Türkiye'nin lezzet limanları

RİZE’DE SIĞINILACAK LEZZET LİMANI Geçen hafta virgül koyduğumuz Gastro Rize ile ilgili izlenimlere benimle yaşıt olan acıktığınızda şehrin sığınılacak simge...

Reha Tartıcı Yazar rtartici@gmail.com

RİZE’DE SIĞINILACAK LEZZET LİMANI

Geçen hafta virgül koyduğumuz Gastro Rize ile ilgili izlenimlere benimle yaşıt olan acıktığınızda şehrin sığınılacak simge adreslerinden Liman Lokantası ile devam edelim. Bugün ailenin üçüncü kuşağı tarafından işletiliyor. Yıllardır hizmet verdiği yerden kentsel dönüşüm nedeniyle çıkmışlar. Yakınlarda bir dükkanda hizmet veriyorlar. Bu adres değişikliği pek çok hatıranın yanı sıra Liman Lokantası’nın odun ateşi ile yanan tarihi kuzinesine veda etmesine neden olmuş. Şimdi heyecanla yenilenmekte olan eski adreslerine dönmeyi bekliyorlar. Tarihi kuzineye veda etmişler ama ilk günden beri pişen klasik lezzetlerine tabii ki veda etmemişler. Aynı yemekler pişmeye devam ediyor.

Ailenin 3. kuşak temsilcisi İsmail Reyhanoğlu dededen gelen tüm gelenekleri sürdürdüklerini özellikle vurguluyor. Özellikle müdavim müşterinin bunları aradığını söylüyor çünkü Liman Lokantası’nın hem müşterisi, hem de çalışanlarının büyük bölümü 30-40 yıllıkmış. Bu geleneksel bakış açısını sadece 15-20 yıl önce menüye eklenen pide çeşitlerinin değiştirdiğini söyleyebilirim.

Ben her zaman olduğu gibi siparişimi az az söyledim. Bu ziyaretimde az döner, az kavurma, az karalahana dolması, az pilav ve tam kuru fasulye ile kendimi ödüllendirdim. Yine her zaman olduğu gibi çok başarılı ve lezzetliydi. Tam yemeklerin tadı damağımı şenlendirdi diye düşünüyordum ki, sevgili kardeşim Türev Uludağ kendi masasından bir tabağı bana uzatıp İsmail Bey’in çocukluğundan beri yediği bu lezzeti mutlaka denemelisin dedi. Tabaktaki pilav üstü kadayıftan bir çatal alıp ağzıma attığımda damağımdaki o şenlik adeta bir kasırgaya dönüştü. Size de Rize’ye gittiğinizde Liman Lokantası’na uğramanızı ve bu özel lezzetleri denemeden ayrılmamanızı öneriyorum.

***

DÜNYA GASTRONOMİSİNİN NABZI ANTALYA’DA ATACAK

Geçtiğimiz hafta Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in davetiyle, 23-25 Eylül tarihlerinde “Antalya’dan Dünyaya” mottosuyla gerçekleştirilecek 1. Uluslararası Food Fest Antalya’nın tanıtımı için düzenlenen akşam yemeğine katılmak üzere sınırlı sayıdaki gazeteci dostumla birlikte Antalya’ya gittim. Sayın Başkan bizleri Antalya’nın 85 yıllık simge adresi 7 Mehmet’te sevgili dostum Mehmet Akdağ ile birlikte ağırladı. Özenle dizayn edilmiş menüye eşlik eden keyifli sohbette Başkan’ın uluslararası boyutta gerçekleşecek bu etkinlik ile ilgili duyduğu coşku ve heyecanı görmek beni çok mutlu etti.

