştirilen binalar, birkaç kente yığılan gıda üretimi, normalde sağlanamayan, afette sağlanması mümkün olmayan gıda güvenliği. Birkaç gün konuştuk hepimiz fakat unutuldu gitti. Kenti yönetenler, yönettiği kentin tarım alanlarını, ürettiği gıdaları, gelecek potansiyelini, yerel üretici sayısını net bir şekilde bilmeli. Öyle oldu, böyle oldu, gündem müsaade etmedi, sıra ona gelmedi falan yok.

ŞEHİR PLANLAMADA GIDA MÜHENDİSLERİYLE DE ÇALIŞILMALI

Gıda mühendisliğinde hijyenik tasarım adında özel bir alan var. Bir yerde gıda üretilecekse o yapının gıda üretilebilecek hijyenik altyapıyı tamamen sağlayacak şekilde kurulan bir tesiste üretilmesi gerekiyor. Basit olarak üretim alanı tamamen temizlenebilir olmalı, çöp alanı, soyunma odaları, tuvaletler gibi alanlar üretim alanından uzakta yer almalı, üretim alanı çevresel tehditlere kapalı olmalı.

Hiçbir kentin planlaması buna uygun değil. Kenti yöneten hiç kimse çıkıp benim yönettiğim kentte fırınların, gıda tesislerinin, marketlerin yeri net bir şekilde bellidir diyemez. Ondan sonra binaların altında binaya zarar veren fırınlar, düzeni oturmadığı için kolon kesen marketler, alakasız sanayi sitelerinde ya da apartman dairelerinde üretim yapan gıda işletmeleri görüyoruz. Acı sonuçlarını da bizzat tecrübe ediyoruz.

KENT GIDA GÜVENLİĞİ VE GIDA HAKKI AJANSI KURULMALI

Kenti yönetenlerin savunacağı en temel şey o kentte yaşayan yurttaşın güvenilir gıdalara erişimi ve gıda hakkı olmalı. Kentlerde bir ortak akla ihtiyacımız var. Bir masa etrafında bütün meslek örgütlerini, gıdanın temas ettiği meslekleri toplamak gerekiyor. Gıdanın doğrudan temas ettiği 15 farklı akademik alan var. Bir kentin yöneticisi de en iyi ben bilirim diyemez, bir gıda mühendisi de çıkıp bu böyle olacak diyemez.

Kentte kaç yurttaş gıda zehirlenmesi yaşadı, gıda üretim alanları ne durumda, kentin gıdasını hangi tehlikeler bekliyor? Her detay, her sorun açık açık konuşulmalı ve alınacak önlemler, yapılacak şeyler yurttaşla şeffaf bir şekilde paylaşılmalı. Kent koltuk için mi insanlık için mi yönetilecek? Esas nokta burası.

Tüm yazılarını göster