Eylül ayı, Belgrad’ı keşfetmek için en güzel zamanlardan biri. Yazın kalabalığı yerini daha dingin bir atmosfere bırakırken, hava ne çok sıcak ne de soğuk oluyor. Bu sayede şehir sıcaklamadan ve üşümeden rahatlıkla gezilebiliyor. Şehri tanımaya başlamak için ilk durak Kalemegdan olmalı. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan bu kale, Belgrad’ın kalbinde yer alıyor. Buradan hem Sava hem de Tuna nehirlerinin birleştiği noktayı seyredebilir, gün batımında unutulmaz manzaralar izleyebilirsiniz.
Şehrin hareketli yüzünü görmek isteyenler için Knez Mihailova Caddesi ideal bir noktadır. Tarihi binalar, sokak müzisyenleri, kafeler ve mağazalar bu caddeyi şehrin en canlı bölgesi haline getiriyor. Burası için küçük bir Taksim desek yanlış söylemiş olmayız. Yine şehir merkezinde bulunan Cumhuriyet Meydanı, çevresindeki tiyatro ve müzelerle kültür turuna başlamak için doğru bir adres.
Belgrad’ın en önemli ibadet yapılarından biri olan Aziz Sava Katedrali, ihtişamlı mimarisiyle göze çarpıyor. Ayrıca Skadarlija bölgesi, taş döşeli sokakları, geleneksel restoranları, canlı müzik eşliğinde Balkan mutfağını deneyimlemek için mükemmel bir tercih.
Kış soğukları bastırmadan önce bir seyahat kaçamağı yapmak isteyenler için Belgrad, eylül ayının sonunda hem tarih hem doğa hem de lezzet açısından dolu dolu bir seyahat yapmak isteyenler için ideal.