Ülkemiz gastronomisinin ilk dünya markası Gastro Masa’nın yaratıcısı sevgili dostum Gökmen Sözen’in Food Fest Antalya İçerik Direktörü kimliği ile Sayın Başkan’ın yanında oturmasının hedeflenen başarının en büyük teminatı olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. 1. Uluslararası Food Fest Antalya’nın, Türkiye ve Dünya gastronomi gündeminin en önemli konuları olan yerel gıdaya ve sürdürülebilir tarıma sahip çıkmanın öneminin vurgulanacağı bir dizi etkinliğe ev sahipliği yapacağını belirten Başkan Böcek üç gün boyunca dünyanın dört bir yanından gelecek Michelin yıldızlı şefleri, konuşmacıları, akademisyenleri, gastronomi duayenlerini ve yazarlarını Antalya’da ağırlamaktan büyük bir heyecan duyduklarının altını çizdi.

Festival mottosunu “Antalya’dan dünyaya”, temasını ise “sürdürülebilirlik, biyoçeşitlilik ve yerel ürünlerin desteklenmesi” olarak belirlediklerini ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Böcek, sohbetimizde “Çevremizi ve doğal kaynaklarımızı koruyarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyoruz. Festivalin Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizin, festivale katılan çok değerli yerel ve global şefler aracılığıyla uluslararası arenada bilinirliğini arttıracağına inanıyoruz.” diyerek; organizasyonun Antalya ve Türkiye gastronomisi için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti.

Bu lezzetli, keyifli ve bol sohbetli akşam yemeğinden 23 Eylül’de Antalya’da yeniden bir araya gelmek üzere ayrıldık. Geceye ev sahipliği yapan 7 Mehmet ve Antalya’daki lezzet turum ile ilgili notlarımı haftaya bu köşede Sizlerle paylaşacağım.

***

İZMİRLİ’NİN ÜRETTİĞİNİ TÜM DÜNYA TÜKETECEK

Eylül ayı yine birçok fuar, festival ve etkinlikle birlikte geldi. Hal böyle olunca bizlerde Türkiye’nin bir şehrinden bir şehrine koştururken bazı etkinliklere maalesef gidemiyoruz. Kadim dostum Cengiz Özkavruk beni işte böylesine yoğun bir trafikte arayarak yöneticisi olduğu İzmirli markasının lansmanına davet etti. Terra Madre fuarı kapsamında kurulan standlarını ziyaret etmek ve markanın hikayesini dinlemek üzere kendisini kıramayarak birkaç saatliğine de olsa İzmir’in yolunu tuttum. Zaman kısıtlı olunca havalimanından doğruca fuar alanına geçtim. Kısıtlı sürede görebildiğim kadarıyla Terra Madre maalesef beklentimin oldukça altında bir görünümdeydi.

İzmirli standı fuarın en iyi yerlerinden birine konumlanmıştı. Terra Madre’ye de ev sahipliği yapan İzmir Enternasyonel Fuarı içinde böyle bir yere sahip olmanın ilk kez tüketici ile temas eden bir marka için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Markanın hikayesi heyecan verici. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 2011 yılında Seferihisar Belediye Başkanı’yken ortaya attığı “Başka Bir Tarım Mümkün” felsefesi ile kurulan, İzmirli bugün dünya markası olma iddiasını ortaya koyabilecek kadar vizyoner. Bu bakış açısında hiç kuşku yok ki en büyük pay Sayın Başkan Soyer’e, sonrasında markanın Genel Müdürü Murat Onkardeşler’e ait.

Murat Bey ile sohbetimizde anlattıkları heyecan verici, ama bunları anlatırken onun duyduğu heyecan ve coşkuyu gözlerinde görmek inanın beni daha çok heyecanlandırdı. Sohbetimizden satır başlarına gelince. İzmirli tamamıyla küçük üreticiyi desteklemek amacıyla kurulmuş. Tabii ki tüketicinin sağlıklı ve doğru ürün tüketmesi de en büyük hedeflerinden biri. Kalite ve doğallıktan asla taviz vermiyorlar. Ulaşılabilir fiyatlarla sağlıklı ürünleri tüketiciyle buluşturmak için zincir market kuruyorlar. Hedefleri önce Türkiye’de sonra da Dünya’da erişilebilir bir marka olarak iyi ve doğru tarım ile elde edilen ürünleri daha geniş bir kitleye ulaştırabilmek. Bir belediye şirketi olmalarına rağmen profesyonellikte ödün vermiyorlar yani adam kayırma, onun adamına iş yaratma gibi yaklaşımlardan uzak durup profesyonel bir marka gibi çalışıyorlar. Bu dinlediklerim gerçekten beni çok heyecanlandırdı ve sevindirdi. Ülkemizin bu tür işletmelere ihtiyacı olduğuna tüm kalbimle inanıyorum.

Gelelim İzmirli markasının ürünlerine ben fuarda peynir çeşitlerini denedim. İzmir Tulumu, Eski Kaşar, Feta ve Burrata gerçekten lezzetliydi. Ortak özellikleri keçi, koyun ve manda sütü ile üretilmeleri. Markanın küçükbaş hayvan üreticisini destekleme misyonu bu üretim modelinin de temelini oluşturuyor. Genel Müdür Murat Bey bu konuda gözleri yaşartacak bir bilgi paylaştı. Anlaşmalı çalıştıkları daha önce geçinmek için hayvanlarını satan ve sürüsü küçülen küçükbaş hayvan üreticileri ile çobanlarının bu yıl hiç hayvan satmadıklarını ve sürülerini genişlettiklerini bunu da projenin en önemli çıktısı olarak gördüklerini söyledi. Bunları duymaktan gurur duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum. Gelelim iddialı oldukları et ürünlerine, denediğim “Kuzu Kavurma”nın beni benden aldığını söyleyebilirim. Gerçekten çok dengeli ve lezzetliydi. Ama “Manda Sucuğu” ile pastırmanın da oldukça başarılı olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

Evet birkaç saate sığan bu keyifli ve öğretici seyahat sonrasında beni çok heyecanlandıran “İzmirli” markasının bugünlere gelmesinde emeği geçen herkesi başta Başkan Soyer ve Genel Müdür Onkardeşler olmak üzere can-ı gönülden alkışlıyorum.

***

7 GÜNE 7 ÖNERİ

Hafta sonuna lezzet ve keyif katmak isteyenler, cumartesi akşamı için Tepebaşı’nda mükemmel manzarası ile The Marmara Pera Hotel’in terasında hizmet veren ve dünyanın en iyi restoranları arasında gösterilen Mikla’yı rafine menü alternatifleriyle tercih edebilirler.

Pazar gününüze lezzet katmak için Kuzguncuk’ta yıllardır değişmeyen kalitesi ve lezzetleriyle misafirlerini ağırlayan İsmet Baba keyifli bir deneyim yaşayabileceğiniz adres.

Yeni haftaya keyifli bir başlangıç yapmak isteyenler için Kaşıbeyaz Ataşehir’in şık dekorasyonu ve leziz alternatifleriyle iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum.

Salı günü için Fatih’te uzun yıllardır hizmet veren Hünkar Lokantası samimi ortamı ve leziz çeşitleriyle biçilmiş kaftan.

Çarşamba gününe özel önerim her zaman olduğu gibi kahve severler için. Bu hafta rotanızı Moda’ya çevirin ve Story Coffee Roasters’ın kahve çeşitleri ile kendinizi şımartın.

Perşembe günü için Bakırköy’de yıllardan beri pide severlerin değişmez adresi olan Tokalak Pide’yi tercih edebilirsiniz.

Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu keyifli bir ortamda atmak isteyenlere, eşsiz boğaz manzarası ve özel reçetelerle hazırlanan menüsüyle unutulmaz kılan Sea Salt Feriye’de sıra dışı bir deneyim yaşamalarını öneriyorum.

Haftaya görüşmek üzere…

Tüm yazılarını göster